Bingöl'ün Karlıova ilçesi, art arda 5,7 ve 5,6 büyüklüğündeki depremlerle sarsıldı.
Erzurum, Diyarbakır, Muş ve Elazığ gibi çevre kentlerden de hissedilen depremde 1 kişi yaşamını yitirirken, 18 kişi de yaralandı.
10 evin kullanılamaz hale geldiği bölgede artçı sarsıntıların da devam ettiği bilgisi paylaşıldı.
Aylardır koronavirüs gündemiyle meşgul olan Türkiye'de depremin öncelikli konular arasında yer alması gerektiğin bir kez daha kendisini gösterdi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Aykan, Bingöl'de gerçekleşen depremler ve yapılması gerekenleri, Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Normal koşullarda bu depremlerin yıkıcılığı olmamalı"
Depremin, Karlıova'nın batısında, Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı'nın kesiştiği bir yerde, Yedisuyu Fayı'na yakın bir alanda gerçekleştiğini belirten Aykan, normal koşullarda 5,7 büyüklüğündeki depremlerin, orta büyüklükte bir deprem olarak görüldüğünü, dolayısıyla can ya da mal kaybına neden olmaması gerektiğini söyledi:
Bu depremlerin normal şartlarda yıkıcılığı olmaması gerek. Malesef ülkemizde 5,5 büyüklüğünün üzerindeki depremler, özellikle kırsal alanlardaki yapılarda hasara neden olabiliyor. Özellikle de kırsal kesimlerde yıkıcı olabiliyor.
"Kuzey Anadolu Fayı'nın harekete geçtiği anlaşılıyor"
Bingöl'de gerçekleşen depremlerin, Kuzey Anadolu Fayı’nın parçasında meydana geldiğini belirten Aysun Aykan, "Fayın harekete geçtiği anlaşılıyor. Bölgede benzer büyüklükte depremlerin görülmesi normal. Küçük depremler ise daha sık görülüyor. Yedisu Fayı, geçtiğimiz yüzyıllarda büyük depremler oluşturmuş ancak bugünkü deprem büyük bir deprem değil. Bu büyüklükteki depremlerin artçıları, 5 ya da 5,5 büyüklüğünde olabiliyor. Bu bölgede çok sayıda fay var. Onların harekete geçmesi de söz konusu olabilir" dedi.
Yakın bölgelerdeki alanlarda yıkıcı depremlerin olabileceği gerekçesiyle artçı sarsıntıların izlenmesi gerektiğini belirten Aykan, sözlerini "Kuzey Anadolu Fayı üzerinde kırılmamış yerler var. Buranın en doğu ucu Karlıova ve çevresi en batı ucu ise Marmara Bölgesi. Artçı depremler devam ettiği için özellikle Hasarlı binalara girilmesi konusunda dikkat edilmesi gerekiyor ve hasarlı binaları uzmanlara göstermekte fayda var" diyerek sürdürdü.
"1866'da gerçekleşen 7,2 büyüklüğündeki depremin benzeri yaşanabilir"
Son depremin Doğu Anadolu Fayı'nın yakınında gerçekleştiğini belirten Aysun Aykan, "Bingöl ile Karlıova arasında en son 1866 yılında, 7,2 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti. O günden bu yana da burada, bu büyüklükte bir deprem yaşanmadı. Bu nedenle burada benzer büyüklükte bir deprem olabilir. Bu noktaklarda stres transferinden dolayı dikkatli olmalıyız" şeklinde uyarıda bulundu.
Aykan, Türkiye'nin deprem ülkesi olmasına rağmen hâlâ bu duruma hazırlıklı olmadığını savundu.
"Türkiye depremsellik açısından dünyanın en aktif ülkelerinden"
Türkiye, tektonik konumu sebebiyle depremsellik açısından değerlendirildiğinde dünyanın en aktif ülkelerinden birisi olduğunu vurgulayan Aysun Aykan, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin geçmişte acı şekilde tecrübe edildiğini belirterek, "Sivrice - Elazığ depremi, Manisa - Akhisar depremi ve Van - Başkale’de meydana gelen depremler göstermektedir ki, en çok ölüm ve hasar, doğrudan fay zone'ları ve hatları üzerinde kurulan yerleşim birimleri ile mühendislik hizmeti almamış binalarda meydana gelmektedir" ifadelerini kullandı.
"İstatistikî olarak ülkemizde her 7 yılda bir, büyük deprem oluyor"
Günümüz teknolojisinin depreme dayanıklı bina yapabilme imkânı tanıdığına değinen Aykan, "Alüvyonu, kötü zemini iyileştirebiliyoruz ancak diri fay üzerinde yapılaşma olmamasını sağlayamıyoruz. Öncelikle Diri Fay Hattı üzerine yapılaşma olmamasını sağlamalıyız. Aktif Fay üzerine bina yapılmaması gerekli. Eğer binanız doğrudan diri faya oturuyorsa, olası bir yüzey kırığı oluşturacak depremde, Yüzey faylanması tehlikesinden dolayı; binayı ne kadar sağlam yaparsanız yapın, diri fay üzerinde ise hasar almama şansı yok. Fay hatları veya zonları üzerinde yer alan binalarda yaşayan vatandaşlarımız olası bir depremde öncelikli olarak etkilenecektir. Bunların hepsinde aynı anda tabiki deprem olmayacak Fakat, sırası geldiği zaman depremler olacak; İstatistikî olarak her 7 yılda bir ülkemizde büyük bir deprem olduğunu da göz önünde bulundurduğumuz zaman, buralarda kentsel dönüşüm başlatmamız gerekiyor" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Deprem konusundaki en önemli eksiklik, fay yasamızın olmayışı"
Türkiye'de faylarla ilgili yasanın eksikliğine dikkati çeken Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan, bu yasanın ivdilikle çıkarılmasının şart olduğunu belirtti.
Aykan, ülkede özellikle paleosismolojik çalışmalara göre, deprem tekrarlama periyodu baz alındığında, fayın kırılma zamanı geçmiş, sismik boşluk olarak değerlendirilen, dolayısıyla yakın gelecekte deprem üretme potansiyeline sahip fay sınıfına giren fayları belirleyecek yasa gerektiğini vurguladı.
2012 yılında Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan diri fay haritasına da değinen Aykan, bu haritaya bakıldığında 5,5'i aşan büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip 500 civarında diri fayın bunulduğunu ve bu fayların hemen yapılaşmaya kapatılmasının çok zor olduğunu, 'hepsini yapılaşmaya kapatalım' mantığından ziyade, belirli sayısal parametrelere dayanan ve belirli kısıtlamaları oluşturan bir sistemin gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.
© The Independentturkish