İsrail ve Hizbullah arasında ertelenen çatışma

"İsrail'deki mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda dış tehditler değil, gergin iç seçenekler üzerinde çalışmak İsrail’in kendi çıkarına olacaktır"

İsrail'e karşı gerçekleşen mevcut çatışmada İslami Cihad Hareketi ya da Hamas Hareketi değil Hizbullah ana oyuncu konumunda bulunuyor / Fotoğraf: AFP

İsrail ve Hizbullah arasındaki dolaylı medyatik ve siyasi çatışma olgusu, iki taraf için de siyasi ve stratejik bir manevra alanına girdi.

Özellikle tarafların sınır bölgesinde yaşanan gerginlik, her iki taraftan da neler olduğuna dair yapılan açıklamalar, ister Fransız ister Amerikalı olsun arabulucuların sınır hattına girmesi ve her iki tarafın da başlattığı genel anlaşmazlıkların ardından durumu yatıştırmaya yönelik girişimlerin gerçekleştirilmesi bu alanda gerçekleştirilen manevralardan.

Son olarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail istihbaratı ve ordusundan birçok şahsiyet ve liderin katılımıyla çeşitli oturumlar, güvenlik istişareleri ve kuzey arenasına ilişkin bir durum değerlendirmesi gerçekleştirdi.

Hizbullah'a, olayları askeri savaşa sürüklememesi için ölçülü bir şekilde yanıt verme çağrısı yapılırken, geçen yıl ABD'nin arabuluculuğuyla deniz sınırlarının çizilmesinin ardından iki ülke arasındaki kara sınırlarının çizilmesi için de üçüncü bir tarafın arabuluculuğuna çağrı yapıldı.

Bununla eş zamanlı olarak Hizbullah, Lübnan'ın güneyindeki Armati bölgesinde taktiksel bir hamle gerçekleştirdü ve Lübnan'ın dikkatini çeken girişimlerde bulundu.

Öyle ki Hizbullah'ın muhalifleri, bunu Lübnan'ın egemenliğine bir tecavüz olarak gördü ve Hizbullah'ın cumhurbaşkanı adayının şansını arttıracağını vurguladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Toplu sözleşme

İsrail'deki siyasi ve stratejik düzeydeki yetkililer, İsrail'in Hizbullah ile arasındaki mevcut askeri çatışmadan kaçınmanın gerekliliği konusunda neredeyse hemfikir.

Bununla beraber siyasi istikrarsızlık, Hizbullah ile açık bir çatışmaya girme korkusu ve Hizbullah'ın halen bir uzlaşı yaklaşımının olmaması ışığında çatışmasızlığın sürdürülmesi gerekliliğine odaklanılması hususunda da bir konsensüs bulunuyor.

Öyle ki İsrail'e karşı gerçekleşen mevcut çatışmalarda İslami Cihad Hareketi ya da Hamas değil, Hizbullah ana merkezde yer alıyor.

İsrail askeri kaynaklarına göre, Hizbullah halen silahlanmaya devam ediyor. Hizbullah'ın büyük bir füze kapasitesine sahip olmanın yanı sıra İsrail semalarına her gün onlarca füze yağdırma kapasitesi de bulunuyor.

Bu durum, olası bir çatışma bağlamında yapılan önerilerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirebilir.

Özellikle değerlendirilebilecek tüm fırsatlar, teorik zeminde mevcut olup biten olaylar bağlamında hazırlanabilir.

İsrail, karşılıklı ilişkiler düzlemindeki sabitelerini kaybedeceği bir çatışmaya girmemeye, bu bağlamda rasyonel ilişkiler kurmak zorunda kalacağı muhtemel ve hakiki senaryolara kendini hazırlamalı.

Lübnan-İsrail sınırında görev yapan Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) yönetiminin bu hamlesi, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea'nın önderliğinde Lübnan ile İsrail arasındaki deniz sınırını belirleyen anlaşmanın imzalanmasından bu yana istikrara kavuşan bölgedeki durumun daha da kötüleşmesi ihtimalini bertaraf etmek amacıyla atılan bu adımla aynı zamana denk geldi.

Lübnan'ın güney sınırında gerginliğin tırmanması ve Hizbullah ile İsrail arasında askeri bir gerilim yaşanması korkusuyla Lübnan'ın güneydoğusundaki Ghajar kasabasının etrafına dikenli tel örgü ve beton duvar örüldü.

Hizbullah, İsrail'in Ghajar'daki hamlesine açık bir yanıt olarak işgal altındaki Shebaa Çiftlikleri bölgesinde iki askeri kamp kurarken, Fransa olası çatışmaları durdurmak için İsrail ve Hizbullah arasındaki müzakere hattına girmeye çalıştı.

Paris'in bu girişimi, Fransa'nın Lübnan krizini çözmek için önerdiği tüm çözümlerin başarısız olduğu bir dönemde geldi.

Bununla birlikte Fransa'nın bu girişiminin, özellikle Total şirketinin Lübnan'daki sahalarda doğalgaz arama çalışmalarına başlaması da göz önüne alındığında, kendi ekonomik çıkarlarını korumaya yönelik olduğu söylenebilir.

Bazı gözlemciler, özellikle Hizbullah'ın sağlam bir zeminde durduğu düşünüldüğünde, Fransa'nın bu müdahalelerinin ne derece başarılı olabileceği konusunda soru işaretleri olduğunu belirtti.

Ayrıca, Hizbullah ve İsrail arasındaki sınırlarda iki haftadır üst üste bir beklenti ve temkinlilik hali hüküm sürüyor.

Bu durum, Hizbullah ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin karşılıklı uyarıları ışığında, Güney Lübnan'ın doğu kesiminde, Hula'nın karşısındaki Tel İbad ekseninden başlayarak Metula'ya bitişik olan el-Vazani Marjayoun Ovası üçgenine kadar uzanan ve Adisa tepeleri ile Fatıma Kapısı'ndan geçen sınır hattı boyunca netleşmiştir.


Askeri düzey

Özellikle İsrail'in daha önceki çatışmalarda sahip olduğu siyasi fırsatlara sahip olmaması nedeniyle askeri düzeydeki yetkililer, olup bitenlerin en önemli unsuru olan caydırıcılık stratejisine geçilmesi gerektiğine inanıyor.

İç cephe zayıf bir halde ve askeri liderlerin çoğu, ülkedeki genel istikrarsızlık ve bunlarla başa çıkmak için siyasi bir çözümün yokluğu sebebiyle bulundukları makamlarda halen yeniler.

Bu olgu da iç cephenin çalkantılı ve istikrarsız olduğunu teyit ediyor. İç cephe, şu anda gerekli olmayan bir çatışmaya girmek yerine doğal seyrine oturtulması gereken bir dizi karmaşık durumun hesabını yapmak zorunda.

İsrail ordusunun askerî istihbarat birimi Aman, siyasi düzeydeki değerlendirmelerin Hizbullah'ın, işleri uçurumun eşiğine getirmek için çalışmakla suçlanması ışığında yol açtığı gerginliği artırdığını düşünüyor.

Aynı şekilde Aman, bu değerlendirmelerin maliyetli seçenekler çerçevesinde dile getirildiğine inanıyor.

Öyle ki sınır arazilerindeki Fransız cumhurbaşkanlığı girişimi ile İsrail ihlalleri arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Fransa yönetimi, gerçekleştirdiği girişimi Tel Aviv'de değil, Beyrut'ta duyurmalıdır.

Mavi Hat, 2000 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından çizildi. Uluslararası sınırlarla örtüşmeyen birden fazla yer ortaya çıktı. Öyle ki bir sınır hattı değil bir geri çekilme hattı başlatıldı.

Bu noktada Lübnanlıların hedefi, Mavi Hat'tın uluslararası sınırlarla uyumlu hale gelmesiydi. Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlemci Gücü (UNDOF), 425 sayılı kararın uygulanmasına yönelik Lübnan-Uluslararası konuşlanma planına tabi olmayan bu bölgedeki merkezileşmeyi reddetti.

Zaten bu bölge Suriye toprakları içinde yer alıyor. BM daha öncesinde de Lübnan hükümetine, özellikle Lübnan'ın güneyinin işgalden kurtarılmasından sonra, Shebaa Çiftlikleri ve Kfar Saba Tepeleri'nin Lübnan'a ait olduğunu kanıtlayan bir belgeyi imzalaması için Suriye hükümeti ile iletişim kurması talimatını vermişti.

Dolayısıyla İsrail'de kamuoyunun endişesinin kaynağı sadece Hizbullah'ın İsrail'in güvenliğine yönelik oluşturduğu tehlike ve tehditler değil, aynı zamanda kapsamı ve şekli ne olursa olsun, çizilmiş veya belirlenmiş, mevcut çatışmaların devam etmesi veya bir çatışmaya dönüşmesi halinde tehdit seviyesinin ne olabileceği ile de bağlantılıdır.

İsrail'in mevcut tehditleri ise yerel para biriminin satın alma değerinin yüzde 90'ından fazlasını kaybettiği, yoksulluk ve işsizlik oranlarının arttığı Lübnan'ın son on yıllar boyunca dünya genelinde yaşanan en kötü ekonomik krizlerden birine sürüklendiği bir döneme denk gelmektedir.


Temel sorunlar

Askeri düzeyde üzerinde çalışılan temel sorun, Lübnan cephesini bir süreliğine etkisiz hale getirmek ve gerilimi tırmandırmamak ya da sadece iç konumla ilgili olmayan birtakım nedenlerden dolayı orayı kızıştırmamaktır.

Ancak şu anda Filistin Yönetimi ve hatta Gazze Şeridi'ne yönelik genel sükunete odaklanan ve Gazze Şeridi'ndeki ve Batı'daki Filistin tarafına yönelik kriz durumunu hafifletecek çözümler öneren İsrail hükümetinin kademeli seçenekleri de var.

Bu, Lübnan cephesinin başka herhangi bir tehdide değil, öncelikle Hizbullah tehlikesine karşı koymaya odaklanacağı mevcut aşamanın başlığı olacaktır.

İsrail hükümeti, bazı bakanların itirazlarına ve çekincelerine rağmen, bizzat Başbakan Netanyahu'nun öncülük ettiği öne çıkan hükümet yaklaşımına bağlı olarak askeri değil, siyasi ve ekonomik bir yaklaşıma doğru ilerliyor.

Filistin tarafı ise şu anda iç cepheyi tehdit edebilecek bir durum karşısında herhangi bir müdahaleyi istemeyen, ancak hükümetin zayıf değil, daha ziyade uyumlu bir yapıya sahip olduğunun bilincinde olan bir ülke olarak hareket ediyor.

Kuşkusuz öngörülebilir gelecekte olası herhangi bir çatışmanın şeklini ve modelini doğrulamak için dış seçenekler yerine gergin iç seçenekler üzerinde çalışmak da kendi çıkarınadır.
 


İsrail ordusu, güvenlik düzenlemeleri ve tehdit haritasının yeniden yapılandırılmasına tanık olduğu, kaybedebileceği yahut güvenlik durumuna veya stratejik yorgunluğa maruz kalabileceği bir çatışmaya girişmesinin kendi çıkarına olmadığı, özellikle de Hizbullah'la yüzleşmek kolay olmadığı için halen alarm durumunda.

Bu konu olup biteni etkileyebilir, arabulucuların hareketini engelleyebilir, deniz sınırı anlaşmasının uygulanmasını durdurabilir ve arabulucu ABD'yi hayal kırıklığına uğratabilir.

Ayrıca kara sınırlarının çizilmesini engelleyebilir ve bölgedeki İsrail ittifaklarının modelini etkileyebilir.

Bu da ister borsada ister sermaye çekmede olsun, iç çevrenin karşı karşıya olduğu gerçek ekonomik kayıplar ve İsrail pazarında faaliyet gösteren teknolojik ve girişimci şirketler üzerindeki etkisi ışığında, şu anda daha fazla İsrail kaybının meydana gelmesine yol açabilir.

Aslında Mavi Hat, sınırların çizilmesi ya da sabitlenmesi değil, bir geri çekilme hattıdır.

Lübnan'ın Filistin tarafıyla olan güney sınırı güneybatıda Nakura'dan başlıyor ve güneydoğuda Vazzani Nehri'nde bitiyor.

Biden yönetiminin, Lübnan sularında gaz arama çalışmalarına başlamanın, ülke içinde bulunduğu yıkıcı ekonomik krizden çıkmaya çalışırken Hizbullah'ın dizginlenmesine yardımcı olabileceğine inandığı vurgulanıyor. İsrail güvenlik yetkilileri de bu değerlendirmeye katılıyor.


Kritik değerlendirmeler

Dolayısıyla İsrail'de siyasi ve güvenlik düzeylerinde maliyet, getiri ve harcamaların sadece kısa vadede değil uzun vadede de İsrail'in çıkarları çerçevesinde işlemeyebileceğine dair genel bir kanaat var.

Bu da İsrail'i, genel eğilimleri etkileyebilecek açık seçeneklerden oluşan bir kısır döngü içinde dönmeye devam etmeye itebilir.

Bunun yerine, tüm İsrail halkına ulusal dokunulmazlık sağlayan ordu içinde daha fazla gerilimin yaşanmasını önlemek için siyasi istikrar sağlanmaya çalışılmalıdır.

Bu nedenle Lübnan-İsrail sınırında yaşananların öncelikle Hizbullah'a karşı bir caydırıcılık stratejisi dayatması ve İsrail'in güvenliğine yönelik tehdidini önlemek için etrafındaki ilmiği sıkılaştırması gerekiyor.

Hem Şin Bet'in hem de Aman'ın uyardığı şey budur ve bu İsrail'i etkileyen daha kritik ve kalıcı bir krize yol açacaktır.


Sonuç:

Hizbullah ile İsrail arasındaki krizin sadece sınır, kamp, takip noktası ya da diğer detaylardan ibaret olmadığı açık.

Mesele daha ziyade, bir devlet olarak Lübnan'ı ilgilendirebilecek olaylara ilişkin tam bir Lübnan yaklaşımının yokluğunda, iki ülkenin çıkarlarını şekillendirecek önerilen çerçeveler açısından nelerin geleceğiyle ilgili.

Siyasi bir grup olarak Hizbullah'ın İsrail ile sınır bölgesinde olup bitenlerde üstünlüğü yok.

Olan bitenle ilgilenen tarafların kendi hesapları ve değerlendirmeleri olması ve (ister Hizbullah ister İsrail olsun) her iki tarafa yönelik pozisyon ve politikalarını gözden geçirmeye çalışmaları dikkat çekicidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Muhammet Furkan Yeşil

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU