Ünlü politika dergisi Foreign Policy 12 uluslararası ilişkiler uzmanına şu soruyu yöneltti:
Dünya Kovid-19 salgını sonrası nasıl bir yer olacak?Bu deprem haftalar içinde sona erecek ama sonrasında bir dizi artçı sarsıntılar ile yüzleşeceğiz. Peki, bu sarsıntıların doğası, uluslararası politika, ekonomi ve güç dengelerine etkileri hakkında ilk elden de olsa bir bilgimiz var mı?
Aşağıdaki satırlarda, bu görüşlerin bazıları özetlenmiştir. Bunlar, korona sonrası dönemde politika dünyasındaki düşünce eğilimlerine örnektir.
Salgının ilk kurbanı, dar ufuklu bölgeselci politikalara etkin bir alternatif sunmakta başarısız olan küreselleşme fikri oldu.
Harvard Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Walt, merkezci devletlerin ve milliyetçilik duygularının artacağını tahmininde bulundu.
Salgının, kriz yönetimi için yerel ihtiyaca odaklanan ve uluslararası sorumlulukları görmezden gelen acil durum politikaları benimsemelerini haklı göstermek için hükümetlere bir gerekçe sunacağını belirtti.
Yönetici seçkinlerin, geçmişte sahip olduklarının ötesinde yeni güçler elde edeceklerini ve kriz sona erdiğinde birçoklarının bu güçlerden vazgeçmekte isteksiz olacaklarını ifade etti.
Walt ayrıca, Çin modelinin olası yükselişine de işaret etti. Walt’a göre insanlar, bu modelin salgından kaynaklanan krizleri yönetmede daha etkili olduğunu düşünecekler.
Bu da Çin'in ve rakiplerinin akıllı çözümler üretme yetenekleri tartışılırken Çin'in konumunu güçlendirecek.
Hindistan eski ulusal güvenlik danışmanı Shivshankar Menon ise Profesör Walt’a karşı çıktı.
Korona krizi yönetiminde Çin’in değil, Tayvan ve Güney Kore’nin daha iyi olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
Popülizm ve radikal politikaların iyi bir yönetişim için gerekli faktörler olmadığını, İtalya ve ABD’deki korona deneyiminin bunu ortaya çıkardığını söyledi.
Menon, bizleri daha dar, daha yoksul ve eli sıkı bir dünyaya ittiğini düşündüğü popülist ve yerel eğilimlerin yükselişi nedeniyle kötümser olduğunu da belirtti.
İngiliz araştırma merkezi Chatham House müdürü Robin Niblett, Çin ve ABD arasındaki zıtlaşmanın artacağını, ABD’li siyasi elitler arasında Çinlileri ileri teknoloji kaynaklarından uzak tutma konusunda daha büyük bir fikir birliği olacağını tahmin etti.
Bunun ABD’li seçkinlerin, Çin'in uluslararası sistemde ABD’nin koltuğunu işgal etme konusunda daha güçlü ve kararlı hale geldiği endişesi ile doğrulandığını düşündüğünü söyledi.
Niblett’e göre böyle bir çatışmada güç dengesi, eski çatışmalarda olduğu gibi artık askeri tekniklere değil, teknik esneklik ve pazar ihtiyaçlarını hızla kavrama yeteneğine bağlıdır.
Benzer olarak, Princeton Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü John Ikenberry, korona sonrası dünyada popülist ve milliyetçi yönelimin daha olası seçenek olduğuna inandığını ifade etti.
Ancak, Ikenberry’e göre bildiğimizden daha aşırı bir küreselleşme eğilimi gibi karşıt bir eğilimin ortaya çıkma olasılığını göz ardı etmemek de akıllıcadır.
Geçen yüzyılın otuzlu yıllarında yaşanan küresel ekonomik çöküş de bu eğilimi somutlaştırmaktadır.
Çünkü bu çöküşle birlikte hiçbir devletin tek başına ayağa kalkamayacağı, hızlı ve güvenilir çözümün, toplumlar arasında doğal bağların etkinleştirilmesinde yattığı açıkça görülmüştür.
Harvard Üniversitesi'nden Profesör Joseph Nye ise, karşıt tarafı seçerek hukukçu ve eski NATO Genel Sekreteri Richard Danzing’in görüşünü destekledi.
Buna göre 21'nci yüzyıl teknikleri politikacılara çok seçenek bırakmayacak biçimde gelişmektedir ve dağıtımı ile sonuçları açısından evrenseldir.
Salgınlar, ekonomik krizler hatta bilgisayar ağlarını hedef alan virüslere bir bakın, bunlar ve benzerlerinin doğaları ve sonuçları ile evrenseldirler.
Sınır tanımazlar ve ülkeleri birbirinden ayıran sınırlar güçlendirilerek durdurulamazlar.
Bu özeti, siyasi bilimler profesörü ve eski bakan Nicholas Burns’ın görüşü ile bitireceğiz.
Burns, korona salgınının doktorlardan hemşireler, siyasi liderler, temizlik çalışanları ve diğerlerine, virüsle mücadele eden kişilerde görülen insan ruhunun gücünü ortaya çıkardığına dikkat çekti.
Ona göre bu kişiler, hayatta kalma zorluğu ile karşı karşıya kaldığında insanın etkinliğini kanıtlamışlardır.
Bu, krizler ne kadar sert olursa olsun insanların hala gezegenlerini korumaya güçlerinin yettiğine ve bunu istediklerine dair umutları koruyacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish