Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 10 kenti etkileyen iki depremin hayatın her alanını olumsuz etkileyen sonuçları ortaya çıkıyor.
Özellikle kronik rahatsızlıkları olan veya kanser gibi düzenli takip gerektiren hastalıklarla mücadele eden birçok hastanın tedavisinde ciddi aksamalar yaşanma riski var.
Çünkü kimi hastanelerin dışında kritik tedavilerde kullanılan bazı cihazların da yaşanan sarsıntılarda hasar görmüş olma ihtimali tedavilerin devamlılığı noktasında gecikmelere yol açabilir.
Deprem bölgesinde 40 civarında radyoterapi cihazı var
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Fizik Mühendisleri Odası Başkanı Abdullah Zararsız, internet sitelerinden dün yaptığı yazılı açıklamada bu soruna dikkati çekti.
Deprem bölgesinde 15 adet devlet, 8 adet özel hastanede kanser tedavisinde kullanılan ve yüksek dozların uygulandığı 40 civarında radyoterapi cihazının bulunduğunu tespit ettiklerini söyleyen Zararsız, bu cihazlarla çok hassas ışınlamalar yapılarak hasta tedavilerinin gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Zararsız, deprem ve artçı sarsıntılardan bu cihazların da etkilenmiş olabileceğine işaret ederek, "İvedilikle önce binaların yapı güvenliği yönünden incelenmesi ardından da cihazların mekanik ve dozimetrik ölçümlerini içeren kalite kontrol testleri gerçekleştirilene kadar tedavilere ara verilmesi gereklidir" dedi.
"Sağlam organ ve dokuların ışınlanması istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilir"
Abdullah Zararsız, şunları kaydetti:
Aksi durumda tedavide başarı sağlanamayacağı gibi sağlam organ ve dokuların ışınlanması riski oluşturacağından istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Yapı güvenliği ve cihaz kontrolleri sonucunda tedaviye uygunluğun sağlandığı merkezlerde tedaviye devam edilebilir. Ancak devam eden artçı sarsıntılar sonrası mekanik testler sıklıkla tekrarlanmalıdır. Sorun tespit edilmesi durumunda ve yapı güvenliğinin sağlanamadığı binalarda tedaviye ara verilmelidir."
"Radyasyon riski olan yerlerde enkaz kaldırma çalışmalarına dikkat edilmeli"
Konuya dair sorularımızı yanıtlayan Radyasyondan Korunma Uzmanları Derneği üyesi ve Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Başkanı Dr. Deniz Öner de arama-kurtarma çalışmalarında kimi yerlerde radyasyon riskinin olabileceğini söyledi.
İki tür tehlike ve riskin bulunduğunu ifade eden Öner, "Hasar görmüş hastane ve özellikle nükleer tıp bölümleri varsa, dökülmüş, saçılmış radyasyon kaynakları söz konusu olabilir. Yine radyoaktif kaynaklı radyoterapi ve brakiterapi kaynaklarının da kontrolsüz hale gelmesi sonucu risk var" ifadelerini kullandı.
Öner, ikinci olarak özellikle endüstriyel tesisler, limanların radyoaktif maddelerin gerek tahribatsız malzeme testleri gerekse seviye ölçme gibi değişik amaçlarla kullanıldığı yerler olduğunu belirtti.
Arama-kurtarma ekiplerinin bu yapılara girerken bir portatif radyasyon ölçer cihazının olmasının büyük öneme sahip olduğunu kaydeden Dr. Deniz Öner, sözlerini şöyle tamamladı:
Enkaz kaldırılması sonucu araya karışan radyoaktif maddeler ise çok daha fazla sayıda kişinin ciddi radyasyona maruz kalması sonucunu da doğurabilir. Hurdalara karışan radyoaktif maddelerle ışınlanma ile uzuv kaybı ve ölüme varan sağlık sonuçları tüm dünyada karşımıza çıkan önemli bir sorundur."
© The Independentturkish