Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) ile Türk Diabet ve Obezite Vakfı tarafından düzenlenen 10. Ulusal Obezite Kongresi kapsamında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Kongre Başkanı Ahmet Kaya obezitenin mutlaka tedavi edilmesi gereken ve tedavisi ömür boyu süren kronik bir hastalık olduğunu anlattı. Obezitenin yaşam süresini de kısalttığını aktaran Kaya şunları söyledi:
Beden kütle indeksi artıkça, yaşam süresinin kısaldığına işaret eden Kaya, "30-35'ler civarı olursa, ortalama yaşam süresi 3 yıl kadar azalır, bunun üzerine çıkılırsa 8-10 yıl kadar azaltan bir hastalık. Obezite tek başına bir hastalık değil, hipertansiyon, diyabet, damar sertliği, kemik hastalıkları, mide-bağırsak hastalıkları hatta hormona özgü kanserler obezlerde daha sık karşımıza çıkmakta.
Acil eylem planı oluşturmak gerekli
Türkiye’de obezitenin çok ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Kaya, şu bilgileri verdi:
Türkiye, Avrupa'da obezitede birinci sırada. Türkiye, Avrupa şampiyonu oldu, şişmanlık konusunda. OECD ülkelerinin verdiği erişkin nüfustaki obez oranı yaklaşık yüzde 19,5-20. Türkiye, bunun üzerinde. Türkiye'de erişkinlerde her 3 kişiden biri obez. Dünyada 650 milyon obez, 1 milyar 9 milyon aşırı kilolu var.
Türkiye'de erişkin nüfusunun 20 milyonu obez, bundan daha fazlası aşırı kilolu. Erişkin nüfusun yüzde 60-65'i aşırı kilolu ve obez. Acil eylem planları oluşturmak gerekiyor. Çocukluk dönemlerinde fazla kilolu ve obez grup hızla artıyor.
Kadınlardaki oran daha can sıkıcı. Erkeklere göre 2 kat daha fazla kadın obezitesi. Kız öğrencilerin erkek çocuklarına göre obeziteyle karşılaşma olasılığı daha fazla.
Fazla kilolu ve obez yaş grubu göz önüne alınırsa, örneğin 6 yaşında çocuklarımızın yüzde 17,9'u obez ve aşırı kilolu. Toplamda 18 yaşına kadar olan yaş grubunun da yüzde 20-21'i obez ve aşırı kilolu.
Neden geleneksel beslenmeden uzaklaşmak
Alınan enerjinin harcanandan fazla olması veya harcanan enerjinin yetersiz olmasının obeziteye yol açtığını belirten Kaya, geleneksel beslenmeden, mutfaktan uzaklaşıp batı türü beslenmeye başlandığında obezitenin sorun olarak ortaya çıkmaya başladığını dile getirdi.
Hareket etmek ve sağlıklı beslenmenin önemine vurgu yapan Kaya, "Bu bir kültür meselesi. Eğer çocuklarınıza doğduğu andan itibaren şekeri ve tuzu yedirmezseniz çocuk o tadı almayacak ve ileride de kullanmayacaktır. Obeziteyi önleme programları bebek, anne rahmindeyken başlamalı" dedi.
Kendilerine hasta denilmesini istemiyorlar
Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Volkan Yumuk, Türkiye'nin Avrupa'da obeziteyi hastalık olarak kabul eden az sayıda ülkeden biri olduğuna değindi.
Obezitesi olan bireylere yaklaşımda ve sunumlarımızda kullanılacak dilin önemli olduğunu belirten Yumuk, “Obezitesi olanlar kendilerine hasta denilmesini istemiyor. Hastalık olarak kabul edilmesi hükümetleri, devleti devreye sokuyor. Önlemde ve tedavi olanaklarının hazırlanmasında buna ihtiyacımız var. Konuşmalarımızda 'obez hasta' demiyoruz, 'obezitesi olan birey, kişi' diyoruz" diye konuştu.
Çocukluk çağında müdahale başarı getiriyor
10. Ulusal Obezite Kongresi Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Kulaksızoğlu ise obezitenin tedavisi olduğunu ve çocuk yaşlarda tedaviye başlamanın daha etkili olduğunu belirtti. Kulaksızoğlu şunları söyledi:
Obezite geldikten sonra eklem problemlerinden kadınlarda doğurganlık problemleri, gebelikte hipertansiyon, diyabetin çıkması, erişkinlerde diyabetin, hipertansiyonun, kalp ve damar hastalıklarının obeziteyle ilişkili artması, meme kanseri, kolon kanserinin artmasını önlemek için önceden engellememiz lazım.
Birçok tedavi yöntemi var. Tedavinin başarılı olmasının en önemli kısmı, hastayı tedavinin bir parçası haline getirmek ve motivasyonu devam ettirmek. Eğer hastayı tedavinin bir parçası yapamazsanız verdiğiniz tıbbi beslenme tedavisi, doğru yeme şekilleri, yaşam şeklini değişikliği, medikal ilaçlar ve cerrahi tedavilerin başarısı düşer.
Ekran başında zaman geçirmek obezite nedeni
10. Ulusal Obezite Kongresi Genel Sekreteri Doç. Dr. Feray Akbaş, ise ekran başında geçirilen sürenin obeziteye etkilerini anlattı. Verilen kiloyu korumanın daha zor olduğunu söyleyen Akbaş şöyle konuştu:
ABD'de yapılan bir çalışmada, kilo koruma programında olan ve olmayan kişilerin ekran zamanlarına bakılmış. Kilo kaybedenlerin yüzde 20'si koruyabilirken, yüzde 80 obezitesi olan birey, kaybettiği kiloyu geri alıyor. Bunun sebeplerinden biri ekran zamanı olarak ortaya çıkmış. Kilosunu koruyabilen kişilerin ekran zamanının günde 1 saatten az, koruyamayanların ise 4 saatin üzerinde olduğu görülmüş.
AA