On yıldan uzun süredir film üreten Marvel Studios, Hollywood’un en heybetli sinematik güçlerinden biri olduğunu kanıtladı. Marvel Studios, başrolde Robert Downey Jr.’ın bulunduğu 2008 yapımı Iron Man’den bu yana adım adım, çizgi roman dünyasından karakterleri temel alan, birbiriyle bağlantılı filmlerden oluşan geniş bir evren kurdu.
Resmi olarak Marvel Sinematik Evreni (MSE) diye bilinen film serileri izleyenleri uzayın derinliklerinden Black Panther’in “Yuvam” dediği kurgusal Afrika şehri Wakanda’nın sokaklarına dek pek çok yere götürdü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Marvel’ın başarısındaki kilit noktaysa stüdyonun kendi tarzıyla deneme yapabilme yeteneği oldu. Korku filmi yönetmeni Scott Derrickson, Doctor Strange’de saykedelik bir tarzı işletirken Taika Waititi özgün çizgi roman çizgisini Thor: Ragnarok’a taşıdı. Neticede MSE küresel çapta 17,5 milyar doların (yaklaşık 100 milyar TL) üstündeki gişesiyle tüm zamanların en yüksek hasılat rakamlarını yakaladı.
Marvel 2019’da sinema salonlarına üç yapımla girdi. Captain Marvel, sadece MSE’nin kadın baş karakter içeren ilk filmi olmakla kalmadı aynı zamanda Ryan Fleck’le yönetmen koltuğunu paylaşan Anna Boden’la ilk kez bir kadın yönetmene yer verildi. Avengers: Endgame, 2012’de Yenilmezler’le (Avengers) başlayan öykünün destansı sonu. Öte yandan Örümcek-Adam: Evden Uzakta’da (Spider-Man: Far From Home) örümcek adam bu sefer Tom Holland’ın oyunculuğuyla beyaz perdeye döndü.
Gösterime girecek bir sonraki yapımı beklerken MSE’nin şimdiye kadarki tüm filmlerini en kötüden en iyiye sıraladık.
23. Iron Man 2
Iron Man 2’yi nereden tutsanız elinizde kalıyor. Marvel, şaşırtıcı şekilde başarılı olan ilk Iron Man’e doğrudan bir devam filmi çekmek yerine filmi evrendeki farklı kurgulardan figürler (filmde Black Widow, Nick Fury ve SHIELD ajanı Coulson’u görüyoruz) ve iki boyutlar arası kötü karakterle (Sam Rockwell ve Mickey Rourke canlandırıyor) tıka basa doldurmuş. Neticede ortaya Avengers için bir tür truva atı işlevi görmekten başka hedefi olmayan bir film çıkmış.
22. Thor: Karanlık Dünya (Thor: The Dark World)
Thor serisi, yönetmen Kenneth Branagh’ın iki film arasında yapımdan ayrılmasıyla tuhaf albenisini borçlu olduğu abartılı Shakespeareyen dramatik öğelerden de yoksun kaldı. Game of Thrones ekibinden Alan Taylor’ın yönetmen koltuğuna oturmasıyla Karanlık Dünya’da görsel efektler her şeyin önüne geçti. Sonuç, sıkıcı bir iş: Christopher Eccleston’ın kişiliksiz protez yığını Malekith, Marvel’ın şimdiye dek en kötü yazılmış kötü karakteri olurken, Chris Hemsworth’ün Thor’u sinema tarihinin gerçeklikten en uzak Londra metrosu yolculuğuna imza atıyor.
21. The Incredible Hulk
Marvel hayranları “ezen Hulk’ın” Edward Norton yorumunu çoğunlukla- anlaşılabilir nedenlerden- unutur. Mark Ruffalo’nun bocalayan Hulk imgesi karakter olarak belli bir ağırlığa sahipti fakat Norton’ın aylak canavarı karizmadan tamamen yoksun. Liv Taylor’ın sevgili kontenjanını doldurması beklenen Betty Rose karakterindeki performansıyla film duygusal yönden de çuvallıyor ve kitabi bir orjin hikayesi olmanın ötesine geçemiyor.
20. Yenilmezler: Ultron Çağı (Avengers: Age of Ultron)
2012’de gösterime giren Yenilmezler’in devam filmi, Disney şirketinin Hollywood’un yarısına sahip doyumsuz bir dev olduğunu hatırlatan bir kurumsal sinerji barındırıyor: Iron Man kaza eseri bilinç sahibi robot Ultron’u (James Spader seslendiriyor) yaratıyor. Dünyanın kurtuluşunun tek yolunun insanlığın yok edilmesinden geçtiğine karar veren Ultron gaddarca planını Disney’in klasik 1940 yapımı Pinokyo’dan “Benim iplerim yok” alıntısıyla açıklıyor. Bu sahne Ultron’un, Marvel’ın hesaplı kitaplı bir hareketi olduğunun göstergesi. Seyirciyi MSE’nin bir sonraki basamağına taşıyan bir formaliteden daha fazlası değil.
19. Thor
Marvel’ın şimşek tanrısı Thor üzerine Kenneth Branagh’ın giriş niteliğindeki işi çok başarılı bir çıkış yakaladıysa da ilerleyen yıllarda MSE’nin dramatik ilerleme mantığından nasibini aldı. Tom Hiddleston’ın Loki karakteri güçlü, baştan aşağı iyi yazılmış bir karakter ve üvey babasına (Anthony Hopkins) karşı giriştiği entrika incelikle işleniyor. Yine de Hemsworth’ün kahramanının “sudan çıkmış balık” vaziyetinden kurtulup oturmuş bir karakter haline gelmesi için Thor: Ragnarok’a kadar beklememiz gerekti gibi görünüyor.
18. Doctor Strange
Benmerkezci, zengin, beyaz adam uzak bir ülkeye gider ve orada süper kahraman potansiyelini keşfeder- tanıdık geldi değil mi? Gelir, çünkü Doctor Strange ve Iron Man, birinin patlayıcı kullandığı yerde diğerinin büyü kullanması dışında temelde aynı hikaye. Benedict Cumberbatch’in Marvel’da görücüye çıkışı ve çiçek dürbünü grafikleri epey etkileyici olsa da Robert Downey Jr.’ın kahramanındaki enerjiden yoksun. Neticede Tilda Swinton’un da Mads Mikkelsen’in de yeteneklerini heba etmiş bir film görüyoruz.
17. Galaksinin Koruyucuları 2 (Guardians of the Galaxy Vol 2)
İlk Galaksinin Koruyucuları, aralarında beklenmedik bir bağ oluşan bir grup serseriyi konu alan, Star Wars’tan esinlenmiş riskli bir uzay macerasıydı. İkinci filmdeyse James Gunn iç içe geçmiş yarım düzine olay örgüsünü hikayeye tıkıştırarak dozajı artırmaya karar verdi. Böylece Chris Pratt’in zayıf Star-Lord performansı da kenar süsü haline geldi. Filmde Yondu’nun gökten süzülerek düşerken “Bakın Mary Poppins oldum” diye bağırdığı sahne mizahi simge haline gelse de filmin diğer eksiklerini kapatamıyor.
16. Yenilmezler (The Avengers)
Bugünlerde bütün büyük stüdyoların film serilerinde “ortak evren” anlayışını deniyor olmasından da anlaşılabileceği gibi Marvel’ın ilk almaşık filmi Hollywood yapımcılığını kökten değiştiren benzersiz bir sinema olayıydı. MSE o zamandan bu yana şablonu biraz daha incelikli hale getirmiş olsa da Yenilmezler, Marvel Studios’un başarısını belirleyecek mizah, karakter ve enerjiyi ortaya koydu. “New York Savaşı” finalinde olduğu kadar, birbirini tamamlayan, dengeli bir takımın bir araya gelme süreciyle de izleyenin yüreğini hoplatan film her açıdan devasa bir gişe rekortmeni.
15. Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı (Captain America: Civil War)
Hayranları arasında Avengers 2,5 diye de bilinen Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı hikayeye Iron Man, Black Widow, Ant-Man, Black Panther ve Örümcek-Adam’ı da dahil etse de film başat olarak Kaptan Amerika hakkında. Belki de başka Marvel devam filmlerini başarısızlığa götüren karışıklığı dengelemesiyle gişe başarısını bu merkezi odağa borçlu. Russo Kardeşler aynı zamanda Marvel tarihindeki en iyi aksiyon sahnelerinden biri olan, adeta bir çizgi romandan fırlamış havaalanı sahnesinin de altından kalkmış yönetmenler olarak öne çıkıyor.
14. Ant-Man ve Wasp (Ant-Man and the Wasp)
İlk Ant Man özünde başrol oyuncusu Paul Rudd’ın tayt içinde stüdyo komedisi oynamasından farksız olmasa da ikinci film Evangeline Lilly’nin oynadığı Hope van Dyne’le cebinden bir numara daha çıkarıyor: Nadiren de olsa varlığı erkek karakterlere bebek bakıcılığı yapmaktan ibaret olmayan zeki ve becerikli bir kadın kahraman…
13. Örümcek-Adam: Evden Uzakta (Spider-Man: Far From Home)
Sondan sonra ne olacak? Bu soru Avengers: Endgame bize birbiriyle bağlantılı 22 filmin tamamını bağlayacak bir son olarak pazarlandığından beri akıllarda. Buna rağmen Marvel evreninin orta dönem denebilecek bir zamanında geçen Evden Uzakta’nın kendi iddialarının altında kalmaması dikkat çekici. Aynı anda hem bir faslın sonu, hem de bir diğerinin başlangıcı; hem son söz, hem de temiz bir sayfa hissini vermeyi başarıyor. Örümcek-Adam hakkında bir film olarak da hayli başarılı.
12. Ant-Man
Ant-Man’in film olarak başarılı olmaması gerekirdi. Filmin adına bir bakın! Devam eden bir sinematik evrenin devamı ve gişe rekortmeni olmasını bir kenara bırakın, karınca güçleri olan bir adamın film olarak tutmasını düşünmek bile gülünç gibi geliyor. Tüm bunlara ve filmin yapım aşamasındaki sorunlara rağmen (yönetmen koltuğunda aslen Edgar Wright düşünülüyordu) Peyton Reed, Marvel dünyasını diğer yönetmenlere göre daha az ciddiye alarak bu müthiş eğlenceli silahlı soygun filminin altından alnının akıyla kalkıyor.
11. Avengers: Sonsuzluk Savaşı (Avengers: Infinity War)
Marvel 2018’de 10 yıllık geçmişe sahip filmleri tekil bir zirvede sonlandırarak sinematik anlatının tanımını tekrar değiştirdi. Seriye aşina olmayanlar için (bu mümkünse) hiçbir şey ifade etmeyecek olsa da bu film hayranlar için eşsiz bir duygusal çözümdü. Russo kardeşler Galaksinin Koruyucuları’ndan Wakanda krallığına uzanan tüm çapraz geçişleri, bir yandan MSE’nin en büyük “kötü” figürü Thanos’u merkeze alarak, eğreti görünmeyen bir şekilde bir araya getirmek gibi devasa bir işin altına girdi. Hem ölçeği, hem de sonuçları itibarıyla destansı Sonsuzluk Savaşı aynı zamanda gişe rekortmenleri tarihindeki en akılda kalacak finallerden birini de ortaya koyuyor.
10. İlk Yenilmez: Kaptan Amerika (Captain America: The First Avenger)
Sakallı veya sakalsız, Steve Rogers (Kaptan Amerika) bugün Avengers’ın kara kara düşünen lideri haline geldi ama onun da sadece eski moda kahramanlıktan ibaret olduğu bir dönem olmuştu. Steve, Nazileri yumruklar ve Peggy Carter’la (Hayley Atwell) flörtleşirken (neyse ki bu sefer eski zamanların yardıma muhtaç kadınını görmüyoruz) Joe Johnston filmin 1940’lar atmosferine sadık kalarak erken dönem çizgi romanın sansasyonelliğini yakalıyor.
9. Kaptan Amerika: Kış Askeri (Captain America: The Winter Soldier)
Süper güçlere sahip bir Amerikan milliyetçisinin etrafında dönmesine rağmen Kaptan Amerika üçlemesi, MSE içindeki en tutarlı öykü olma niteliğine sahip. Üçlemenin doruk noktası Kış Askeri günümüz dünyasında gözetimi sorgulatan, göz alıcı, beklenmedik bir finale sahip, adrenalin dolu bir komplo gerilim filmi. Öte yandan Russo kardeşlerin filmin geri kalanında gözettikleri gerçekçiliğin yanında sondaki tumturaklı bilgisayar efektlerin saçmalığının da altını çizmek gerekiyor.
8. Captain Marvel
Brie Larson’ın Carol Danvers karakterini canlandırışı gerçekten “süper-güçlü” bir performans, kahramanı hem ilişkilenilebilir hem de ilham verici kılan bir oyunculuk, kuvvetli ama narin. Captain Marvel, stüdyonun şablonunu baştan yaratmasa da bu süper kahramanın görücüye çıkışı, Thanos’u yok etme becerilerinin sağlam bir gösterisi. Akıllıca yazılmış senaryo sayesinde Marvel Sinematik Evreni’ndeki en iyi karakter gelişimlerinden birini de sergiliyor.
7. Örümcek-Adam: Eve Dönüş (Spider-Man: Homecoming)
Örümcek Adam’ın mucizevi ortaya çıkışı aslen Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı’yla gelmiş olsa da Peter Parker’la tam olarak tanışmamız Eve Dönüş’e kadar gerçekleşmiyor.
Karaktere daha yakınsadığımız anlara olanak sağlayan görece iddiasız lise hikayesi, Tom Holland’ın Örümcek Adam performansının Andrew Garfield’ınkini sollamasına yardımcı olmuş görünüyor. Çok iyi birtakım çizgi roman performanslarının yanı sıra (Jacob Batalon’un Ned performansı göz dolduruyor) Michael Keaton’un Akbaba’sı (Vulture) ürkütücü bir kötü karakter canlandırması olarak öne çıkıyor ve beklenmedik final kusursuzca işlenmiş.
6. Iron Man 3
Marvel hayranları arasında fikir ayrılığına yol açsa da senarist/yönetmen Shane Black’in sivri diyaloğuyla gelen süper kahraman çıkışı, Tony Stark’ın olay örgüsünü mizahi ve enerjik şekilde sona erdiriyor (en azından bizce burada bitirilmeliydi). Robert Downey Jr.’ın oyunculuk dehasının ürünü olan hayırsever milyarder travma sonrası stres bozukluğuyla cebelleşirken robotik icatlarıyla uğraşıyor. Aktörün role her şeyini verdiğini görüyoruz. Kahramanların Savaşı ve Avengers filmleri karakteri tekrar aksiyona çekmişken Avengers: Endgame ona duygusal olarak doyurucu bir uğurlama yapıyor.
5. Avengers: Endgame
Duygusal çözümlerinin çoğunun 10 yılın üstünde geçmişe sahip bir dizi yapıma bağımlı olarak işlemesi bile bu filmi MSE kaidesinin içine yerleştirmenin zorluğuna geçerli bir neden. Avengers: Endgame tekil hikaye anlatımından çok daha fazla sinemanın kendisinin sunduğu kolektif deneyimle alakalı. Bu film, karanlıkta sevdiklerinizle hep birlikte sevinerek, nefesinizi tutarak ve ağlayarak tüketmeniz için var. Hayranların gönlü olsun diye yapılanlar kimi zaman gerçekten sinir bozsa da Endgame doyumsuzca tüketilmeyi hak eden bir iş. Bu, her şeyden öte bu filmlerin tüm dünyaya etkisinin bir kutlaması.
4. Thor: Ragnarok
Thor serisini tek bir zahmetsiz hamleyle tamamen dönüştüren yönetmen Taika Waititi, MSE’ye de yeni bir soluk getirdi. Ragnarok kahramanca karakter ve evren yazımıyla standart Marvel filmi olma ehliyetini korurken What We Do in the Shadows ve Hunt for the Wilderpeople’dan aşina olduğumuz espri anlayışı ve alımıyla özgün bir Waititi işi. Marvel’ın uzun süren başarısının önemli bir sırrı da Waititi gibi bağımsız seslere yer veren bir seri mekanizmasına sahip olması.
3. Iron Man
Her şeyin başladığı yer. Iron Man sadece Robert Downey Jr.’ı dünyaya yeniden lanse ederek beklentilerin ötesine geçmedi, aynı zamanda fazla bilinmeyen bir oyuncuyu merkeze alan bir filmin gişe rekortmeni olabileceğini gösterdi. Diğer sinematik evrenler yapımlara sıklıkla çok fazla detayı sıkıştırmaya çalıştıklarından başarısız oluyor (Iron Man 2’de de yapılan bir hata). İlk Iron Man ise kendi kendine yeten, daha geniş- ve eninde sonunda milyar dolarlık bir seriye dönüşecek- bir dünyanın varlığını yalnızca ima eden bir hikaye içeriyordu.
2. Galaksinin Koruyucuları (Guardians of the Galaxy)
Filmin, Marvel evrenini içinde konuşan bir rakun ve bilinçli bir ağaç-mahluğu da bulunan karman çorman bir kahraman ekibiyle uzaya fırlattığı göz önüne alındığında, Galaksinin Koruyucuları'nın, serinin aldığı en büyük risk olduğunu söylemek abartı olmaz. Yapım, yönetmen James Gunn’ın süper kahraman janrına eklediği hafif düşük bütçeli film havasıyla beraber olağanüstü iyi tepki aldı. Ayrıca Parks and Recreations’in yıldızlarından Chris Pratt’i de bugün bulunduğu gişe rekortmeni ligine çıkardı.
1. Black Panther
Black Panther, bir Marvel filminin kümülatif olay örgüsüyle arasındaki köprüler ve bilgisayarlı grafik dolu final savaşları gibi gerekliliklerini itaatkar bir şekilde yerine getirse de yönetmen Ryan Coogler’ın asıl başarısı alışılageldik bir çerçeveyi kullanarak ana akım sinemada radikal bir öyküyü anlatabilmekti. Chadwick Boseman’ın canlandırdığı Wakanda hükümdarı T’Challa ile Michael B Jordan’ın oynadığı Killmonger arasındaki çatışmada yönetmen kolonyalizm ve siyahi kimliğiyle ilgili dengeli, çok katmanlı bir eleştiri sunuyor. Süper kahraman hikayesine yeni bakış açıları getirerek kendi janrı içinde olduğu kadar bir dram anlatısı olarak janrın dışında da büyük başarı yakalamış bir film.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/films/features
Independent Türkçe için çeviren: Şafak Küçüksezer
© The Independent