Türkiye 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak cumhurbaşkanı ve milletvekilli genel seçimine kilitlendi.
Cumhurbaşkanlığı için kesin aday listesi 31 Mart'ta Resmi Gazete'de yayınlanacak.
Milletvekilliği adaylığı için ise listeler 9 Nisan 2023 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) teslim edilip halk ile paylaşılacak.
AK Parti'nin aday tanıtım toplantısının 11 Nisan'da Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılacağı etkinlik ile gerçekleştirmesi bekleniyor.
Aday adaylığı başvurularının sona erdiği AK Parti'ye bin 176'si kadın toplam 6 bin 25 başvuru yapıldı; 2018 seçimlerinde toplam başvuru sayısı 7 bin 329'du.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da talebi üzerine kabinedeki 17 bakan da milletvekili adaylığı başvurusunda bulunduğu belirtiliyor.
CHP de ise durum farklı, genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kabinede yer almak isteyenlerin milletvekili adayı olmamalarını istediği konuşuluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 22 Mart'ta yaptığı 17 bakanın milletvekili adayı olacağını açıklaması üzerine başlayan tartışmalar ise sürüyor.
İktidara yakınlığıyla bilinen isimler, seçimi Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacakları açıklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş için "İstifa etmeleri gerekir" yorumu yapıyor.
Bakanların milletvekili adayı olacağının açıklaması sonrası ise AK Parti'nin ilgili organlarından ise "anayasal ve yasal sisteme göre bakanlarımızın istifası gerekmiyor" deniyor.
Son olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum konuyla ilgili bir paylaşımda bulundu.
Uçum, bakanların memur olmadığını dolayısıyla Devlet Memurları Kanunu'na tabi sayılamayacaklarını, istifa etmeden milletvekili adayı olabileceklerini, anayasa ve kanunda bakanların istifa etmesine ilişkin hüküm bulunmadığını, yürütmece istihdam edilen kişiler olmadıklarını belirtti.
Bakanları "kamu görevine katılan siyasetçiler" olarak niteleyen Uçum, bakanların istifa etmesi gerekenler arasında sayılan diğer kamu görevlilerinden de olmadığını belirtip aday olan haksız siyasi rekabet yapmalarının da önüne geçildiğini ifade etti.
Uçum aynı zamanda 24 Haziran 2018 milletvekili seçiminde aday olan bakanların da görevlerinden istifa etmediklerini hatırlattı.
İdare Hukukçusu Prof. Dr. Metin Günday'a göre ise bakanların istifa etmesi gerektiğine dair ortada bir zorunluluk söz konusu. Günday buna gerekçe olarak bakanların ellerindeki kamu gücünü seçimlerde kötüye kullanmalarını önlemeyi gösteriyor. Independent Türkçe, tartışmayla ilgili son açıklamalar üzerinden Profesör Günday ile konuştu.
"Bakanlar seçilmiş değiller, aday olamazlar" diyorsunuz. Hukuken neden aday olamazlar?
Halihazırdaki bakanlar acaba milletvekili adayı olabilirler mi? Soru bu. Benim şahsi düşüncem elbette aday olabilirler, yani anayasal bir engel yok. Ama aday olabilmeleri için bu bakanların da diğer kamu görevlileri gibi öncelikle istifa etmeleri gerekir. Çünkü 2017 anayasa değişikliğinden sonra bakanların statüleri değişti. Daha önce yani 2017 anayasa değişikliğinden önce biliyorsunuz bakanları başbakan seçiyor, atamayı cumhurbaşkanı yapıyordu. Makama atandıktan sonra göreve başlayabilmesi için veya görevini sürdürebilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) güven oyu alması gerekiyordu.
Fakat bu kaldırıldı. Bakanların TBMM'ye karşı bir siyasi sorumluluğu yok artık. Doğrudan doğruya bir bakan, cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Ve bir bakan eğer cumhurbaşkanı gerekli görüyorsa gerekli gördüğü durumlarda o bakanı görevden alabiliyor. Dolayısıyla bakan bugün için bir kamu görevlisi konumunda yani bir siyasi sorumluluğu olmayan, sadece cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan bir kamu görevlisi konumunda.
Yani "Kamu gücünü seçimlerde kullanabilme imkanına sahip" diye mi düşünüyorsunuz?
Evet, dolayısıyla bir kamu gücü kullanıyor. Bakanlığının, yani kendisinin başında bulunduğu bakanlığın hiyerarşik amiri konumunda… O bakanlıktaki diğer kamu görevlileri üzerinde yetkileri var. Onları denetliyor değil mi? Ama bütün bunlardan dolayı da cumhurbaşkanına karşı sorumlu, adeta bir üst kademe kamu görevlisi gibi.
Dolayısıyla herhangi bir kamu görevlisinin örneğin bakanlığındaki bir genel müdürün diyelim, bir daire başkanının diyelim ya da bir şube müdürünün milletvekilliğine aday olabilmesi için elindeki kamu gücünü seçim kampanyasında kullanmaması için getirilmiş olan istifa etme zorunluluğu oradan kaynaklanıyor. Dolayısıyla bakanın da bu şekilde, yani kamu gücü kullanan kamu görevlisi konumunda olduğu için bakanın da diğer kamu görevlileri gibi görevinden istifa etmesi gerekir. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir üniversitede bir araştırma görevlisi ya da bir üniversitede doktora öğretim üyesi veya bir doçent herhangi bir siyasi partiden milletvekili adayı olmak istiyor. O dahi aday olabilmesi için görevinden istifa etmiş olması gerekiyor. Ama bir bakan cumhurbaşkanı tarafından atanmış, gerekli görüldüğü zaman cumhurbaşkanı tarafından görevden alınabilecek olan, başında bulunduğu bakanlığın amiri konumunda olan bir zat aday olur ise "Görevden istifa etmesi zorunlu değildir" demek tamamen isabetsiz bir görüş. Bugünkü bakanların statüsü ve konumu dikkate alındığında…
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum da dün uzunca bir açıklama yaptı bahsetmiş olduğunuz konuyla ilgili. "Bakanlar istifa etmeden milletvekili adayı olabilir" diyor. Dokuz maddede bunun gerekçelerini açıkladı. Bunlardan biri "Anayasada ve kanunda bakanların istifa etmesine ilişkin hüküm yoktur" ifadesi… "Bakanlar milletvekilliği adaylığı için istifaları düzenleyen anayasa madde 76/son ile milletvekili seçim kanunu madde 18'de sayılmamıştır" diyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Şimdi 76/sonu açalım, bakalım. Orada? "Hakimler ve savcılar", "Yüksek yargı organları mensupları", "Yükseköğretim kurullarındaki öğretim elemanları", "YÖK üyeleri" diyor. "Kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsü üstündeki görevleri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, silahlı kuvvetler mensupları görevlerinden çekilmedikçe aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler" diyor. "Bakanları kapsamıyor" diyor Mehmet Uçum. Ama bakanlar da kamu görevlisi konumunda hem de üst düzey kamu görevlisi durumunda.
Ama anladığım kadarıyla Mehmet Uçum özetle "Bakanlar memur değildir. Çünkü devlet memurları kanununa tabii değildir. Evet kamu hizmeti yaparlar. Kamu görevine katılırlar. Ancak bir kamu kurum veya kuruluşunun memur statüsündeki kamu görevlisi de sayılmazlar" diyor.
Devlet memurları kanuna tabii, kamu görevlileri devlet memuru... Ama kamu görevlileri sadece devlet memurlarından ibaret değil. Anlatabiliyor muyum? Devlet memurları dışında da yani devlet 657 sayılı kanununa tabii olarak istihdam edilmeyen ya da 657 sayılı kanuna tabii olarak görev yapmayan diğer kamu görevlileri de var. Sadece burada, 76. maddenin ikinci fıkrasında demiyor ki; sadece memurlar görevler çekilmedikçe aday olamazlar. Öyle demiyor sadece. Sadece memurlardan bahsetmiyor.
Elbette devlet memurları kamu görevlisi ve onlar aday olmak istiyorlarsa istifa etmek zorundalar. En alt kademedeki bir devlet memurundan en üst kademedeki bir devlet memuruna kadar. Onlar kamu görevlisi ama kamu görevlileri sadece devlet memurlarından devlet memurlarından ibaret değil. Devlet memurları dışında da kamu görevlileri var. Devlet memurunun dışında onlar da diğer kamu görevlileri ve bakan bana göre bu kamu görevlileri kategorisinde yer alıyor. Kullanmış olduğu yetki, kamu gücü nedeniyle… Dolayısıyla aday olan bakanların istifa etmesi gerekiyor.
Yine Mehmet Uçum'dan alıntılayarak soruyorum. "Bakanlar üst kademe idari yönetici değil siyasi yöneticidir" diyor...
Siyasi yönetici olma vasfı kaldırıldı. Evvelden siyasi yöneticiydi bakanlar. 2017 anayasa değişikliğinden önce. Neden? Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı sorumluydular. Bir kere göreve başlamaları ve görevi görevlerini sürdürebilmeleri için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden güven oyu almaları gerekirdi. Bugün için böyle bir sorumlulukları yok. Dolayısıyla siyasi kişilikleri ortadan kaldırıldı bakanlıkların. Yahu şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelip milletvekili bir bakana soru dahi soramıyor bugünkü sistemde.
Yazılı bir şey soruyor, o da isterse istediği boyutta cevap verebiliyor buna. Dolayısıyla bugünkü sistem itibarıyla, 2017 anayasa değişikliği itibarıyla Sayın Uçum'un söylediği bakanların siyasi kişilik oldukları öyle değil mi? "Siyasi görevleri var" diyor. Hayır, siyasi görevleri yok. Bakanların bugün sadece idari görevleri var. Yani başında bulundukları bakanlığın başında yer alıyorlar. Onun amiri konumundalar.
O halde Sayın Uçum'un "24 Haziran 2018 milletvekili seçiminde aday olan bakanlar da görevlerinden istifa etmemiştir zaten" sözü boşa mı çıkıyor sizin bakışınıza göre?
Müsaade buyurunuz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yani 2017 anayasa değişikliği 24 Mart 2018 tarihinden sonra uygulanmaya sokuldu. 24 Mart 2018 itibarıyla anayasa değişikliği henüz yürürlüğe girmemişti. O anayasa değişikliği birkaç hükmü dışında o da bizi ilgilendirmiyor bu konuyla ilgisi yok. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yani anayasa değişikliği 9 Temmuz 2018'den sonra yürürlüğe girdi. Dolayısıyla ondan önceki dönemde tamam. Ondan önceki dönemde bakanların konumu farklıydı. O vakit başbakan vardı, bakanlar vardı değil mi? Şimdi yok öyle bir şey. Uçum'un bu görüşü de bana göre dayanağı olmayan bir görüş.
Yani "Hukuki değil siyasi bir yorum var" tespiti mi yapıyorsunuz?
Kuşkusuz siyasi fikir, yani hukuki bir dayanağı olmayınca bu siyasi bir görüş oluyor. Yani "Bakanlar istifa etmedikçe istifa etmeden de milletvekilliğine aday olabilirler." Yani bu ne demek? Bu şu demek. Bakan bir İçişleri Bakanlığı düşününüz. Bir Milli Savunma Bakanlığı düşününüz. Bir Adalet Bakanlığı düşününüz. Onların kullandığı kamu gücünü düşününüz. Bu bir eşitsizlik yaratmaz mı? Milletvekili seçildikten sonra milletvekillerine tanınmış olan dokunulmazlıklardan yararlanırlar. O ayrı bir konu. Ve belki de o nedenle yani bir dokunulmazlık elde etmek için değil mi? İleride böyle bir dokunulmazlık elde etmek için aday olmayı düşünebilirler, milletvekili seçilmeyi düşünebilirler. Aday olabilmeleri için bana göre mutlaka bakanlıktan istifa etmeleri gerekir. Aksi takdirde bakanlığın tüm yetkilerini, bütün olanaklarını kendileri için kullanacaklar. Böyle bir seçim adaleti olabilir mi? Zaten amaç odur zaten. Hatta daha önceden 2017 anayasa değişikliğinden önce de biliyorsunuz daha önce de daha önceleri de üç bakan üç kilit bakan, siyasi şahsiyetti bunlar, Ulaştırma Bakanı. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı'nın istifa etmesi gerekirdi. Onların yerine bağımsız bakanların atanması gerekirdi. O kaldırıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Uçum da ona değinmiş. "2017 ve 2018'de bakanlar için istifa şartı getirilmemiştir. Anayasa koyucunun 2017 yılında 6771 sayılı Kanunla Başkanlık sistemine geçerken; istifaları düzenleyen hükme bakanları eklememesi bilinçli bir tercihtir. Çünkü bakanlık seviyesi gözetildiğinde eğer bakanlar için de istifa şartı istenseydi istifa etmesi gerekenler arasına bakanların evleviyetle hem de ilk sırada yazılması gerekirdi. Anayasa koyucu tam tersine seçim sürecinde istifası gereken üç bakanla (adalet, içişleri ve ulaştırma bakanlarıyla) ilgili istifa şartını da kaldırarak bakanlar konusunda hiçbir kısıt istemediğini ortaya koymuştur" diyor.
Ben de tam tersine söylüyorum. Buna rağmen o dönem bu üç bakanın istifa etmesi gerekiyordu milletvekili adayı olmak için. Ama şimdi sistem değişti. Şimdi bütün bakanlar bütün bakanlar cumhurbaşkanının atamış olduğu memur konumundalar.
Yani "Anayasal statüleri gereği bakanlar kamu görevlisidir" mi diyorsunuz?
Evet, benim düşüncem öyle.
© The Independentturkish