ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Kızıldeniz bölgesindeki saldırılarını durdurması için belirlediği bir aylık sürenin sona ermesinin ardından Husi grubunu yeniden terör örgütü listesine aldı. Karar dün resmen yürürlüğe girdi. Joe Biden yönetimi Husileri Yemen'deki siyasi sürece geri dönmeye davet etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı 17 Ocak'ta, grubun resmi adı olan Ensarullah hareketini ‘özel sınıflandırılmış küresel bir terör oluşumu’ ilan etti. Bu durum, pratikte hareketin ABD'de sahip olabileceği varlıkların dondurulması ve finansman kaynakları bağlantısının kesilmesi anlamına geliyor.

Washington, Husilerin terörist grup olarak tanımlanmasının, Gazze'yi destekleme gerekçesi ile Kızıldeniz'de sürdürdükleri tehdit ve saldırılara karşılık olarak yapıldığını doğrulayarak bu tanımlamanın, Husilerin terör operasyonlarının finansmanını engellemek, finansal piyasalara erişimlerini daha da kısıtlamak ve eylemlerinden dolayı onları sorumlu tutmak için önemli bir araç olduğunu açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ocak 2023'te Washington'ın ‘insani yardımın ve hayati önem taşıyan ticari malların Yemen'e ithalatının kolaylaştırılmasında çok önemli rol oynayan paydaşlar, yardım sağlayıcılar ve şirketlerle güçlü iletişim kuracağına’ söz vermişti.

Buna rağmen kararın, özellikle eski Başkan Donald Trump yönetiminin kararıyla farklı olmasından dolayı askeri güçlerini, İran'la ilişkilerini ve rolünü etkilemeyeceği gibi Husilerin davranışını da değiştirmesi beklenmiyor. Bu durum, grup üzerindeki etkisinin boyutu, Yemen'de ve genel olarak bölgedeki oyunun kurallarını değiştirip değiştirmeyeceği konusunda soruları gündeme getirdi.

Feierstein: Grubun askeri gücünü değil, finansmanını kısıtlamak

ABD'nin Yemen eski Büyükelçisi Gerald Feierstein, bu tanımlama üzerine grubun operasyonlarını finanse etme, grubun Yemen dışına seyahat etmesi ve gruba herhangi bir maddi fayda sağlama konusunda kısıtlamalar getirileceğini söyledi. Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte ‘gruba silah, eğitim ve yardım sağlamanın şu anda da yasak olduğunu ve bu nedenle tanımlamanın grubun askeri gücünü çok fazla etkilemeyeceğini’ ifade etti.

Eski Büyükelçi, Husilerin Trump yönetiminin yabancı terör örgütü olarak tanımlanmasının, Biden yönetiminin özel terör grupları tanımlamasına kıyasla etkisi açısından daha kapsamlı olduğuna inanıyor. Trump dönemindeki tanımlama, uluslararası toplumun Yemen'e insani yardım sağlama, Yemenlilerin hayati gıda, ilaç ve diğer ihtiyaçlara erişimini sağlamak için gerekli ticari işlemlere izin verme ve iç savaşı bitirmek için Husilerle siyasi bir süreç üzerinde müzakere etme gücünü karmaşık hale getirmişti. Bu konularla ilgili uluslararası kaygılara cevap olarak Biden yönetimi, yabancı terör örgütü tanımlanmasını geri aldı. Mevcut tanımlama, özellikle insani yardıma, ticari işlemlere ve müzakerelere izin vererek bu sorunlardan kaçınmayı ve masum Yemenli sivillere verilen zararı azaltmayı amaçlıyor.

Feierstein, Biden yönetiminin, tehdidin Husileri Kızıldeniz'de uluslararası gemiciliğe yönelik saldırılarına son vermeye teşvik etmesi beklentisiyle kararın uygulanmasını otuz gün beklettiğini de sözlerine ekledi. Yönetim, Husilerin saldırılarına son vermesi halinde kararın geri çekileceğini açıkça ifade etti. Tanımlamanın yürürlük tarihi Husiler tarafından önceden biliniyordu.

İnsani yardım garantileri

Geçtiğimiz ayın başından bu yana, söz konuş saldırılara karşılık vermek için bölgesel ve uluslararası ittifakın oluşturulmasından sonra ABD, İngiltere ile birlikte Husi bölgelerine ve hedeflerine bir dizi hava ve füze saldırısı başlattı. Çin ve Hindistan da aralarında olduğu diğer ülkeler de bağımsız olarak katıldılar ve gemilerini korumak için deniz devriyeleri yürütüyorlar. Husilerin denizciliğe yönelik saldırıları, taşımacılık şirketlerinin sigorta maliyetlerinin artmasına neden oldu ve şirketlerin çoğunu, uluslararası deniz ticaretinin yüzde 12'sinin geçtiği bu hayati koridordan kaçınmak zorunda bıraktı.

ABD’nin Birleşmiş Milletler Sözcüsü Nate Evans, perşembe günü ABD Dışişleri Bakanlığı Medya İletişim Ofisi'nin X platformunda yaptığı bir paylaşımda, halka zarar vermeden Husilerin hedef alınmasını sağlamak için güçlü insani operasyonların yapılmasına izin veren bu kararın yürürlüğe gireceğini bildirdi.

Tanımlama, ABD Hazine Bakanlığı'na yaptırım uygulama konusunda daha geniş ceza vermeyi ve diğer yabancı hükümetlere, kişilere veya şirketlere, yaptırımları ihlal etmeleri durumunda ABD finans sistemine erişimlerini kaybedebilecekleri uyarısını vermeyi amaçlıyor. Biden yönetimi, Husilerin özellikle en büyük silah tedarikçisi olan İran'dan silah akışını engelleme çabalarına paralel olarak, yardım akışını koruma ve gruba kısıtlamalar getirme konusunda bir denge kurmaya çalışıyor.

Feierstein, İran'ın halen dünyadaki en sert yaptırımlara boyun eğdiğini söyledi. Biden yönetimi ve uluslararası toplum, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşmemesi için öncelik vermede net davranmıştı. Sonuç olarak, İranlıların Husi saldırılarına verdikleri desteği sona erdirmeleri için etkili baskı araçları sınırlı. İran'ın davranışına etki edecek en umut verici şeyin diplomasi ve ekonomik baskı olduğunu kaydetti. Biden yönetimi, ticari yük gemilerinin Kızıldeniz'den güvenli geçişi konusunda hayati menfaatleri olan ve başta Çin olmak üzere Tahran üzerinde etkisi olanları, etkilerini İranlılara saldırıları sona erdirmede iş birliği yapmaları yönünde baskı yapmak için kullanmaya teşvik etti. Tahran'la iletişim kanallarına sahip Körfez ülkelerinin, İran'ın davranışını etkilemede rol oynayabileceği belirtiliyor.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın