Doları düşüren ABD Merkez Bankası kararı

Amerikan Merkez Bankası piyasanın beklentilerine paralel olarak politika faizini yüzde 2,25 ile 2,50 aralığında bıraktı. Uzmanlar Fed'in bu kararını "küresel ekonomi endişesi" olarak yorumlarken, karar sonrası Dolar/TL, 5,26'dan 5,21'e kadar geriledi

Amerikan Merkez Bankası, son toplantısında "sabırlı duruş" mesajı verdi. Fotoğraf: Flickr

Amerikan Merkez Bankası (Fed) piyasanın beklentilerine paralel olarak politika faizinde değişikliğe gitmedi. Buna göre federal fonlama faizi yüzde 2,25 ile 2,50 aralığında kaldı. 

Fed’in internet sitesinden yapılan açıklamada, bir önceki açıklamada yer alan “kademeli faiz artırımı” ifadesi kaldırıldı. 

Açıklamada, “Küresel ekonomik ve finansal gelişmelerin ışığında ve enflasyon baskısının sona erdiği ortamda Fed komitesi, federal fonlama oranlarının en uygun hedef aralığına getirecek düzenlemeler belirlenene kadar sabırlı olacaktır” denildi. Açıklamanın tam metni şöyle: 

 

“Federal Açık Piyasa Komitesi’nin aralıktaki son toplantısından bu yana elde edilen veriler gösteriyor ki ABD’de istihdam piyasası güçlenmeye devam etti, ekonomik faaliyetler sert bir oranda yükseldi. 

İstihdam artışı  son aylarda ortalama olarak güçlendi ve işsizlik düşük seviyelerde seyretti. Hane halkı harcamaları güçlü şekilde büyümeye devam ederken, sabit yatırımlardaki büyüme geçen yılki hızına kıyasla ılımlı seviyede kaldı. 

12 aylık tabloya bakıldığında toplam enflasyon ve gıda ve enerji dışındaki diğer kalemlerin enflasyonu yaklaşık yüzde 2 seviyesinde kaldı. 

Komite, yasal zorunluluğu ile tutarlı olarak, maksimum istihdam ve fiyat istikrarını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu hedefleri destekleyecek şekilde Komite, federal fonlar için hedef aralığını yüzde 2,25 ile 2,50 arasında tutmaya karar verdi. 

Federal Açık Piyasa Komitesi ayrıca, ekonomik faaliyetteki genişlemeyi, güçlü işgücü piyasası koşullarını takip etmeye devam ediyor. Enflasyonun, Komite’nin hedeflerine paralel olarak yüzde 2’ye yakın seyretmesi de bu durumun en belirgin kanıtı. Küresel ekonomik ve finansal gelişmelerin ışığında ve enflasyon baskısının sona erdiği ortamda Fed komitesi, federal fonlama oranlarının en uygun hedef aralığına getirecek düzenlemeler belirlenene kadar sabırlı olacaktır.” 

 

Fed Başkanı: ABD ekonomisi mükemmel bir noktada 

Kararın açıklanmasının ardından Fed Başkanı Jerome Powell, bir basın toplantısı düzenledi. 

ABD’nin ekonomik görünüm değerlendirmesi ile söze başlayan Powell, “ABD ekonomisi şu anda mükemmel bir noktada” diyerek şu ifadeleri kullandı: 

 

“Para politikamızı ve araçlarımızı ekonomiyi bu noktada tutmak için kullanacağız. İş gücü iyiye gidiyor ve işsizlik tarihi düşük seviyelerde. Enflasyon yüzde 2’lik hedefimizin yakınlarında seyretmektedir. Petrol fiyatlarındaki düşüş enflasyonu aşağı itmeye devam edecek. 2019’da Amerikan ekonomisinin güçlü büyümesinin devam etmesini bekliyoruz. Meslektaşlarım ve ben bir hedefe sahibiz: Ekonomik genişlemeye sürdürmek, güçlü istihdam ve bütün Amerikan halkının faydalanabileceği bir ekonomi.” 

 

Çin’in 28 yılın en kötü büyüme performansını göstermesi, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararının mecliste onay almaması, ABD hükümetinin bir aydan fazla kapalı kalması gibi belirsizliklere de dikkat çeken Powell, şunları söyledi:

“ABD’nin olumlu görünümüne rağmen son birkaç ayda bazı karşı akıntılar gördük. Büyüme, Avrupa ve Çin gibi büyük ekonomilerde yavaşlama gösterdi. ABD tarafında hükümet kapatılması ve İngiltere tarafında Brexit belirsizliği de mevcut. Hükümetin kapanması birinci çeyrek büyümesini etkileyecektir. Bir daha kapanmazsa, hükümet kapatmanın etkisi sınırlı olacaktır. ABD makroekonomisi bütün bu karşı akıntılara rağmen iyi gidiyor. Ancak şu anda bile risk yönetimi bize sabırlı bir şekilde beklememizi gösteriyor. Faizler, ana para politikası aracımız olmaya devam ediyor. Politikamızı ivedi bir şekilde değiştirmemizi gerektirecek bir şey yok.” 

Faizleri yükseltme ihtimalinin zayıfladığını vurgulayan Powell, Fed’in faiz kararının, ABD Başkanı Donald Trump’ın yüksek faizlere yönelik eleştirileri sonrası alınıp alınmadığı ile ilgili şu yanıtı verdi: 

 

“Merkez Bankası karar alırken siyasi değerlendirmeleri hesaba katmaz. Biz her zaman doğru bildiğimizi yapacağız. İnsanız, hata yapabiliriz. Ancak karakter ve dürüstlük hatası yapmayacağız.” 

 

Trump, 24 Aralık’ta paylaştığı tweet’inde Amerikan ekonomisinin en büyük probleminin ABD Merkez Bankası olduğunu söylemişti: 

"Ekonomimizin tek problemi Fed. Piyasanın dilinden anlamıyorlar, ticaret savaşlarının önemini ya da güçlü doların, hatta hükümetin ülke sınırlarımızla ilgili olarak kapanmasını anlamıyorlar. Fed güçlü bir golfçüye benziyor. Sayı alamıyor çünkü topa hafifçe vurmasını bilmiyor."

 

 

Enflasyon hedefini yüzde 2 seviyesine çekemedikleri için faiz seviyesini neredeyse sıfır seviyesine kadar çeken ABD, Aralık 2015 itibariyle “normalleşme” dönemine girdi. O zamandan bugüne kadar sekiz faiz artırımı oldu. 2019 için iki faiz artırımı daha bekleniyor. 

 

 

Piyasa nasıl yorumladı?

Londra merkezli banka Barclays’in ABD uzmanı ekonomisti Michael Gapen’a göre Fed, piyasaya teslim olmuş durumda. Bloomberg’e konuşan Gapen, “Piyasalar bu kararı, Fed’in faiz artırım döngüsünü durdurduğu yönünde okuyacak” dedi. 

Konuyla ilgili bir makale kaleme alan Bloomberg Köşe Yazarı Brian Chappatta da Powell’ın birden küresel ekonomi hakkında endişe etmeye başladığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: 

“Powell, geçen yıl Fed’in dünyanın merkez bankası olmadığı konusunda piyasaları ikna etmiş görünüyordu. Yerel ekonomiye odaklanacaklarını ve buna göre davranacaklarını söylemişti. Ancak şimdi Çin ve Avrupa’daki yavaşlamadan söz ediyor.” 

Global Menkul Değerler Stratejisti Rıdvan Baştürk ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada Fed kararının direkt olarak ABD ekonomisiyle ilgili değil, küresel endişelere bağlı olduğunu aktardı: 

 

 

Ekonomist Ümit Akçay da paylaştığı tweet’inde Fed kararında küresel risklerin ağır bastığını söyledi:

 

 

FED’in kararı Türkiye’yi nasıl etkiler? 

Amerikan Merkez Bankası açıklamasının ilk etkisi Dolar/TL kurunda görüldü. ABD para birimi, küresel piyasalarda dört ayın en düşük seviyesine gerilerken, Türk Lirası da dolar karşısında güçlendi. 

Fed faiz kararı öncesi 5,26 seviyesinde olan Dolar/TL, 5,21 lira seviyesine kadar geriledi.

TEB yatırım stratejisti Işık Ökte, BloombergHT canlı yayınında yaptığı açıklamada “Dolar ne zaman küresel olarak değer kaybetse, Türk Lirası varlıkları değer kazanır” dedi ve ekledi:

“Türk hane halkı 17 haftanın 16’sında dolar aldı. Mevduat faizleri yine düştü. Halk, Fed’in kararını yine dolar alım fırsatı olarak görecektir. Türk halkının dolar aşağı gelirken dolar alma sevdası hiçbir zaman bitmez. Bankacılık sektörü ‘Yüzde 0 faiz veriyorum’ diye açıklama yapsa yine bitmez. Bu kadar dolarize olmuş bir ekonomiyiz.” 

Fed’in bu kararının Merkez Bankası’nın faiz indirmek için önünü açıp açmayacağının yatırımcılar tarafından sorgulanacağını söyleyen Ökte, “Merkez Bankası enflasyon düşene kadar sıkı para politikasını devam ettireceğini söylemişti ancak Fed’in kararından sonra gelişen ülke merkez bankalarının da eline önemli bir koz geçmiş oluyor” dedi. 

Altınbaş Üniversitesi’nde katıldığı bir konferansta konuşan Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez ise Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artırmayacağı yönündeki açıklamaların doları zayıflatmasının ardından Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelere ilgiyi artıracağını savundu. 

Çin’in yavaşlayan büyüme performansı ve yarattığı endişeler nedeniyle bu ülkeler dışında tutulabileceğini ifade ederek “Çin batarsa büyük batar” diyen Eğilmez, konuya kendi blogunda da yer verdi. 

2018’de ABD ve Avrupa’daki toparlanma, krizden çıkış sinyallerinin güçlü olması ve buralarda faizlerin yükselmesi nedeniyle sermayenin gelişmekte olan ülkelerden çıktığını kaleme alan Eğilmez, “Son bir ayda ABD ve özellikle Avrupa’daki toparlanmanın sanıldığı kadar güçlü olmadığı, Çin’in 2019’da önemli sorunlar yaşayabileceği beklentisi egemen olunca ve Fed’in de faizleri sanıldığı hızla artırmayacağı anlaşılınca olay yine tersine döndü” dedi. 

Eğilmez’e göre 2018 Temmuz’unda Merkez Bankası’nın faizi artırmamasıyla başlayan süreçte Türkiye ekonomisinde yaşanan bozulma, büyümenin düşüşü, Türk Lirası’nın hızlı değer kaybı, enflasyonun ve işsizliğin yükselişi yabancı yatırımcının, diğer gelişmiş ülkelere göre Türkiye pozisyonlarını daha fazla azaltmalarına yol açtı. Ancak son altı ayda uluslararası yatırımcının en fazla çıkış yaptığı Türkiye, pozisyonların en fazla boşaldığı ülke olunca, bu ay en fazla fon çeken ülke de yine Türkiye oldu. 

Merkez Bankası’nın verilerine göre 18 Ocak ile biten haftada yabancı yatırımcı, Türkiye piyasalarından net 711,8 milyon dolarlık hisse senedi aldı. Bu, beş yılın en güçlü alımıydı. Dünya Gazetesi yazarı, stratejist Orkun Gödek durumu şöyle açıkladı: 

 

 

Türkiye’nin yeniden tercih edilmesini ABD Merkez Bankası ile sınırlamayan Eğilmez şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’ye yönelik bu ilgi artışında varlık değerlerinin düşüklüğü ve boşalan pozisyonların yeniden doldurulmasının yanı sıra faizlerin yüksekliği de kuşkusuz etkili oluyor. Türkiye, yüksek enflasyon oranı nedeniyle dünyanın en yüksek faiz oranlarından birisine sahip bulunuyor. Bankalarımız dolara yıllık yüzde 4 faiz veriyor. ABD’de 10 yıllık devlet tahvilinin yüzde 2,7. Hiç kur riski üstlenmeden dolar getirip bankaya dolar mevduatı yapan bir yatırımcı ABD’de elde edeceği faizden 1,3 puan daha fazla getiri elde ediyor.”

DAHA FAZLA HABER OKU