ABD Dışişleri Bakanı Blinken: İran’a karşı tüm seçenekler masada

ABD Dışişleri Bakanı Blinken İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek için ‘tüm seçeneklerin masada’ olduğunu söyledi

Fotoğraf: AP

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Suudi Arabistan ziyaretinin arifesinde ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Ortadoğu bölgesine ilişkin en net sayılabilecek stratejisini ortaya koydu.

İran rejiminin İsrail için oluşturduğu ‘en büyük tehlike’ olduğunu belirten Blinken, “bu tehlike ile yüzleşmek için üç yolun olduğunu, İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek için ‘tüm seçeneklerin masada bulunduğunu” vurguladı.

Şarkul Avsat'ta yer alan habere göre Blinken, İsrail ile Arap ülkeleri arasında normalleşme için İbrahim Anlaşmalarının kapsamını genişletmekte ABD'nin “gerçek bir ulusal güvenlik çıkarına” sahip olduğunu söyledi. Blinken, aynı zamanda meselenin ‘kolay veya hızlı’ olmayacağını da kabul ederek, bunun, 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kurulmasına izin verecek iki devletli bir çözüm çabalarında istenen ilerlemeye bağlı olduğunu” vurguladı.

ABD diplomasinin önde gelen isimlerinden olan Blinken, bu yıl Amerika-İsrail Kamu İşleri Komitesi’nin (AIPAC) 2023 siyaset zirvesinde konuşma yaptı. Blinken'ın konuşmasında basına ifade ettiği üzere “bu zirve, ABD ile İsrail arasındaki ‘vazgeçilmez’ ortaklığın 75. yıldönümü münasebetiyle düzenlendi. Bu ortaklığın gelecek için temiz enerji teknolojilerinin geliştirilmesinden aşı üretimine ve uzay araştırmalarına kadar uzandığına” dikkati çekti.

Blinken, iki taraf arasındaki ilişkideki tarihi kilometre taşlarının bazılarından bahsederken Başkan Joe Biden yönetiminin bu bağları güçlendirmek için çalıştığını doğruladı.

ABD’li Bakan, “Dünya ‘gerçekten her altı, yedi veya on kuşakta bir meydana gelen bir bükülme anı yaşıyor’ ve ‘çok derin değişikliklere’ tanık olacak” dedi. ABD'nin İsrail'in güvenliğine olan taahhüdünün ‘kesin’ ve ‘müzakere edilemez’ olduğunu vurguladı.

Füze savunma sistemleri için 500 milyon dolar ve insansız hava araçlarına ve savaş tünellerine karşı on milyonlarca dolarlık finansmana ek olarak ülkesinin İsrail'e 3,3 milyar dolarlık askeri fon sağladığını hatırlattı. Eski Başkan Barack Obama ve ardından Başkan Yardımcısı Biden'ın yönetimi tarafından müzakere edilen 2016 Mutabakat Zaptı doğrultusunda ve ayrıca İsrail'in Demir Kubbe sistemine füze tedarikini yenilemek için 1 milyar dolarlık ek fon sağladı.

Blinken, konuşmasında ortak askeri tatbikatların genişletilmesine ve ileri askeri kapasitelerin, örneğin lazer odaklı silah sistemlerinin ortak geliştirilmesine değindi. Bu amaçla, ‘İsrail'in askeri üstünlüğünü sağlamak için’ çalışmaların devam ettiğini belirtti. Ayrıca, ‘İsrail güçlü olduğunda ABD'nin daha güvende hissedildiğini’ ifade etti.

İran tehlikesi

Blinken, “İran’ın İsrail'in uluslararası sahnede konumunu zayıflatmayı veya izole etmeyi amaçlayan, İsrail'in meşruiyetini zayıflatma çabalarını” reddetti. Bu çabalar arasında, BM Güvenlik Konseyi, İnsan Hakları Konseyi ve diğer dünya çapındaki forumlarda İsrail'i dışlamaya ve hedef almaya yönelik olanları da kapsadığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Blinken, "İsrail'in karşı karşıya kaldığı en büyük tehdidin İran rejimi olduğunu" ifade etti. İran rejiminin "İsrail'i düzenli olarak haritadan silme tehdidi" oluşturduğunu belirtti. ABD Dışişleri Bakanı, ‘Hizbullah ve Hamas gibi teröristlere ve vekillere silah tedarikinin devam ettiğini’ ve bu grupların ‘İsrail'in var olma hakkını reddettiğini’ söyledi. Ayrıca, Rusya'nın İran'a gelişmiş silahlar sağlaması karşılığında İran'ın Rus güçlerini Ukraynalı sivilleri öldürmek ve altyapılarını yok etmek için kullanılan insansız hava araçlarıyla silahlandırdığına dikkat çekti.

Blinken, ‘İran'ın nükleer silaha sahip olmasına izin verilmeyeceğini’ kesin bir şekilde belirtti. Ancak, ‘diplomasiyi etkili ve sürdürülebilir bir şekilde İran'ın nükleer silaha ulaşmasını engellemenin en iyi yol olduğuna inancını’ tekrarladı. Ayrıca, ülkesinin ‘ekonomik baskıyı paralel olarak sürdüreceğini ve caydırıcılık diplomasisini güçlendireceğini’ vurguladı.

Blinken, "İran'ın diplomasi yolunu reddetmesi durumunda, Başkan Biden'in sürekli olarak belirttiği gibi, İran'ın nükleer silaha sahip olmasını engellemek için masada her türlü seçeneğin olduğunu" uyarısında bulundu. Ayrıca, bu "üç boyutlu yaklaşımın" (diplomasi, ekonomik baskı ve caydırıcılık) İsrail'in askeri kapasitelerini güçlendirmeyi de içerdiğini ve Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin desteğiyle "İran'ın nükleer tehdidiyle başa çıkmak için mümkün olan en güçlü pozisyona sahip olduğumuzu" açıkladı.

İbrahim Anlaşmaları

Blinken, Biden yönetiminin, ‘bölgesel entegrasyonu teşvik etmek ve gerilimi azaltmak amacımızı desteklemek için İsrail'in komşularıyla ilişkilerini derinleştirmek üzerinde çalıştığını’ belirtti ve bunu ‘Biden'ın Ortadoğu politikasının köşe taşı’ olarak nitelendirdi.

Dışişleri Bakanlığı'nın yakında ‘daha barışçıl ve birbirine daha bağımlı bir bölge için diplomasilerini ve hükümetler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla (...) ilişkilerini güçlendirmek için yeni bir konum oluşturacağını’ açıkladı. Blinken, İsrail'in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan ile normalleşme anlaşmalarını içeren İbrahim (Abraham) Anlaşmaları'nın eski Başkan Donald Trump döneminde tarihi bir ilerleme olduğunu ifade etti. Bu anlaşmalara dayanarak ‘yeniden inşa’ çağrısında bulundu. Bu kapsamda gerçekleştirilen çok sayıda toplantıya dikkat çekerek, Suudi Arabistan ve Umman'ın İsrail'e sivil uçuşlara izin vermesi ve İsrail ile Lübnan'ın ‘geçen sonbaharda deniz sınırlarını kesinleştiren tarihi bir anlaşma’ yapması gibi gelişmelerin ardından, ‘şu anda perde arkasında çalıştıklarını ve diplomasiyi kullanarak ivmeyi sürdürdüklerini’ belirtti. Ayrıca, İsrail'in su, enerji güvenliği gibi alanlarda BAE, Ürdün ve diğer destekleyici faaliyetlerle desteklendiğini ifade etti.

Bu hafta Cidde ve Riyad şehirlerini ziyaret ederek "Suudi ve Körfez mevkidaşlarımızla daha entegre, müreffeh ve istikrarlı bir bölge hakkında görüşmelerde bulunacağım" şeklinde konuştu.

İki devletli çözüm umutları

Blinken, ‘Entegrasyon ve normalleşme çabalarının İsrailliler ve Filistinliler arasındaki ilerlemenin bir alternatifi olmadığını’ kabul etti. Blinken, İsrail'in ortaklarıyla olan ilişkilerinin, “Filistin halkının refahını artırması ve iki devletli çözüm perspektiflerini” desteklemesi gerektiğini belirtti. Bu çözümün, ‘1967 sınırları temelinde, taraflar arasında toprak değişimiyle birlikte kabul edilmiş bir çözümün’ sağlanması gerektiğini ifade etti. Çünkü bu, “İsraillilerin ve Filistinlilerin barış içinde yan yana yaşamasını hedefleyen en iyi yolun” devam ettiğini ve bunun “eşitlik, güvenlik, özgürlük, adalet, fırsatlar ve haysiyet için eşit önlemleri içermesi gerektiğini” vurguladı.

Blinken, İsrail'in Yahudi ve demokratik bir devlet olarak kimliğini korumak için iki devletli çözümün hayati önem taşıdığına inanıyor. Gerginliği artıran tek taraflı önlemlerden kaçınma ve gerilimi azaltma çağrısını yineledi. Mısır sınırına yapılan ve 3 İsrail askerinin ölümüne neden olan son saldırıyı ‘tehlikeli yerleşim genişlemesinin bir başka trajik hatırlatıcısı’ olarak nitelendirdi. Batı Şeria'yı ilhak etmeye yönelik herhangi bir adıma veya (Kudüs gibi) kutsal yerlerdeki tarihi statükoyu bozmaya ve ev yıkımlarının ve tahliyelerin devam etmesine karşı uyarıda bulundu.

 

Şarkul Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU