Türkiye yerli savunma sanayisini geliştirmek için son yıllarda çaba içerisinde.
Ancak sıfırdan bir silahı üretmek kolay olmadığından bu amaçla yabancı ülkelerden ya teknoloji transferi yapılıyor ya da yabancı ülkelerden yapılan silah alımları kullanılarak yeni sistemler geliştiriliyor.
Bunun son örneği geçtiğimiz günlerde üretimine başlanan Kaplan adlı paletli tanksavar aracı ile Pars adlı tekerlekli zırhlı aracın üretiminde görüldü.
2021 yılına kadar her iki sistemden toplam 260 adet teslim edilecek.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Türkiye'nin zırhlı kara aracı üreticilerinden FNSS arasında imzalanan sözleşme kapsamında yürütülen Silah Taşıyıcı Araçlar Projesi'nde geliştirilen iki adet Kaplan aracı TSK’ya teslim edildi.
Kaplan’ların 80’nine Rus füzesi kalanına yerli Omtas yüklenecek
Teslim edilen Kaplan tanksavar araçlarına Rus yapımı Kornet-E ile Türk yapımı Omtas füzeleri monte edildi.
2021’e kadar toplam 260 tane üretilmesi planlanan Kaplan’lardan 80’nine Kornet-E füzeleri monte edilirken, 104’üne ise Omtas füzesi monte edilecek.
Üretilecek 74 adet Pars 4x4 ise sadece yerli üretim Omtas’lar yüklenecek.
Rusya’dan 800 adet Kornet füzesi alınmıştı
Kaplan’larda da kullanılacak Kornet füzeleri Rusların en bilinen tanksavar füzeleri ve savaş alanlarında hayli yaygın kullanılıyor. 2008 yılında yapılan ihale ile Rusya’dan 800 adet almıştı.
“Yabancı tasarımların yerlileştirilmiş modelleri ortaya çıktı”
Türkiye’nin yerli silah sanayisi oluşturma çalışmalarını savunma politikaları uzmanı Arda Mevlütoğlu ile konuştuk.
Türkiye’nin savunma alanında 1980’lerin başlarından itibaren hazır alım ve lisans altında üretim modelleri ile tedarik yöntemlerine ağırlık verdiğini belirten Mevlütoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu sayede TAI, TEI, FNSS gibi kuruluşların temelleri atıldı ve bir sanayi altyapısı oluşturulmaya başlandı. Akabinde ortak üretim, ortak geliştirme projeleri ile 1990’lar ve 2000’lerin başlarında bir yetenek havuzu kurularak yavaş yavaş yabancı tasarımların yerlileştirilmiş ya da milli çözümler entegre edilmiş modelleri ortaya çıktı. En nihayetinde de özgün tasarım sistem ve platformlar üretilmeye başlandı.
Silah üretiminde işbirliğinde NATO ülkeleri ve Güney Kore önde
Mevlütoğlu, Türkiye'nin kendi silah sistemlerini üretmek için başlattığı süreçte en önde gelen partnerlerinin ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Kanada, İtalya'nın olduğunu belirterek devamında şunu söyledi:
Bunlara ilaveten Güney Kore de önemli bir ortak olarak öne çıktı. Türkiye’nin diğer ülkelerle işbirliği, bahsi geçen bu sürecin başlarında hazır sistem, platform ve araç temini iken yavaş yavaş alt sistem ve komponent tedariğine kaydı. Daha açık bir ifadeyle Türkiye, kendi ihtiyaçları için araç – gereç ve platform tasarlarken ihtiyaç duyduğu bileşenleri temin etmeye başladı. Nitekim kara araçları sektöründe gördüğümüz üzere Türkiye, herhangi bir askeri kara aracını kendi başına tasarlayabilecek ve üretebilecek, farklı gereksinimler için tadil edebilecek yetkinliğe ulaşmış durumda. Bu yetkinliğin, aracı meydana getiren alt sistem ve bileşenlere doğru yayılması süreci devam ediyor.
Hangi silah sistemleri yabancı işbirliğiyle üretildi?
Yabancılarla işbirliği yapılarak geliştirilen silahlar nelerdir sorusuna ise Mevlütoğlu şöyle cevap verdi:
Somut örnekler olarak kara araçlarında Altay ana muharebe tankı ve Fırtına kundağı motorlu obüs sistemlerinin geliştirilmesinde Güney Kore; Milli Muharip Uçak (MMU) projesinde İngiliz (BAE Systems) ile yapılan işbirlikleri, danışmanlık ve teknik destek başlığı altında en bilinenleri. İtalyan tasarımı A129 Mangusta taarruz helikopteri, milli imkânlarla geliştirilen görev bilgisayarı, sensör ve silahlar gibi kritik sistemler ile donatılarak T129 ATAK ortaya çıktı, ki başarılı bir ortak geliştirme / yerlileştirme projesidir. Bunlara ilaveten deniz ve kara platformlarında ABD ve Almanya’dan temin edilen motor ve güç aktarma organları da, söz konusu işbirliğinin başka bir boyutunu temsil ediyor.
© The Independentturkish