Türkiye'nin iki kutuplu dünyadaki pozisyonunu belirleyen olayların başında Kore Savaşı geliyor.
Savaşa asker gönderen Türkiye, savaşın ardından Kuzey Atlantik Paktı'na (NATO) girerek, Soğuk Savaş yıllarındaki pozisyonunu belirliyordu.
Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışmasına, binlerce kilometre ötedeki Kore yarımadasına giden yaklaşık 23 bin kişilik Türk birliğinde, Ermeni bir asker; Arut Köse de yer alıyordu.
Türk birliği, üç yıllık savaşta 721 şehit verdi. Yaralı asker sayısı 2 bin 147'ydi.
175 askerden ise bir daha haber alınamadı.
Arut Köse ise savaştan "Gazi" unvanıyla dönmüştü.
Köse, "Gazi" unvanını tam 66 yıl taşıdıktan sonra, 88 yaşında 26 Kasım'da hayata gözlerini yumdu.
Köse'nin naaşı, 29 Kasım'da İstanbul'daki Meryem Ana Kilisesi'nde düzenlenen askeri törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Kore Savaşı'nda vatandaşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin üniformasıyla savaşan Arut Köse'nin yaşam hikayesini, oğlu Ohannes Köse ve torunu Masis Köse Independent Türkçe'ye anlattı.
Kapalıçarşı'daki kuyumcu atölyesinde bir araya geldiğimiz oğlu ve torunu, Arut Köse'yle ilgili anılarını paylaşırlarken, savaşa gönüllü katıldığını belirtiyorlar.
İlk sözü, Arut Köse'nin oğlu Ohannes Köse alıyor.
Oğul Köse, cenaze töreninin nasıl organize edildiğini şöyle anlatıyor:
Kore Gazileri Derneği'ne telefon açtık. Babamızın askeri tören istediğini, böyle bir ricamızın olduğunu söyledik. Onlar da gerekli yerleri aramışlar. Beni Onur astsubayım aradı. Ricamızı söyledik. Verdiği cevap bizi çok etkiledi. Bütün aile ağladık.
'İstek ne demek beyefendi' dedi. 'Bu vatanın bu gaziye borcudur. Emredin, yapalım' dedi.
"Babam töreni gördüyse zil takıp oynuyordur"
Ohannes Köse, babasının tören mangasının nasıl taşındığını anlatırken bir yandan hüzünleniyor ama gururunu da gizlemiyor:
Çok güzeldi, harikaydı. İnşallah görmüştür babam, eğer gördüyse şu an zil takıp oynuyordur.
"Savaştan çok etkilenmişti, gece yalnız uyayamazdı"
Savaşın insan psikolojisinde nasıl yaralar açtığı da Ohannes Köse'nin sözleriyle bir kez daha tescil ediliyor:
Ben onun hiç yalnız yattığını görmedim. Evde hiç yalnız kalmazdı. Gece evde başka biri olmadan hayatta uyumazdı. Çok etkilenmişler yani bu savaştan.
"Bakkala giderken bile madalyasını takardı"
Savaştan sonra Güney Kore hükümetinin babasına bir madalya gönderdiğini de ifade ediyor Ohannes Köse ve ekliyor: Bakkala giderken madalyasını takmadan gitmezdi.
"Recep Tayyip Erdoğan hastasıydı"
Babasının savaşa siyasi görüşü nedeniyle gitmediğini ancak sağ görüşlü bir insan olduğunu da sözlerine ekliyor Ohannes Köse.
31 Mart'taki yerel seçimlerde ve İstanbul'da 23 Haziran'da tekrarlanan seçimde sandığa gittiğini ve kime oy verdiğini "Recep Tayyip Erdoğan'ın hastasıydı. 'Gidip oy vereceğim, Recep Tayyip Erdoğan Bey kazansın' demişti" sözleriyle anlatıyor.
"Cumhurbaşkanı'ndan madalya isteyecekti"
Arut Köse'nin vefatından önce Kore gazilerine bir madalya daha verileceğini duyduğunu ve sürekli madalyasını istediğini, bu madalya için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bile aramayı düşündüğünü belirtiyor oğlu:
Takmıştı kafaya, 'Benim bir madalyam var galiba' diyordu. En sonunda ablamdan Recep Tayyip Erdoğan Bey'in telefonunu istedi. Telefon açacakmış, ondan madalyasını isteyecekmiş.
"Biz azınlık değiliz, esas Osmanlı benim, bu vatan benim"
Ohannes Köse, babasını anlatırken bir taraftan da Ermeni toplumunun azınlık olarak görülmesine getiriyor sözü:
Biz azınlık değiliz. Biz Türk vatandaşıyız. Almanya'daki Türk'ler azınlık. Onlar Türk asıllı Alman vatandaşı. Ama ben Türk vatandaşıyım, dinim Hristiyan.
Ben burada askerlik yaptım, vergi ödedim, çalıştım. Devletime karşı bütün sorumluluklarımı yerine getirdim.
Esas Osmanlı benim. Osmanlı'dan geliyoruz biz. Bu vatan benim ya, benim mezarım neredeyse vatanım orasıdır. Hayatta vazgeçmem ben buradan.
Masis Köse: Tören mangasına kavuşmayı çok istiyordu
Ohannes Köse'nin ardından, torun Masis Köse anlatmaya başlıyor Kore gazisi dedesini.
Dedesinin askerlik anılarını anlatmayı çok sevdiğini belirterek söze başlayan torunu, savaş sırasında bir sıcak çatışma esnasında Arut Köse'nin ve bağlı olduğu birliğin yaptıklarını aktarıyor.
Dedesinin fanatik bir Galatasaraylı olduğunu ve birlikte maç izlemeyi çok sevdiğini söyleyen Masis Köse, kendisi askere gidince de dedesinin çok gururlandığını söylüyor:
Asker olmak onun için çok gurur verici bir şeydi. Tören mangasına kavuşmayı çok istiyordu, mangasına kavuştu.
"Değişik bir adamdı"
Torun Köse, "Değişik bir adamdı" diyor dedesi için ve ekliyor sözlerini noktalarken:
Kim gönüllü olup Kore Savaşı'na gider? Kendi ülkenizde bir savaş durumu olsa, ülkenizi savunursunuz ama Kore'deki bir savaşa gitmek biraz değişik...
© The Independentturkish