DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan: Yerel seçimlere damga vurmaya hazırız

Bakırhan, TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde konuştu

Fotoğraf: Twitter

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye halklarının barışçıl ve huzurlu bir geleceğinin olmayacağı nettir." dedi.

Dünya genelinde ve Orta Doğu özelinde siyasetin kendisine yeni bir yol ve düzen arayışında olduğunu ifade eden Bakırhan, bu sancıların dünya halklarına savaş, ekonomik kriz, göç, gözyaşı olarak yansıdığını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Bugün yaşananların adı konulmamış bir üçüncü dünya savaşı olduğunu belirten Bakırhan, bölgesel ve yerel düzeyde tarihin hızlandığını, enerji koridorları üzerinden yeniden dizayn etme çabaları olduğunu, bu süreçte Kürt sorununun da büyümeye, dengeleri değiştirmeye devam ettiğini ileri sürdü.

"Her ne kadar Kürt sorunu yok sayılsa da temelde yok sayılan Kürtlerin varlığıdır." diyen Bakırhan, şöyle konuştu:

2019 yılında seçim sonucunu belirleyen ‘Kaybettir-Kazan’ formülünü ‘Kazan-Kazan’ formülü ile tekrar güncelliyoruz. Biz 3. Yol siyasetimizle 2024 yılı seçimlerine de damga vurmaya hazırız. Önümüzdeki seçimler bizim için Demokratik Yerel Yönetimler anlayışımızı Türkiye’nin her tarafına yayma seçimidir. Demokratik Yerel Yönetimler anlayışımızla, örneğin artık deprem olduğunda Beştepe’den talimat gelmesini beklemeyecek, kendi yaralarımıza ilk müdahaleyi kendimiz yapacağız.

Varlığı, dili, temel hakları yok sayılan Kürtler varlar ve her yerdeler. Sorunun özü de işte bu inkar ve yok saymadadır. Bu sorunun önümüzdeki süreçte nereye evrileceği, nasıl şekilleneceği büyük oranda Türkiye'nin politik tercihlerine bağlıdır. Bundan sonra tercih demokrasi mi yoksa şiddet mi, sağduyu mu hamaset mi, müzakere mi yoksa çatışma mı olacak? Bilindik yolları seçip gözyaşı ve şiddeti sürdürmek yerine cesaretle az gidilen patikalar tercih edilecek mi hep beraber göreceğiz.

Kürt kelimesini terör kelimesine eşitleyen, her sözümüze anayasa üçüncü madde hatırlatması yapan akıl bunu iyi düşünmelidir. Bu ülkede geleceğe, ekonomiye, sosyal refaha, demokrasiye dair ne söylenirse söylensin son kertede bütün problemlerin kaynağında Kürt meselesinin çözülmemiş oluşu yatıyor. Kürtleri inkar etmek bir işe yaramıyor, bu artık görülmelidir. Biz bir kez daha herkesi aklıselime davet ediyoruz. Demokratik çözüm ve darbe mekaniği arasında sıkışan anlayışı demokratik çözümde uzlaşmaya çağırıyoruz. Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye halklarının barışçıl ve huzurlu bir geleceğinin olmayacağı nettir. Bilin ki bu ülkede toprak bile ölümden, zulümden, adaletsizlikten yoruldu. Gelin artık Kürt sorunundan, kutuplaşmadan ve düşmanlaştıran siyasetten nemalananlara bu fırsatı artık vermeyelim, demokratik çözüm kapılarını aralayalım.

"İşsizlikten ve baskılardan dolayı tarihin en büyük göçü yaşanmaktadır"

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımoğlulları Oruç da bir ülkenin bütçesinin rakamlardan ibaret olmadığını, tamamen siyasi bir tercih olduğunu söyledi.

Hükümetin neoliberal politikalarla tercihlerini halktan, işçiden, emekçiden yana değil, sermayeden ve yandaşlarından yana yaptığını iddia eden Oruç, "Bütün yurttaşların eşit hakkı olması gereken beytülmalı, parça parça yandaşlarına peşkeş çekti." dedi.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında vatandaşların evine ekmek dahi alamadığını savunan Oruç, 2024 yılı bütçesinin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir utanç bütçesi olarak tarihe geçeceğini öne sürdü.

Oruç, 2008 yılında dünya genelinde ortaya çıkan ekonomik krizin tüm yerküreyi sardığını, yaşanan sorun yumağının gittikçe büyüdüğünü ifade ederek, şunları söyledi:

Çin ekonomisiyle beraber emperyalist güçlerin rekabeti daha da kızıştı ve şimdi yaşanan savaşların en temel nedenleri budur. Emperyalist güçler dünyayı yeniden parça parça paylaşmaya çalışırken işçinin, emekçinin ve milyarlarca insanın payına açlık ve yoksulluk düşüyor. Türkiye'de işsizlikten ve baskılardan dolayı tarihin en büyük göçü yaşanmaktadır ve bugün asgari ücret yoksulluğun dört kat aşağısındadır. Toplumun yüzde 70'i geçinemiyor. Değerli işçi, emekçi kardeşlerim; yoksulluk bizim kaderimiz değildir, elbette değiştirebiliriz. Ekonomi ve siyaset birbirinden ayrılamaz, bunun için radikal güç ve değişimlere ihtiyacımız var.

AA, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU