Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Üyesi Hülya Koçyiğit, Türkiye'de kadınların ulaştığı noktanın “düne nazaran mukayese edilmeyecek kadar ileri ve memnuniyet verici olduğunu”, bunda sinemanın da çok rolünün bulunduğunu söyledi.
Adapazarı Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Sakarya'ya gelen Koçyiğit, Sevinç Satıroğlu’nun moderatörlüğünde Orhangazi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Siyah Beyazdan Renkliye 7. Sanat" söyleşisine katıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Koçyiğit, burada yaptığı konuşmada, toplumun zaman içinde değişime uğradığını, değişimin olumsuzları ayıklayıp daha iyiye doğru gidiyorsa güzel bir şey olduğunu söyledi.
Kişinin ait olduğu kültürünü tanımadan, benimsemeden, sevmeden ya da sahip çıkmadan başka kültürlerle tanışınca onların etkisi altında kaldığını ve onların taklidi haline gelebileceğini ifade eden Koçyiğit, "Teknoloji önemli, hayatımızın içinde ama onu nasıl kullandığımız çok daha önemli. Biz onu bugün nasıl kullanıyoruz? Dürüst olmak gerekirse teknolojiyi adeta içimizde hissettiğimiz öfkemizi, kavgamızı, komplekslerimizi, toplum içinde dışa vurmaktan çekindiğimiz ne kadar duygumuz varsa bunları sosyal medya aracılığı ile adeta kusuyoruz. Son yıllarda sosyal medya üzerinden insanlarımızın ahlaken de fikren de dejenere olmaya yüz tuttuğunu görüyorum, buna üzülüyorum. Halbuki teknoloji hayatımızda birçok şeyi kolaylaştırıyor" diye konuştu.
"Kadın olduğum için zorlanmadım"
"Kadın olduğum için zorlanmadım, benim yaşamımda yok ama bunu yaşayan hanımlarımız çok var" diyen Koçyiğit, kadınların düne nazaran bugün toplum içerisinde üretken, girişimci, yönetici rolleriyle karar verici mekanizmalarda var olarak çok daha aktif olduğunu vurguladı.
Toplumda kadınların ikinci sınıf olarak görülmesinin en tahammülsüz konu olduğunu dile getiren Koçyiğit şunları söyledi:
Erkekler dün fiziksel özellikleriyle öndeydiler, çünkü beden gücü ihtiyacı vardı, savaşıyorlardı, beden gücü ihtiyacı vardı. Dolayısıyla onlar ön plandaydı. Halbuki kadın olmasa onu doğuran ana olmasa onu yetiştiren bir kadın olmasa ona hayatta eşlik eden bir kadın olmasa onun kusurlarını örten ya da özelliklerini ortaya çıkaran bir eşi olmasa... Bir elmanın iki yarısı gibi düşünüyorum, kadını erkeği eşit görüyorum. Bugün ülkemizde kadınlarımızın ulaştığı nokta gerek eğitim, gerek iş hayatımızda düne nazaran mukayese edilmeyecek kadar ileri ve memnuniyet verici. Bunda sinemanın da çok rolü var. Türk sineması çok güzel örneklerle dolu ama gene de istediğimiz noktada değiliz tabi ki ama önümüz açık, kadını her alanda görmek istiyoruz.
Zamanın çok aktif ve verimli kullanılması gerektiğini vurgulayan Koçyiğit, televizyona mahkum bir toplum olunmaması tavsiyesinde bulundu.
İnsanların sosyalleşebileceği alanların çok olduğuna, birçok sanat faaliyetinin bulunduğuna değinen Koçyiğit, şunları söyledi:
Gençler toplum içinde çok daha aktifler, ben gençliğin televizyon seyrettiğini düşünmüyorum. Çok fazla da birbirini tekrarlayan dizi tipleri var. Reyting alıyor düşüncesiyle tekrarlar var. Televizyon tabii ki çok önemli ve etkilerini de kabul ediyorum ama biz bu kadar etkisinde kalmasak biraz daha seçici olsak diye düşünüyorum. Çünkü çok güzel işler yapılıyor ve 3-4 bölüm sonra kaldırılıyor. Bakıyorsunuz bazen tekrarı seyrediyorsunuz. Çok basit bir konu orada ezilen kadınlar var, eli tabancalı erkekler var, o tür diziler devam ediyor. Arz talep diyoruz ama ben toplumun tamamının talebinin bu olduğunu düşünmüyorum. Biraz kolaycılık gibi geliyor bu tekrarlar. İstiyoruz ki gençler kütüphanelere gitsinler, müzeleri gezsinler, müzik aktivitesinde coşsunlar, birlikte şarkı söylesinler. Bazı eksiklikler görüyorum özellikle milli günlerimizde bizi bir araya getirmesini düşündüğümüz, beraber söyleyebileceğimiz marşlarımız ne kadar az onu düşünüyorum. Artık Batı taklitçiliğinden çıkıp birlikte coşabileceğimiz, kol kola girip dans edebileceğimiz günlerimizin çoğalmasını istiyorum. Çünkü hepimiz birbirimize aitiz, birbirimize muhtacız, birimiz olmadan diğerimiz olmayacak. Biz demesini öğrenmeliyiz. Benden çok biz yapabiliriz demeliyiz. Biz bir aradayken çok daha güçlüyüz. Biz birbirimize zaman ayırırsak birbirimizi tanımaya çalışırsak inanın ki birbirimizi bugün olduğundan çok daha fazla severek, saygı duyarak yaşamı daha, huzurlu daha makul, daha seviyeli hale getiririz.
AA