Sıkıştırmalar, tektonik kırılmaları da getirmeyecek mi?

Mayis Alizade Independent Türkçe için Ermenistan Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü Program Koordinatörü Ruben Mehrabyan ile konuştu

Fotoğraf: Reuters

Ortadoğu'daki olaylar, İsrail-İran karşıdurması üzerinden gelişirken, Tahran rejiminin ne 100 yıllık sıkı müttefiki Rusya'yı ne de bir zamanlar Sovyetler Birliği içinde olmasına rağmen, doğrudan ilgi ve alakasını asla esirgemediği Ermenistan'ı ihmal etmesi söz konusu olamaz.

44 günlük savaş sırasında İran'ın Azerbaycan bölgelerine verdiği sıkı destek, Tahran rejimini endişelendirince, savaş biter bitmez hem Azerbaycan sınırında geniş kapsamlı tatbikatlar yapılmış hem de Zengezur Koridoru'na yakın bölgelerin güvenliği üst düzeye çıkarılmıştı.

2021 yılında Bakü'de görev yapan yabancı büyükelçiler, Şuşa'ya götürülmüş; camide kılınan namaz sırasında yaptığı konuşmada Kafkasya Şeyhülislamı Allahşükür Paşazade, "Zaferimizde Hameney ağanın dualarının büyük rolü oldu" demişti.

2022 yazında İran yönetimini ve bizzat Cumhurbaşkanı Reisi'yi doğrudan hedef alan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, komşu ülkedeki 40 milyon Azerbaycan menşeli insanın hakkını sonuna kadar savunacağını vurgulamıştı.

İşte o sıralarda Şeyhülislam Allahşükür Paşazade yeni bir açıklama yaparak, "Kardeşim İran beni sattı" demişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaşın hemen ardından Azerbaycan'ın Ermenistan ile sınır bölgesindeki Zengilan kentinde İsrail tarafından kurulmaya başlanan "Akıllı Köy" isimli çiftliğin aslında bir istihbarat istasyonu olduğu iddia edilmiş ve İran buna misilleme olarak sınırın hemen ötesinde bulunan Ermenistan'ın Kafan kentinde kendi konsolosluğunu açmıştı.

Zengezur Koridoru'na ilişkin iddialar gündemden düşmezken, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, yaklaşık 3 hafta önce yaptığı açıklamada "Zengezur Koridoru"nu kendi "kırmızı çizgileri" ilan etmişti.

Ermenistan Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Enstitüsü Program Koordinatörü Ruben Mehrabyan, Ortadoğu'da cereyan eden gelişmeler ışığında İran-Ermenistan ve Zengezur Koridoru'nun kaderine ilişkin Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu.
 


"İran'ın açıklamaları havada kaldı"

Savaştan sonra Kafkasya'da barış fırsatları oluşturulması yönünde İran'ın girişimde bulunduğunu ve dönemin dışişleri bakanının Bakü'yü, Erivan'ı ve Tiflis'i ziyaret ettiğini hatırlatan Ruben Mehrabyan, "Ancak somut olarak hiçbir şey çıkmamıştı. Çünkü Tahran'ın bu hamlesinin ne sorunun temeli ne de diğer oyuncuların çıkarlarıyla ilişkisi bulunuyordu. Yani, bu entrikaların müellifi olan taraflar, İran'ın girişimlerinde hesaba katılmamıştı. Onun için işin başında bu girişim başarısızlığa mahkumdu. İşte bu yaklaşımından dolayı İran'ın açıklamaları havada kaldı" dedi.


"Ermenistan'ın Zengezur bölgesine ilginin çok olduğunu biliyoruz"

Mehrabyan, "Varsayım olarak bunun düşünülmesi ve dillendirilmesi mümkün. Ancak bu konuların kapalı olmasından dolayı biz de varsayımlar üzerinden konuşabiliyoruz. Biz Ermenistan'ın Sünik bölgesine ilginin çok olduğunu biliyoruz. Orada kendi temsilciliği açan ve açmayan bir dizi ülke veya kurum ilgi gösterdiği için burada şaşırtıcı bir durumun olmaması gerekir" ifadelerini kullandı.


"Tepkilerin ortam durulduğunda ortaya konulabileceğini düşünüyorum."

İran'ın açıklamalarına da değinen Ruben Mehrabyan, Azerbaycan ve Rusya'dan sert tepkilerin gelmediğine dikkati çekerek, "Ancak ben tepkilerin ortam durulduğunda ortaya konulabileceğini düşünüyorum. Biz Rusya'nın burada neye can attığını ve bunu Azerbaycan vasıtasıyla yapmak istediğini biliyoruz. İran buna karşı çıkıyor. Rusya'nın Batı'yı hedef alan propagandalarında Azerbaycan'ın, Ermenistan'ın yanı sıra, Batı'yı da Zengezur'dan çıkarmak istediği konuşuluyor. Yani sözüm ona Rusya bunu istemiyor, Rusya'nın istediği sadece Zengezur Koridoru üzerinde kontroldür. Ancak biz Tahran'daki ne Azerbaycan Büyükelçisinin ne de Batılı ülkelerin büyükelçilerinin İran Dışişleri'ne davet edilerek konuşulduğunu ve kendilerine protesto notalarının sunulduğunu gördük" şeklinde konuştu.

Ruben Mehrabyan, sözlerine şunları ekledi:

Buraya Rusya büyükelçisi de dahildir. İran, Rusya'nın girişimlerinin bu yol üzerindeki kontrolü ele geçirme niyeti taşıdığını da iyi biliyor. Tahran, Ermenistan ve Gürcistan topraklarından geçmek suretiyle Karadeniz'e en yakın yerlere ulaşmaya çalışıyor. Şahsi kanımca İran'ın sert açıklaması işte bu sebepten ortaya çıkmıştı.


"Ermenistan Cumhuriyeti'nin net pozisyonu defalarca çeşitli düzeylerdeki resmi ve gayriresmi yetkililerce açıklandı" diyen Mehrabyan, "Yönetim, bu topraklardan geçen tüm ulaşım yollarının açılmasını ve ulaşım yolları üzerinde herhangi bir tekel oluşturma girişimlerinin asla söz konusu olamayacağını ifade ediyor. Aynı zamanda Ermenistan, komşuları Türkiye ve Azerbaycan'dan da aynı yaklaşımı bekliyor. Bu ülkelerle açık ve şeffaf biçimde hazır olduğunu da Ermenistan defalarca seslendirmiştir. İşte Ermenistan'ın pozisyonu bundan ibaret" ifadelerini kullandı.


"Ermenistan güzergahı İran'ın Avrupa'ya ulaşması sırasında kullandığı en kısa karayolu"

"Ermenistan-İran ilişkileri, İran'ı hangi ideolojinin yönetmesinden asılı olmaksızın halihazırda bölgenin istikrarı açısından önem arz eden bir durum olup uzun süren bir niteliğe sahip" şeklinde konuşan Ruben Mehrabyan, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Ermenistan'ın Asya pazarlarına çıkması için İran kapı rolünü oynuyor ve İran limanlarının Ermenistan için önemi çok büyüktür. Ermenistan için hayati derecede öneme sahip ithalat ve ihracat malları o limanlar vasıtasıyla alınıp satılıyor. Bunun ötesinde iyi bir komşu olan Ermenistan güzergahı, İran'ın Avrupa'ya ulaşması sırasında kullandığı en kısa karayoludur. Onun için iki ülke her zaman ilişkilere anlayışla yaklaşıyor. Bir husus daha, Ermenistan'ın ve İran'ın birbirlerini tehdit kaynağı olarak görmemeleridir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU