İran ve ABD arasındaki müzakereler gerginliği azaltıyor mu yoksa siyasi bir saatli bomba mı?

Müfettişler, genellikle bir süpermarket büyüklüğünde olan uranyum zenginleştirme tesislerinin yerini belirlemede büyük zorluklarla karşılaşıyor

Gözlemciler, önerilen nükleer kısıtlamaların ve zenginleştirme faaliyetinin yüzde 60'ta durdurulmasının kabulünün, Tahran'ın nükleer silah edinmesini engellemeye yetmediğine inanıyor / Fotoğraf: AFP

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, en azından "Tahran'ın nükleer programını frenleme ve İranlı milislerin Suriye'deki ABD kuvvetlerine yönelik saldırılarına son verme" umuduyla İran rejimiyle dolaylı ikili müzakereler yürütüyor.

Washington'un İran'ın milyarlarca dolar değerindeki dondurulmuş varlıklarının bir kısmına erişmesine izin vermesi karşısında Tahran, İran'da hapsedilen üç ABD vatandaşını serbest bırakmayı kabul edecek. 

ABD'li, Avrupalı ve bölgesel yetkililere göre bu görüşmeler birkaç ay önce başladı. Ancak amacı, eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde İran ve büyük güçler arasında imzalanan nükleer anlaşmayı canlandırmak değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail gazetelerinin içinde bulunduğumuz haziran ayında ilk kez ABD ile İran arasında yakında imzalanacak bir anlaşma hakkında haber yapmasının ardından Biden yönetimi yetkilileri, bu diplomatik çabayı küçümsemeye ve çabanın sınırlı olduğu yanıtını vermeye çalıştı.

Ancak basında çıkan haberlere İsrail hükümetinin ve bazı ABD'li milletvekillerinin açık eleştirileri eşlik etti.

Adı açıklanmayan üst düzey bir Avrupalı diplomat, Washington Post'a yaptığı açıklamada ABD'nin Avrupalı ortaklarının devam eden müzakerelerin sonucundan tam olarak emin olmadıklarını söyledi.

Diplomat ayrıca, ancak İran'ın nükleer programını tüm hızıyla sürdürmesi durumunda bir krizden kaçınmanın zor olduğunu çok iyi bildiklerine dikkati çekti. 


"Nükleer kaçış"ın zamanlaması hakkında endişeler büyüyor

Washington Post'un haberine göre ABD'li yetkililer, nükleer program ve Suriye cephesindeki müzakerelerde ilerleme olmazsa, Washington'un ABD'yi misilleme saldırılarından kurtarmak ve İran tarafıyla diplomatik müzakereler için baskı yapmaktan başka çaresi olmayacağı konusunda ısrarcı. 

Bilgi sahibi bir kaynak, "Görüşmelerin gerginliği azaltmak için olması gerekiyor" dedi.

Kaynak, Washington Post'a yaptığı açıklamada, ABD gelecek yılki başkanlık seçimlerine yaklaşırken Biden yönetiminde kimsenin, bu yılın bu yarısında ve gelecek yıl kötü bir şey olmasını istemediğini belirtti.

İran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı çerçevesinde uranyum zenginleştirme oranını yüzde 3,67'de tutmayı kabul etmişti.

ABD istihbarat raporları ise İran'ın bu eyleminin İran'ın nükleer bomba yapmak için gerekli malzemeleri elde etmesini veya 'nükleer kaçışı' en az bir yıl geciktirebileceğini belirtti.

ABD'nin nükleer anlaşmadan geri çekilmesinden bu yana İran rejimi, yüzde 60 saflık oranında uranyum zenginleştirmeye devam etti.

Şu an ise bir nükleer kaçış için zaman çerçevesinin sadece birkaç haftaya indiği tahmin ediliyor.

Merkezi Washington'da olan Stimson Araştırma Merkezi'nin bir üyesi olan ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) İran'ın nükleer programını denetleme ekibinin eski başkanı Olli Heinonen, "Mevcut müzakerelerde gündeme getirilen nükleer kısıtlamalar ve uranyum zenginleştirmenin yüzde 60 oranında durdurulmasının kabulü, İran rejiminin nükleer silah edinmesini engellemeye yetmiyor" dedi.

Washington Post'a konuşan Heinonen, "Mevcut uranyum stoku ve çok sayıda yer altı santrifüjü nedeniyle, uranyumun yüksek saflıkta zenginleştirilmesi için zaman çerçevesi hala kısadır. Bu nedenle İran rejiminin nükleer silah yapmaya karar verip vermediğini bilmek mümkün değil" ifadelerini kullandı.

Heinonen ayrıca, İran rejiminin tam işbirliği ve UAEA'nın tam denetimi olmadan, "Müfettişler, genellikle bir süpermarket büyüklüğünde olan küçük zenginleştirme tesislerinin yerini belirleyebilir mi?" sorusunun gündemde olmaya devam edeceğine inanıyor.


Gerginliğin tırmanması karşısındaki tehlikeler

Haberlere göre Washington ile Tahran arasındaki görüşmeler, geçen mart ayında Suriye'deki ABD kuvvetlerine yönelik insansız hava aracı saldırısından birkaç hafta sonra başladı.

Saldırı ABD'li bir müteahhidin ölümüyle sonuçlanmıştı. Birkaç saat sonra ABD güçlerinin Suriye'deki bir İran tesisine düzenlediği misilleme saldırıda Tahran'la bağlantılı bazı unsurlar öldürüldü ve ardından İran rejimi, ABD tarafına müzakereye hazır olduğuna dair sinyaller gönderdi.

Bu ana kadar İran rejimi yetkilileri ile ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Ortadoğu işlerinden sorumlu yetkilisi Brett McGurk arasında Umman Sultanlığı'nda iki görüşme yapıldı.

Bilgi sahibi kaynaklara göre McGurk, Tahran'a, İran rejiminin izlediği yolun, uranyum oranını yüzde 60'a çıkarmanın ve nükleer tesislerin denetimini engellemenin, daha fazla müzakereye ve yaptırımlarda indirime yol açmayacağını söyledi.

Washington Post'un haberine göre İran hapishanelerinde tutuklu bulunan ABD vatandaşlarıyla ilgili devam eden müzakereler, nükleer anlaşmadan ayrı ve İsviçreli yetkililer aracılığıyla yürütülüyor.

Ancak McGurk, İran cezaevlerinde tutuklu bulunan ABD vatandaşları serbest bırakılmadıkça ve Tahran, 2007'de emekli FBI ajanı Robert Levinson'un ortadan kaybolmasıyla ilgili bir açıklama yapmadıkça diğer meselelerde gerçek bir ilerleme olmayacağını belirtti.

İran'da tutuklu bulunan ABD'lilerle ilgili müzakerelerde ilerleme kaydedildiği bölge yetkilileri tarafından da doğrulandı.

Umman Dışişleri Bakanı Bedreddin el-Busaidi, 'Al-Monitor' gazetesine verdiği bir röportajda, ABD ve İran taraflarının bu konuda anlaşmaya yakın olduklarını ve ABD vatandaşlarının serbest bırakılmasının dondurulan İran fonlarının bir kısmının serbest bırakılmasına bağlı olduğunu söyledi.
 


Siyasi saatli bomba

7 milyar dolar olarak tahmin edilen İran varlıklarının bir kısmının iki Güney Kore bankasında dondurulması dikkat çekici.

Aynı şekilde Biden yönetiminin İran'da tutuklu bulunan vatandaşlarının serbest bırakılmasından bazı siyasi kazanımlar elde edebileceği de doğru.

Ancak yönetim dondurulan İran varlıklarını serbest bırakırsa, ülke içerisinde ve İsrail'de güçlü siyasi muhalefetle karşılaşacak.

Washington Post'a göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta İsrail kabine toplantısında, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı telefon görüşmesine atıfta bulunarak, "İsrail'in İran'la nükleer anlaşmaya geri dönme konusundaki olağan tutumunu tekrarladım. Zira bu İranlıları durdurmayacak, daha ziyade Tahran'ın İsrail sınırında bulunan ve Ortadoğu'da kendisiyle bağlantılı terör örgütlerine mali destek sağlamasına olanak tanıyacak" açıklamasında bulundu.

Buna rağmen yayınlanan haberler, İsrail Başbakanının gizli toplantılarda Umman'da devam eden müzakerelerin potansiyel etkisini küçümsediğini gösteriyor. İsrail medyasının geçen salı günü Knesset'te kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen Savunma ve Dış İlişkiler Komitesi toplantısına katılanlardan aktardığına göre Netanyahu, potansiyel anlaşmayı nükleer anlaşmaya (Kapsamlı Ortak Eylem Planı) kıyasla daha kabul edilebilir olarak nitelendirdi.

İsrail Başbakanı ayrıca, "Bu bir nükleer anlaşma değil, bu küçük bir anlaşma ve bununla nasıl başa çıkacağımızı bileceğiz" dedi. 

 

DAHA FAZLA HABER OKU