Kızılay'ın neden bir portföy yönetim şirketi var?

Türk Kızılayı ve Kızılay Yatırım iki ayrı kurum. Kızılay Yatırım'ın altında ise 11 farklı şirket bulunuyor. Bunlardan biri Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi Anonim Şirketi. Sahi neden bir iyilik hareketi, portföy yönetiyor?

Fotoğraf: AA

"Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a"

Bundan tam 22 sene önce Tarih Profesörü Seçil Karal Akgün ve Emekli Öğretim Üyesi Murat Uluğtekin tarafından kaleme alınmış iki ciltlik bir kitap

Kitabın ikinci cildinde şöyle bir başlık var: “Yeni Gelir Kaynakları”. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ve bugünkü Kızılay’ın 11 farklı anonim şirketinden çok farklı gelir kaynaklarından bahsediliyor. 

19’uncu yüzyılın son çeyreğinde kurulan Kızılay’ın Kurtuluş Savaşı döneminden söz ediliyor bu başlık altında.  

“Hilal-i Ahmer Cemiyeti, bütün hayır kurumları gibi, kuruluşundan beri büyük ölçüde üyelik aidatları ve bağışlarla yaşamıştı” diyor Akgün ve Uluğtekin ve ekliyor: 
 

Ele aldığımız dönemde, onca merkezi ve şubesi ile Hilal-i Ahmer'i Türkiye'nin en örgütlü kurumu olarak tanımlamak da hiç abartı sayılamazdı.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne yoksullar bel bağlamış, halk benimsemiş, yöneticiler güvenmişti. Kurtuluş Savaşı 'nın son halkasını oluşturduğu savaşlar zincirinde, ülkenin kapasiteli nüfusunun büyük bir oranı ya şehit düşmüş, ya da sakat kalmıştı. Halk yoksul ve çaresizdi. 

Onlarca yıl Kurum'a katkıda bulunanlar da artık savaş sonrası yoksulluğu çekiyorlardı. Pek çok kimse, oldukça küçük tutarlar da olsa artık aidatlarını düzenli ödeyemiyor, bağış yapamıyorlardı. 

Üst üste yaşanan savaşlar, Hilal-i Ahmer'in de kasasını boşaltmıştı. Cemiyet, savaşların yaralarını sarmak,yoksullara el uzatabilmek, Cumhuriyetle gelen yeniliklerin yurt içinde ve dışında yerleşmesinde katkılı olabilmek için bu kasayı sadece ara sıra gelecek bağışlara ve kimi zaman aksayan üyelik ödentilerine bırakmayarak güçlendirmek zorundaydı. 

Bu kez de Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti olarak hemen yeni gelir kaynakları arayışına girdi. 


Kitapta anlatıldığı üzere o dönem de gayrimenkul geliri vardı Kızılay’ın. Ancak yeterli değildi. 

Düzenlenen sergiler, müsamereler, piyangolar, Cumhuriyet bayramı baloları, konserler, garden partiler, birikmiş fazla malların satışları, kurban derileri gibi yeni etkinlikler büyük meblağlar olmasa da ek gelirlerden bazılarıydı. 

Kızılay’ın 1916-18 yıllarında devlete, erzak ve eşya sağlayarak kazanç elde ettiğini, bu kazancın yine kamu yararına harcandığını söyleyen Akgün ve Uluğtekin, Kurum’un Harp Kazançları Vergisi 'nden de muaf tutulduğunu hatırlatıyor. 

95 yıllık gelenek: Maden suyu

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden çıkan yasayla devlete gelir getiren bazı kaynakların işletmesi ve gelirleri, Hilal-i Ahmer Cemiyet'ine bırakıldı. 

Bu işletmelerden en önemlisi günümüze kadar gelen maden suyuydu. 

1920’lerin sonunda önce Afyonkarahisar, daha sonra Manisa’dan çıkan kaynağın işletmesi Kızılay’a bırakıldı. 

Hatta Afyonkarahisar maden suyunun en verimli şekilde kullanılması için Almanya’dan mühendis getirildi. Maden suyu içerisindeki yararlı maddelerin kaybını önleyecek şekilde şişelenmesi sağlandı ve 1928’da fabrika inşası kararı alındı. 

1930’da İstanbul’da kurulan depo, yalnızca maden suyunun alım satımı için değil, ileride bahsedeceğimiz oyun kağıtları, monopol ilaçlar (kinin gibi), memleket ilaçları (ensülin, santonin gibi), İkinci Dünya Savaşı yaklaşırken üretilen halk tipi gaz maskeleri için de kullanıldı. 
 

kızılay oyun kağıdı
1947 tarihli, maden suyu baskılı Kızılay oyun kağıtları


“Oyun kağıtlarının” bir gelir olabileceği ilk okunduğunda şaşırtıcı olabiliyor. Akgün ve Uluğtekin, bu durumu şöyle açıklıyor: 

Türk toplumunun genelinde okuma, zevk için spor yapma, en önemlisi,"hobi” alışkanlığının bulunmaması, oyun kağıtlarının bir zaman geçirme yöntemi olarak pek çok ev ve aile ortamlarına girmesine yol açmış, bu çerçevede, Kızılay, oyun kağıtları sayesinde uzun yıllar elinde ülkede tüketimi bol bir gelir kaynağı bulundurmuştur.

Tüm bunların yanısıra 1926 tarihli yasa ile ulusal ve dini bayramlarda mektup, telgraf ve kartpostallar üzerine yapıştırılması zorunlu tutulan “Şefkat Pulları”, bayram günlerinde öğrencilerin boyunlarına astıkları kumbaralar ve çiçek şeklindeki rozetler de küçük ama bir araya geldiğinde hatırı sayılır katkılardı. 
 

şefkat pulları kızılay
1962 tarihli Şefkat Pulları/ Kaynak: Kitantik


İkinci Dünya Savaşı yaklaşırken kimyasal silahların kullanılabileceği endişesi, gaz maskeleri ve gazdan korunmaya yarayacak gereçlerin yurda getirtilmesini ve fabrikalarda üretilmesini zorunlu kılmış. Üretilenlerin satışı için tek yetkili Kızılay kılınmıştı. 
 

gaz_maske1.png
Fotoğraf: Kızılay Arşiv


Peki bu gelirler nereye harcanıyordu?

Kızılay’ın ilk çadır fabrikası 1954 yılında kuruldu.

Bu tarihe kadar ise Kızılay’ın çadır stoku, üreticilerden bağışlar yoluyla alınan çadırlarla ayakta duruyordu. 

Kızılay, yukarıda bahsettiğimiz geliri çadırın yanısıra yiyecek, giyecek ve para yardımlarına harcıyordu. 

Yunan işgalinin ve sonrasındaki yangının izlerini taşıyan İzmir’de 31 Mart 1928’de gerçekleşen depremden örnek veren Seçil Karal Akgün ve Murat Uluğtekin, merkez üssü Torbalı olan depremde 2 binin üzerinde binanın yıkıldığını hatırlatıyor. 

Bu deprem sonrası bölgede kullanılmak üzere 10 bin lira bağış yapan Gazi Mustafa Kemal, gelen tüm bağış ve yardımların Hilal-i Ahmer teşkilatında toplanması emrini vermişti. 
 


Elindeki tüm çadırları deprem bölgesine gönderdiğini açıklayan Hilal-i Ahmer, bunların uzun süre kullanılabileceğini, bir kısmının geri gelmeyebileceğini, bu arada başka acil ihtiyaçlar olabileceğini hesap ederek 1800 çadır daha satın almıştı. Pek çok çadır fabrikası da bağışta bulunuyorlardı. 

Yeni cumhuriyet olmuş Türkiye’nin ilk karşılaştığı doğal afet İzmir depremi sonrası büyük yetki ve sorumluluk verilmesi, bazı huzursuzlukları da beraberinde getirmişti. 

Bununla ilgili savunma da veren Hilal-i Ahmet Cemiyeti, depremden en çok zarar görenleri, öncelikle yardım alacakları saptayan komisyonun raporları doğrultusunda yardımların dağıtımını gerçekleştirmişti. İhtiyacın kalmadığı çadırlar onarımdan geçtikten sonra Eskişehir deposuna gönderilmişti. 

Kızılay'ın "asli görevi" çadır değil, yemek

Bugüne geri dönelim… 

6 Şubat’ta gerçekleşen Kahramanmaraş depremleri sonrası bölgeye müdahalede geç kalınması, AHBAP Derneği’ne çadır ve gıda satışı yapılması, bölgede barınma sorununun hala giderilememiş olması, vaktiyle afetzedelere para yardımı dahi yapan Kızılay hakkında haftalardır devam eden tartışmaların ana başlığı. 

Ülkenin en güvenilir yardım kuruluşu olmaktan, insanların artık kan vermeye bile çekindiği bir kurum olmaya giden süreçle ilgili iki temel eleştiri var. 

Birincisi Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) 2013 yılında yayımladığı Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ile birlikte Kızılay’ın da görevinin değişmiş olması. 

Bilinenin aksine Kızılay’ın asli görevi yaklaşık 10 yıldır çadır temin etmek değil, gıda temin etmek. 
 


TAMP’da Kızılay’ın görevi tam olarak şöyle belirtiliyor: Afet bölgesinde afetzedelerin beslenme hizmetlerine yönelik koordinasyondan sorumludur.

Afet bölgesinde afetzedelerin acil ve geçici barınma hizmetlerine yönelik koordinasyondan sorumlu kurum ise AFAD. 

Genelkurmay Başkanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İçişleri, Gençlik ve Spor, Aile ve Sosyal Hizmetler, Milli Eğitim Bakanlıkları, TOKİ, STK’lar, Kızılay ve Özel Sektörler, barınma görevinde “destek veren” çözüm ortakları. 

İki ana kurum, 11 alt şirket

Barınma gibi asli görevi elinden alınan, pek çok şubesi kapatılan Kızılay’ın birden fazla şirkete bölünmesi ise diğer bir eleştiri. 

Kızılay’ın internet sitesinde yer alan bilgiye göre Kızılay’ın yönetim yapısı önce iki ana kuruma ayrılıyor: Bunlardan birincisi Türkiye Kızılay Derneği Genel Müdürlüğü, ikincisi ise Kızılay Yatırım. 

Tam adı Kızılay Yatırım Holding Anonim Şirketi olan, CEO’lar, CFO’larla yönetilen şirketin altında da 11 anonim şirket daha bulunuyor. Bunlar:

- Kızılay İçecek

- Kızılay Sosyal Danışmanlık

- Kızılay Lojistik

- Kızılay Sağlık

- Kızılay Çadır & Tekstil

- Kızılay Kültür & Sanat

- Kızılay Sistem Yapı

- Kızılay Bakım

- Kızılay Teknoloji

- Kızılay Etki Yatırım

- Kızılay Biyomedikal

- Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi
 


"Kızılay’ın yönetim ve denetimi zorlaştı"

Kasım 2018’de kurulan Kızılay Yatırım’ın ve ona bağlı grup şirketlerin Kızılay adına “sosyal etki yatırımcılığı” yaptığı ifade ediliyor internet sitesinde. Yani açıklamaya göre bir gelir elde ediliyor ve tamamı Kızılay’a aktarılıyor. 

1994’te oyun kağıdı, röntgen filmi, potasyum iyodür, plastik enjektör satışlarından elde edilen gelirler, Kızılay’ın toplam gelirinin üçte birini oluşturuyordu. 

Diğer önemli bir gelir kaynağı ise Kızılay tarafından inşa edilen veya bağış yoluyla sağlanan işhanı ve bina gibi gayrimenkullerden sağlanan kiralardı. 

Türk Kızılay’a ait maden suyu üretim tesisleri ve hastaneler gibi gelir getirici faaliyetler, 2018 yılına kadar Dernek İktisadi Teşekkülü ismi verilen, hukuken tüzel kişiliği olmayan ve Dernekler Kanunu çerçevesinde Kızılay Yönetim Kurulunca idare edilen bir modelle idare ediliyordu. 

İnternet sitesinde yer alan bilgiye göre Kızılay’ın büyümesi ile yönetim ve denetim zorlukları yaşandı. 

Bunun önüne geçmek ve “profesyonelleşerek” gelirleri artırmak için derneğin ticari oluşumları, sermaye şirketine dönüştü. 
 

KIZILAY BİNASI
Ankara'nın en önemli meydanına adını veren Kızılay binasının yıllar içerisindeki değişimi


Biz bu şirketlerden Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi Anonim Şirketi’ni ele alacağız. 

Zira Kızılay’ın çadır satmasından ve buna “Kızılay değil, Kızılay Çadır & Tekstil A.Ş. satıyor, geliri Kızılay'a geçiyor” gibi bir savunma yapılmasından sonra sosyal medyada en çok sorulan soru: Kızılay’ın neden bir portföy yönetim şirketi olduğuydu. 

Portföy yönetimi nedir?

Öncelikle bir portföy yönetim şirketi nedir onu açıklayalım. 

Gerçek ya da tüzel kişilerin yatırım yapmak ve kazanç sağlamak amacıyla elinde tuttuğu nakit para, döviz, altın, tahvil, hisse senedi, mevduat ve bono gibi yatırım araçlarının toplam değerine portföy deniyor. 

Portföy yönetimi işinde ise bir vekil oluyor ve bir kazanç sağlamak için müşterilerinin portföylerini yönetiyor. Bu işlemler için aracı kuruluş ile müşteri arasında bir portföy yönetimi sözleşmesi imzalanıyor. 

Portföy yönetim şirketleri (PYŞ), yatırım ortaklıklarının, bireysel emeklilik kapsamında kurulan fonların, yurt dışında kurulmuş yabancı şirketlerin portföylerini de yönetebiliyorlar.

"Yatırımcıların tasarruflarının, profesyonel bir şekilde uzmanlar tarafından değerlendirilmesi" şeklinde tanımlanabilecek portföy yöneticiliği işlemleri SPK tarafından düzenleniyor. 

Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) açıklamasına göre portföy yönetim şirketi, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan ve anonim ortaklık şeklinde kurulan bir sermaye piyasası kurumu. 

Portföy yönetim şirketlerinin ana faaliyet konusu fon kurulması ve yönetimi. SPK’dan yetki belgesi almak koşuluyla yatırım danışmanlığı faaliyetinde de bulunabiliyorlar. 
 

Kızılay
Fotoğraf: Kızılay


Gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi nedir?

Her türlü fonu yöneten normal portföy şirketlerinin yanı sıra bir de sınırlı portföy yönetim şirketleri var. 

Gayrimenkul ve girişim sermayesi PYŞ ise bir sınırlı portföy yönetim şirketi. Peki bu tipteki sınırlı faaliyete sahip PYŞ ne yapabilir?:

- Yalnızca payları yurt dışında yerleşik kişilere pazarlanacak yabancı kolektif yatırım kuruluşu kurmak ve yönetmek ile yurt dışında yerleşik kişilere portföy yönetim hizmeti vermek,

- Sadece girişim sermayesi yatırım fonu kurmak ve yönetmek,

- Sadece gayrimenkul yatırım fonu kurmak ve yönetmek

- Gayrimenkul ve girişim sermayesi yatırım fonu kurmak ve yönetmek, bu tipte portföy yönetim şirketlerinin faaliyetleri arasında. 

Kızılay'ın portföy şirketinin amacı ne?

Bir Kızılay Yatırım iştiraki Kızılay Portföy, “Sürdürülebilir kalkınma amaçlı hedeflerle uyumlu alanlarda, katma değer oluşturacak biçimde gelişmeye açık sermaye şirketlerine yatırım yapar” şeklinde açıklıyor şirketin misyonunu. 

Açıklamaya göre gayrimenkul sektöründe yürütülen sürdürülebilir projelere yatırım yapılıyor. 

“Kızılay'a çeşitlendirilmiş ve sürdürülebilir bir gelir sağlar” denilen Kızılay Portföy, 5 milyon TL sermaye ile 10 Mayıs 2019 tarihinde kuruldu. 

Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi Anonim Şirketi’nin portföy yönetimi faaliyeti yetki belgesi var, yatırım danışmanlığı için yok. Portföy yönetiminde de katılım/faizsiz finans esaslarına göre çalışıyor. 
 


Portföyde hangi fonlar var?

Kızılay Portföy’ün yatırım fonları arasında girişim sermayesi yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları bulunuyor. 

Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yer alan bilgilere göre Kızılay Portföy’ün girişim sermayesi yatırım fonu, büyüme potansiyeli yüksek, mali yapısını kuvvetlendirmesi gereken anonim ve limited şirketlere sermaye koyarak, bunların ihraç ettiği katılım/faizsiz finans esaslarına uygun kira sertifikalarını satın alarak veya mevzuatın izin verdiği diğer her türlü yöntemi kullanarak yatırım yapmayı hedefliyor. 

10 yıllık vadeye sahip 2020 tarihinde ihraç edilmiş iki girişim sermayesi fonunun yatırım yapmayı hedeflediği ana sektörler gıda, içecek, eğitim, bilişim, teknoloji, sağlık, imalat, perakende, ulaştırma, lojistik, tekstil, yapı sistemleri, elektronik ticaret sektörleri. 

KAP’ta ayrıca “Fon bu sektörlerin dışındaki sektörlere de yatırım yapabilir” notu da düşülmüş. 

Fonların toplam değerinin en az yüzde 80'inin bir veya birden fazla girişim sermayesi yatırımından oluşması zorunlu. 

Yurt içindeki nitelikli yatırımcıya ve yurt dışında nitelikli yatırımcıya satışı hedefleyen fona katılma payına ilişkin asgari işlem limitleri 50 bin lira ve üzeri. 

"Fon altına yatırım yapamaz" ibaresi çıkarıldı

Fonun ihraç belgesinde “Fon, altına, diğer kıymetli madenlere, diğer emtialara, faize dayalı finansal varlıklara yatırım yapamaz, sermaye piyasası araçlarını açığa satamaz, kredili menkul kıymet işlemi yapamaz ve sermaye piyasası araçlarını ödünç alamaz” ibaresi de yer alıyor. 

Ancak bu açıklama, 9 Şubat 2023’te yayımlanan “Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş. Birinci Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (KBG)  güncel ihraç belgesi tadil metni” ile değiştirildi. 

Açıklamadaki “Fon, altına, diğer kıymetli madenlere, diğer kıymetli emtialara yatırım yapamaz” maddesi çıkarıldı. 
 


"Fon'un önceliği değer artışı ve alım satım kazancı elde etmek"

Kurumun gayrimenkul yatırım fonlarının yatırım stratejisi ise şöyle açıklanıyor:

Değer artışı ve alım satım kazancı elde etmek amacıyla gayrimenkuller ve gayrimenkule dayalı haklar satın almak ve satmaktır.  Fon'un önceliği değer artışı ve alım satım kazancı elde etmek olmakla birlikte, fon varlıklarını elde tuttuğu süre boyunca kira geliri de elde edebilir. Alım satım karı veya kira geliri elde etmek amacıyla; arsa, arazi, konut, ofis, alışveriş merkezi, otel, tatil köyü, lojistik merkezi, depo, park, otopark, yurt, hastane, akaryakıt istasyonu, devremülk, huzurevi, bakımevi ve benzeri her türlü gayrimenkul satın alınabilir, satılabilir, kiralanabilir, kiraya verilebilir ve bunların satın alınması veya satılması vaad edilebilir.

 

kızılay bina
Kızılay, kamu kurumu olmadığı için Kamu İhale Kanunu’na tâbi değil. Ancak kiralık binalar için ihale şartnamesi hazırlanıyor

 

Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi Anonim Şirketi, Nisan 2020’de Özcenk İnşaat’ın sahibi Özcenk ailesinin de hissedarı olduğu Doruk Ilgaz Turizm Şirketi'ni satın almıştı. 

Ankara’nın Kızılay Meydanı’nda yer alan Kızılay Alışveriş Merkezi, otoparklar ve Kızılay’a bağışlanan çok sayıda bina, arsa ve dükkânın Kızılay Portföy’e devredilmesi 2019’da basında yer almış, Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık “Kızılay Holdingleşti mi?” yorumlarına dair Eylül 2019’da şu açıklamayı yapmıştı: 
 


2012’deki değeri 464 milyon 715 bin lira olan Türk Kızılayı’nın geliri 2016’da 1 milyar 812 milyon 154 bin liraya kadar çıktı. 

Bu değer, 2019’da 5,2 milyar liraya, 2021’de ise 7,9 milyar liraya yükseldi. 

Kızılay, 2021’i de kârla kapatırken Kızılay Portföy için aynı şeyi söylemek zor. 

Zira, Kızılay Yatırım’ın iştiraki, kurulduğundan beri zarar ediyor. 

Kızılay Portföy’ün internet sitesinde üç yılın faaliyet raporları var: 2019 ve 2020’nin tamamı. 2021’in ise birinci ve ikinci çeyreği. 

Buna göre Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi Anonim Şirketi’nin ettiği zarar yıllara göre şu şekilde: 
 

Kızılay Portföy'ün yıllara göre zararı (TL)
2019 (Mayıs-Aralık) 1 milyon 169 bin 460
2020 3 milyon 377 bin 447
2021'in ilk yarısı 457 bin 726


"Kızılay'ın bir portföy yönetim şirketi kurmasına gerek yoktu, kamu bankaları vardı"

Kızılay'ın neden bir portföy yönetim şirketi ve yatırım fonları kurduğunu soran isimlerden biri de Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota’ydı. 
 

Kerim Rota
Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota / Fotoğraf: Gelecek Partisi


Twitter’dan yaptığı açıklamada büyük gayrimenkul yatırımı olan şirket ya da sayışların gayrimenkul yatırım fonu kurmasının akıllıca olduğunu, gayrimenkul ortaklığının kurumsallaştığını, vergi ve harç avantajları olduğunu hatırlattı. 

“Girişimciler de bir girişim sermayesi yatırım fonu kurarak ortaklarının daha kurumsal bir yapıda yatırım yapmalarını sağlayabilirler. Uzun vadeli yatırımlarda vergi avantajı da ortaya çıkar” diyen Rota, Kızılay'ın yatırım fonu kurmak için portföy yönetimi şirketine sahip olmasına gerek olmadığını söyledi. 

Rota’nın açıklamasına göre herhangi bir kamu bankası portföy yönetim şirketi aracılığıyla yatırım fonu kurması mümkündü.

Bankacılık ve finans piyasalarında yaklaşık 30 yıl görev yapan Kerim Rota, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada bir portföy yönetmenin uzmanlık gerektiren bir iş olduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti: 

Ağırlıklı olarak belli varlık sınıflarının yönetimine talip olmak demek. Ben paramı bir portföy yönetim şirketine emanet etmek isteyebilirim. ‘Çünkü oradaki uzmanlar sayesinde benden daha iyi paramı yönetir’ diyebilirim. 
 

Para yönetiminde bir portföy şirketi kurarsınız ve çeşitli araçlara yönlendirirsiniz. Bu sizin kurduğunuz fon gibi araçlar da olabilir veya döviz, borsa gibi yatırım tavsiyesi yaparsınız. Yani o portföy şirketi, aynı zamanda bir danışmanlık da verebilir. Sadece kendi ürünlerini satmaz. 

Kızılay, “Benim elimde çok gayrimenkul var. Bunların idaresi için bir gayrimenkul fonu kurmaya ihtiyacım vardı O yüzden bu portföy şirketini kurdum” diyebilir. 

Ya da “Birçok iştirakim var benim, bu iştiraklerimi profesyonelce yönetmek istiyorum. Onun için bir girişim sermayesi şirketi kuracağım” diyebilirsiniz. 

 “Bunları yaptığınız zaman siz bu işin profesyonel yönetimine aday oluyorsunuz” diyen Kerim Rota, bunun da Kızılay’ın görev tanımının tamamen dışında olduğunu vurguladı. 

“Bir yatırım fonu kurmak için bir portföy yönetim şirketine ihtiyacınız var” şeklinde konuşan Rota, “Eskiden bankalar da yatırım şirketleri de bir fon oluşturabiliyorlardı. 7-8 senedir değişmiş durumda.  Fonu artık sadece portföy şirketleri kurabiliyor” açıklamasını yaptı ve ekledi: 
 

Kızılay’ın bir kamu bankasına giderek “Benim adıma bir fon kurabilir misiniz?” deme seçeneği var. Onların zaten portföy yönetim şirketi var. 

O zaman ne bu portföy yönetim şirketindeki gibi bir finansal işleme talip olmazsınız. İddialı bir şekilde “para yönetimini ben yapacağım” diyerek ortaya çıkmadan da bunu yapabilirsiniz


Kızılay Portföy’ün yönetimi yedi kişiden oluşuyor. 

Türk Kızılayı Genel Başkanlığı görevine 2016’da gelen Kerem Kınık, Kızılay Portföy’ün de Yönetim Kurulu Başkanı (YKB). 

YKB Yardımcısı İlyas Haşim Çakmak, aynı zamanda Kızılay Yatırım’ın CEO’su. 

Mehmet Atilla Kurama, Murat Onuk, Aykut Emrah Polat, Hakan Ertürk ve Fevzi Öztürk, diğer yönetim kurulu üyeleri. Öztürk ayrıca Kızılay Portföy’ün Genel Müdürü. 

Yedi kişiyle yönetilen bu yapının “Fon kurmak için portföy yönetim şirketinin şart olmasını” gerekçe gösterebileceğini söyleyen Kerim Rota, şöyle konuştu:  Gerçekten fon kurmak isteyen bir kuruluş, hiç idari kadro oluşturmadan, bir kamu bankasından rica eder ve neredeyse bedavaya bunu kurabilir. 

"Kızılay Portföy'ün zarar açıklaması çok doğal"

Kızılay Portföy’ün iki çeşit fon kurmak için oluşturulduğunu, dışarıdan birinin getireceği “benim paramı da yönet” teklifini kabul etmeyeceklerini söyleyen Rota, Kızılay’ın bir yatırım danışmanlığı uzmanlığı olmadığını söyledi. 

Kızılay Portföy’ün zarar açıklamasının çok doğal olduğunu söyleyen Rota, “Yedi kişinin çalıştığı ve iki fonun olduğu bir ölçek ekonomisi yaratmaları mümkün değil. Ölçek ekonomisinin içerisinde de olmayınca da oradaki çalışanların ücretleri, huzur hakları, bunlar ancak zarar oluşturur” dedi. 

“Kendi gayrimenkullerini ve iştiraklerini bu fonun içerisine koydularsa oradan artık bir zarar oluşmaz. Fonun sahibinin riski olur. Fonun sahibi de Kızılay ve bunun değerlemesi çok farklı. Oradan zarar yazılmaz” diyen Rota şöyle devam etti: Portföy yönetim şirketinin zarar etmesinin tek sebebi, içerideki maliyetleri karşılayacak bir gelirinin olmamasıdır. Gösterilen zarar da çok büyük rakamlar değil. 
 


Kerim Rota’nın hem Twitter hesabından hem de Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada dikkat çektiği bir konu var: Resmi Gazete’de 18 Şubat 2023'de yayımlanan Sermaye Piyasası Kurulu tebliğine göre portföy yönetim şirketlerinin asgari sermaye oranlarını yükseltme zorunluluğu. 

Tebliğe göre şirketlerin en düşük ödenmiş sermayeleri 30 milyon liradan az olamayacak. 

Şirketlerin yönettikleri varlık büyüklüğüne göre sermaye gereği kademeli artacak.

Yani yönetilen portföy büyüklüğü örneğin 36 milyar lirayı aşıyorsa şirketin özsermayesi asgari 100 milyon lira olacak. Büyük şirketler için bu tutar 200 milyon liraya kadar çıkacak. Tebliğe göre sermayelerin en geç 30 Haziran 2023'e kadar tamamlanması gerekiyor.

Kızılay Portföy’ün 7 Aralık 2022'de KAP’a yaptığı bildirime göre şirketin çıkarılmış sermayesi 10 milyon liradan 14 milyon liraya yükseltildi. 

Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, Kızılat Portföy’ün sermayesinin 40 milyon liraya çıkması gerekeceğini tahmin ediyor. Bu da Kızılay Portföy’ün önümüzdeki dört ay içerisinde 26 milyon liralık sermaye artırımında bulunması gerektiği anlamına geliyor. 

“Bu portföy yönetim şirketi ve fonların kurulmasının amacı Kızılay'ın varlıklarını ve kaynaklarını Sayıştay denetiminden uzaklaştırıp, finansal denetim ve değerleme odaklı SPK mevzuatına taşımak için olabilir mi?” diyen Kerim Rota, Twitter’dan yaptığı açıklamada şunları söylemişti: 
 

Afet bölgesinde hâlâ çadır sorunu yaşanırken Kızılay'ın portföy yönetimi şirketine sermaye koyması gerekecek. 

Para ve varlık yönetimini bu işe yıllarını vermiş banka ve finans kuruluşlarından daha iyi yapacağınıza dair özgüveni nasıl buldunuz? 

Mutlaka Gayrimenkul ve Girişim fonu kurmanız gerekiyorsa da bu fonları rahatça sizin adınıza neredeyse maliyetsiz "özel fon" olarak kurabilecek bir kamu bankası portföy yönetimi şirketine başvurmadınız da, yüksek sermaye gereksinimi ve uzman kadro gerektiren ayrı bir portföy yönetim şirketi kurdunuz?


"Maden suyu fabrikaları iktisadi işletmeydi, bugünküler anonim şirket"

Kızılay ve Kızılhaçlar içerisinde Türk Kızılayı’nın dünyanın sayılı “iyilik örgütleri” arasında yer aldığını hatırlatan Ahmet Lütfi Akar ise bu kurumun “birdenbire bir holdinge dönüştüğünü” söylüyor. 
 

Ahmet Lütfi Akar
Türk Kızılayı’nın eski Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar/ Fotoğraf: Kızılay


Akar, Kerem Kınık’tan önce 2011-2016 yılları arasında Türk Kızılayı’nın genel başkanlığı koltuğundaydı. Hatta Akar görevdeyken, Kerem Kınık da bir yıl kadar genel başkan yardımcılığı yapmıştı. 

Kızılay’ın 12 iştirakinin olmasını çok saçma bulduğunu yineleyen Akar, “Düğmeyi yanlış iliklemişler, yanlış gidiyor” dedi ve bu şirketlerin kapatılarak Kızılay’ın asli pozisyonuna, “fabrika ayarlarına” dönmesi gerektiğini savundu. 

Daha önce kurulan maden suyu fabrikaları gibi Kızılay’ın kendi personeliyle kurduğu iktisadi teşebbüslerin olduğunu, benzer işletmelerin kızılhaçlarda ya da diğer kızılaylarda da görüldüğünü söylüyor Akar. 

Ancak önemli bir noktayı da ekliyor: Bunlar iktisadi işletme. Holding, anonim şirket gibi kâr odaklı yapılar değil. 

Ahmet Lütfi Akar, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada Türk Kızılayı’nın da bağlı olduğu “Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Hareketi”nin temel prensiplerini hatırlatıyor. 
 

Kızılay Kızılhaç
Fotoğraf: ICRC


“Bu bir anayasadır. Bu anayasaya göre yedi ilkeden taviz verilemez” diyen Akar, “Bunlardan biri gönüllü çalışmadır. Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar bünyesindedir. Anonim şirket ise direkt kâr amacı güden bir yapıdır. O nedenle Kızılay ve Kızılhaç Hareketi bünyesiyle de uyum sağlamaz” ifadelerini kullandı. 

Akar’ın bahsettiği Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Hareketi Temel Prensiplerinde şöyle bir madde yer alıyor: 
 

Özverili gönüllülüğün ruhu, Hareket’in diğer prensiplerine sadakatini de güçlendiriyor. Bireyler kişisel çıkar arayışına girmez ya da kurumlar kâr etmeyi hedeflemezse insanlar, bizim yaptıklarımızın bir finansal baskısı olmadığına güveneceklerdir.


"Bir anonim şirket, yarın öbür gün Borsa'ya da kote olabilir"

Ahmet Lütfi Akar, kendisinin görev süresi boyunca Kızılay’ın alt şirketlere bölünmesi konusunun hiçbir zaman masaya gelmediğini, konuşulmadığını söylüyor. 

“Öyle bir tasarı dahi yoktu” diyen Akar, kendisinin görevden ayrılmasından sonraki süreçte önce şubelerin kapatıldığını hatırlattı: 720 şubenin 550 tanesini kapattılar. Kızılay’ın daha kolay idare edilebildiği, daha fazla istedikleri kararı alabildikleri bir hüviyete büründürdüler. Holdingleşme durumu daha sonra ortaya çıktı. 

Daha önce iktisadi teşebbüslerden elde edilen ve gayrimenkullerin satılmasıyla elde edilen gelirlerin direkt Kızılay’ın kasasına girdiğini hatırlatan Akar, şunları söyledi: 
 

Ama bir anonim şirket, kâr edebilir, zarar edebilir, yanlış-doğru karar alabilir. Yarın öbür gün borsaya kote olabilir. Borsada işlem görmeye başlarsa değeri düşebilir, çıkabilir. Bu, komplikasyonlar doğurabilecek bir durumdur. 

Şu anda kurulu 12 şirketin, 12 ayrı yönetimi, yönetim kurulu başkanı var. 144 kişiye huzur hakkı veriliyor şu an. 

Kızılay bir iyilik hareketidir. Ben bir anonim şirkete neden SMS atarak 10 lira bağışlayayım ki? Çocuğum kumbarasından çıkanı neden holdinge bağışlayayım. 

 

Kızılay TRT
Fotoğraf: TRT


"Kızılay'a güvenilse muazzam bağış toplardı"

Akar’ın açıklamasına göre Kızılay’ın buna benzer bir gelir modeline ihtiyacı yok. 

“Bugünkü şüpheler oluşmasaydı Kızılay’a muazzam bağış yağardı” diyen Akar, “Televizyonlardaki bağış kampanyasından bahsetmiyorum. Milletin bizatihi cebinden çıkaracağı meblağdan bahsediyorum. 2004’te Asya’da gerçekleşen tsunamide Türkiye’den rekor bağış topladı Kızılay” örneğini verdi. 

“Kızılay’a bir holding kurma cesaretini veren bir takım teminatlar verildi” ifadesini kullanan Kızılay eski Genel Başkanı şunları söyledi:  
 

Holding kolay kolay kurulmuyor. Nereden alındı bu teminatlar? Bugüne kadar Kızılay’a bağış yapan insanların birikimlerinden. Kızılay’ın 5 bin civarında gayrimenkulü vardı. Başka hiçbir kurumda bu portföy yoktur. En başta holding olsa bu kadar bağış alabilir miydi? Bunun üzerine inşa edildi şimdiki Kızılay. 

Ancak bu uzun ömürlü olmaz. Korkum, birikimleri de yiyip bitirmeleri. İnsanların bağışlarının nedeni holding kurulması değil, daha fazla çadır, daha fazla battaniye, daha fazla yemek alınmasıydı. 155 yıllık birikimdir bu. 155 yıllık… 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU