Eski Lübnan Başbakanı ve (Sünni) Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad Hariri'nin, kamuoyunda "Cumhurbaşkanlığı Uzlaşısı" (el-Ahd) olarak bilinen, 2016 yılında (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri General Mişel Avn’ın Cumhurbaşkanı olması üzerine varılan mutabakatın sona erdiğini açıkladı.
Hariri’nin açıklama için babası Refik Hariri’nin 14 Şubat 2005 tarihinde suikasta kurban gitmesinin 15’inci yıldönümünü beklemesi normal bir durum. Zira Hariri’nin, 29 Ekim’de istifa etmesi sonrasında Avn ve ÖYH Genel Başkanı Basil ile olan anlaşmazlığı derinleşmiş ve 31 Ekim 2016 tarihinde Avn’ı cumhurbaşkanlığına götüren mutabakat çökmüştü.
Baba Hariri’nin suikast sonucu şehit oluşunun yıldönümü, oğul Hariri ve hatta 14 Mart İttifakının eski müttefiklerinin tavrını belirlemek için bir fırsat oldu. Zira Refik Hariri, Taif Anlaşması’nın finansörlüğünü yaparken, yıkılan alanların yeniden imarına katkı sağlamıştı, Lübnan’ın lehine kritik hususlarda uluslararası camia ve Arap dünyasıyla olan ilişkilerini kullanmıştı.
Hariri’nin tavizleri ve zayıflığı
Bu yılki 14 Şubat anma töreni, ‘ekonomik krize, iç savaşın sona ermesinden sonra ülkeyi yöneten siyasi elitlere ve yolsuzluğa karşı Lübnan halkının sokaklara döküldüğü bir sürece denk geldi.
Gözlemcilere göre, bu süreçte tekrarlanan siyasi anlaşmazlıklar, finansal durumun onarılmasını engelledi. Ancak önemli olan durum, oğul Hariri’nin, finansal durumun ve devlet şeklinin düzeltilmesi yolunda Avn ve Basil ile sağlanan çözüm üzerinde bahis oynaması oldu. Bu çözüm, başarısız oldu ve Hariri’nin o dönemde Avn’ın cumhurbaşkanlığını desteklemek üzere ‘en büyük risk’ olarak tanımladığı durum, ülkenin yapısını ve istikrarını tehdit eden bir riskin oluşmasına yol açtı. Hariri, gerçekleştirdiği konuşmada da bu durumu itiraf etti.
Siyasi planının ve geleneksel ittifaklarının aksine ‘ülkeyi sivil fitneden koruması ve Suriye ateşinin Lübnan’a taşınmasını engellemesi’ istenen, Hizbullah’a yakın siyasi bir ismin seçilmesine rağmen, Hariri’nin çözüm anlaşması ve daha sonra da bunun başarısı için verdiği tavizler, son üç ay içerisinde kendi popülaritesini zayıflattı. Özellikle de ortakları, hassas güç dengesini bozmak için ‘Hristiyanların haklarını geri kazanma’ başlığı ve mezhepler arasında ‘anlaşma’ sloganı altında Hizbullah ile ittifaka yöneldi. Aynı zamanda Lübnanlı, uluslararası ve Arap toplumunun gerekli finansal yardımı sağlamaya söz verdiği reform projelerini yürürlüğe koymaya çalışmak için bir anda ortaya koyduğu yumuşak tavrı da dikkate alınmadı.
‘Hariri politikası ve duraksamalar serisi’
Uzlaşının Esedçi tarafı olan ÖYH ve Hizbullah, Hariri’nin artan popülaritesi ve siyasi rolü sonrasında onu zayıflatmak istedi. Tarihin tekerrürü olarak Hafız Esed tarafından öldürtülmesi öncesinde Baba Hariri’nin maruz kaldığı yıpratma kampanyasının bir benzeri şimdilerde oğul Hariri’ye yönelik yapılıyor. Hariri’nin konuşması bu kampanyaya bir cevap niteliği taşıyor.
Saad Hariri ise anma konuşmasında Lübnan’ın tanık olduğu son krize de değinirken, krizin en kötü sebebinin, ‘Refik Hariri’nin suikastından bu yana geçen 15 yılın 7 senesi boyunca, cumhurbaşkanlığı seçimleri kazanımında ya da hükümetlerin yapısındaki anayasal kurumların yaşadığı bozulma’ olduğuna dikkati çekti. Ancak Müstakbel, "Hariri sonrası duraklama dönemi" başlıklı broşür yayınlandı. Yıldönümü münasebetiyle törene katılan kalabalığa dağıtılan söz konusu broşür, ÖYH’nin 8 Mart İttifakı ve Esed rejimiyle bu yıllarda ittifak halinde ortaya koyduğu duraklama aşamaları hakkındaki rakamları, çizelgeleri, haritaları ve gerçekleri içeriyordu.
Saad Hariri’nin ekibinin bir üyesi, ‘Gölge Başbakan’ Cibran Basil’e yönelik kampanyanın sebeplerine değindi. Söz konusu üye, Müstakbel liderinin, Mayıs 2018’deki parlamento seçimleri kampanyası sırasında Batrun seçim dairesini ziyaret ettiğinde, yandaşlarından Basil’e oy vermelerini istediğini söyledi. Hariri’nin o sırada Avn ve Basil ile işbirliğinin zirvesinde olduğunu söyleyen parti üyesi, "Yandaşlarımız, bir an bize baktılar. Anketlerde ona yanıt verenler bile, bu talep konusunda ikna olmamışlardı" dedi.
Müstakbel liderleri, Hariri’nin geçen cuma günü yaptığı konuşmada, "Avn ile mutabakatının mazi ve tarihin bir anısı olduğunu’ açıkladığını belirtiyor. Basil ismine değinmeksizin, ona karşı yapılan uygulamalardan söz eden liderler, Hariri’nin onları sakinleştirmeye çalışmasına rağmen, Özgür Yurtsever liderinin halk hareketi tarafından yapılan tezahüratlara maruz kaldığını söyledi.
3 farklı yıl
Hariri’ye yakın iki yetkili, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Hariri’nin açıklamalarına değinirken, "Durumun siyasi yorumu, 3 yıl önce Avn’ın seçilmesiyle sona erdi. Bu 3 yıl tamamen farklıydı. Bu süreçte ÖYH ile anlaşmazlıklar yaşandı" dedi. Bu anlaşmazlığı, mevsimsel bir tartışma değil de önemli bir sorun olarak nitelendiren yetkililer, ülkedeki siyasi sahnenin yeni aşamasının, Hariri’nin, "siyasi kararda ortak olmak’ olarak nitelendirdiği halk hareketinin patlak verdiği 17 Ekim itibariyle başladığını belirtti. Yetkililerden biri, yeni aşamanın, içerideki tırmanışı farklı ittifaklarla, bir başka ifadeyle ülkenin tanık olduğu kriz için gerekli çözümlere uygun şekilde ve dışarıdan yardımlarla’ ele alması gerektiğini vurguladı. Peki bu yardım, Cumhurbaşkanlığı ekibi dış taraflarla açıkça anlaşmazlık halindeyken nasıl sağlanabilir?
İran-Suriye eksenine bölgesel olarak yaklaşması sonucunda, Arap ve dost ülkelerle ilişkinin zarar görmesinin arka planı olarak ilk suçlu Basil ve onunla birlikte Hizbullah olarak görülüyor.
ÖYH içerisinden kaynaklar, Hariri’nin, konuşması sırasında Basil’e yönelik eleştirilerinin, ÖYH’ye yönelik beklenen eleştirilere rağmen, sürpriz olduğunu ifade etti. Milletvekili Alan Avn da iki liderin de "intikam ilişkilerini benimsediği" bir vakitte bu hızlı ayrılışın nedenlerine ilişkin bazı sorular gündeme getirdi.
Avn’ı tarafsızlaştırmanın ahlaki nedenleri
Birçok gözlemcinin, ‘Hariri’nin Avn’ı, Basil’e yönelik saldırısından soyutlamasının, aralarındaki saygıyı gösterdiğini’ söylemesine rağmen, Müstakbel içerisinden bir yetkili, bu durumu ahlaki bazı nedenlere bağladı. Yetkili, Avn’ın, Hariri’yi daima ‘oğlum gibi’ ifadesiyle tanımladığına dikkati çekti. Diğer siyasi kaynaklar da Hariri’nin, Cumhurbaşkanı ile olan ilişkisinden uzak durmaya çalıştığını, çünkü gelecek aşamalarda tartışılması gereken durumların olacağını ifade etti. Aynı şekilde ÖYH içerisinden bir milletvekili de iki lider arasındaki ilişkinin şu anda kopuk olduğunu söyledi.
Basil, geçen cuma gecesi Hariri’ye yanıt vererek, "Bana ulaşamayacaksın. Çok uzaktasın. Geri dönüşün ise oldukça uzun ve zor olacak" ifadeleriyle ona meydan okudu. Basil ayrıca, "Ama ulusal anlayış bizi bir araya getirecek" diyerek de yeni olası ilişkilere de kapıyı aralık bıraktı" dedi.
Basil’in sözlerinden, Hariri’nin başbakan olması yolunda bazı şartların mevcut olduğu anlaşılsa da Müstakbel’den bir yetkili, Independent Arabia’ya, "Hariri, üçüncü bir başbakanlık görevine geri dönmeyi düşünmüyor. Zira aksi taktirde konuşması daha farklı olurdu. Hariri, kendisinin geri dönme olasılığını tamamen kesti, çünkü bunu yapma niyetinde değil. Aksine ittifaklarını, babasının ölüm yıldönümünde ortaya koyduğu göstergeler uyarınca düzenleyecek. Mevcut siyasi ve örgütsel pozisyonların oluşturulmasına yönelecek ve bir dizi dost ülkeyi ziyaret edecektir" ifadelerini kullandı.
Ancak ÖYH’den bir milletvekili, "Şimdi önemli olan şey, Basil ve Hariri arasındaki anlaşmazlık değil, çünkü ikisi de otorite dışında. Önemli olan durum, hükümetin, yaşadığı kriz karşısında nasıl bir önem alacağıdır" açıklamasında bulundu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin