Nereye gömüleceğiz?
Öldükten sonra çocuklarımıza ne bırakacağız?
Bu sorular, merhum şair Mahmud Sami Barudi'nin torunu Kamariya Hasan Murad'ın, kalp kırıklığı ve acının karışımıyla dile getirdiği ve ölümden sonra bizden geriye kalanların akıbetiyle ilgili olarak geride büyük soru işaretleri ve belirsiz bir gelecek bırakan sarsıcı sorular.
Murad, Mısır devletinin hedeflediği imar planları çerçevesinde dedesinin mezarının yıkılıp bir yerden başka bir yere taşınmasına yönelik girişimleri reddettiğini ifade etti.
Barudi'nin torununun yaşadığı o endişe ve beklenti anları, bazı mezarlıkların yıkılıp içindeki kalıntıların taşınması kararından etkilenen birçok aile tarafından da yaşanıyor.
Karar, Mısır'ın başkenti Kahire'nin ortasında bulunan tarihi Kahire bölgesinde bir kalkınma ve kentsel değişimin başlangıcı olmayı hedefliyor.
Rahmetli dedesinin tarihi 280 yıldan daha eski olan mezarının üzerine 'kaldırıldı' levhası konulduğunu öğrendiğinden beri Kamariya, altüst olmasına neden olan büyük bir şok yaşıyor.
Independent Arabia'ya konuşan Kamariya Hasan Murad, "İlgili makamların rahmetli dedemin mezarını yıkmak istediklerini öğrendiğim için psikolojik olarak kötü durumdayım ve uyuyamıyorum. Tek korkum, kendimin ve çocuklarımın gömüleceği bir yer bulamamak. Şimdiki en büyük dileğim babamın, annemin ve dedemin yanına gömülmek" dedi.
Birkaç gün önce Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Mısır'ın büyüklerinin ve sembollerinin kalıntılarını içeren bir yapı olması ve ulusun yükselişine olağanüstü katkılar sağlaması için uygun bir yerde Ebediler Kabristanı'nın kurulması talimatı verdi.
Talimat, halihazırda kabirlerde bulunan sanatsal içerikli eserlerin korunması için bir müze kurulmasını ve Başbakan başkanlığında bir komisyonun oluşturulmasını da içeriyor.
Komisyon, Eski Kahire'nin Seyyide Nefise ve İmam Şafii bölgelerindeki mezarların nakli ile ilgili durumu değerlendirmek için ilgili tüm makamları, uzman arkeologları ve mühendislik danışmanlık ofislerini içerecek.
Bu da ebedileri seçme mekanizmaları, mezarlığın yeri, üzerinden uzun yıllar geçmesi sonrasında sembollerin kalıntılarının nasıl belirleneceği ve oluşturulan komitenin görevlerinin doğası hakkında birkaç soruyu gündeme getirdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu hamlelerle eş zamanlı olarak yaygın bir kızgınlık ve öfke dalgası baş gösterdi.
Öyle ki ölen şahsiyetlerin ve düşünürlerin aileleri ve yazıları aracılığıyla Mısır'ın önde gelen entelektüelleri ve kamuya mal olmuş isimleri, tarihi mezarlıkların yıkılmasını ve ölülerin kalıntılarının başka bir yere taşınmasını reddettiklerini ifade etti.
Sosyal medya organlarında da konuyla ilgili çeşitli kampanyalar başladı. Başbakan ve birkaç bakana hitaben brifing çağrıları yapıldı, tarihi mezarlıkların yıkılmasından vazgeçilmesi, bölgenin turistik bir cazibe merkezi olarak kullanılabilmesi için başka alternatiflerin araştırılması talep edildi.
'Kaldırma' kelimesi, son zamanların en sinir bozucu kelimelerden biri haline geldi. Yıkım kürekleri karşısında yükselen ve bazılarını etkileyen ret çığlıklarının ardından tarihi mezarlıklar, imar çekici ile miras örsü arasında kalmış durumda.
"Kabul edilebilir bir fikir, ancak..."
Kamariya'ya göre ebediler için bir mezarlık yapılması iyi ve kabul edilebilir bir fikir, ancak İmam Şafii mezarlığındaki İbn el-Ferid Caddesi üzerinde 800 metrelik bir alanda bulunan dedesinin mezarlığının yıkılmasını reddediyor.
İtirazının ise üç yıl önce defnettiği eşi ve bir buçuk yıl önce defnettiği annesi olmak üzere ölen çok sayıda aile üyesini içermesi de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden kaynaklandığını söyledi.
Ayrıca merhum dedesinin kalıntılarının, aynı mekânda kendisi ile birlikte bulunan diğer aile bireylerinden ayırt edilmesinin zor olmasının yanı sıra, mekânın sahiplenilmesi ve tahrip edilmemesi gereken tarihi değer ve statüye sahip olduğuna da dikkati çekti.
Barudi'nin torunu, birçok ailenin yaşadığı duruma ilişkin şaşkınlığını dile getirirken, "Bütün dünya tarihi satın almak ve ona sahip çıkmak için yarışıyor. Biz ise burada onu yok etmeye çalışıyoruz. Korunması gereken uzun bir tarihimiz ve kadim bir medeniyetimiz var" dedi.
Kamariya, devletin yeni vefat edenler için başka bir yerde yeni bir mezarlık kurması şartıyla, çok sayıda Mısır sembolünü, düşünürünü ve büyüklerini içerdiği için ebediler mezarlığının İmam Şafii ve Seyyide Nefise bölgesinde bulunmasını önerirken, "Dedemin mezarının yıkılmaması ve cenazesinin nakledilmemesi için son ana kadar mücadele edeceğim" şeklinde konuştu.
Yıkım kürekleri
Barudi ailesi, tarihi mezarlığın kaldırılma girişimlerine direnirken, merhum yazar Yahya Hakkı'nın Seyyide Nefise Camii'nin hemen arkasında bulunan türbesi yıkım kürekleriyle yıkıldı.
Cenazeler ise başkent Kahire'den yaklaşık 55 kilometre uzaklıktaki 10 Ramazan Şehri mezarlığına nakledildi.
Merhum yazarın kızı Noha Yahya Hakkı, medya organlarına yaptığı açıklamada babasının mezarlığının yıkılma ve cenazenin nakledilme sürecini durdurmak için çok uğraştığını, ancak başaramadığını söyledi.
Noha, mezarlığın yıkılarak, kalıntıların Kahire'nin kuzeydoğusundaki 10 Ramazan bölgesine nakledildiğine dikkat çekti.
Noha Yahya Hakkı, "Hayatımın en zor anlarından biriydi ve çok acı bir deneyimdi. Babamın naaşının tüm ailemle birlikte bulunduğu mezarlığın yıkılması nedeniyle psikolojik bir kriz ve ıstırap yaşadım. Ama yeni mezarlığı ziyaret eden bir aile üyesinden her şeyin yolunda olduğunu öğrendim" dedi.
Noha, Ebediler Kabristanı kurma fikrinin iyi olduğunu ve Fransa, İspanya gibi dünyanın bazı ülkelerinde ve doğu bloğunun bazı ülkelerinde böyle bir şeyin var olduğunu söylerken, bunun Mısır'ın sembollerine ve büyüklerine bir övgü olarak kabul edildiğini belirtti.
Mısır'ın tarihi sembolleri için bir müze kurma fikrinin ise gerekli olduğuna vurgu yapan Noha, önceki dönemlerde bunun için çağrıda bulunduğunu hatırlattı ve çağlar boyunca elde ettikleri başarıları sergilemek için farklı dilleri içermesini önerdi.
Göklerin arpından Arap edebiyatının öncüsüne
Mısır'daki tarihi mezarlıkların tanık olduğu tartışmalı durumdan, ailesi mezarlığının yıkılmasını durdurmak için müdahale etse de 'Göklerin arpı' lakaplı Şeyh Muhammed Rıfat'ın kabri de kurtulamadı.
Kısa süre sonra Kahire Valiliği, mezarlığın kaldırılmasıyla ilgili öne sürülenleri reddeden bir bildiri yayınladı veya merhumun ailesinden, masrafları kendilerine ait olmak üzere mezarlığın nakledilmesini talep eden bir mektup gönderildiğini açıkladı.
Ayrıca Kahire'nin güneyindeki el-Halife mahallesinin et-Tunusi bölgesinde yer alan 'Arap edebiyatının öncüsü' Taha Hüseyin'in mezarlığı da Mısır'da kamuoyunu meşgul eden ve son aylarda yaygın bir kafa karışıklığına neden olan en önemli konulardan biri oldu
Zira yetkili makamların yeni yollar inşa etmek üzere yeni bir projenin parçası olarak bu mezarlığı yıkmayı planladıklarına dair haberler yayımlandı.
Geçen saatlerde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Büyük Kahire'deki bir dizi yolu geliştirme çalışmalarını teftiş etmek üzere bölgeye ziyarette bulundu.
Ziyarette yaptığı açıklamada Sisi, el-Mukattam ve el-Maadi bölgelerindeki Yaser Rizk ekseni ile şehir merkezleri de dahil olmak üzere medeniyetler eksenini birbirine bağlayan köprüye Dr. Taha Hüseyin isminin verilmesi kararı alındığını belirtti. Cumhurbaşkanı, "İnsanlar bizim büyüklüğümüzü takdir ettiğimizi bilsinler" diyerek, köprüye bu ismin verildiğini söyledi.
Konuyla ilgili olarak Taha Hüseyin'in torunu Hasan ez-Zayat, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, mezarlığın üzerindeki köprü inşaatı çalışmaları sırasında kabrin korunmasından dolayı Mısır Silahlı Kuvvetleri İstihbarat Dairesi'ne teşekkür mektubu gönderdiğini açıkladı.
Zayat, "Biri bana, 'Mezarlığın üzerinde köprünün yapımını nasıl değerlendiriyorsun?' diye sordu. 'New York, Paris, Avustralya gibi diğer şehir ve ülkelerde mezarlıkların üzerine köprüler yapılıyor. Şehirleşme ve kamu yararı gerektiriyorsa sorun yok' diye yanıt verdim" dedi.
Hasan ez-Zayat, Mısırlı ailelerin geleneklerinin mezarlıkları aile evinin bir uzantısı olarak gördüğünü ve ölülerin kalıntılarının sadece ailelerine ait olduğunu dile getirdi.
Dr. Taha Hüseyin'in torunu Maha Avn ise "Taha Hüseyin'in mezarı devlet tarafından restore edildi. Bize söylenene göre yıkılmayacak ya da kalıntıları nakledilmeyecek. Kalbimiz, mezarı yıkılmakla tehdit edilen her ailenin yanında. Umarız hiçbir mezarlık yıkılmaz ve hiçbir aileden cenazelerini kaldırmak zorunda bırakılmaz. Mezarlığın restorasyonu için Mühendislik Otoritesine teşekkür ediyoruz ve Arap edebiyatı dekanının fikirlerini ve savaşlarını devam ettiren her kararı memnuniyetle karşılıyoruz" açıklaması yaptı.
Tarihi mezarlıkların yıkıldığını iddia eden fotoğraf ve yayınların yaygınlaşmasından sonra birçokları arasında oluşan öfke dalgasını yatıştırmak için hükümet, 30 Mayıs'ta bir açıklama yaptı.
Eski mezarları yıkmak için kapsamlı bir kampanya yürütmenin doğru olmadığını belirten hükümet, tüm antik mezarlığın var olduğu gibi kaldığını söyledi.
Ayrıca bir antik esere zarar veren veya bunları yok eden her türlü eylemi suç sayan 1983 tarihli 117 sayılı Eski Eserleri Koruma Kanunu'na tabi oldukları için bunlara dokunulamaz olduğunu açıklayan hükümet, devletin, yalnızca gelecek nesiller için değil, bir bütün olarak insanlık için her tür ve biçimdeki antik eseri koruma konusundaki arzusunu dile getirdi.
Ebediler kimlerdir?
Geçtiğimiz birkaç ay içinde, Mısır'ın büyüklerini içeren bir mezarlık kurmak için kültürel figürler, parlamenterler ve siyasi güçlerden erken girişimler ve çağrılar ortaya koyuldu. Bu hamlelerin başlangıcı, önde gelen siyaset düşünürü ve İskenderiye Kütüphanesi'nin eski müdürü Dr. Mustafa el-Feki ile oldu. Kendisi, geçen yıl 29 Kasım'da bir televizyon programında yaptığı açıklamalarda turistlerin hac yeri olması ve Mısır tarihindeki tüm akademisyenleri ve etkili şahsiyetleri içermesi için ebediler mezarlığının kurulmasını önerdi.
Feki, ölümsüzler mezarlığının kurulmasına yönelik cumhurbaşkanlığı direktiflerinin yayınlanmasının ardından mezarlığın, ülkenin her yönden yükselmesine katkıda bulunan çeşitli isimleri içermesi ve oluşturulan komitenin, isimleri tasnif etme ve aralarından objektif bir şekilde seçim yapma konusunda net görevleri olması gerektiğini dile getirdi.
Mustafa el-Feki, bu edebilerin, örneğin, siyasi ve kültürel düzey, devletten yüksek ödüller alan kişiler ve vatan için canlarını veren askeri kurumun kahramanları olarak yıllara ve çağlara göre çok sayıda olmaları nedeniyle farklı alanlara ayrıldığını vurguladı.
Aynı şekilde geçen ocak ayında Senato Medya Kültür ve Eski Eserler Komitesi, Milletvekili Muhammed Mecdi Ferid tarafından sunulan 'öncüleri anmak için yeni idari başkentte ileri gelenler için bir mezarlık kurulmasına' ilişkin bir öneriyi onayladı.
Öneri, bu mezarlığın, Paris'teki 'Pantheon' gibi çeşitli uluslararası deneyimler doğrultusunda inşasını içeriyor.
'Pantheon' mezarlığı, Paris'in en ünlü turistik yerlerinden biri ve ışığın başkentindeki en önemli destinasyonlar arasında beşinci sırada yer alıyor.
Yılda yaklaşık 10 milyon turist tarafından ziyaret ediliyor. Ayrıca Paris'in en ünlü mahallelerinden biri olan Latin Mahallesi'nde yer alıyor.
16'ncı yüzyıldan beri filozoflar, bilim adamları ve Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Alexandre Dumas ve iki kez Nobel ödüllü fizikçi Marie Curie gibi filozoflar, bilim adamları ve liderler de dahil, yaklaşık 90 halk figürü için ana mezar alanına dönüştü.
Mecdi Ferid, o dönemde televizyon aracılığıyla yaptığı açıklamalarda, yeni idari başkentte büyükler için bir mezarlık kurulmasını üç aşamada temsil eden teklifin uygulanmasına yönelik adımları açıkladı.
Ferid'e göre ilk aşama, bu mezarlık için yeni idari başkentte yer seçimi, devletin genel yönelimi ile uyumlu.
İkincisi, Mısır medeniyetine layık bir tasarım ortaya çıkarmak için Mısır etkisinin ve yaratıcılığının bir tür çağrışım ve seferberliği olarak mimarlar arasındaki bir yarışma yoluyla anıtın tasarımıyla ilgili.
Üçüncü aşama, hayatını kaybeden isimler için standartlar ve özellikler belirleyen bir komitenin varlığı ve kalıntılarının bu mezarlığa nakledilmesi ile ilgili.
Parlamento savaşı
Milletvekili Maha Abdunnasır, Nil Nehri şairi İbrahim ve yazar Yahya Hakkı'nın mezarlığı da dahil olmak üzere mirası ve tarihi mezarlıkları savunmak için mücadele başlattı.
Öyle ki "Projelerin yapılması veya yolların genişletilmesi karşılığında tarihi mezarlıkların yıkılmasını her şekilde ve biçimde reddediyorum" diyen Abdunnasır, Temsilciler Meclisi'ne bu konuda bilgi almak için birden fazla talepte bulunduğunu, ancak şu ana kadar meselenin ele alınmadığını vurguladı.
Milletvekili Maha Abdunnasır, "İmam Şafii ve Seyyide Nefise bölgesi, miras kalan kabirler içerir ve benzersiz bir mimari tarza sahiptir. Yaşı, neredeyse bölgede çevremizdeki şehirleri ve ülkeleri aşmaktadır. Bu yüzden yıkılması kabul edilemez" dedi.
Abdunnasır, Mısır Cumhurbaşkanı'nın Seyyide Nefise ve İmam Şafii bölgesindeki mezarların nakli ile ilgili durumu değerlendirmek için ilgili tüm makamları, uzman arkeologları ve mühendislik danışmanlık ofislerini içeren bir komite oluşturma kararının iyi bir adım olduğuna dikkati çekti.
Ayrıca Mısır'ın kadim bir ülke olduğunu, tarihi Kahire bölgesinin ilgi gösterilmesi durumunda açık bir müzeye dönüşebileceğini ve Medeniyetler Müzesi ile ilişkilendirilebileceğini vurgulayan Milletvekili, buranın bazı araştırmalarda belirtildiği gibi gelecekte turistler için bir destinasyon olabileceğini dile getirdi.
Tarihi Kahire şehri, dünyanın en önemli antik miras şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Tarihi Roma döneminden Kavalalılar Hanedanı dönemine kadar uzanan mimari ve sanatsal anıtları bakımından zengin olduğu için 1979 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdi.
Önerilen alanlar
Öte yandan İslam Arkeolojisi Profesörü ve Eski Eserler Yüksek Konseyi Genel Sekreteri eski danışmanı Muhtar el-Kasbani, tarihi mezarlıkların yıkılmasının devletin haklarından biri olduğunu dile getirdi.
Mezarlık arazilerinin, anayasa ve kanunlara göre kamu yararı ve devletin malı olduğunu belirten Kasbani, özellikle de mezarlıklarda ihmallerin yaşanması, buraların daha çok kanun kaçakları ve uyuşturucu bağımlıları için alanlara dönüşmesi sonrasında bu arazilerin, kimsenin özel mülkü olmadığını ve devletin bunları dilediği gibi geliştirme hakkının bulunduğunu belirtti.
Kasbani, Mısır'ın yerleşim alanlarının üçte birinin mezarlıklar olduğunu söylerken, Ayn es-Sira gibi 1965'ten bu yana içine yeraltı suyu sızdıktan sonra defin yasağı kararı verilen mezarlıkların bulunduğunu vurguladı.
İslam Müzesi'ne dönüştürülen Bab el-Halak ve Dar el-Kutub gibi bazı mezarlıkların geliştirildiğini belirten Muhtar el-Kasbani, devletin, mezarlık sahiplerinin aileleri ve yakınlarıyla ilişkilerinde, kalıntıları başka mezarlıklara taşıyıp veya yeni mezarlıklar kurup etkilenenleri tazmin ederek iyi bir yaklaşım izlediğini kaydetti.
Muhtar el-Kasbani, 'Ebediler Kabristanı' kurma fikrinin çok geciktiğini ve birkaç yıl önce gerçekleşmesi gerektiğini dile getirdi.
Çeşitli sembollerin ve öncülerin kayıtlarının yer aldığı ve eserlerinin sergilendiği interaktif bir ekranın bulunduğu görsel bir müze kurulması gerektiğini de vurgulayan Kasbani, arkeologlar da dahil olmak üzere çeşitli kişilikleri içeren komitede önerilen üç yer olduğunu ortaya koydu.
Yetkili, bu alanların ise Yeni İdari Başkent'in içinde değil, bitişiğindeki çöl alanı, 'Mısır- Süveyş' çöl yolu ve 'Mısır- İskenderiye' yolu olduğunu söylerken, "Aralarında bir karşılaştırma yapılıyor. Böylece mezarlığın kurulması için bir yer seçilecek" dedi.
Eski Eserler ve Miras Birleşik Hukuku
Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı'nda baş arkeolog Dr. Mecdi Şakir, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada "Ebediler için bir mezarlık kurma fikri iyi ve kabul edilebilir" derken, ancak aynı zamanda bunu 'karmaşık' olarak nitelendirdi.
Şakir, bu mezarlıkların daha önce Cezayir, Tunus, Fransa gibi ülkelerde kurulduğuna dikkati çekti.
Şakir, dikkate alınması gereken belirleyiciler olduğunu söylerken, bunların başında 'Seyyide Aişe ve İmam Şafii bölgesinin üç taraf kanunlarına, yani Eski Eserler, Medeniyet Koordinasyon ve Mezarlıklar Bakanlığı'na tabi olmasının' geldiğini belirtti.
Ayrıca "Gelenek ile modern arasında gerçek bir ikilem vardır" dedi.
Dr. Mecdi Şakir ayrıca, "Muhalif bir siyasi tutkuya sahip olanlarla nasıl başa çıkılacak? Komite tamamen hükümet tarafından mı oluşturuldu yoksa düşünürleri, entelektüelleri ve bu şahsiyetlerin ve öncülerin ailelerini mi içerecek? Birden fazla kişinin gömüldüğü mezarlarda bu şahsiyetlerin kalıntıları nasıl bulunacak? Ya sembollerin aileleri kalıntıları nakletmeyi reddederse?" sorularını gündeme getirdi.
Eski Eserler Bakanlığı'ndaki baş arkeolog, sürgün mezarlığının Ebu Ravaş'tan Beni Suveyf'e kadar uzanan bir uzantısında ebediler kabristanı kurulmasını önerdi.
Yıkılan mezarların sayısına dair bir sayımı olmadığını vurgulayan Şakir, öneriyi araştırma konusunda sadece 15 gün değil, altı aylık bir süre çerçevesinde yavaş olmayı tercih ettiğini söyledi ve "Çünkü 15 gün yeterli olmayabilir" dedi.
Dr. Mecdi Şakir, mevcut krizlerin anlık olmadığını söyleyerek, "Bu konuda dikkatli olsaydık ve bir heyet kurulsaydı şu an yaşadığımız krizlere tanık olmazdık" dedi.
Ayrıca Salah Salim'e giden yolun tamamının mezarlıkların üzerine inşa edildiğini vurguladı.
Arkeolog ayrıca, eski eserler ve miras için birleşik bir yasa olması, restorasyon ve bakım için üst bir komite kurulması ve bir sonraki aşamada bir strateji ve gelecek planı geliştirilmesi ve sosyal medya platformları baskısı altında çalışılmaması gerektiğini vurguladı.
Independent Arabia