0 seconds of 4 minutes, 30 secondsVolume 90%
Press shift question mark to access a list of keyboard shortcuts
00:00
04:30
04:30
 

TBMM'de olaylı Can Atalay oturumu

Milletvekillerinin kaşı açıldı, Alpay Özalan ve Ahmet Şık'a kınama cezası verildi

Muhalefet partilerinin ortak dilekçesinin ardından Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırmıştı.

Elektronik yoklamanın bitmesini kuliste bekleyen AK Parti milletvekilleri, yoklama tamamlanınca Genel Kurul salonuna girdi. Muhalefet çoğunluğu toplantı açılışı için yeterli oldu. MHP milletvekilleri ise oturuma katılmadı. 

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Bekir Bozdağ'ın Meclis'i yönetmesi karşısında görüşme talep etti. Talep kabul edildi. Görüşme lehte ve aleyhte konuşmalarla devam etti. 

Özgür Özel de TBMM'de

Görüşmeye muhalefet partilerinin genel başkanları da katıldı. Ayağında basit bir kırık oluşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Genel Kurul'u takip ediyor. Görüşme öncesi konuşan Özel, "Basit bir ev kazası geçirdm, sağlık durumum gayet iyi" dedi.

Can Atalay'dan TBMM'ye mektup

Toplantı öncesi Can Atalay'ın oturuma katılacak tüm milletvekillerine yazdığı ve diğer TİP milletvekilleri tarafından kendilerine ulaştırılan mektup da TİP'in sosyal medya hesabı üzerinden kamuoyu ile paylaşıldı.

Atalay'ın mektubu şöyle:

Adım adım ve konuları birbirine karıştırmadan ilerleyelim. Avukatlarımın da kamuoyuna en açık haliyle aktardığı üzere; Anayasa Mahkemesi’nin 1 Ağustos 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararı doğrultusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 16 Ağustos 2024 Cuma günü gerçekleşecek olağanüstü oturumu beklenmeksizin milletvekilliğinden kaynaklanan özlük haklarım 1 Ağustos 2024 tarihi itibariyle tesis edilmeliydi.

Buna ilişkin talebimizi içeren dilekçemiz, 5 Ağustos 2024 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmasına karşın, aradan geçen iki haftalık süre boyunca bu Anayasal zorunluluk yerine getirilmedi. Anayasa Mahkemesi, “milletvekilliğimin düşürülmesi” yönündeki eylemlerin “fiili bir durum yaratmaktan ibaret” olduğunu tespit etti ve herhangi bir hukuki dayanağı olmadığına hükmetti. Özetle Anayasa Mahkemesi, “Can Atalay halen milletvekilidir, milletvekilliği hiçbir zaman hukuken sona ermemiştir” dedi.

Bu durumda, yaratılan hukuka aykırı fiili durum sonucunda adımın “milletvekilliği sona erenler” listesine yazılması, özlük haklarımın kesilmesi ve “İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu” üyeliğimin sona erdirilmesi, halk iradesinin Anayasa Mahkemesi kararındaki tabir ile fiilen (de facto) yok sayılmasından ibarettir.

Esas olarak bu kararın gereğinin yerine getirilmesinden ve Anayasal sınırlar içerisinde hareket edilmesinin sağlanmasından Meclis Başkanımız sorumludur. Anayasa’nın uygulanması veya ihlal edilmesi kendisinin sorumluluğu üzerindedir.

Diğer yandan, Meclis’te yapılacak işlemlerin yahut gerçekleştirilecek oturumun, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden süreçler ile hiçbir ilgisi, bağlantısı yoktur. Diğer süreçler, hiçbir biçimde 16 Ağustos toplantısının gündemiyle bağlantılı olarak düşünülmemeli ve değerlendirilmemelidir.

Talebim açıktır;

1 Ağustos 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı ile “milletvekilliğimin düşürülmesi” halinin yok hükmünde olduğu tespit edildiğine göre, hukuki durumum, “milletvekilliğimin düşürüldüğünün” ilan edildiği 30 Ocak 2024 tarihinden hemen önce ne ise, halen odur. Ben hala Hatay halkının oyları ile seçilmiş bir milletvekiliyim ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesiyim. Bu durumda yapılması gereken, adımın “milletvekilliği sona erenler” listesinden çıkarılması, özlük haklarımın iadesi ve komisyon üyeliğimin tekrar tesis edilmesinden ibarettir.

Anayasamızın açık ve emredici hükümleri doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi’nin kararı Meclis’te okunarak milletvekilleri de bu konuda bilgilendirilecek ve özlük haklarım tesis edilecektir. Konu, bu kadar açık ve basitken aksi yönde öne sürülen her türlü gerekçe, yalnızca Anayasa’ya uymamanın bahanesi olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yeniden Anayasa’nın yok sayılması anlamına gelecek böylesi ağır bir sorumluluk altına sokulmayacağına inanıyorum.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Mesele, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’nın ve Üyelerinin “Türk Hukukunda verilmesi mümkün olmayan” kararlarla Anayasa’nın askıya alınmasına, milli irade gaspına daha fazla ortak olup olmayacağıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Mahkemesi kararı gereğini yerine getirecek mi yoksa kendisinin de meşruiyet dayanağı olan Anayasa’nın askıya alınmasına ortak mı olacak? Türkiye Büyük Millet Meclisi bizzat kendi hukukunun ayaklar altına alınmasına lâyık değildir. Bu, her tarafı saran, değdiği her mahkemeyi, her kurumu içine alan çoklu krizler sarmalına son vermek için hukuka, bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hukukuna da sahip çıkması gereklidir, aksi düşünülemez.

Eğer sürmekte olan hukuk krizi geçiştirilerek gündemden düşürüleceği düşünülüyorsa daha büyük krizlere kapı açılıyor demektir. Yaşayarak gördüğümüz gibi kriz her aşamada daha da yayılmakta, daha da çürütücü durumlar yaratmaktadır.  Lütfen dikkate alın: Anayasa Mahkemesi tarihinde aynı konuda art arda üç ayrı karar almak zorunda bırakılmıştır. Eğer hatada ısrar edilirse, aynı konuda gelecekte alacağı kararları da beklemek gerekir.

Meclis, sorumluluğu üzerinden atamaz; Anayasa gereği seçilmiş Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ı meclis kütüğüne kaydetme sorumluluğu omuzlarınızdadır. Hatay halkının iradesine sahip çıkma sorumluluğu omuzlarınızdadır. Kimilerinin, meseleyi “yemin etme/etmeme, yemin etmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile tahliyesi gerekir”e sıkıştırıp yine sorumluluktan kaçma çabası beyhudedir.  “Atalay’ın yemin edebilmesi; mahkemenin kesin hükmü kaldırması ve Atalay hakkında tahliye kararı vermesine bağlıdır” denilerek Meclis bugün yapması gereken görevden sıyrılabilir mi?

Sayın vekiller, bir de “Yargıtay’ın kesin kararı varken Meclis bir şey yapamaz” iddiasının vahimliği var. Bu iddia bütün hak ihlali kararlarını askıya almak demektir. Hak ihlali başvurusu için Yargıtay dahil bütün iç hukuk yollarını tüketmiş olmak gerekir. Yargıtay’da bütün işlemler bitiyorsa ihlal başvuruları nasıl olacak?
Ayrıca önemle vurgulamak isterim ki; “Yargıtay’ın kesin kararı varken Meclis bir şey yapamaz” iddiasında bulunmak hukuk sistemimiz adına kaygı vericidir. Böylesi bir iddia, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sisteminden ayrıldığı anlamına gelir. Zira Anayasa Mahkemesi yahut Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunabilmek için Yargıtay dahil bütün iç hukuk yollarını tüketmiş olmak zorunludur. Hal böyleyken “Yargıtay’ın kesin kararı varsa yapacak bir şey yok” iddiasının öne sürülmesi, Yargıtay’ın karar verdiği bir konuda “bundan sonra hiçbir ihlal kararının gereği yerine getirilmeyecek” anlamını taşır ki bu durumun Anayasaya aykırılığı en açık biçimiyle ortadadır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Demokrasi ve hukuk bir bütündür, bölünemez.Anayasa bir bütündür, bölünemez. Anayasa’nın hükümlerini yok sayarak, keyfi yorumlarla göz ardı ederek ”milli irade”den söz edilemez. Sözlerimi teşekkür ve bir karardan alıntıyla bitirmek istiyorum. Teşekkürüm, Anayasa’ya ve hukuka sahip çıkan, Anayasa’nın uygulanması için çaba gösteren, ülkemizi hukuksuzluğun ve keyfiliğin tehlikelerinden korumak için çabalayan herkese.
Aktaracağım alıntı ise nihai sözü söyleme yetkisinde olan ve bu yetkiyi Anayasa’dan alan Anayasa Mahkemesinin Meclis kürsüsünden okunması gereken, hakkımda verdiği ve 31 Temmuz – 1 Ağustos 2024 Tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararındandır. Lütfen dikkat buyurunuz:

“(…) bir milletvekilliğinin düşmesi işleminin varlığından söz edilebilmesi için kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararının bulunması zorunludur.

(…) somut olayda Hatay Milletvekili Şerafettin Can ATALAY ile ilgili TBMM Genel Kurulunda okunması mümkün olan, kesinleşen bir hükmün varlığından söz edilemez.”

Sayın Meclis, hukukta fiili durumların yeri yoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne saygılarımı sunarım.

Meclis'te yüksek tansiyon

Verilen aranın ardından Ahmet Şık yeniden söz aldı. Şık’ın konuşması genel kuruldan yükselen tepki ve hakaretler eşliğinde sürdü. Şık, "Sizin suçlarınıza ortak olmayan herkese terörist dediğiniz için Atalay’a 'terörist' demeniz şaşırtıcı değil. Bu ülkenin en büyük terör örgütü buradaki sıralarda oturanlardır. Utanmaz dediğim için kızdınız ya anlatayım size neden? Birazcık ahlak sahibi olsanız bu adam Meclisi yönetemez” diye konuşurken, Bekir Bozdağ bir kez daha oturuma 15 dakika ara kararı verdi.

Şık'ın konuşması sırasında AK Partili Alpay Özalan'ın müdahalesi üzerine gerilim tırmandı, arbedede DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit kaşından yaralandı.

Bozdağ, oturuma 45 dakika daha ara verdi. Grup Başkanvekilleri, Meclis Başkanı tarafından arkaya davet edildi.

 

Özgür Özel: Yumruklar, tekmeler uçuşuyor, yerlerde kan var

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Sayın Numan Kurtulmuş'u derhal, tüm siyasi partilerin genel başkanları ya da grup başkanlarını toplantıya çağırmaya davet ediyorum." dedi.

Özel, TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin "Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesiyle ilgili verdiği karara ilişin genel görüşme yapılması" önergesinin usul tartışmaları sırasında yaşanan arbedeye ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Özel, "Sözlerin havada uçuşacağı bir yerde yumruklar, tekmeler uçuşuyor. Yerlerde kan var. Gözümüzün önünde oldu, kadınlara vuruyorlar. Bu duruma şahit olduğum için inanılmaz derecede utanç içindeyim. Sayın Numan Kurtulmuş'u derhal, tüm siyasi partilerin genel başkanları ya da grup başkanlarını toplantıya çağırmaya davet ediyorum." diye konuştu.

Yaşanan durumun Meclis açısından taşınılabilecek bir yük olmaktan çıktığını kaydeden Özel, şunları kaydetti:

Meclis İdari Amiri'nin milletvekiline yumruk attığı, kadına şiddet uyguladığı bir haldeyiz. Olacak iş değil. Arkadaşımız kavgayı ayırmaya çalışırken yaralandı, öyle gördük. Sayın Gülüstan Koçyiğit de kürsüye yapılan saldırıyı engellemeye çalışırken; maalesef.

 

DEM Parti: AKP'li vekiller vandallıkta sınır tanımıyor

Gülistan Kılıç Koçyiğit'in TBMM'de yaralanmasına dair partisinden açıklama geldi. Açıklamada "Hukuk tanımayan, AYM kararlarını uygulamayan ve Meclis’i şiddet arenasına çeviren AKP'li vekiller yine vandallıkta sınır tanımıyor. Sayısal üstünlüğüne güvenerek muhalif milletvekillere saldıran ve Grup Başkanvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit'in kaşını yaran bu saldırganlığı en sert biçimde kınıyoruz. Hiçbir saldırı bizi halk için siyaset yapmaktan ve hakikatleri savunmaktan alıkoymayacak!" ifadeleri kulanıldı.

Özgür Özel'den, Koçyiğit'e ziyaret

Meclis'te yaşanan arbedede yaralan Gülistan Koçyiğit, Halk TV'ye konuştu. Koçyiğit, yaşanan arbede anlarını ilk kez anlattı.

Kaşım açıldı, dikiş atıldı şu an durumum iyi. Grup başkanları bu saldırıyı engelleyebilirdi. Bu anlık bir olay değil, planlı bir durumdur. Masum ve sıradan bir olay olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Şu anda arkadayız. Divan üyeleri olarak durumu istişare ediyoruz. Kesinlikle ceza alması için zorlayacağız.

Öte yandan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, saldırıya uğrayan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’i ziyaret etti. 
 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindeki heyet, saldırıya uğrayan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’i ziyaret etti. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Özel'i karşıladı. DEM Parti Grubu'nda yapılan görüşmede Özel, geçmiş olsun dileklerinde bulundu. 

Şık ve Özalan'a kınama cezasının ardından oturum yeniden başladı

Ahmet Şık ve Alpay Özalan'a Meclis'teki olaylar nedeniyle oy birliğiyle kınama cezası verildi.

Kınama cezası Alpay Özalan'a, 'kürsü dokunulmazlığını ihlal ettiği ve hatibe saldırdığı için', Ahmet Şık'a ise sözleri nedeniyle verildi.

Meclis'teki yeni oturum, Numan Kurtulmuş'un başkanlığında açıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, olayların ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u telefonla arayıp, oturumu kendisinin yönetmesi konusunda talepte bulunmuştu.

Yumruklu saldırıda kaşı açılan Kılıç Koçyiğit kürsüye çıktı

Aranın ardından yaşanan yumruklu saldırıda kaşı açılan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit söz alarak kürsüye çıktı. Konuşmasına Can Atalay'ı ve Gezi hükümlülerini selamlayarak başlayan Kılıç Koçyiğit'in konuşmasından satır başları şöyle:

Bugün, bu meclisin tanık olduğu şeyin münferit olmadığını ifade etmemiz gerekir: 22 yıllık AKP iktidarının özeti nedir derseniz bugün bu meclisteki tanıklığıdır. Halkın haklarına saldıran, milletvekilinin kürsü dokunulmazlığını yok sayan, milletvekiline şiddet uygulayan, sonra da utanmadan, sıkılmadan o görüntüleri montajlayıp, götürüp, mehter marşlarıyla dinleten bir zavallı iktidar gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Sözü bitmiş, gidecek menzili kalmayan, her gün bu ülkede yaşanan hukuksuzluklara söz söyleyemeyen, iş, ekmek veremeyen, adaleti hiç vermeyen, vermek istemeyen bu ülkenin AKP iktidarının anladığı bir tek şey var; mazlumun, masumun, emeklinin, yoksulun, çiftçinin sesi olan muhalefet milletvekillerine saldırmak, onların sesini kısmak. Bilmediğiniz bir şey var. Biz İbrahimlerin, Denizlerin, Mazlumların biz Haki Karerlerin, biz bu ülkedeki bütün devrimci dinamiklerin ve direnenlerin ardıllarıyız, ne sizin baskınıza ne de sizin zorunuza teslim olmadık, asla olmayacağız. 
Bir hukuksuzluğu düzeltmek üzerine gruba, genel kurula çağrı yaptık. Bütün muhalefet milletvekilleri, MHP hariç, çünkü biliyorsunuz o iktidarın ortağı, o hukuksuzlukların en büyük paydaşı, o hukuksuzlukların talimatını veren, sorumsuz sorumlu olan... Dedik ki gelin, Meclis'i toplayalım, bu ülkede bir hukuk skandalı var. AYM dedi ki Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir. Umurunuzda mı?
Şimdi yeni bir anayasa yapmaktan bahsediyorsunuz. Ben size sorarım; varolan, bizim beğenmediğimiz, her gün bize zulüm uygulayan 12 Eylül anayasasını uygulamıyorsunuz ki, yeni anayasayı nasıl yapacaksınız? Anayasa madde 153 ne diyor? AYM kararları gerçek ve tüzel kişileri, herkesi bağlar diyor. AKP'yi bağlamaz diye bir madde mi var?

Özel: Çok utandım

Oturumda söz alan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mecliste yaşananlarla ilgili şunları söyledi:

Çok tartışmalar oldu. Ancak tansiyon bazen öyle bir yere geliyor ki oraya bir irade koymak gerekiyor. Yoksa bugünkü gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ben bu salonda çok şey gördüm ama kan görmemiştim, çok utandım. Kadına şiddet görmemiştim, çok utandım. Sizin Meclis Divanı arkasındaki toplantıya başkanlık etmenizi, toplantının riyasetini devralmanızı, ortaya koyduğunuz tavrın önemli olduğunu düşünüyorum. Parlamentoda hem kötü söz, hakaret olmaması hem de asla ve asla şiddetin olmamasıyla ilgili alınacak inisiyatife CHP olarak destek vereceğiz. Bu konuya en sert tepkiyi göstermek gerekiyor.

Günaydın: Can Atalay tahliye edilsin

Daha sonra CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, önerge üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin iflas ettiğini, iktidarın ülkeyi yönetemediğini söyledi.

Anayasa Mahkemesinin 15 üyeden oluştuğunu aktaran Günaydın, bu üyelerden 12'sinin cumhurbaşkanı, 3'ünün de TBMM tarafından seçildiğini belirtti.

Günaydın, bireysel başvuru hakkının 2010'da anayasaya konulduğunu hatırlatarak, "Bir Meclis kararı çıkarın, Can Atalay tahliye edilsin, Meclis'e gelsin, milletvekilliğini yapsın." dedi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Yüksek Mahkemenin Atalay'ın milletvekilliğin düşürülmesinin "yok hükmünde olduğuna" karar verdiğini söyledi.

Anayasa Mahkemesinin, Atalay'ın milletvekilliğinin düşmediğine hükmettiğini savunan Koçyiğit, "Bugün, bu Meclis, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesinin yok hükümde olduğunu içeren Anayasa Mahkemesi kararını okumalı ve Can Atalay'ın milletvekilliğini kendisine iade etmelidir." diye konuştu.

TBMM'de Can Atalay ile ilgili genel görüşme talebi oy çokluğu ile reddedildi.
 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU