Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’nin ABD ve Rusya ile yaptığı anlaşmalar sonucunda ortaya çıkan anlaşmaların “büyük bir diplomasi zaferi” olduğunu söyledi.
Türkiye, Suriye'de önemli iki aktör olan ABD ve Rusya ile iki mutabakat metnine imza attı.
Bakan Gül de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Ankara Hakimevi'nde düzenlenen Ceza Muhakemesinde Lekelenmeme Hakkı Çalıştayı'nda bu anlaşmalarla ilgili konuştu. Sözlerine “Terörizmle mücadele özünde esasen bir insan hakları mücadelesidir” ifadeleriyle başlayan Gül, şunları söyledi:
Çünkü insanın yaşam hakkını tehdit olarak oluşturan terör örgütleri ile etkin mücadele demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bugün bütün dünya terör örgütlerini tasnif ederek; işime yarar terör örgütü, işime yaramayan terör örgütü diye tasnife tabi tutmaktadır. Bugün en yakın bir şekilde yaşayanlar olarak Türk Yargısının talep ettiği iadeleri hiçbir şekilde ciddiye ve dikkate almayan ülkeleri yakından görmekteyiz. Terör örgütlerini tasnif etmek bir hukuk devletine yakışmaz. Bir hukuk devleti için bütün terör örgütleri, terör örgütüdür. Terör örgütlerini kategorize edemezsiniz ama dünyada maalesef bunun tersi yaşanmaktadır. Bugün Türkiye'ye karşı insan hakları dersi vermeye çalışanların bunu yapıyor olması da kocaman bir çifte standarttır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye başlattığı operasyon sırasında YPG tarafından atılan havanla öldürülen 9 aylık Muhammed Ömer’i hatırlatan Gül, şöyle devam etti:
Ama bu toprağın altına gömülen işte insan haklarından, hukuk devletinden nasibini almamış Türkiye'de ders vermeye çalışan tek dişi kalmış medeniyet dediğimiz o anlayışın kendisidir aslında toprağın altına serilen, yatırılan. Biz Aylan bebekler ölmesin diye Muhammed Ömerler ölmesin diye Türkiye'de 82 milyon vatandaşımızın huzuru bekası için bu operasyonu, bu harekatı başlattık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde temel yaklaşımımız, Türkiye'nin birliğine, huzurunu, bekasını hiç kimsenin tehdit etmemesidir. Aylan bebeklerin ölmemesi, Muhammed Ömerlerin kendi evine, yurduna, memleketine salimen dönmesidir. Tüm uğraştığımız budur. Ve Türkiye'nin güneyinden hiçbir şekilde ülkemize ve şehirlerimize insanımıza doğru bir tehdidin gelmemesidir tüm mücadelemiz.
“Oradan tehdit geldiğinde, bir mermi geldiğinde, havan mermisi geldiğinde Türk de ölüyor, Kürt de ölüyor, Arap da ölüyor. Biz Türkiye'de 82 milyon Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Müslümanı, Hristiyanı, Yezidisiyle bir ve beraber olduğumuza inanıyoruz” ifadelerini kullanan Gül, şunları kaydetti:
İşte bu birlik ve beraberlik için Türkiye'ye karşı nereden tehdit gelirse gelsin, o tehdidi kaynağında kurutmak bizim temel görevimizdir. İşte o yüzden bir operasyon yapılmıştır, bu harekat yapılmıştır. Bu harekatın dayanağı da uluslararası hukukta meşru müdafaadır. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'dir, NATO sözleşmelerdir. İşte bu çerçevede yapılan ve hiçbir sivile zarar vermemek adına büyük bir hassasiyetle sürdürülen bu harekatın temel hedefi, hiçbir etnik gruba karşı değil terör örgütlerine karşı onları yerinde kaynağında etkisiz hale getirmektir. İşte bu çerçevede hem Amerika Birleşik Devletleri ile hem de Rusya Federasyonu ile yapılan görüşmeler büyük bir diplomasi zaferi ile, büyük bir başarıyla sonuçlanmıştır.
Independent Türkçe