Hem Trump destekçileri hem de muhalifleri İran hakkında aynı hataları yapıyor

ABD askeri kompleksine meydan okumak önemli. Ama savaş karşıtı eylemcilerin gerçekten ne anlama geldiğini düşünmeden "çek elini" veya "defol" sloganları atması da fazlasıyla yaygın

İran'da protestolar patlak verirken Cumhuriyetçiler ve Demokratlar birbirini İran için en iyisini söylememek veya yapmamakla suçluyor (Reuters)

Şimdiye kadar 2020 küresel barış ve istikrar adına berbat bir yıl oldu. İran'ın Kudüs Gücü komutanı General Süleymani'nin ABD'nin hava saldırısında öldürülmesi stratejik açıdan pervasız, yasal olarak da sorgulanabilir bir eylemdi. İran'ın kendi hava sahasında ticari bir uçağın düşürülmesi ve uçaktaki 176 sivilin öldürülmesiyle sonuçlanan askeri yanıtıysa trajik ve potansiyel bir suç eylemiydi. Buna bir de kültürel alanları bombalama tehditlerini, Irak'ın ulusal egemenliğinin tartışmalı ihlallerini ve bir diplomatın tutuklanmasını (sonra da serbest bırakılmasını) eklerseniz uluslararası hukukun ihlali bakımından yorucu birkaç hafta oldu. 

Peki artan çapraz ateşe yakalanmış sivillere hem İranlı hem de ABD'li yetkililer tarafından verilen önemin bu kadar az olduğu bir zamanda ne yapmalı? İşe gerçek insan hayatlarının tehlikede olduğunu ve dünyanın onları terk etmekle değil, desteklemekle yükümlü olduğunu hatırlayarak başlayabiliriz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ABD'de her zamanki ideolojik çizginizde kalmak cazip: Trump yönetimini aceleciliği veya iletişimi yüzünden eleştirmek ve Trump tarzı bir müdahaleden korkup İranlı eylemcilerle dayanışma göstermekten çekinmek yahut eğer Trump'ı destekliyorsanız sözde halkın "kurtarılmasına" destek vererek İran'la savaş çağrısına atlamak. Amerikalılar Ortadoğu'daki olayları bu indirgemeci terimlerle ifade etmeye eğilimliler. Ama İran'ı ABD iç politikalarının renklendirdiği bir mercekle izlemeyi seçmek gerçeği görmeyi seçmek değil. Trump taraftarları da, Trump'a kati surette karşı çıkanlar da benzer şekilde bundan suçlu.

Trump yönetimine ve onun İran'a yönelik saldırganlığına öfkelenen bir Amerikalı mısınız? Bu enerjinin bir kısmını ABD'nin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nden çekilmesinin doğru stratejik hamle olup olmadığını sorgulamaya harcayın. Eğer çekilmeseydi ABD'nin üyeliğini,  geçen kasımdaki önceki protestoları şiddetle bastıran ve bildirilen rakamlara göre bin 500 kişinin ölümüne sebep olan İran rejiminin soruşturulacağı özel bir oturum düzenlemek için kullanabilirdi. Unutmayın ki Kanada, Ukrayna ve küresel toplum düşürülen 752 sefer sayılı uçağa ne olduğuna dair yanıt talep ederek olaya dahil olmasaydı İran devleti muhtemelen hala kendi halkını içine attığı facianın sorumluluğunu kabul etmemiş olacaktı. Dahiliyet müdahale değil ama taviz vermek de değil. Uluslararası toplum onları bir arada tutan ve içeriden tahrip etmeyen çokuluslu kurumları güçlendirmeye devam ettikçe kolektif, çokuluslu bir süreçle dahiliyet işe yarar.

Çoğu zaman Batı'da ABD militarizmine meydan okurken savaş karşıtı hareketlerden "çek elini" veya "defol" sloganları yükselir. Ruh halini anlasam da bu mesajı geliştirebileceğimize inanıyorum, böylece bu sloganlar destekçilerin kanlı bir müdahaleyle dünyadaki zulümleri görmezlikten gelmek arasında seçim yapmak zorunda olduklarına inanmaları gibi yanlış bir ikiliğe düşmesiyle sonuçlanmaz. 

Gerçekten barış içinde bir dünyada yaşamak için sadece endüstriyel askeri kompleksin ve sonu gelmez savaşların kötülükleriyle savaşmakla yetinmemeliyiz. Şiddetin aynı zamanda iktidarda kalmak için kendi halkını öldürmeye hazır hükümetlerin gündelik gaddarlığı biçiminde de meydana geldiğini hatırlamalıyız. Bu rejimlerin sona ermesinden daha azını savunmak sahte bir "barış" zira baskıcı bir devletin sınırları altındaki halkın yaşadığı  gerçeklikleri hesaba katmıyordur. 

İran vakasında dünyanın şu anda sokaklarda özgürlükleri için eylem yapanları nasıl olumlu şekilde destekleyebileceğinin en açık örneği Kasım 2019'da devletin güvenlik güçleri tarafından alıkonulan ve öldürülenler için adalet aramaya ve hesap sormaya devam etmektir. Öldürülen eylemcilerin aileleri kaybettikleri sevdiklerinin toplum içinde yasını tutmaktan men edildi, susturuldu ve hatta cinayetler için adalet ararken hapse atıldı. Tutuklanan binlerce eylemci hala gözaltında, avukatla görüşmelerine izin verilmiyor ve idam cezası verilen ulusal güvenlik suçlamalarıyla karşı karşıya kalabilirler. Gözaltında tutulanların artırılmış güvenlik ortamında işkenceye veya infaza maruz kalacaklarına dair daha yeni endişeler de var.
 


Bu dehşete rağmen dünya ölmüş ve alıkonulmuş eylemciler için çoğunlukla sessiz kaldı. ABD'nin İran'la savaşa girme yolunda olduğundan endişe duyan bazıları, İran liderliğinin olumsuz bir resmini çizmenin askeri bir müdahaleye gerekçe sağlamasını besleyeceği korkusuyla İranlı yetkililerin zulmüne dikkat çekmekten imtina ediyor. Ama insanı felç eden bu korku, barış yanlısı hareketin savaşları idame ettiren siyasetçilere meydan okurken gösterdiği aynı kuvvet ve enerjiyi otoriter rejimlere meydan okurken göstermesini engelleyerek ona zarar veriyor. Daha da kötüsü ABD hegemonyasına karşı çıkma derdiyle, bu rejimler kendi halklarına ne kadar zalim davranırsa davransın, Rusya ve Çin'in emperyal hırslarını görmezden gelen, işi Suriye'de Beşar Esad'ın savaş suçlarındaki sorumluluğunu en aza indirgemeye veya Çin devletinin Uygur azınlığına yaptığı baskıyı reddetmeye kadar götüren, sırf ABD imparatorluğuna karşı dursun diye İran'ın liderliğini destekleyen müdafi tarzdaki polemikçilere de davet çıkarıyor. 

Dolayısıyla lütfen seçilmiş yetkililerinizi sorumlu tutun. ABD Başkanı'nın savaş güçlerini sınırlama çabalarını destekleyin ki ABD kendi toprağından çok uzaklarda çıkarılmış ama başka bir kıtada çok sayıda insanı öldüren başka bir gereksiz savaşa daha girmesin. Yurtiçinde üretilen ABD askeri endüstriyel kompleksinin zehrine doğrudan kafa tutun. 

Ama İran rejimi kendi halkını susturmak için internet kesintileri, şiddetli baskılar ve yıldırma kampanyaları gibi uç yöntemlere başvurduğunda da bunun, onun en savunmasız anında olduğu anlamına geldiğini de unutmayın. Bu savunmasızlık uluslararası topluluğun İran devletine insan hakları reformları konusunda baskı yapması ve sağlam durması için bir fırsat.

İranlı eylemciler muhalefetlerini göstermek için şu anda hayatlarını riske atıyor. Elimizden gelen en az şey onların failliklerini reddetmemektir; yapabileceğimiz daha iyi bir şeyse sahte değil ama hakiki bir barış arayan sözlerimiz ve eylemlerimizle gerçek bir küresel dayanışma göstermektir.

 

 

Gissou Nia bir insan hakları avukatı ve Washington DC merkezli Atlantik Konseyi'nin ülke dışındaki bir üyesidir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU