14 milyonun yoksulluk koşullarında yaşadığı Birleşik Krallık'ta genel seçimlerin belirleyeni Brexit

Birleşik Krallık 12 Aralık’ta sandığa gitmeye hazırlanırken siyasi atmosferi belirleyen ülkenin AB’den ayrılmasına, ulusal sağlık sistemine, eğitime ve göç politikalarına yönelik hararetli tartışmalar devam ediyor

Seçim öncesi anketlerde Muhafazakarlar önde görünürken, Brexit sürecinin İşçi Partisi'ni hayli yıprattığı anlaşılıyor (Reuters)

Birleşik Krallık’ta 12 Aralık’ta gerçekleştirilecek erken genel seçimlere bir haftadan az bir süre kala ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) nasıl ayrılacağına, ulusal sağlık sistemindeki sıkıntılara, çevre politikalarına, ekonomik eşitsizliğe ve göçmen politikalarına yönelik tartışmalar devam ederken parti liderleri seçmenleri ikna etme çabalarına devam ediyor.

Düzenledikleri seçim kampanyalarında ve katıldıkları televizyon programlarında parti liderlerinin ülke siyasetine yönelik önceliklerinin birbirinden farklılaştığı açık biçimde görülse de Brexit referandumunun gerçekleştirildiği Haziran 2016’dan bu yana ülkenin AB’den nasıl ayrılacağına yönelik tartışmaların seçmenlerin oy davranışını etkileyen en önemli faktör olduğu görülüyor. 

Öte yandan göç politikalarına dair partilerin farklı yaklaşımlar geliştirmesi de seçim sonrasında bu konuda ülkede önemli değişiklikler yapılacağını gösteriyor. Geçen hafta İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in, Brexit’in ardından ABD’yle gerçekleştirilmesi planlanan ticaret anlaşmasında ulusal sağlık sisteminin de pazarlık maddelerinden biri olduğunu gösteren belgeleri kamuoyuna açıklaması ve The Independent’ın ortaya çıkardığı sağlık sistemindeki ihmaller bu alanda da önemli değişikliklerin gerçekleştirileceğine dair sinyal veriyor. 

Partiler seçmene ne vaat ediyor?

Muhafazakar Parti

Muhafazakarların lideri Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, AB’den ayrılmaya yönelik yasa tasarısını Noel’den önce parlamentoya yeniden taşıyarak ocak sonuna kadar Brexit’i tamamlamayı vaat ediyor. Ayrıca AB’yle 2021’de yürürlüğe girecek bir serbest ticaret anlaşmasına dair müzakere yürütüleceğini belirtiyor. 

Sağlık sistemine yönelikse 10 yıl içinde 40 yeni hastane inşa etmeyi ve 20 hastaneye 1,8 milyar sterlin (yaklaşık 14 milyar TL) ek ödenek sözü veriyor. Ayrıca 5 yıl boyunca sosyal hizmete 5 milyar sterlin (yaklaşık 38 milyar TL) bütçe ayırmayı ve diğer partilerin de desteğiyle uzun vadede yeni bir sağlık planı geliştirmeyi öneriyor. 

 

reuters.jpg
Seçim öncesi yapılan anketlerde Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakarların en yakın rakibinin 10 puan önünde olduğu görülüyor (Reuters)

 

Göçmen politikalarına dair sıkı tedbirler öngören Muhafazakarlar, Brexit’in ardından hareket serbestisine son vermeyi planlıyor. Ayrıca Avustralya tarzı puan temelli sisteme geçmeyi vaat ediyor. Göç konusunda ülkenin temel odağının ihtiyaç duyulan sektörlerdeki işgücü açığını kapatmaya yönelik olması gerektiğini belirtiliyor. 

Çevre politikaları konusundaysa 2050’ye kadar sıfır karbon salımını hedefliyor ve 2024’e kadar 30 milyon ağaç dikme sözü veriyor. Ayrıca evlerde, okullarda ve hastanelerde kullanılan enerjinin verimliliğini geliştirmek için çalışma yapmayı öneriyor.

İşçi Partisi

Jeremy Corbyn liderliğinde 2017 genel seçimlerinde aldığı başarının ardından Brexit konusunda net bir siyasi pozisyon belirleyememekle itham edilen partinin güç kaybettiği aktarılıyor. İşçi Partisi, açıkladığı manifestosunda üç ay içinde yeni bir anlaşmanın müzakere edilmesini ve bu anlaşmanın ülkenin AB’de kalma seçeneğiyle birlikte altı ay içinde yeniden referanduma sunulmasını vaat ediyor. 

“Umudun manifestosu” diye açıklanan parti vaatlerine göre İşçi Partisi, Ulusal Sağlık Sistemi’ne (NHS) yönelik özelleştirmeleri durdurmayı ve devletin işlettiği bir ilaç şirketi kurmayı öngörüyor. 

 

reuters1.jpg
İşçi Partisi'nin seçim öncesi yayımladığı manifesto "aşırı sol" diye nitelendirilmiş ve parti anti-semitizmle suçlanmıştı (Reuters)

 

Göç politikalarına dairse “insancıl bir göç sistemi” kurmayı vaat eden İşçi Partisi, Muhafazakarların aksine hareket serbestisinin korunacağını ve genişletileceğini belirtiyor. Puan temelli göç politikasına karşı çıkan parti, daha çok emek politikalarına dikkat çekerek 2020’ye kadar asgari ücreti saatte 10 sterline (yaklaşık 76 TL) çıkarmayı hedefliyor. Ayrıca daha adil bir vergi sistemi kurmayı planlıyor.

2030’lara kadar sıfır karbon salımını hedefleyen parti, benzinli ve dizel araçların satışını aşamalı olarak kaldırmayı planlıyor. 2040’a kadarsa iki milyar yeni ağaç dikileceğini belirtiyor. 

Brexit Partisi

Parti lideri Nigel Farage, Boris Johnson’ın önerdiği anlaşmanın yetersiz olduğunu belirterek, ülkenin ilerde yeniden birliğe üye olmasına kapı araladığını ve ülkenin bağımsız olmamasını kesinleştirdiğini belirtiyor. Muhazakarlar gibi Brexit Partisi de puan temelli bir göçmen politikası öngörüyor. Ayrıca, sağlık politikaları konusunda da NHS’in kamuya ait olmasını ve özelleştirilmemesi gerektiğini savunuyor. Diğer partiler gibi ağaç dikme sözü veren parti tüm atıkların ülke içinde dönüştürülmesini ve yurtdışına ihraç edilmesinin yasadışı hale getirilmesini öneriyor.

Liberal Demokratlar

Liberal Demokratlar ülkenin AB’den ayrılmasına karşı çıkarak Brexit sürecinin sonlandırılması gerektiğini belirtiyor. Sağlık sistemine yapılacak harcamalar için gelir vergisinde artış öngörüyor. Ayrıca akıl sağlığı başlığına özel bir vurgu yapan parti fiziksel ve zihinsel sağlığa eşit biçimde yaklaşılması gerektiğini belirtiyor. Liberal Demokratlar da İşçi Partisi gibi hareket serbestisini koruyacağını ifade ederek liyakata dayalı bir çalışma vizesi oluşturma vaadinde bulunuyor. Çevre politikalarına dairse parti 2045’e kadar sıfır karbon salımını hedefliyor. Geri dönüşümü olmayan plastik kullanımınıysa yasaklamayı planlıyor. 

Yeşiller

Ülkenin AB’den ayrılmasına karşı olan parti, yeni bir referandum yapılmasını öngörüyor ve AB’de kalma yönünde kampanya yürüteceğini belirtiyor. Sağlık sistemine dair harcamaların artırılmasını planlayan Yeşiller, sağlık sisteminin kaynaklarının özel sektör tarafından değil kamu bütçesiyle oluşturulması gerektiğini düşünüyor. Vize işlemleri için asgari gelir uygulamasını kaldıracağını belirten parti, göçmenlerden alınan sağlık hizmeti ücretlerinin de kaldırılmasını öngörüyor ve tüm göçmenlere yasal danışma, çocuk bakımı ve sosyal yardım yapılmasını vaat ediyor. Yeşiller, 2030’a kadar sıfır karbon salımı hedefini gerçekleştirmeyi, benzinli ve dizel araçların satışının da 2030’a kadar aşamalı olarak kaldırılmasını hedefliyor. Ayrıca nükleer enerji tesislerinin inşasını yasaklamayı planlıyor. 

Birleşik Krallık’ta kapitalizmin en aşırı biçimi yaşanıyor

Her ne kadar genel seçime yönelik başat tartışmanın Brexit süreci üzerinden yürütüldüğü belirtilse de yakın zamanda yapılan çalışmalar gelir eşitsizliğinin ve yoksulluğun da toplumsal açıdan önemli bir başlık olduğunu ortaya koyuyor. 

Kasımda yayımlanan British Academy tarafından yapılan ve Oxford Üniversitesi’nde profesör Colin Mayer’in başkanlığında hazırlanan rapora dair Mayer, “Birleşik Krallık kapitalizmin ve mülkiyetin özellikçe en aşırı biçimine sahip” ifadelerini kullanmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

BBC bu hafta açıkladığı verilerde ülkenin kuzeyi ve güneyi arasındaki gelir eşitsizliğinin belirgin olduğunu belirtmişti. Ayrıca bu eşitsizliğin bölgeler arasında olmaktan çok aynı bölge içinde çok daha dramatik olduğunu ortaya koymuştu. Gelir eşitsizliğinin en yoğun Londra’da yaşandığı belirtilirken, barınma giderlerinin de en çok Londra’da olduğu aktarılmıştı. 

Ayrıca Birleşik Krallık dünyanın en büyük 5. ekonomisine sahip olmasına rağmen ülkede 14 milyon kişi yoksulluk koşullarında yaşıyor.

 

 

Muhafazakarlar önde görünüyor

Birleşik Krallık genel seçimlerine yönelik YouGov’un hazırladığı ankette Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakar Parti yüzde 43’le birinci sırada yer alırken, onu yüzde 32’yle İşçi Partisi izliyor. Liberal Demokratların oyların yüzde 14’ünü alması beklenirken, Brexit Partisi’nin ve Yeşiller’in de yüzde üçer oy alması bekleniyor. 

2017’de parlamentodaki koltuk sayısını 262’ye çıkararak beklenmedik bir başarı elde eden İşçi Partisi’nin, Brexit tartışmalarıyla hayli kan kaybettiği görülüyor. Tony Blair döneminde merkeze doğru kayan ve “Yeni İşçi Partisi” diye nitelenen partinin neoliberal politikalarla uzun süre uyumluluk göstermesinin ardından Corbyn’in parti içi muhalefeti yeni bir soluk getirmişti. Ancak ülkenin AB’den ayrılmasına yönelik net bir siyaset geliştirmemekle suçlanan parti, önemli bir seçmen tabakasını Johnson’a kaptırmış görünüyor. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU