Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklamada bulundu.
Erdoğan, kabine toplantısında "hafta sonları sokağa çıkma yasağını önümüzdeki dönemde de ihtiyaç duyuldukça sürdürme kararı aldık" diyerek, 17-19 Nisan tarihleri arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacağını açıkladı.
Erdoğan, "Ülkemiz bu süreçte, uluslararası alanda da takdir edilen, olumlu yönde bir ayrışma içindedir. Hastaların tespitinden, tedavisine kadar her konuda iyi durumdayız. Hastane, yoğun bakım yatağı, doktor ve yardımcı personel, malzeme, araç-gereç, ilaç gibi hususlarda hiçbir eksiğimiz yoktur" dedi.
Erdoğan, Tarabya'daki Huber Köşkü'nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, biraz önce Kabine'nin 27. toplantısını tamamladıklarını, bu toplantıda koronavirüs salgını başta olmak üzere gündemdeki konuları değerlendirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin koronavirüs ile mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü belirten Erdoğan, dünyayı adeta pençesine alan bu salgının sağlık, gıda ve güvenlik başta olmak üzere pek çok alandaki etkilerini yakından takip ettiklerini aktardı.
Türkiye'nin bu süreçte, uluslararası alanda da takdir edilen olumlu yönde bir ayrışma içinde olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin hastaların tespitinden tedavisine kadar her konuda iyi durumda bulunduğunu, hastane, yoğun bakım yatağı, doktor ve yardımcı personel, malzeme, araç-gereç, ilaç gibi hususlarda hiçbir eksiğin olmadığını kaydetti.
Vatandaşların bireysel sağlık ve temizlik malzemesi tedarikinde de sıkıntı yaşamadıklarını, ücretsiz maske dağıtımını çeşitli kanallardan sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, "Elbette Türkiye gibi 83 milyonluk bir ülkede böylesine büyük hizmetleri yürütmek kolay değildir. Mutlaka aksaklıklar oluyordur. Burada önemli olan aksaklığın, yokluktan kaynaklanmamasıdır. Var olanı bölüşmek, var olanı dağıtmak, küçük gecikmelerde de olsa mümkündür. Pek çok ülkede maske gibi en basit ürünlerin, bırakınız tüm vatandaşlara dağıtımını, sağlık personeli için dahi temininde zorluk çekiliyor. Bu bakımdan gerçekten hamdedilecek bir konumda bulunuyoruz. Her vatandaşımıza ücretsiz maske dağıtımı uygulamamız sürüyor. Eczanelerden alınabilecek maskeler için bugüne kadar 32 milyon vatandaşımıza, Sağlık Bakanlığının doğrulama kodunun yer aldığı mesaj gitmiştir. Bu rakam perşembe gününe kadar 39 milyona çıkacak" diye konuştu.
Özel sektörün yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığından Milli Savunma Bakanlığına kadar, kapasitesi olan tüm kamu kurumlarının maske üretimine hız verdiğini aktaran Erdoğan, "Hastalığın seyrinde tedavi için kullanılan kimi ilaçların hem hammaddesi alınarak ülkemizde üretimi hem de tablet olarak temini hususunda da sıkıntı yaşamıyoruz" dedi.
Erdoğan, sağlık kurumlarının hem teşhis hem tedavi hem de yoğun bakım üniteleri olarak salgınla başa çıkabilecek kapasitede olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
81 ilimize yayılmış olan 1518 hastanemizde 100 bini tek kişilik olmak üzere, 240 bin yatağa sahibiz. Yoğun bakım yatağı sayımız da 40 bini buluyor. Örneğin, Avrupa'da her 100 bin nüfusa düşen yoğun bakım yatağı sayısı 12'nin altındayken, ülkemizde bu rakam 50'ye yakındır. Avrupa'nın en fazla yoğun bakım yatağına sahip ülkesi Almanya'da bile bu rakam 30'u bulmuyor.
Hadımköy ve Derince'de yeni hastaneler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta 45 gün içinde Yeşilköy ve Sancaktepe'de biner yataklı iki hastane kurulacağını ifade ettiğini hatırlatarak, bunların çalışmalarına başladıklarını, ayrıca Hadımköy'de 100, Derince'de 250 yataklı yeni hastaneler kurulacağını söyledi.
İnşası tamamlanan ve toplam yatak kapasitesi 2 bin 862 olan Başakşehir Şehir Hastanesi'nin ilk kısmını 20 Nisan'da, ikinci kısmını 15 Mayıs'ta hizmete açacaklarını belirten Erdoğan, sadece bu hastanenin yoğun bakım yatağı sayısının 456 olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Marmara Üniversitesine bağlı Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin de 536 yatağı ile hasta kabulüne başladığını dile getirdi.
Salgının kontrol altına alınması konusunda da önemli ilerlemeler kaydettiklerini belirten Erdoğan, "Günlük ve toplam test sayısında dünya sıralamasında en başlardaki grupta yer alıyoruz. Testte günlük olarak 34 bin 456'ya ulaşırken, toplamda ise 410 binin üzerine çıktık." şeklinde konuştu.
"Vaka oranı aşağı yönlü"
Günlük ve toplam test sayısında dünya sıralamasında en başlardaki grupta yer aldıklarını belirten Erdoğan, testte günlük olarak 34 bin 456'ya ulaşırken, toplamda ise 410 binin üzerine çıktıklarını söyledi.
Vaka oranının aşağı yönlü olduğunu ifade eden Erdoğan, hasta sayısına göre ölüm oranının düşüklüğü bakımından da ilk sıralarda olunduğunu anlattı.
Erdoğan, şu ana kadar taburcu olan hasta sayısının 5 bine yaklaştığını dile getirerek, "Türkiye, aldığı tedbirlerle salgını en hızlı şekilde kontrol altına alan ülkelerin başında geliyor. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlar ülkemizi koronavirüs salgını ile mücadelede örnek gösteriyorlar. Sadece kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, bizden destek isteyen her ülkenin çağrısına imkanlarımız nispetinde cevap vermeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyabiliyorsan insansın." sözüne uygun bir şekilde ellerindekini tüm dostlarla paylaştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bugüne kadar 34 ülkeye malzeme ulaştırdık. Önümüzdeki günlerde de bu desteği devam ettireceğiz. İlaç, ilaç hammaddesi ve tıbbi cihaz konusunda ülkemize katkı veren dostlarımıza da huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Soylu açıklaması
Karşılarındaki tehlikenin dinamik bir süreç yönetmelerini gerektirdiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
Bunun için bilim insanlarımızın ve ilgili kurumlarımızın değerlendirmeleri ışığında aldığımız tedbirleri sürekli güncelliyor, geliştiriyoruz. Hafta sonu için alınan 30 büyük şehrimiz ile Zonguldak ilimizdeki sokağa çıkma yasağı da bu tedbirlerden biridir. Yasağın açıklandığı ilk saatlerde kimi yerlerde yaşanan gereksiz kargaşanın bir daha tekrar etmemesi için gereken tedbirleri alacağız. Amacımız, hafta sonu güzel havanın cazibesine kapılıp sokakları, parkları, piknik alanlarını, sahilleri dolduracak milyonlarca vatandaşımızı virüs tehlikesinden korumaktı. Cuma gecesi sokağa çıkma yasağının sadece cumartesi ve pazar günleri ile sınırlı olduğu açıkça belirtilmesine rağmen yaşanan olumsuzluklar, bu gerçeği ortadan kaldırmıyor. İçişleri Bakanımızın bu konudaki sorumluluğunu üstlenerek gösterdiği hassasiyeti takdirle karşıladık. Ancak istifasını kabul etmeyerek kendisinden görevini sürdürmesini istedim. Terörle mücadele, tabii afetler sonrası yürütülen çalışmalar ve son olarak koronavirüs salgınında kamu güvenliğini sağlamadaki başarılarına yakinen şahit olduğum Sayın Bakanımız görevine devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin içinden geçtiği bu kritik dönemde verdiği destek için Cumhur İttifakı'nın tarafı olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye de teşekkür etti.
"17-19 Nisan'da sokağa çıkma yasağı uygulanacak"
Kabine toplantısında, salgınla mücadele kapsamında hafta sonları sokağa çıkma yasağının ilerleyen dönemde de ihtiyaç duyuldukça sürdürülmesi kararı alındığını belirten Erdoğan, "17 Nisan Cuma gecesi saat 24.00'ten 19 Nisan Pazar gecesi saat 24.00'e kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacağını şimdiden tüm vatandaşlarımıza duyurmak istiyorum" dedi.
Erdoğan, bu hadiseyi ve genel olarak salgın önlemlerini bahane eden kimi medya kuruluşlarının haberleri ve köşe yazarlarıyla hep yaptıkları gibi kendi ülkelerine karşı adeta savaş açtığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ülkemizin bu kritik dönemindeki mücadelesine katkı sağlamak yerine hepsi de yalan veya yanlış bilgilerle sürekli kin kusmak, virüsten daha tehlikeli bir hastalığın işaretidir. Dünyada hem salgının düzeyi hem de alınan tedbirler konusunda Türkiye kadar şeffaf davranan pek az ülke vardır. 'Kararlar yetkisiz kurullarda mı alınıyor?' gibi sorularla bu şeffaflığı bozmaya çalışanların amacı, özellikle de bu amacın gerçeği aramak değil, bozgunculuk yapmaktır. Her gün karanlık ve kirli zihniyetlerinin ürünü yayınlarla milletimizin kafasını bulandırmaya, gönlünü karartmaya çalışan bu tür hezeyanlara, emin olunuz, başka ülkelerde bir gün bile izin vermezler. Türkiye'de demokrasi, çoğulculuk ve çok seslilik sıkıntı değil. Demokrasinin istismarı, ideolojik bağnazlığın gözleri kör etmesi ve bed seslerin önünün sınırsızca açık olması sorunu vardır.
"Yaptığınız işin adı gazetecilik değil, şeamet tellallığıdır"
Erdoğan, milletin moralini bozmak için gece gündüz çalışanların, terör örgütleriyle medyasıyla siyasi teşekkülleriyle kendi fitne ve nefret çukurlarında boğulup gideceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
Bir dönem kendilerini ülkenin tek sahibi sanan ve hala aynı kibirli tavırla hareket eden bu hastalıklı zihniyetin sahiplerine diyorum ki: 'Düşün artık milletin yakasından. Her darbenin, her vesayetin arkasında siz vardınız. Her kaosun, her kargaşanın arkasında siz vardınız. Milletin değerlerine, mukaddesatına, onuruna yapılan her saldırının tetikçisi sizdiniz. Yıllardır yaptığınız işin adı gazetecilik değil, şeamet tellallığıdır.' Ama artık bu devir sona erdi. Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır.
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Mitomani hastalığıdır
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün bir televizyon kanalında sarf ettiği, dünyadan, Türkiye'den ve kendi belediyelerinden bihaber olduğunu gösteren sözlerinin takdirini millete bıraktığını söyledi.
"Milletin gözünün içine bakarak, bu kadar yalanı arka arkaya söylemek, mitomani hastalığıdır." diyen Erdoğan, "Bunu bir araştırsın, öğrensin, nedir bu hastalık? Umarım hekimlerimiz, bu hastalığa da tez zamanda, kurduğu bir Bilim Kurulu da var zaten, herhalde o Bilim Kurulu ile karşılığını bulur" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Aziz milletim, buradan bir kez daha belirtmekte fayda görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şartlar ne olursa olsun, her bir vatandaşının can ve mal güvenliğini temin gibi, sağlık, gıda, temizlik malzemesi ihtiyacını da karşılayabilecek güce sahiptir. İstihdamı korumak, gelirini kaybeden vatandaşlarımıza sahip çıkmak, emeklilerimize destek vermek, esnafı ve sanatkarı ayakta tutmak, üretimi desteklemek için her önlemi alıyoruz. İşte cuma gecesi atılan adımdan sonra cumartesi, pazar günü Vefa Sosyal Dayanışma Grupları'nın evet, İstanbul'da, Türkiye'nin değişik yerlerinde nasıl ev ev dolaştıklarını gördünüz. Tırlarımız, kamyonetleriyle nasıl vatandaşlara ulaştığını gördünüz. İş bilenin kılıç kuşananın ve İstanbul gibi yerde 350 civarında araç ve bu çalışmalarıyla halka ulaştı. Bugüne kadar toplamda 4,5 milyona yakın vatandaşımıza doğrudan nakit desteği sağladık, sağlıyoruz. İstihdamın sürmesi için 3 ay boyunca işten çıkarmaların önüne geçiyoruz. Faaliyetlerini azaltan veya ara veren işletmelerimizin istihdamı devam ettirmelerini sağlamak amacıyla kısa çalışma ödeneğini devreye soktuk. Kısa çalışma ödeneğine yapılan 2 milyon başvurunun 700 bini sonuçlandırıldı. Bundan faydalanamayan veya ücretsiz izne çıkartılmış olan çalışanlarımıza da aylık bin 170 lira maaş desteği vereceğiz.
Erdoğan, esnaf ve sanatkar ile KOBİ'lere yönelik 25 bin liralık finansman desteğine başvuruların 290 bini bulduğunu, bunun 164 biniyle ilgili sürecin tamamlandığını, 4 milyar 100 milyon liraya yakın kaynak tahsisi yapıldığını belirtti.
Esnaf için önemli olan 25 bin lira limitli "Paraf Ticari Kart" vasıtasıyla 1,5 milyar liralık ilave bir kaynağın 67 bin esnafın hizmetine sunulduğunu kaydeden Erdoğan, "(Kredi Garanti Fonu) destekli işe devam finansmanı için yapılan başvurular da 66 bini aştı. Süreci tamamlanan 35 bin firmaya, 30 milyar liraya yakın finansman tahsisi yapıldı. Bireysel destek paketine yapılan başvuru ise 4 milyon 200 bini geçti. Geçtiğimiz cuma günü itibarıyla bu pakete yapılan başvuruların tahsisleri de başladı." dedi.
Erdoğan, özellikle kamu bankaları, ticari ve kurumsal işletmelerin yaklaşık 21 milyar liralık borcunu öteleyerek, piyasayı önemli ölçüde rahatlattıklarını söyledi.
Aynı şekilde 800 bine yakın vatandaşın 41 milyar lirayı bulan konut, ihtiyaç, taşıt kredisi ve kredi kartı borcunun talepleri üzerine kamu bankaları tarafından ötelendiğini aktaran Erdoğan, Halkbank'ın 375 bin esnafın gelecek üç ayda vadesi gelen 3,5 milyar liralık taksit ödemesini, herhangi bir ilave yük bindirmeden ertelediğini dile getirdi.
Çiftçileri, hayvan yetiştiricileri ve gıda sektöründe faaliyet yürüten firmaları desteklemek için tüm imkanları kullandıklarını anlatan Erdoğan, "Hazine aralarından, özellikle arazilerinden ekilebilir olanları tarıma kazandırmak için ilgili kuruluşlarımız hazırlıklara başladı. Salgın sebebiyle dünyada yaşanabilecek tarım ve gıda ürünleri sıkıntısından Türkiye'nin etkilenmemesi için tüm tedbirleri alıyoruz. Kamu olarak tüm sektörleri desteklemek için tüm imkanlarımızı seferber ederken, maalesef özel bankalar bu süreçte hiç de iyi bir imtihan vermiyorlar. Ülkemizin ve milletimizin içinden geçtiği bu zor dönemde, özel bankaların da üzerlerine düşenleri yapmasını bekliyoruz." diye konuştu.
"Bu mücadeleyi milletimizle birlikte veriyoruz"
Erdoğan, Türkiye'nin bu sancılı dönemi başarıyla geride bırakacak ekonomik altyapıya sahip bir ülke olduğunu belirtti.
"IMF programı başta olmak üzere Türkiye'yi mihnet altına sokacak hiçbir dayatmaya boyun eğmeyeceğiz." diyen Erdoğan, "Türkiye'yi yeniden bu cendereye sokmaya, kimsenin gücü yetmeyecektir. Attığımız ve atacağımız adımlarla hiçbir kesimi sahipsiz bırakmamakta, ortaya çıkan yükü adil bir şekilde paylaşmakta kararlıyız. Milletimiz Gazi Mustafa Kemal'in İstiklal Harbimiz sırasında çıkardığı Tekalif-i Milliye emirlerine sahip çıkarak vatanının kurtuluşu için fedakarlık yapmıştı. Bugün de milletimiz aldığımız tedbirlere riayet ederek, başlattığımız 'Biz Bize Yeteriz' yardım kampanyasına katkıda bulunarak aynı asil tavrı gösteriyor. Bunlar gönüllü kampanya. Kampanyamıza şu ana kadar yapılan bağış tutarı, 1 milyar 612 milyon lira olmuştur. Buradan milletimin her bir ferdine, bir kez daha şükranlarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye'nin ilhamını medeniyetinden alan bir hamiyet, bir vefa, bir adalet, bir vakar devleti olduğunu kaydetti.
"Bizim medeniyetimizde insana hizmet için çalışmak, insan hayatı için mücadele etmek, mukaddes bir görevdir." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
Bugün bu mücadeleyi 83 milyon milletimizle birlikte veriyoruz. Salgının üstesinden de aynı anlayışla geleceğimizden şüphe duymuyorum. Yeter ki kurallara uyarak bu dönemi en az kayıpla ve en kısa sürede geride bırakabilelim. Bir süre daha sabredeceğiz. Ondan sonra inşallah hep birlikte feraha kavuşacağız. Gün, birlik olma, dayanışma, yardımlaşma, kardeş olduğumuzu dünyaya gösterme günüdür. Gün, bu salgınla mücadele ederken dağlara yaslanırcasına ümidimize ve sabrımıza yaslanma, vakur ve onurlu duruşumuzdan taviz vermeme günüdür. Acımızı birlikte kalbimize gömüyor, ümidimizi birlikte taze tutuyoruz. Sabrımızı da birlikte zafere dönüştürmek için elimizden geleni yapıyoruz.
"Her vatandaşımızın sıkıntısı bizim de sıkıntımızdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşa "Evde kalın, sabredin, kurallara uyun." derken nasıl zorluklarla karşı karşıya bulunduklarını bildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Evinden çıkamayan, büyüklerinin elinden tutup parka gidemeyen yavrularımızın gözlerindeki üzüntü yüreğimizi burkuyor. Okulunu, arkadaşlarını, öğretmenlerini özleyen, teneffüslerde arkadaşlarıyla bahçede oynama hayali kuran evlatlarımızın ızdırabı, bizim de ızdırabımızdır. Dostlarıyla, akrabalarıyla kucaklaşamayan, namazını camide, cemaatle kılamayan, kahvehanede arkadaşlarıyla sohbet edemeyen vatandaşımızın sıkıntısı, bizim de sıkıntımızdır. Hastalanana geçmiş olsuna, özellikle doğum yapana hayırlı olsuna, ölenin cenazesine ve taziyesine gidemeyen kardeşlerimizin hüznü, bizim de hüznümüzdür. Şu güzel bahar günlerinde sabah yürüyüşlerine çıkamayan, parklarda, millet bahçelerinde hoşça vakit geçiremeyen emeklilerimizin burukluğu, bizim de burukluğumuzdur. Okulundan, işinden, arkadaşlarından, spor salonlarından, arkadaşlarıyla buluşma mekanlarından uzak kalan gençlerimizin yaşadığı zorluğu çok iyi biliyoruz. Ailesinin geleceği için endişe duyan her vatandaşımızın sıkıntısı, bizim de sıkıntımızdır. İnşallah az kaldı.
Erdoğan, "Kara gün kararıp kalmaz." atasözünü hatırlatarak, bu kara günlerin bütün dünyanın kara günleri olduğunu söyledi.
Sıradan görünen gündelik hayatın nasıl bir nimet olduğunun anlaşıldığını vurgulayan Erdoğan, "İnşallah bugünler geçtikten sonra, hayatımızı daha anlamlı, daha bereketli, daha verimli geçireceğiz. Bu vesileyle salgın hastalık veya diğer kronik rahatsızlıkları sebebiyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarıma Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hastanelerde tedavi gören, evlerinde karantinada olan vatandaşlarıma Rabbimden acil şifalar temenni ediyorum. Sağlık personelimiz başta olmak üzere, güvenlik, gıda tedariki, ulaşım, iletişim, enerji gibi günlük hayatımızı kolaylaştıran alanlarda fedakarlıkla çalışan herkese, şahsım, ailem, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Fabrikalarda çarkları çevirmeye devam eden, ekilmedik tek karış toprak bırakmama azmiyle tarlasında alın teri döken, üretimin ve istihdamın sürmesi için çalışan herkese teşekkür ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun" diyerek sözlerini tamamladı.
Independent Türkçe