Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak'ın tahliyesini Ahmet Yavuz ve Ahmet Tatar değerlendirdi

Yavuz ve Tatar'ın ortak iddiası, tahliyelerin iktidarın FETÖ ile bir barış sürecine girmiş olması anlamına gelmiş olabileceği yönünde...

Fotoğraf: AA

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "FETÖ'nün basın ayağı" kapsamındaki 'Çağrışım yoluyla darbeye destek' davasında yargılanan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak tahliye edildi. Prof. Mehmet Altan ise beraat etti. 

Mahkemenin 3 yıl 4 aydır tutuklu olan Ahmet Altan'a 10 yıl 6 ay, Nazlı Ilıcak'a ise 8 yıl 9 ay hapis cezası verip, tutuklu oldukları sürenin göz önünden bulundurulması sonucunda hapishaneden çıkmaları yönündeki kararının ardından sosyal medyada tartışma başladı.

Siyasi yelpazenin birbirine çok uzakta olan kesimlerinde kendini ifade edenler, Fethullah Gülen Cemaati'nin 17-25 Aralık'taki operasyonları öncesinde AK Parti'yle işbirliğini hatırlatıp, özellikle Balyoz ve Ergenekon davalarında yaşananları hatırlatarak, Altan ve Ilıcak'ın hapisten çıkmasının yanlış olduğunu savundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sosyal medyada sık sık, Balyoz davası kapsamında gözaltına alınmak istendiği sırada intihar eden Ali Tatar'ın hikayesi, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasından bir gün sonra Ahmet Altan'ın yönettiği Taraf gazetesinin attığı "Zekeriya Öz: Gazetecilikten tutuklanmadılar" manşeti, Ergenekon davası kapsamında gözaltına alınan Türkan Saylan'ın kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden burs alan kız öğrenciler için Nazlı Ilıcak'ın yaptığı "Subayların evlerinde kalıyorlar" yorumu gibi hatırlatmalar yapıldı.

Ahmet Şık tartışmaya Twitter'dan katıldı

Tartışmalara, Halkların Demokratik Partisi'nin gazeteci milletvekili Ahmet Şık da katıldı. Şık, Twitter hesabından, "Ahmet Altan’ın gaspedilen özgürlüğüne kavuşmasından rahatsız olup,mücadele ettiğine benzeyenler için: 'Prensipler söz konusuysa doğru sözleri yanlış kişiler için söylemekte beis yok. Çünkü şimdi susarsak, sonra konuşmaya hakkımız ve fırsatımız olmayacak.' paylaşımını yaptı.

Ayrıca Şık'ın Altan ve Ilıcak tutuklandıktan sonra 28 Eylül 2016'da yaptığı bir konuşmanın video kaydı da sosyal medya paylaşımları arasındaydı. Şık o konuşmasında, Ahmet Altan'ın darbe karşıtı ve demokrat olduğunu ifade ederek, Taraf gazetesinde kötü gazetecilik yaptığını ifade ediyor.


 

"Ahmet Altan gazetecidir, yaptığı kötü gazeteciliktir"

Şık'ın sözleri şöyle:

Ahmet Altan köşe sahibi olduğu Taraf gazetesinde ve beni merkeze alan yazılarında bana yönelik herhangi bir suçlaması olmadı. Tam aksine beni savundu. Evet tutuklandığımızın hemen ertesi gününde, 'Gazetecilikten tutuklanmadılar' şeklinde bir manşet atan gazeteyi yönetiyordu. 

Ben Ahmet Altan'ı 20 yıldır tanıyorum. Benim için hakkında bir şey konuşmak çok zor. Türkiye'nin sonra 10 yıllık geçmişinde Taraf'ın üstlendiği rol ve Ahmet Altan'ın takındığı siyasal tavır nedeniyle konuşmak zor. Yoksa ben Ahmet Altan'ın gazeteci olduğuna ve su katılmamış bir demokrat olduğuna, su katılmamış bir darbe karşıtı olduğuna imzamı atarım. Ahmet Altan içeride olmamalı. Hele ki darbecilik gibi bir suçlamadan içeride olmamalı. Ahmet Altan gazetecidir, yaptığı gazeteciliktir. Bence yaptığı kötü gazeteciliktir. Kötü gazetecilik terör mahkemesinde yargılanmaz. Okurunun, izleyicinin nezdinde siz onu yargılarsınız. Gazeteyi okumazsınız, programı izlemezsiniz. Yaptığı kötü gazetecilik dersiniz. 

'FETÖ ile barış' iddiası

Tartışmalar sürerken, Independent Türkçe, Balyoz davası kapsamında hakkındaki gözaltı kararından sonra intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar ve Balyoz davası kapsamında tutuklanan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Altan ve Ilıcak'ın tahliyesi hakkında ne düşündüğünü sordu.

İki ismin de ortak iddiası, iktidar ile FETÖ'nün barış görüşmesi yürüttüğü yönünde. 

Ahmet Yavuz: Gerçek suçlarında yargılansalardı üzülürdüm

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tahliyesine neden üzülmediğini şöyle açıklıyor:

Bu insanlar işledikleri suçtan dolayı yargılanmadılar. İşledikleri suçlarda, iktidarla beraber hareket ediyorlardı. Zaten iktidarın kendilerine açtığı alandan istifade ediyorlardı. Gerçek suçlarından yargılansalar ve tahliye olsalar üzülürdüm çünkü çok büyük insanlık suçları işlediler. Cumhuriyete ve millete karşı insanlık suçu işlediler ama oradan yargılanmıyorlar. İktidarın emrindeki yargının onlar gibi benzer suçları işleyenlerle ilgili henüz hiçbir tasarrufu olmadı. 

"İktidar zayıfladıkça güç devşirmek için bu tür adımlar atıyor"

"Bu tahliye bana, iktidarla FETÖ arasında yürütülmekte olan iç ve dış bağlantıları olan muhtemel bir barış operasyonun işareti olduğu anlamına geliyor. Tepkiler, sadece Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tahliyesine değil. İktidarın tutarsız FETÖ'yle mücadele programına tepki gösteriyorlar. İnsanların tepkisini anlayışla karşılıyorum." görüşünü de savunan Yavuz, iktidarın güç devşirmek için adımlar attığını ileri sürerek şunları söylüyor:

Tahliye doğru veya yanlış demiyorum. Tartışmalı ve şüpheli bir durum. Bu durumdan da sanık yararlanır. Niye insanlar suçları varken, suçlulukları şüpheli olan alanlardan yargılansınlar. 

Bülent Arınç gibi bir adamı Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi yaparsanız ben size şüpheyle bakarım. Onun gibi birinin damadını beraat ettirirseniz size başka bakarım. İktidar zayıfladıkça, güç devşirmek için bu tür adımlar atıyor. Bunu görüyoruz. 

Ahmet Tatar: Subliminal mesaj diye saçma sapan bir şeyden yargılandılar

Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar ise, Altan ve Ilıcak'ın ceza alıp tahliye edildikleri dosyaya ilişkin 'subliminal mesaj diye adlandırdıkları saçma sapan bir şey' tanımını yapıyor. Tahliyeye üzülmediğini söyleyen Tatar'a göre, Altan ve Ilıcak 'gerçek suçlarından' yargılanmadı:

Hukukun düşmanlarım için de uygulanmasından yanayım. Bu insanlar, varlığı bile tartışılabilecek 'subliminal mesaj' diye adlanlandırdıkları saçma sapan bir şeyden yargılandılar ve serbest bırakıldılar. Bu suçtan yargılanmalarına eyvallah etmek, serbest bırakıldılar diye üzülmek gibi bir şey söz konusu değil. Bizim talebimiz, gerçek anlamda hukukun ve adaletin uygulanması. Bu insanların büyük portrenin içinde rolü olduğunu, görevli olduklarını ve görevlerini yerine getirdiklerini düşünüyorum. 

"Yargıtay bize 'suçtan zarar görmeniz' dedi"

'Gerçek suç' vurgusunu yineleyen Tatar, kardeşi Ali Tatar hakkında gözaltı kararı veren ve 15 Temmuz 2016'dan sonra FETÖ üyeliğinden yargılanan eski savcı Süleyman Pehlivan'ın hakkındaki davada müşteki olarak katılmak istediklerini ancak taleplerinin kabul edilmediğini hatırlatıyor:

Kardeşimin katlinden birinci dereceden sorumlu tuttuğum savcı Süleyman Pehlivan'ın davasında müşteki olamadık. Yargıtay'ın 9. Dairesi bize 'Suçtan zarar görmediniz' dedi. 

"Arınç'ın işaret fişeğinden sonra bu tahliyeler oldu"

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz gibi Ahmet Tatar da iktidar ile FETÖ arasında bir barışma sürecinin olabileceğini iddia ediyor:

Benim asıl kaygım şudur: Arınç bir işaret fişeği attı. Arınç'ın attığı işaret fişeğinden sonra bu tahliyeler oldu. Bu aslında epeydir konuşulan barışma sürecidir diye kuşkulanıyorum. 

"Uzun yaşasınlar ve vicdan azabını bir şekilde hissetsinler"

Tatar, sözlerini noktalarken Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'a şu mesajı veriyor:

Hayat bize en sert tokadıyla gerçekleri öğretti. Yalana artık karnımız tok. Ahmet Altan da, Nazlı Ilıcak da o kadar çok ah aldı ki; bu ahların sonucunda oluşacak vebalden kendilerini kurtarmaları mümkün değil. Uzun yaşasınlar ve vicdan azabını bir şekilde hissetsinler. Adaletten kaçabilirler, kanunlar size bir şey yapmayabilir ama kamu vicdanında zaten mahkumlar. 

 


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU