İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı yürüttüğü savaş neredeyse birinci ayını doldururken krizin bölgede ve özellikle de Irak'ta yansımaları olması ihtimaliyle ilgili birtakım soru işaretleri var.
İslami Direniş Grubu'nun ABD'nin Irak'taki üslerine yönelik birçok saldırının sorumluluğunu üstlenmesine ve Nuceba hareketi milislerinin son zamanlarda ABD'nin Irak'taki varlığına karşı çıkışlarına Şii Koordinasyon Çerçevesi'nin başlıca güçlerinin silahlı kanatlarından hiçbiri bu saldırıların sorumluluğunu üstlenmedi.
Bu da özellikle ABD ile Irak arasında son aylarda sağlanan büyük koordinasyondan sonra Iraklı güçlerin Washington'ı kışkırtmak istemediğini gösteriyor.
İran'ın müttefikleri sessiz
Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, Irak hükümetine ve Temsilciler Meclisi'ne ABD'nin Bağdat büyükelçiliğini kapatma çağrısı yapmasından birkaç gün sonra geçtiğimiz çarşamba günü Filistin'de direnişin zafer kazandığını, Filistin davasını savunduklarını söyleyenlerin çoğunun yalanlarını ortaya çıkardığını söyledi.
Sadr, açıklamasında şunları söyledi:
Direniş, Siyonist yapının terörü karşısında halkının yanında yer alarak ve onun zulmüne karşı koyarak Avrupa, ABD, Asya ve Afrika'daki dünya halklarının çoğunun sempatisini kazanarak zafere ulaştı.
Sadr, Filistin direnişinin, Filistin davasını savunduğunu söyleyen pek çok kişinin sahtekarlığını ortaya çıkardığını ve şimdi dikkatlerin ekonomik ya da sportif etkinliklerle dağıtılmaya çalışıldığını da sözlerine ekledi.
Sadr, 27 Ekim'de Washington'ın Gazze Şeridi'ne karşı savaşta İsrail'e verdiği sınırsız desteğe yanıt olarak Irak hükümetine ve Temsilciler Meclisi'ne ABD'nin Bağdat büyükelçiliğinin kapatılması çağrısında bulundu.
Tehdit, eğer hükümet ve parlamento cevap vermezse daha sonra açıklayacağımız başka bir pozisyonumuz olacak.
Irak'taki İslami Direniş Grubu, Irak'ta ABD askerlerinin bulunduğu üslere karşı füzeler ve silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) düzenlenen saldırıların sorumluluğunu üstelenen açıklamalara bulundu.
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderlerinden Ali el-Fetlavi, daha önce yaptığı bir açıklamada, Koordinasyon Çerçevesi'nin işgalci askeri güç olarak ABD ile birtakım çekinceleri ve kesişimleri olduğunu söyledi.
Ancak Fetlavi, dünyanın bütün ülkeleriyle siyasi, ekonomik ve diğer ilişkilere ihtiyaç duyulması nedeniyle gerek ABD gerekse Avrupa ve Arap dünyasındaki herhangi bir ülke yahut başka herhangi bir diplomatik misyona karşı olmadığının altını çizdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Irak'ı yok edecek bir karar
Irak hükümeti ve İran yanlısı Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr'ın ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğinin kapatılması çağrısına karşı günlerce sessizlik kaldı.
Sonunda Hükümet Sözcüsü Bassem el-Avadi, yaptığı bir açıklamada, bu talebin hayata geçirilmesinin imkansız olduğunu ifade etti.
Avadi, bundan bir hafta önce, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğinin kapatılmasına yönelik taleplere verdiği yanıtta böyle bir kararın 'Irak'ı yok edeceğini' söylemişti.
Avadi, bir televizyon kanalına verdiği demeçte, "Diplomatik misyonlara karşı alınacak her karar, Irak'ın dış ilişkilerini büyük ölçüde etkiler" ifadelerini kullandı.
Hükümet Sözcüsü, böyle bir kararın 'sadece Washington ile Bağdat arasındaki stratejik çerçeve anlaşmasını etkilemekle kalmayıp, ABD'nin Irak'taki askeri varlığının uluslararası önemi nedeniyle Irak'ın yok olmasına yol açacağını' vurguladı.
Bu açıklamalar, Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasında ABD'nin Irak'taki çıkarlarına karşı tutumlara ilişkin bölünmeler yaşandığı söylemlerinin arttığı bir döneme denk geldi.
Gallup International'ın Ortadoğu Direktörü Dr. Munqith Dagher, Sadr'ın ABD Büyükelçiliğinin kapatılması çağrısının 'Irak'taki İran yanlısı tarafları siyasi olarak utandırdığını' düşünüyor.
Dr. Dagher, yaşananların 'kamuoyu savaşları' sınırlarını aşmadığına dikkati çekti.
Independent Arabia'ya yaptığı değerlendirmede, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin şu an 'Irak kamuoyu önünde utanç verici bir hale düştüğünü' söyleyen Dr. Dagher, tüm bunların daha radikal grupların siyasi bir yapı olan Koordinasyon Çerçevesi'nden kaçmasına yol açabileceğine dikkati çekti.
Koordinasyon Çerçevesi'nin Sadr'ın çağrısına yanıt vermeyeceğini, açıklamalar yapmakla ya da bazı gölge grupları sınırlı ölçüde askeri faaliyetlerle görevlendirmekle yetinebileceğini belirten Dr. Dagher, Irak arenasında olup bitenlerin 'medya manipülasyonunun' ötesine geçemediğini söyledi.
İran'ın müttefiklerinin propagandasıyla mücadele
Sadr, son zamanlarda İran yanlısı silahlı grupların geçmiş yıllarda benimsediği söylemi, bu gruplara Washington'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşında İsrail'e verdiği destek nedeniyle ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğini kapatma ve İsrail ile diplomatik ilişkileri kesme çağrısında bulunarak çürütmeye çalışıyor gibi görünüyor.
Belki de en çarpıcı olan nokta, söz konusu grupların iktidara gelmeden önce ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğine ya da ABD askerlerinin bulunduğu askeri üslere yönelik çok sayıda saldırı düzenlemelerini yanı sıra, Irak hükümetine ABD'nin ülkedeki askeri varlığına son vermesi yönünde sık sık çağrıda bulunmasıydı.
İran yanlısı tarafların tutumu Devleti Yönetme İttifakı tarafından Muhammed Şiya es-Sudani hükümetinin kurulmasından sonra hızla değişti ve ABD'nin Irak'taki askeri varlığının azaltılması talepleri geriledi.
Washington'ın ülkedeki çıkarlarını hedef alan saldırılar neredeyse tamamen durdurdu.
Irak Düşünce Merkezi Başkanı Dr. İhsan Şammari, Sadr'ın ABD Büyükelçiliğinin kapatılması talebiyle ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
Sadr'ın talebi, Koordinasyon Çerçevesi güçlerini özellikle hükümette yer alana kadar ABD'nin Irak'taki diplomatik ya da askeri düzeydeki varlığına karşı çıktıkları için son derece utandırdı.
Şammari, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin temelini oluşturan silahlı grupların uzun süre ABD'nin Bağdat büyükelçiliğinin kapatılmasını istediklerini ve Washington aleyhine sloganlar attıklarını da sözlerine ekledi.
Sadr'ın son açıklamasıyla söz konusu grupların bu sloganlara gerçekten bağlı olup olmadıklarını ortaya çıkarmayı hedeflediğini söyleyen Dr. Şemmari, yaşananların Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin Iraklılar nezdindeki inandırıcılıklarını çok önemli şekilde etkilediğine dikkati çekti.
Hükümetin Sadr'ın talebine verdiği yanıtı da değerlendiren Dr. Şammari, hükümetin ABD'nin diplomatik misyonunu kapatmasının ve onu Irak'tan kovmasının imkansız olduğu görüşünün, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinden bazılarının tutumuyla uyumlu olduğunu ve hükümetin de bu tutumu görmezden gelemeyeceğini kaydetti.
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin iktidar koalisyonunda olmaları nedeniyle Washington ile gerilimi tırmandırmamaları gerektiğine işaret eden Dr. Şammari, özellikle ABD'nin Irak'ta kendilerini utandırabileceği pek çok araca sahip olduğunun farkında olduklarını, bu yüzden Irak'ın Washington Büyükelçisi'nin geri çağrılmasının, diğer diplomatik misyonların geri çekilmesine neden olacağını vurguladı.
En nihayetinde bu konunun Irak'ın uluslararası toplumdan izole edilmesine ve en başa geri döndürüp dolar akışına ek kısıtlamaların getirildiği düşman bir ülke haline gelmesine yol açabileceğinin altını çizdi.
Nuceba Hareketi, Irak İslami Direnişi Grubu'nun Irak'ı askeri açıdan özgürleştirmeye karar verdiğini açıklamıştı.
Bu açıklama, Irak Başbakanı Muhammed el-Sudani'nin dün yaptığı açıklamayla çakıştı. Sudani, açıklamasında, 'devletin anayasaya ve Iraklıların en yüksek çıkarlarına uygun olarak önemli kararların alınmasından sorumlu olduğunu' söyledi.
Filistin davasının, işgal altındaki topraklar ve kutsal mekânlar üzerinde kalıcı bir hak olması nedeniyle kendileri için geri adım atılamaz bir mesele olduğunu vurgulayan Başbakan Sudani, "Bahsettiğimiz ilkelerin başında milli kararlarımızın bağımsız olması geliyor" dedi.
Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:
Saldırının ilk gününden itibaren resmi tutumumuz çok net bir şekilde ifade ettik. Bunu Kahire zirvesinde de teyit ettik. Diğer ülkelerin yetkilileriyle olan temaslarımızda da tekrarlıyoruz.
Çağrı aynı zamanda Sadr'ın Irak sahnesinde verdiği "Buradayım" mesajı
Siyaset bilimci İsam el-Faili, Sadr'ın çağrısının muhaliflerini utandırmaya yönelik bir girişim olduğunu düşünse de Sadr'ın aynı zamanda ABD Büyükelçiliğinin kapatılması gibi bir adım atılmasında kendisinin önemli bir itici güç olduğuna inandığını söyledi.
Faili, Sadr'ın parlamentodaki Sadr Bloğu'nu da 2020 yılında o dönemde İran'a yakın silahlı gruplarla güçlü etkileşimler içinde olmalarına rağmen ABD askerlerinin çekilmesi yönünde oy kullanmaya ittiğini hatırlattı.
Faili, Sadr'ın son çağrısıyla ve özellikle de Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin çoğunun bu çağrıya yanıt vermemesi nedeniyle muhaliflerini utandırmayı başardığını belirtti.
Sadr'ın çağrısına Temsilciler Meclisi'ndeki 300'den fazla milletvekilinden yalnızca 37'sinin karşılık verdiğini de sözlerine ekleyen Faili, Sadr'ın son çağrısının etkisinin bu kadarla kalmadığını, uzun bir aradan sonra halen Irak'ın siyaset sahnesinde olduğu mesajı da verdiğini belirtti.
Son olarak ülkedeki tüm siyasi partilerin ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğini kapatmanın Irak'ta Batı diplomasisinin varlığına sona vermek anlamına geldiğinin farkında olduğunu söyleyen Faili, "Bu konu, ülkeyi büyük ve sonu olmayan bir krizin tam ortasına atacak ve son dönemde büyük sıkıntılar yaşayan ülke ekonomisini de doğrudan etkileyecektir" dedi.
Independent Arabia