Bu sıcak yaz günlerinde, genelde Batı'nın ve özel olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni stratejik yönelimini anlamaya çalışıyorum.
Bu amaçla, karar alma merkezlerinin yayınladığı raporlardan ve Batı'nın en önemli bazı üniversitelerinin araştırma ve inceleme merkezleri tarafından yayınlanan üç aylık süreli yayınların birkaçı arasından olabildiğince fazlasını okumakla meşgulüm.
Biri ekonomik diğeri ise ayrıcalıklı askerî-siyasi olmak üzere oldukça önemli iki temel sonuca varmak mümkün.
Birinci nokta, ekonomi ve üretim yapısında yapay zekâ sisteminin kullanımındaki gelişmeyle doğrudan alakalı.
Bu sistem; üretimin, değerin ve kalitenin ölçütü olacak ve genel olarak ucuz işgücünün olduğu ülkelere göç eden sanayilere karşı zafer ve rekabet avantajı sağlamak için geliştirilecektir.
Bu, teorik olarak şu anlama gelir: Çok çok hassas bir yapay zekâ sistemi tarafından kontrol edilen robot sistemi; en önemli giysileri, spor ayakkabıları, cep telefonlarını, bilgisayarları, mobilyaları ve arabaları üretebilecek ve böylece Vietnam, Çin, Bangladeş ve diğer ülkelerdeki binlerce işçiyi bir anda işsiz bırakacaktır.
Çin ile artan şiddetli rekabet ve Batı'daki siyasi çevrelerde artan korumacı tonun yükseldiği bir ortamda bu sistem, Batı'nın ve özellikle Amerika'nın kimsenin insafına bakmadan ürettikleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlayacaktır.
İkinci nokta daha karmaşık, çünkü Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın sonuçlarıyla alakalı. Batı kampı, büyük bir silah cephanesini, büyük ve profesyonel bir orduya karşı gerçek bir savaşta fiilen test etmek için bu savaştan faydalandı. Bu sayede Rusların askerî ve istihbarat yetenekleri hakkında büyük bir istihbarat bilgileri elde edebildi.
Sovyetler Birliği tarihî olarak komünist Çin'i en azılı rakibi olarak görüyor ve askerî güçlerinin üçte ikisinden fazlasını Çin sınırlarında konuşlandırıyordu (Çin de öyle yapıyordu). Bu yüzden Amerika, bilhassa Putin sonrası dönemde Rusya ile Çin arasındaki rekabet ruhunu beslemeye yatırım yaptı. ABD'deki karar mercileri arasında, Rusların kendilerini Batı'ya ait hissettikleri, onlar gibi oldukları ve Batı dünyası sakinleri gibi maddi tüketim hayatının hayalini kurdukları yönünde yaygın bir kanaat söz konusu.
Dolayısıyla geleceğin liderliği, sert ve acıtıcı ekonomik yaptırımların ağırlığı altındaki kırılgan durumundan faydalanarak Rusların petrol, maden ve çeşitli doğal kaynak alanlarında kendisi için ucuz bir tedarikçiye dönüşmesinden duyduğu mutluluğu saklamayan Çin'e karşı silahlanmada ve ekonomide stratejik bir destek verip onun Batı yönelimini pekiştirecektir.
Batı da Çin'in, Sibirya bölgesinin doğusundaki Çin topraklarının önemli bir kısmını işgal eden ve en meşhuru Vladivostok olan büyük ve önemli sanayi şehirlerini elinde tutan Rusya'ya karşı sabrının tükeneceğine güveniyor. Yani Çin ile Rusya arasındaki karşılaşma, an meselesi.
Bu yüzden Batı, Çin-Rusya cephesinin bu iki ülke için daha önce olduğu gibi en sıcak cephe olmasını çok istiyor.
Batı, robotlarda gerçek bir gelişmeyle yapay zekâ sisteminin çok büyük oranda istihdam edilmesine ve büyük ülkelerin ekonomileri için mümkün araçların ve yolların yeniden düzenlenmesini sağlamak için kuantum hesaplamanın pratik uygulamasına dev bir yatırımda da bulunuyor. Böylece daha önce tarım ve ardından sanayi devriminde, ondan sonra da dijital devrimde olduğu gibi uçurumu yeniden genişletmeye çalışıyor.
Çin'in, dünün rakibi, yarının düşmanı ve bugünün müttefiki ile meşgul olduğuna dair bir bahis de var. Bu, Çin'deki ekonomik harcamaların önceliklerini güvenliğe ve askerîye yönlendirme ve bununla Çin'in küresel ekonomi düzeyindeki rekabet gücünü fiilen zayıflatma anlamına gelecek. Bu durum, söz konusu değişikliklerden etkilenebilecek çok sayıda ülkenin önceliklerini yeniden düzenleyebilir.
Geriye Batı'da ve özellikle Amerika'da stratejik karar alma mekanizmasında olup bitenleri okuma girişimi kalıyor. Zira onlar, her zamanki gibi etki oluşturmak, olay üretmek ve en önemli fayda ve kazanımları elde etmek için bu olaylardan en iyi şekilde faydalanmakla meşguller. Bunları dikkatli bir şekilde okumak çok önemli. Çünkü ABD'de olanlar genellikle orada kalmayıp başkalarını da etkiler.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish