İsrail basını Ortadoğu Barış Planı'nı nasıl gördü?

İsrail basınında yer bulan bir bakış açısı anlaşmanın Filistinlileri gözden kaybetme veya Filistin davasını ortadan kaldırma çabası olduğu yönünde

ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu planı açıklamasını dinleyen İsrailli bir Yahudi / Fotoğraf: AFP

ABD’nin İsrail-Filistin sorununa çözüm olarak sunduğu ve medyada Yüzyılın Anlaşması olarak da bilinen Ortadoğu Barış Planı, İsrail basınında geniş yer buldu. Basında konuyla ilgili yer alan tartışmalar genel olarak, anlaşmanın gerçek bir barış planı olarak mı görülmesi gerektiği yoksa ABD Başkanı Donald Trump tarafından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya sunulan bir ‘seçim hediyesi’ mi olduğu etrafında dönüyor.

Basında yer bulan bir başka bakış açısı da anlaşmanın Filistinlileri gözden kaybetme veya Filistin davasını ortadan kaldırma çabası olduğu yönünde.

Tarihçi ve siyasi analist Profesör Eyal Ziser, İsrail sağına yakınlığıyla bilinen Israel Hayom gazetesinde “Filistinli gelin gerçekte nerede?” başlığıyla dün yayınlanan yazısında Filistinlileri hedef aldı.

Ziser, gazetedeki yazısında şu ifadeleri kullandı:

"ABD’nin adımı ve akabinde İsrail’in attığı adımlar, devlet sınırlarının çizilmesinde önemli bir kurucu olay olarak tarihe geçecek. Bu olay İsrail'e tarihinde ilk kez sınırlarını güvenlik kapsamında ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda çizme olanağı verecek. Ancak odanın merkezinde koca bir soru işareti ve büyük bir bilinmeyen var: Gelin nerede? Filistinliler nerede? Yüzyılın Anlaşması ilan edildiği dakikalarda bu onların en büyük saati olabilirdi. Ne de olsa Trump yönetiminin planı onları görmezden gelmiyor. Bilakis sahadaki gerçeklikle ilgileniyor ve taleplerini kabul ediyor. Bu kabuller noktasında Filistin’in tüm talepleri için ‘amin’ denilmese de, kesinlikle uzun vadede Filistinlilerin ihtiyaçları ve hatta beklentileri için geçerli olacaktır. Fakat Filistin yönetimi, henüz planın detayları açıklanmadan acele bir tavırla planı reddetti. Bu bilinen ve önceden tahmin edilebilen bir tepkiydi. ABD’liler Filistinlilere dağları ve tepeleri de verse cevapları olumsuz olarak kalacaktır. Filistin tarihinin değişmez bir kuralından söz edilir: Şimdiye kadar gelmiş geçmiş bütün Filistin yönetimleri, hayati kararlar alabilecek ve orta yolu bulmak için taviz vermesi gerektiği hususunda kamuoyunu ikna edebilecek güçten mahrumdur. Filistinliler, elleriyle kaderini tayin etmek yerine, kendi adına hareket edeceklerini umarak umutlarını sonsuza dek başkalarına bağlıyorlar. Bunlar geçmişte İsrail’le savaşan Arap devletleriydi, bugün ise siyasi çatışma sahasındaki uluslararası toplum"

Aynı gazetede yazan ve İsrail sağına yakınlığıyla bilinen gazeteci Amnon Lord, dünkü yazısında Netanyahu’nun rakibi Benny Gantz'ı eleştirdi.

Lord, Israel Hayom gazetesinde yayınlanan yazısında şunları kaydetti:

Bugün sunulacak olan plan, İzak Rabin'in suikasttan bir ay önce Knesset'te yaptığı son siyasi konuşmasındaki vizyonuyla çok uyumlu: Ürdün Vadisi, Birleşik Kudüs, Ma'ale Adumim, Gush Etzion ve yerleşim duvarları. Ancak Alon ve Rabin'in gayrimeşru halefleri şimdi başbakana tam destek ve izlediği yolu tebrik etmek yerine başbakanı pusuya düşürüyorlar. Başbakan bir yandan yoluna giren ulusal bir gündem geliştirirken, diğer yandan barış sürecini sabote etmekle ilgilenen başta Benny Gantz olmak üzere Kahol Lavan yöneticileriyle uzlaşı görüşmeleri yürütmeye çalışıyor. Trump’ın planı örneklik teşkil ediyor. Bununla birlikte Oslo'nun politik engelinden Camp David'e, Taba'ya, Annapolis görüşmelerine, Olmert ve Wolfney müzakerelerine geçiyoruz. Netanyahu, özgürlük savaşından sonra tıpkı 1947 sınırlarının silindiği gibi 1967 sınırlarını da silmek için tekrarlanmayacak bir fırsatı değerlendirdi"

Tel Aviv Üniversitesi'ne bağlı İsrail Ulusal Güvenlik Araştırma Enstitüsü Başkanı ve eski Askeri İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Yediot Aharonot gazetesine yazdığı makalede, "Trump’ın planı, özellikle Clinton, Bush ve Obama yönetimlerine kıyasla uluslararası bir aktör tarafından masaya konulan en iyi plandır. Bu plan, İsraillilerin çoğunluğu tarafından kabul gören standartlar doğrultusunda İsrail'i demokratik ve güvenli bir Yahudi devleti olarak koruyor. Filistin tarafına, tarihi reddedişlerinin bedeli hakkında açık bir mesaj veriyor. Zaman onların lehine işlemiyor. Plan barışa yol açmayacak… Plan, Filistinliler tarafından kesinlikle kabul edilmesi şartı olmaksızın Arapların desteğini alması bekleniyor. Ancak bu beklentinin olumlu karşılanacağına dair Kahire ve Riyad tarafından bir işaret gelmedi. Amman tarafından da bu beklentiyi karşılayan bir işaretin olmaması daha da endişe verici" ifadelerini kullandı.

En azından söylemlerine bakıldığında, İsrail sağı, Filistin’in, Ürdün Vadisi’nin ve Batı Şeria’daki C Bölgesinin ilhakını reddetmesini istismar etmeye çalışacak. Ancak bu tehlikeli bir adım. Zira böyle bir adım Ürdün ve Mısır’la yapılan barış anlaşmalarının çökmesine, Batı Şeria’daki sükûnet ortamının bozulmasına, Gazze’deki gerginliğin tırmanmasına ve İsrail’in uluslararası toplumun siyasi baskılarıyla karşı karşıya kalmasına neden olabilir.

Haaretz gazetesi muhabiri Chemi Shalev dünkü yazısında şu ifadeler yer aldı:

"Netanyahu dün geçmişte şahit olduğu bir sahneden etkilenmeliydi, ancak tam tersi oldu. Bundan 21 yıl önce Ocak ayında Netanyahu Washington’u ziyaret etti. Ziyaret döneminde patlak veren Bill Monica Lewinsky olayı, Netanyahu’yu Bill Clinton’un baskısından kurtardı. Dün yine bir problemle başı beladayken bir ABD başkanının yanında durdu. Ancak bu sefer konu, Clinton’un Netanyahu’dan tahliye etmesini istediği bölgeleri İsrail’e verme niyetinde olan Başkan Trump. Netanyahu'nun 1998'de Clinton'la yaptığı ilk görüşmedeki endişeli yüz ifadesi ile dün Beyaz Saray'da Trump'la yaptığı görüşmenin başında yüzünü dolduran geniş gülümseme ve mutluluk arasındaki bariz uçurum, iki fotoğraf arasındaki farklılığı ortaya koydu. Lewinsky olayının patlaması birinci ve ikinci toplantı arasındaki Netanyahu için bir kurtuluş oldu. New York Times’ın haberine göre, ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton Başkan Donald Trump'ı Senato'da görülen azil davasıyla ilgili öne sürdüğü iddia Trump’ı zora sokacak gibi görünüyor"

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU