Kusursuzluk peşinde kaybolanlar: Mükemmeliyetçilik üzerine bir bakış

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Wysokie Obcasy  / Düzenleme: Independent Türkçe

Mükemmel olma isteği, kişiyi ileriye taşıyan bir motivasyon mu, yoksa farkında olmadan içine sürüklendiği bir tuzak mı?

Günümüz dünyasında başarı, genellikle kusursuzluk üzerinden tanımlanıyor.

Akademik hayatta en iyi notları almak, iş dünyasında mükemmel performans göstermek, sosyal hayatta kusursuz bir imaj yaratmak…

"En iyisi olmalısın", "hata yapamazsın" ve "başarının sınırı yok" gibi söylemler bireyi sürekli olarak yüksek beklentilere yönlendiriyor.

Ancak bu beklentilerin altında yatan perfectionizm, dışarıdan verimli bir disiplin gibi görünse de bireyin kendisini tüketmesine neden olan bir döngü yaratır.

Kusursuzluk arayışı, insanı sürekli bir tatminsizlik döngüsüne sokarak, yaptığı hiçbir şeyin yeterli olmadığı hissini besler.

Zamanla, kişi kendi gelişimine odaklanmak yerine, mükemmel olamamanın yarattığı kaygıyı yönetmeye başlar.


Perfectionizm nedir?

Günümüzde Perfectionizm (mükemmeliyetçilik), bireyin kendisine veya çevresine yönelik aşırı yüksek standartlar belirlemesi ve kusursuzluk arayışı içine girmesi olarak tanımlanır.

İlk bakışta mükemmeliyetçilik, başarıya ulaşmanın ve disiplinin gereği gibi görünebilir.

Ancak hata yapmaktan kaçınma, kendini sürekli yetersiz hissetme ve başarıyı sadece mutlak mükemmellik ile eşleştirme gibi eğilimler, bireyin psikolojik yükünü artırır.

Perfectionizm 2 ana kategoriye ayrılır:

  1. Kendine yönelik perfectionizm: Bireyin kendi performansına karşı aşırı eleştirel olması, sürekli daha iyisini yapma zorunluluğu hissetmesi.
     
  2. Başkalarına yönelik perfectionizm: Çevresindeki insanlardan mükemmel olmalarını beklemesi ve onların hatalarını tolere edememesi.

Mükemmeliyetçilik, kişinin kendisini geliştirmek için yüksek standartlar belirlemesi anlamına gelebilirken; perfectionizm, hataya tahammülsüz bir bakış açısı ile kişinin kendini sürekli yetersiz hissetmesine neden olabilir.

Sağlıksız mükemmeliyetçilik, bireyin tatminsizlik ve kaygı içinde yaşamasına sebep olabilir.

Çünkü perfectionist kişi için hiçbir şey yeterli değildir.

Her zaman biraz daha iyisi mümkündür.

Ancak bu zihinsel çerçeve, uzun vadede tükenmişlik ve özgüven kaybına yol açabilir.


Mükemmeliyetçiliğin psikolojik etkileri

Sağlıksız perfectionizm, bireyin kendisiyle ve çevresiyle kurduğu ilişkiyi büyük ölçüde şekillendirir.

  • Hata yapma korkusu nedeniyle yeni deneyimlerden kaçınır.
  • Sürekli daha fazlasını başarma zorunluluğu, bireyi tükenmişliğe sürükler.
  • Başkalarının beklentilerini karşılamak öncelikli hale gelir, özgünlük kaybolur.
  • Özgüven yerine onay ihtiyacı ön plana çıkar, kişinin kendine olan güveni sarsılır.

Bir perfectionist için başarısızlık kabul edilemezdir.

Ancak mükemmel olma çabası, zamanla kişinin kendine karşı acımasız bir tutum geliştirmesine neden olabilir.

Sürekli olarak en iyisini yapma zorunluluğu, zihinsel yorgunluk, anksiyete, hatta depresyon gibi sonuçlar doğurabilir.


Toplumsal ve kültürel boyut

Mükemmeliyetçilik yalnızca bireysel bir mesele değil, toplumsal bir olgu olarak da karşımıza çıkar.

Günümüzde özellikle sosyal medya, perfectionizm baskısını körükleyen en büyük unsurlardan biri haline geldi.

Kusursuz görüntüler, ideal hayatlar ve hatasız başarı hikâyeleri, insanları sürekli olarak kusursuz olma zorunluluğu ile yüzleşmeye zorluyor.

Reklamlar, eğitim sistemi, iş dünyası ve popüler kültür, mükemmellik kavramını bir norm haline getiriyor.

Başarı ölçütü artık sadece bireyin potansiyeli değil, toplumsal olarak kabul edilen kusursuzluk algısıdır.

Ancak, bu algı bireyin kendi özgünlük ve içsel tatmin duygusunu kaybetmesine neden olabilir.


Çıkış yolu: Kusursuzluk yerine sağlıklı gelişim

Peki, mükemmeliyetçiliğin bu yükünden nasıl kurtulabiliriz?

Öncelikle şunu fark etmek gerekir:

Kusursuz olmak zorunda değiliz.

Hayat, mükemmel olmaktan çok gelişmekle ilgilidir.

Bunun için 3 temel adım önerilebilir:

  1. Hata yapmayı öğrenmek: Hatalar, eksiklikler ve başarısızlıklar, ilerlemenin doğal parçalarıdır. İnsan hatalarından öğrenir.
     
  2. Süreç odaklı düşünmek: Sonuç değil, sürecin kendisini değerlendirmek önemlidir. Bir hedefe ulaşmak kadar, o süreçten keyif almak da değerlidir.
     
  3. Kendi sınırlarını belirlemek: Başarı kriterlerini dış dünyadan değil, kendi içsel değerlerinden almak, özgüveni ve huzuru güçlendirir.

Mükemmeliyetçilik kısa vadede güven verse de uzun vadede bireyin kendisini sınırlayan bir yanılsama yaratır.

Gerçek başarı, her ayrıntıyı kontrol etmekten değil, süreci kabul etmekten ve gelişime açık olmaktan geçer.

İnsan, kendine karşı biraz daha şefkatli olmayı öğrendiğinde, mükemmel olmaktan çok daha fazlasını başarır.

Çünkü gerçek başarı, hatalardan ders almak, özgünlük ve süreçten keyif almakla mümkündür.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU