İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Dervişoğlu konuşmasında şunları kaydetti:
Gereksiz tartışmalara hiç gerek yok. 60’lara, 71’lere, 80’lere dönmenin de anlamı yok. 1982 Anayasa’sında değişmemiş sadece 58 madde var. O maddelerde askeri vesayetle falan ilgili değil. Ayrıca yapılan Anayasa değişikliklerinin çoğunu da, 22 yıldır işbaşında bulunan iktidar yani sizler gerçekleştirdiniz. 2010’daki anayasa değişikliğiyle devlet yönetimine ve yargıya FETÖ’yü ortak ettiniz. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün yaşanmasına vesile oldunuz. Sonra 2017’de olağanüstü hal koşullarında zata mahsus bir anayasa değişikliği yaparak Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminin anayasal çerçevesini belirlediniz.
2018'den beri bu milletin başına tek adamlığı siz bela ettiniz. Ayrıca neden şikayet edersiniz ki? Bizleri hayatımızın baharında mapushanelere gönderen askeri darbeler sizleri saraylara taşıdı işte. Yürürlükte olan 1982 Anayasasında vesayet yok değil. Elbette var. Var ama askeri yönetimlerin vesayetinden ziyade yaptığınız anayasa değişikliklerinden kaynaklı olarak Recep Tayyip Erdoğan vesayeti var. Gelin, doğru bir iş yapmak istiyorsanız biz hazırız. Bu anayasadan bütün vesayetlerin izlerini silelim. İşe de Tayyip Erdoğan vesayetini kaldırmakla başlayalım. Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemi diye adlandırılan Tayyipizm'den Türkiye’yi elbirliği ile kurtulalım.
“Hayvanlar takip edilmeli, onları sokağa terk edenlere yaptırım uygulanmalı”
İYİ Parti olarak bugüne kadar sayısız yasa teklifi, araştırma önergesi ve yazılı soru önergesi verdik. Derneklerle, barınaklarla görüştük. Dertlerini dinledik. Çözümler geliştirdik. Hayvan hakları yasası çıkmalı dedik. Kontrol ve kısırlaştırma gerekiyor dedik. Bu hususlarda büyük gayret gösteren öncelikle milletvekillerimize ve emek veren tüm partili arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bizler, hayvanlara eşya muamelesi yapmayan En’am Suresi 38. Ayette ifadesini bulan 'Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir.' İlahi emrini, iman hakikati olarak kabul etmiş bir milletiz. Yüzyıllardır hayvanlara merhamet gösteren, şefkatli bir millet olarak, hayvanlarla çocuklar arasında yaşamsal bir tercih yapmamışız. Elbette bunları kıyaslanacak şeyler olarak da görmemişiz.
Bizler Avrupalılar gibi sıfır sokak hayvanı politikası üretecek bir tarihten de gelmiyoruz. Veba salgınını, kedilerle birlikte atlatmış Yörük çadırını, dostu bildiği köpeğiyle birlikte taşımış, Asya’dan Avrupa’ya kısrak başı gibi uzanan bir toprağın çocuklarıyız. Gel gelelim birtakım ülkeler gibi, hayvan ve insanların birbirine karıştığı, bir şehir anarşisini de tercih edecek değiliz. Ancak bu anarşiden beslenen vicdan vampirleri kendi riyakarlıklarını örtmek için sabrımızı ve vicdanlarımızı sınıyorlar.
Diyor ki Tarım ve Orman Bakanı; 'Bilimsel verilere göre, başıboş köpeklerin çoğalmalarının kontrol altına alınabilmesi, bir sene içinde toplam sayının yüz 70’inin kısırlaştırılması ile mümkündür. Ancak son 5 yılda ortalama 260 bin, bir yılda en fazla 350 bin köpek kısırlaştırılabilmiştir.' Yani paranız mı yok? İmkânınız mı yok sayın bakan? Yoksa işinizi yapmaya niyetiniz mi yok? Elbette bu sorular belediyeler için de geçerli. Sorumluların birbirine topu atmasına gerek yok.
Meselenin çözümü bellidir. Zor da değildir. Öncelikle iyi niyet gereklidir. Sonra merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında sivil toplum ve gönüllüler arasında, koordinasyon ve iş bilirliği gereklidir. Sonra yapılacak şeyin formülü bellidir. Topla, kısırlaştır, aşıla, koru. Bu süreçte barınakların kapasitesi ve imkanları da arttırılmalıdır. Evcil Hayvan ticareti tamamen yasaklanmalıdır. Hayvanlar takip edilmeli, onları sokağa terk edenlere yaptırım uygulanmalıdır. Yani hayvan hakları yasası çıkartılmalıdır.
"Sen garibanı gammazla, biz kalantoru kayırırız projesi"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kamu görevlilerinin servislerini kaldırarak başladığı şahane tasarruf tedbirleriyle ekonomik krizi çözeceğinden o kadar emin olmuş olacak ki eşsiz uygulamalarına bir yenisini daha eklemeye karar verdi. Biz bunun adını MUYAP koyduk. Yani muhbirlik yap, para kazan projesi. Sen garibanı gammazla, biz kalantoru kayırırız projesi. Ne hikmetse bakanın aklına vergi borcu affedilen iş adamları, ballı maaş alan üst düzey yöneticiler, israf rekoru kıran saray harcamaları, görev zararı konusunda rekor üstüne rekor kıran kamu bankaları gelmemektedir.
Kollukta kimin kime operasyon yaptığı belli değildir. Hangi cemaat, hangi tarikat derken emniyet ve jandarma İçişleri'nden alınıp neredeyse Diyanet'e bağlanacak seviyeye gelmiştir. Vatandaş bugününden şüpheli, yarınından ise umutsuzdur.
Independent Türkçe