Aidiyet duygusunun ve köklerinin peşinde bir "nilüfer"

Ödüllü oyun Gomidas'ta harikalar yaratan Fehmi Karaarslan, meslek lisesinde okurken peşine takıldığı aidiyet duygusuyla Fransa'ya ve tiyatro sahnelerine uzanan yolculuğunu anlattı

İstanbul doğumlu Fehmi Karaarslan, “dede, babaanne, anneanne, dayılar, amcalar ve halalarla” geniş bir ailede büyüdüğünü söylüyor (Fehmi Karaarslan)

Hareketli bir cumartesi akşamı, elimdeki telefonumun gösterdiği yöne doğru yanlışsız bir şekilde ilerlemeye çalışarak turist edasıyla Surp Vortvots Vorodman Kilisesi'nin yolunu bulmaya çalışıyorum. Birkaç ışıltılı caddeden, iki üç tane de sakin ve karanlık sokaktan geçiyorum. Geç kalmaktan korktuğum için evden erken çıktığımdan, vakitlice varıyor ve kilisenin bahçesinde volta atarak beklemeye başlıyorum.

Gomidas'ın kendisi olmuş

Hakkında methiyeler düzülen, öve öve bitirilemeyen Gomidas'ı izlemeye ve Fehmi Karaarslan'ın herkesin hayran olduğu performansına şahit olmaya artık hazırım. Kapılar açılıyor, yerimi alıyorum. En öndeyim. İyi ki de en öndeyim. Az sonra göreceklerimle aramda hiçbir şey olmadığı için memnunum.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ahmet Sami Özbudak'ın yazıp yönettiği oyunda, sadece Ermeni ve Osmanlı değil, dünya kültüründe de hatırı sayılır bir iz bırakmış müzisyen Gomidas'la, hayatının son dönemlerini geçirdiği akıl hastanesinde tanışıyoruz. Gomidas'ın yaşamının farklı dönemlerine yolculuk yaparak onunla Kütahya'dan Berlin'e, İstanbul'dan Paris'e kadar yol alıyoruz. Pier'in hayali koyunun peşinde oradan oraya sürüklenip kilometreler kat ederken Gomidas'ı oynamaktansa yaşayan, adeta Gomidas'ın kendisi olan Fehmi Karaarslan'ın çarpıcı performansını izliyoruz.

Meslek lisesinden Fransa'ya

Hayatı boyunca seslerin peşinde koşan Gomidas gibi Fehmi Karaarslan da yaşantısının ilk dönemini arayış içerisinde geçirmiş. Gomidas'ı Fransızca da oynadığı için Fransız koleji mezunu olduğu yönünde bir algı var. Oysa Karaarslan'ın hikayesi bambaşka:

Tuzla Meslek Lisesi'nde öğrenciyken başka bir yere ait olduğumu hissediyordum, bir çıkış arıyordum ve ikinci sınıfı okurken hafta sonu kursa giderek İngilizce öğrendim. 4 yıl okusaydım teknik lise diploması alacakken üçüncü sınıfın sonunda okulu bıraktım ve meslek lisesi diplomasıyla mezun oldum. Bir yıl boyunca yabancı dilden sınava hazırlandım.

Dönemin sınav şartları nedeniyle Karaarslan'ın rakipleri Anadolu lisesi veya kolej mezunları, hatta ilkokuldan beri İngilizce öğrenen öğrencilerdi.

Ben hem hafta sonu kurslarında öğrendiğim eksik İngilizcemi geliştiriyor hem de ÖSYM sınavına hazırlanıyordum. Hem meslek lisesi mezunu olduğum için kesilen katsayı puanımın hem de alan dışından sınava girdiğim için alamadığım ek puan dezavantajına rağmen Zonguldak Karaaelmas Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım.

Tiyatro hocasının bir sorusuyla hayatı değişti

Fehmi Karaarslan'ın tiyatro ve oyunculuk sevdasının başladığı yer işte tam da burası. "Tesadüfen gittiğim Tiyatro Kulübü'nde yönetmenin bana başrolü vermesiyle başladı her şey" diyor Karaarslan ve ekliyor:

Dinçer Sümer'in Gül Satardı Melek Hanım oyununun başrolü mezun olmuştu ve 50 kişilik kalabalık içinde hoca birden bana döndü ve ‘Sen oynar mısın?' dedi... Halen düşünüyorum bu soruyu neden bana sorduğunu...

İlk oyun günü kararını verdi

Karaarslan'ın bir soruyla değişen hayatı yönünü buluyor ve artık tüm hızıyla tek bir istikamete akmaya başlıyor.

İlk oyun günü hayatıma nasıl devam edeceğime karar vermiştim zaten... Artık her şeyi o yönde planlamaya başladım. Bir yıllık Fransızca hazırlık sınıfını bitirdim ama okurken içimdeki ses yine oraya ait olmadığımı söylüyordu. Oyunculuk için daha çok alternatif bulabileceğim daha büyük bir şehre ve okula geçmeliydim... Yine ÖSYM sınavına girdim ve Anadolu Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği bölümünü kazandım. 4 yıl süren eğitim hayatım boyunca Tiyatro Kulübü'nde etkin roller aldım, hem oynadım hem de yönettim.

"İçimdeki aidiyet zili çalmaktaydı"

Fehmi Karaarslan, içindeki sesi dinlemekten ve aidiyet duygusunun peşine takılmaktan hiç vazgeçmemiş:

Aynı anda İngilizce Öğretmenliği'nden ikinci anadala da geçiş yapma hakkım oldu. İngilizce ve Fransızca öğretmenliği bölümlerinden mezun olduğum sene yine Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın sınavına girdim ve kazandım. Yine içimdeki aidiyet zili çalmaktaydı... Orada başka bir köy vardı uzakta... Fransızca biliyor olmam, Fransız edebiyatı ve tanıştığım Fransız tiyatrocuların etkisiyle Fransa maceram başladı... Okullara dosyalar gönderdim ve Lumière Lyon 2 Üniversitesi'nden kabul aldım. Orada fakülte devam ederken konservatuvar sınavlarına girdim ve kazandım... Sonrası başka uzun bir hikaye...

Yeni maceraların peşinde

2.jpg
Karaarslan, “Teknoloji, internet ve onun getirdiği geniş ulaşım ağları sinema salonlar için büyük tehdit” diyor (Fehmi Karaarslan)


Ait olduğu şeyi ararken şehir ve ülke değiştirmekten, maceralara atılmaktan hiç korkmamış Karaarslan. Ev hanımı bir anne ve serbest meslek sahibi bir babanın oğlu. Dedeleriyse Bayburt'tan gelmiş İstanbul'a:

Pendik'te bahçeli bir evleri vardı, hatta o evde doğdum. Çocukluğum o bahçede geçti. Her şeyi soran çok meraklı bir çocuktum. Hayali oyunlar oynar, sokaklarda koşturur ve türlü yaramazlıklar yapardım. Sokak oyun bahçem, hayatsa merak ettiğim büyük bir bilinmezdi. İki köprücük kemiğini de farklı dönemlerde kıran ender çocuklardan biriyimdir sanırım. İstanbul sınırlarında olsa bile Pendik yine de bir taşraydı. Belki de o mütevazı içe dönük hayatın içindeyken yeni maceralara olan isteğim doğmuştur…

"Nilüfer çiçeğine benzetirdim kendimi"

Hayatının ilk döneminin, içinde hissettiği o sesi dışarı çıkarmak için "arayışla geçtiğini" söyleyen Karaarslan, tiyatro ve oyunculukla tanışınca o sesin ete kemiğe ve bir kimliğe büründüğini söylüyor:

Merak, tutku ve öğrenme arzusuyla hep yaşanacak bir sonraki macera için o sesin peşinden gittim. Şimdiyse peşine düştüğüm şey kökleşmek. Eskiden nilüfer çiçeğine benzetirdim kendimi…

"Cenk Taşkan, Nükhet Duru'yla yapacağı konserde yer almamı istedi"

Derinlere gizlenmiş köklerini arayan Fehmi Karaarslan'ı Gomidas'ta izleyince sesinin ne kadar etkileyici olduğunu fark etmemek mümkün değil. O, müziği "kelimelere dökemediği, anlamını tarif etmekte zorlandığı büyük bir gizemin titreşimi" diye tarif ediyor. İnsan müzik konusunda da bu kadar yetenekli olan bir sanatçının bu yöne eğilip eğilmeyeceğini ister istemez merak ediyor.

1.jpg

Gomidas, 21 Ocak 2024’te Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 27 Ocak 2024’te de Maximum Uniq Hall’da sahnelenecek (Fehmi Karaarslan)


"Şarkı söylemekten çok keyif alıyorum ve profesyonel olarak henüz bir çalışmam olmadı" diyerek ekliyor Karaarslan:

Ama belli de olmaz… Majak Toşikyan yani nam-ı diğer Cenk Taşkan, oyunu izledikten sonra Nükhet Duru'yla yapacağı konserde yer almamı istedi.

"Rehberlik profesyonel bir hobiye dönüştü"

Fehmi Karaarslan'ın yoğun bir çalışma temposu var. Bir yandan rol aldığı dizinin çekimlerine koşarken bir yandan da ayın 4 günü tiyatro izleyicisiyle buluşuyor. Bu yoğunluktan hiç de şikayetçi olmayan Karaarslan, "Her gün olsa keşke" diyor. Çalışmadığı zamanlardaysa, üniversite yıllarında hem yabancı dilini geliştirmek hem de dünyayı gezmek için başladığı ve zamanla profesyonel bir hobiye dönüşen rehberlikle uğraşıyor:

Dönem dönem özel yurtdışı turlarına rehberlik ediyorum. Bunun dışında en keyif aldığım şey eşimle baş başa yaptığımız uzun araba yolculukları, şehir dışı kaçamakları…

42 yaşındaki oyuncu eşine son derece düşkün. "Canım sıkkınken eşimin gülüşü ilaç gibi gelir bana" diyor. Oyunda Gomidas, Paris ve aşık olduğu Margaritte'i kastederek "Burası evim değil ama cennetim" diyordu. Fehmi Karaarslan da "Benim Paris'im sahne, Margaritte'im de eşim" diyor.

back-to-the-future_0-cd25692758ab4541a44f70cff6283c85.jpg

Fehmi Karaarslan, Geleceğe Dönüş’ü (Back to the Future) bıkmadan izlediğini, “çünkü çocukluktaki o macera heveslisi ruhunu çağırdığını” söylüyor (Universal)


Tek kişilik oyun sonra erdiğinde herkes Fehmi Karaarslan'ı ayakta alkışlıyor. Bu alkış dakikalarca, avuç içleri acımaya başlayana dek devam ediyor. Karaarslan, "İki türlüsü var alkışın" diyerek ekliyor:

Biri, adet yerini bulsun diye yapılan diğeriyse gönülden gelen. İşte o gönülden geldiğinde bunu hissediyorum ve bu teşekkürü kalbime koyup layık olmaya çalıyorum.

"Yerin yüz kat altında çalışan maden işçisine hayranlık duyuyorum"

Fehmi Karaarslan'ı sahnede izleyip de hayran olmamak elde değil. Elbette onun da severek izlediği isimler var. Bunlar arasında Mads Mikkelsen, Javier Bardem, Joaquin Phoenix ve Daniel Day Lewis'i sayıyor. Ancak konu "hayranlık" olunca biraz daha derine iniyor:

İnsan çok hayranlık duyulası bir varlık değil bence, daha çok ürettikleri için bu kelimeyi kullanabilirim. Beğenmek ve hayranlık farklı şeyler. Benim beğendiğim ve etkilendiğim birçok arkadaşım, dostum, meslektaşım ve dünyaca hepimizin tanıdığı ünlü isimler var tabii. Fakat benim hayranlık duygum insan ötesi durumlara karşı gelişiyor. Örneğin engelli çocuğunu sırtında okula taşıyan bir anne veya ekmek parası için yerin yüz kat altında zor şartlarda çalışan bir maden işçisine daha çok hayranlık duyuyorum.

"Bir daha pandemi olmasın"

"Peki bu memleketin yükü nasıl hafifler?" diye sorduğumdaysa Karaarslan'ın cevabı kısa ama net:

Devletin her türlü yatırımı iki yıl dondurup herkesin terapi almasını zorunlu kılması ve buna destek olmasıyla.

2024'te yeni projelerle izleyici karşısına çıkmaya hazırlanan oyuncu, "Yeni bir tiyatro oyunu hazırlığındayız, ayrıca görüştüğümüz kamera işleri var" diyor. Yeni yıl için dileğine gelince, hepimizin kalbinden geçeni o da düşünüp dillendiriyor:

Halen devam eden zalim savaş dursun, çocuklar ölmesin artık. Ve bir daha pandemi olmasın…

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU