DEVA Parti'li Yeneroğlu: Sokağa çıkma kısıtlaması Anayasa’ya uygun yapılmalı, TBMM yetki gaspı karşısında sessiz kalmamalı

İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, sokağa çıkma kısıtlaması kararlarının yöntemini eleştirerek Anayasa’yı adres gösterdi

Demokrasi ve Atılım Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı, İstanbul Milletekili Mustafa Yneroğlu, sağlıkla ilgili alınması gereken tedbirlerle ilgili bir açıklama yaptı.

Türkiye’nin salgın hastalık nedeniyle zor ve hassas bir dönemden geçtiğini belirten Yeneroğlu, son zamanlarda alınan tedbirlerin bilim kurulunun rasyonel kararları yerine keyfiyetle alındığını savunarak, “çelişkili” olarak nitelendirdiği kararların devlete olan güveni sarstığını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Kısıtlama kararları, Anayasa'dan kaynaklanmayan bir yetkinin kullanılmasıdır”

YKS ve LGS sınavlarının yapıldığı günler “Günün gençlere ayrılması” vurgusuyla sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacağını hatırlatan Yeneroğlu, “Ne yazık ki, Sayın Cumhurbaşkanının bir talimatı, tweeti yahut da İçişleri Bakanının genelgesi ile ilan edilen yasaklar, Anayasadan kaynaklanmayan bir yetkinin kullanılmasıdır” dedi.

Çünkü sokağa çıkma yasağı ilanının kanuni bir dayanağı bulunmadan idarenin keyfi bir şekilde takdir edebileceği bir tasarruf olmadığının altını çizen Yeneroğlu, “Tedbirlerin sıkı bir şekilde alınması vatandaşlarımızın yaşam ve sağlık hakları açısından gerekli ve zorunludur. Ancak bir hukuk devletinde, alınan tedbirler ile temel haklara yapılan sınırlamalar ve veya durdurmalar konusunda yasama vasıtasıyla uygun bir denge sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Sokağa çıkma yasaklarının kişi hürriyeti ve güvenliği, seyahat özgürlüğü ve çalışma hakkının kısıtlanması ve belirli süreler için durdurulması anlamına geldiğini hatırlatan Yeneroğlu, bu hakların nasıl sınırlandırılacağının Anayasada düzenlendiğini ve Anayasadaki güvencelere aykırı olarak kanuni bir dayanağı olmaksızın durdurulmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Anayasa’da söz konusu hakların düzenlendiği maddelerde “genel sağlık” ya da “bulaşıcı hastalık” sınırlama nedenleri arasında yer almadığını hatırlatan Yeneroğlu şu ifadeleri kullandı:

“Sadece otoriter yönetimler talimatla yasal dayanağı olmayan idari kararları keyfi bir şekilde alabilir”

Son ve en önemlisi olarak da, temel hak ve özgürlükler; TBMM tarafından hazırlanmış açık bir kanuni düzenlemeye dayanmadığı müddetçe, idari bir tasarrufla sınırlandırılamaz yahut da durdurulamaz.

Sokağa çıkma yasakları bakımından alınan idari tedbirlere hukuksal dayanak olarak gösterilen 5902, 7269 ve 7126 sayılı Kanunlar, konu unsuru bakımından ve genel nitelikte önleyici tedbir alma bakımından sokağa çıkma yasağına dayanak olamaz. Bu kanunların gerekçe olarak gösterilmesi ancak hukuktan ve kanunilik ilkesinden keyfi olarak sapmadır. Yasaklara ilişkin gösterilen asıl kanuni dayanak ise İl İdaresi Kanunu’nun 11/c hükmüdür. Hüküm gereği ancak “kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler” için bir sınırlama getirebilir. Keza, hükmün sınırlama nedenleri arasında “genel sağlığın korunması” veya “bulaşıcı hastalıkların önlenmesi” gibi bir nedene de yer verilmemiştir. Dolayısıyla söz konusu kanuna dayanarak kişilerin özgürlüğünü durduran böylesi bir kısıtlama getirilemez.

Gençlerimizin LGS ve YKS sınav günlerinde sağlıklarının korunması için sokağa çıkma yasağı getirilmesi kuşkusuz önemli ve zorunlu bir karardır. Ancak önemli olan böylesi zor dönemlerde hukuku keyfi olarak istisna haline getirmeye değil; yasama yetkisinin genelliği ve asliliği ilkesi gereğince çıkarılacak uygun yasal bir çerçeveye ihtiyaç vardır. Sadece otoriter yönetimler talimatla yasal dayanağı olmayan idari kararları keyfi bir şekilde alabilir. Ancak Türkiye bir hukuk devletidir. Bu minvalde; Anayasaya sadakat, hukuki güvenlik, toplumun devlete güven duyma ilkelerine riayet edilerek söz konusu tedbirlerin Cumhurbaşkanı talimatları ve İçişleri Bakanlığı Genelgesi yerine TBMM’de şeffaf bir şekilde gerçekleştirilen tartışmalara dayanarak yapılan kanunlarla alınması şarttır. 

Hukuk devletinin temel ilkeleri olan kuvvetler ayrılığı ve temel haklara müdahale eden kararlarla ilgili yasama şartının göz ardı edilmesi maalesef ülkemizde olağan hale gelmiştir. Hukuk devletini ezen kuvvetler birliğini oluşturma çabası bilinçli olarak teşvik edilen bir süreçtir. Parlamentoyu işlevsiz kılan bu yetki gaspı karşısında TBMM’nin sessiz kalması kabul edilemez. 


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU