Muhafazakar camianın önde gelen yazarlarından biri olan Ahmet Taşgetiren, geçtiğimiz ay TV5'te katıldığı bir programda "12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat dönemlerinde de yazdım. Kendimi bu zamandaki kadar kısıtlı bir duygu içinde görmedim" ifadelerini kullandıktan sonra 33 yıl boyunca sürdürdüğü Altonoluk Dergisi yazı işleri müdürlüğü görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Altınoluk dergisi, merkezi Üsküdar'da bulunan ve Hüdayi Vakfı çevresinde şekillenen Erenköy Cemaati'nin yayın organı. Taşgetiren, 33 yıllık Altınoluk macerasının nasıl sonlandığını sosyal medyada anlattı.
Taşgetiren, "Ne oldu, nasıl oldu" başlıklı yazısında, "Yazı işlerindeki arkadaşlarla 400'üncü sayıyı konuşuyorduk. Yakında Murat Karaman ile Afrika’ya, Balkanlara, Azerbaycan’a ve Suriye’ye gitmiş, ardından Hüdayi Vakfı’nın tanıtım filminin metnini kaleme almıştım. Hüdayi Vakfı’nın ilk tanıtım filminin metni de yine Ahmet Taşgetiren imzası taşımaktaydı" dedikten sonra, "Ve evet, 33 yıl sonra Altınoluk’ta değilim" ifadelerini kullandı.
Taşgetiren yazısına şu şekilde devam etti:
"Türkiye uzunca bir süredir sancılı dönemlerden geçiyor. İktidarda dindar bir kadro var. Ahmet Taşgetiren de Altınoluk’taki yazı işleri sorumluluğu dışında gazetelerde köşe yazarlığı yapan bir insan.
Yazı hayatımda dindar siyasi kadrolara yönelik yazılar zaman zaman sorun oldu. Bir tabanı var siyasi kadroların, onlar heyecanla desteklenmesini istiyorlar, ama yazar, parti insanı değildir, ondan parti insanı gibi “taraftar”lık yerine doğru gözlemcilik ve sağlıklı değerlendirme beklenir. Yazar dışardan bakar ve yürüyen hareket içinde yer alanların görmediğini görüp, uyarmaya çalışır. “İslamcı yazar” dindar siyasi kadroların yürüyüşü konusunda daha duyarlıdır ve onları uyarmak daha hayati bir sorumluluktur. Çünkü siyasette ayak sürçmelerin İslam varlığına yönelik bedeli daha ağır olur.
Bu sebeple, Refah döneminde de eleştirel görüşlerimiz oldu, Ak Parti iktidarı döneminde de. Her iki dönemde de “Taban”dan tepkiler oldu, Ak Parti döneminde ise hem tabandan hem tavandan tepki aldım."
Hüdayi Vakfı'ndan bir heyetin kendisine gelerek yazı yazmamasını rica ettiğini anlatan Taşgetiren, "Ama bir yazar olarak sorumluluğum yok muydu, muhalefet insanı değildim, politikacı değildim, bütün yazılarım siyasi yazı niteliğinde değildi, niçin yazmayacaktım? Yazmaya karar verdim ve Karar’ın epeyce bir zamandır yapmakta olduğu teklifi kabul ettim" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
TV5'teki programdan sonra kendisine yöneltilen "cemaat içi" eleştiriler karşısında "Cemaatin siyasileşmesini doğru bulmadığını" dediğini aktaran Taşgetiren şöyle devam etti:
"O ortamda “Cemaatin siyasileşmesini doğru bulmadığımı” söyledim. “Eğer bir tercih yapmam isteniyorsa yazmaya devam etmek isterim. Bu Altınoluk’u bırakmak demekse bırakırım.” dedim. Oradaki kişilerin buna hazır olduğu izlenimini aldım. Ertesi gün de Abdullah Sert Bey ile görüşerek ayrılış sürecini başlattık.
Altınoluk bünyesinde 33 yıllık beraberlik demek, Türkiye’nin doğusu batısı, kuzeyi güneyinde yüzbinlerce insanla hukuk paylaşımı demektir. Söz söyledik, sohbet ettik, yedik içtik… Tuz — ekmek hukukumuz var. Herkesten helallik diliyorum.
33 yıl süreyle hizmet zemini açıldı, şükranlarımı sunuyorum.
Siyaset zemini birbirimizi yargılayıp dışladığımız bir zemin olmamalı. İnsanların üstünün çizilmesi kadar büyük zarar yoktur bu tür süreçlerde. Birini vazgeçilmezleştirip, diğerlerini yokluğa mahkum etmek değildir İslam’ın insan ilişkisi."
Taşgetiren konuyla ilgili olan biteni ve değerlendirmelerini 5 yazı halinde kaleme aldığını açıkladı.
Ünlü yazarın Star Gazetesi'ndeki yazılarına da bir süre önce son verilmişti.