Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir televizyon yayınında, Libya'dan askeri yardım talebinin gelmesi halinde, Türk askerinin bölgeye gidebileceğini belirtti.
NATO ile bazı bölgelere asker gönderen, Suriye'deki bazı bölgelerde de askeri bulunan Türkiye'nin, Libya'ya da asker gönderme sinyali verilmesi tartışma konusu oldu.
Türkiye'nin Libya ile yaptığı anlaşmadan hemen sonra asker gönderme durumunu emekli askerler, Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
Emekli askerler, TSK’nın Libya’da cephede açık bir çatışmaya girmesine sıcak bakmazken ağırlıklı olarak şu noktalara dikkat edilmesini önerdi:
- Her ne kadar Birleşmiş Milletler (BM), Türkiye ve Avrupa ülkelerinin çoğu tarafından tanınan Trablus merkezli hükümet Libya’nın meşru hükümeti de olsa Tobruk merkezli Hafter hükümetini Rusya, Suudi Arabistan, Mısır desteklediğinden Türkiye, Libya’ya yapacağı olası askeri destek de adımlarını dikkatli atmalı.
- Rusya ve ABD’nin dahil olduğu bir uluslararası gerilimin ortasında kalınmamalı.
- Geniş çaplı bir askeri destek için TBMM onayı şart.
“Özel kuvvet unsurları gönderebiliriz”
"Oldu ki Libya asker istedi, o zaman ne yapılmalı?" sorusuna askerler, benzer cevaplar verseler de uyarılarda bulunmayı ihmal etmedi.
Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Türkiye’nin hali hazırda Trablus merkezli meşru Libya hükümetine mali ve askeri malzeme desteğinin yaptığını belirtti.
Oradaki askeri birlik komutanlarına destek olacak, danışmanlar ve özel kuvve unsurlarının gönderilebileceğini vugulayan Pekin, şunları kaydetti:
Hava ve deniz kuvvetleri de gelebilir. Ya da ihtiyaç olduğu zaman gidip gelebilir. Ancak hava kuvvetlerinin gitmesi için Rusya ile anlaşılması lazım. Çünkü orada Mısır’ın Libya sınırına yakın bir noktasında Rusya’nın üssü var. Hava kuvvetleriyle müdahale için ABD, İtalya ve İngiltere’nin desteği gerekebilir. Deniz Kuvvetleri’nin de oraya gitmesi mümkün ancak bu başka sorunları doğurabilir. Başka ülkelerin gemileri de bu sefer gelebilir. O nedenle deniz ve hava kuvvetlerinden önce öncelikli olarak kara unsurlarının gitmesi daha faydalı.
"Hava savunma sistemleri verilebilir"
Hafter güçlerinin hava gücü olduğuna da dikkat çeken Pekin, Türkiye’nin bu doğrultuda silah desteğini de çeşitlendirebileceğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
Hava savunma sistemleri ve uçaklara karşı omuzdan havaya atılan sistemleri verilebilir. Türkiye’nin elinden çıkardığı obüsler de gönderilebilir. Son olarak Türkiye, tıpkı ABD ve Rusya’da olduğu gibi emekli askerlerden oluşacak özel güvenlik şirketleri oluşturarak da bu ülkedeki birliklerin eğitilmesine katkı sağlayabilir.
Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu da askeri danışman gönderilmesi gerektiği görüşünde.
Asker gönderme noktasında öncelikle hava ve deniz gücünün önceleneceğini aktaran Kuloğlu, "Kara gücünün gönderilmesi de mümkün ancak gönderilecek kuvvet daha çok mevcut güçleri eğitecek ve lojistik yönden destekleyecek danışmanlar şeklinde olabilir. Türkiye zaten silah mühimmat gönderiyor. Çatışmaya aktif girmesi arzu edilmez. Türkiye’nin çok yerde askeri var. Buraya da bir çerçevede asker gönderebilir. Ancak burada çok dikkatli olmamız, askeri imkanlar ve gönderilecek gücün miktarı diplomasinin önünü açacak düzeyde olmalı" diye konuştu.
“Desteğin mahiyeti ilerleyen aşamalarda belirlenir”
Kuloğlu, olası bir askeri destek halinde Libya’da sabit deniz, hava ve kara üslerinin kurulup kurulmayacağı ya da uçak ve gemilerin sadece ihtiyaç halinde gidilip gelinmeyeceği gibi detayların ancak ileri ki aşamalarda belirlenebileceğini buna şimdiden bir şey söylemenin mümkün olmadığını kaydetti.
Emekli Kurmay Albay Aziz Ergen, bir bölüğü aşmayacak kadar asker gönderilebileceğini vurguladı.
Türkiye’nin anlaştığı Trablus hükümetinin şu an Libya’nın sadece yüzde 7’sini kontrol ettiğine dikkat çekerek, oraya büyük güç gönderilmesinin sıcak çatışmaya girme riskini artıracağını söyleyen Ergen, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bizim vereceğimiz destek daha çok dost güçlerin eğitilmesi ve kontrolü konusunda koordinasyon desteği verecek sembolik bir bir güç olmalı. Bu bir bölük düzeyini aşmamalı. Böylece anlaşmaya sahip çıktığımızı dünyaya mesaj olarak vermiş oluruz. Havadan ve denizden müdahalenin olumsuz yansımaları olabilir.
“Öncelik Libya ordusunun kurumsallaştırılması olmalı”
Emekli Kurmay Albay Dr. Eray Güçlüer ise önceliğin Libya Milli Ordusu’nun güçlendirilmesi için teknik eğitim desteğinin artırılarak, ordunun kurumsallaştırılmaya çalışılması olduğunu belirtti.
Güçlüer, şöyle konuştu:
Bir takım askeri malzeme, haberleşme ve teknik donanım verilebilir en son aşamada bir takım TSK unsurları gidebilir. Aktif çatışmaya girmesi hukuksal açıdan sakıncaları olabilir. Ancak birliklerimize yönelik bir saldırı olursa nefsi müdafa açısından karşılık verilebilir. Hava, deniz gücünün kullanılması sakıncaları olur. Böyle bir ihtiyaca gereksinim olacağını da sanmıyorum Libya Milli Ordusu güçlendirildikten sonra.
"Yapılacak yardımın mahiyetini talebin niteliği belli eder"
Emekli Kurmay Albay Savaş Biçer ise şimdiden yapılacak askeri yardımın niteliğinin ne olacağını kestirmenin güç olacağı düşüncesinde.
Biçer, Rusya ve İran’ın Suriye’ye verdikleri fiili askeri desteği hatırlatarak şöyle konuştu:
Suriye, Rusya’dan askeri yardım istedi Ruslar danışmanlık hizmeti verdi ama hiçbiri açık çatışmaya girmedi. İran ha keza üst düzey devrim muhafızlarını kaybettiği halde açıktan düzenli birliğini sahada göstermedi. Nasıl destek verileceği istenecek kuvvet ve bunu isteyecek olanın talebine bağlı. Trablus hükümeti cephede başarısızım derse o zaman açıktan destek mi verilecek, havadan kontrol mü olacak o zaman anlaşılacak durum.
"Özel kuvvetlerle destekli bir mekanize birlik olabilir"
Uzun yıllar TSK’da görev yaptıktan sonra akademik hayata geçiş yapan Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mesut Hakkı Caşın, Libya'dan talep gelmesi halinde Türkiye'ye bir hak doğacağını ifade etti.
Libya ile Türkiye arasındaki köklü geçmişe ve ilişkilere dikkat çeken Caşın, şunları söyledi:
Libya’dan talep gelirse Türkiye’ye hak doğar. Çünkü Türkiye ile Libya arasında ikili askeri ve güvenlik anlaşmaları var. Bu anlaşmalar yeni de değil. Türkiye geçmişte de günümüzde de Libyalı subayların eğitimine katkı sağlamıştır. Türkiye’nin olası desteği bir işgal kuvveti değil savaş içindeki meşru bir hükümete destek olur. Libya’ya giden gemilerimizin ve orada insani yardım yapan kuruluşlarımızın taciz edildiğini görüyoruz. Türkiye vatandaşlarını koruma hakkına sahiptir. İşin askeri boyutuna gelirsek Libya’dan talep gelmesi halinde bu ülkeye destek hava, deniz ve kara unsurlarından oluşan bir birlikle olabileceği gibi hava savunma birliği ya da özel kuvvetlerle desteklenen ve mevcut hükümeti koruyan küçük bir mekanize zırhlı birlik şeklinde de olabilir.
Caşın, olası saldırılara karşın kara gücünün hava ve deniz unsurlarınca da desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
© The Independentturkish