Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) başkanlık seçimi dün yapıldı.
İki dönemdir başkanlık koltuğunda oturan Prof. Dr. Zühtü Arslan, 3'üncü kez seçildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
8 üyenin oyuyla seçimi kazanan Arslan'ın rakibi İrfan Fidan ise 5 oy aldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Arslan'ı telefonla arayarak tebrik etti.
Sadece Kılıçdaroğlu değil birçok muhalefet lideri, siyasetçi ve akademisyen Arslan'ın tekrar seçilmesinde memnuniyet duyduğunu belirtti.
Arslan'a sosyal medyadan adeta destek yağdı. Çünkü kulislerde İrfan Fidan'ın doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından işaret edildiği ifade ediliyordu. Hatta Erdoğan'ın külliyede birkaç üye ile görüşüp Fidan için destek istediği bile iddia edildi.
Muhalif kesimden kimi isimler bu durumu "değişimin ayak sesi" olarak niteledi.
"Müdahalelere rağmen yeniden seçilmesi önemli"
Bu isimlerden biri de iktisatçı yazar Prof. Dr. Yalçın Karatepe.
Karatepe, tüm müdahalelere rağmen Zühtü Arslan'ın yeniden seçilmesini önemli bir gösterge olduğunu dile getirdi.
Tüm müdahalelere rağmen Zühtü Arslan’ın yeniden seçilmesi önemli bir gösterge. https://t.co/wMy982H7V7
— Yalçın Karatepe (@ykaratepe) February 2, 2023
Bilindiği gibi AYM, 5 Ocak'ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin'in talebi üzerine HDP'nin hazine yardımı hesabına geçici bloke koyma kararı vermişti.
Bloke kararına karşı oy kullanan Arslan'ın yeniden AYM Başkanı seçilmesi, HDP'nin görülecek kapatılma davasına olumlu yansır mı?
Hukukçular, konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Arslan sadece karşı çıkmakla kalmadı…"
Türkiye'nin uluslararası hukuk alanındaki uzman isimlerinden biri olan ve bir dönem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıçlığı da yapan Dr. Rıza Türmen, seçim sonucunun hukuk adına umut verici olduğunu söyledi.
Türmen'e göre seçim mahkeme üzerindeki siyasal baskıların da bir sınırının olduğu doğrulaması bakımından olumlu bir gelişme.
Arslan'ın HDP'nin kapatma davasında mali yardımın kesilmesine karşı çıktığını hatırlatan Dr. Türmen, "Sadece karşı çıkmakla kalmadı, norm denetimi sırasında anayasaya aykırı olduğu için mutlaka iptal edilmesi gererken düzenlemeyi oy çokluğuyla iptalden kaçınma şeklinde sonuçlanan AYM kararlarında da karşı oy ile hukuktan ve anayasadan yana tavrını ortaya koymuştur" diye konuştu.
Hukukçu Rıza Türmen, şunları kaydetti:
Buna karşılık, özellikle son yıllarda siyasal yandaşlık ölçütü öne çıkarılarak atanan üyelerin, kararlarına görüşlerini yansıtmakta sakınca görmedikleri dikkate alınırsa, başkanlık seçimi sonucunun hukuk adına umut verici olduğu söylenebilir."
"Özgürlükler bakımından üyeler arasında hassas isimler de var"
Eski Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı hukukçu Dr. Levent Korkut ise çok kutuplaşmış bir ortamda birtakım gelişmeler yaşandığında insanların bunu siyasete göre yorumladığını, ancak hukuksal açıdan bakmam daha doğru olduğu görüşünde.
Arslan'ın ilk AYM'ye başkan seçildiğinde Türkiye'de çok farklı bir hava olduğunu anımsatan Dr. Korkut, "O dönem AYM bir anlamda bireysel başvuruyla yeniden yapılandı ve orada bir çaba sarf etti. Bu açıdan bakıldığında Arslan özgürlükleri dikkate alan bir kişiliğe sahip. AYM dönem dönem mükemmel sonuçlar vermemiş, pasif ve sessiz kamış olabilir ama siyasi özgürlükler bakımından üyeler arasında hassas olan isimler de var. Değerlendirmede bunun da dikkate alacağını düşünüyorum" yorumunda bulundu.
Davayla ilgili peşin bir şey söylemenin zor olduğunu ifade eden Korkut, "HDP davası nasıl seyreder, şimdiden ‘şöyle olur' demek zor ama Arslan AYM'de daha özgürlükçü yoruma sahip bir kişiliğe sahip. Dolayısıyla siyasi parti kapatma davalarında da bu tutumunu sergiler diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"Erdoğan'a karşı bir durummuş gibi algı yapılması sorunlu"
Demokrat Yargı Derneği Başkanı Dr. Orhan Gazi Ertekin ise daha temkinli bir dil kullanmayı tercih etti.
HDP'nin kapatılma davasında olumlu bir gelişmenin yaşanacağını söylemenin zor olacağını aktaran Dr. Ertekin, "Muhalefetin Arslan'ın tekrar kazanmasını Erdoğan'a, saraya karşı bir durummuş gibi algılamasını sorumlu buluyorum. Her iki aday da sonuçta Erdoğan tarafından tercih edilmiş ve seçilmiş isimler. İkisi arasında bir fark olduğu kanaatinde değilim" dedi.
Mahkeme üyelerinin seçimde kendilerine ait bir tercih kullandığını ve bunun çok abartılmaması gerektiğine vurgu yapan Ertekin, "İrfan Fidan'ın başkan olması ihtimaline karşı bir anlamda AYM'nin görüntüde bile meşruiyetini yitireceği kaygısıyla alakalı bir durum var. Çünkü Fidan'ın seçilmesi AYM'ni bizzat çıkarları ve itibarı açısından bir tür intihar olurdu" diye konuştu.
"Kararın verileceği döneme ve iktidarın o günkü analizlerine bakılmalı"
Arslan'ın başkanlığında bir beklenti veya çok farklı bir tavır içerisine girmenin problemli olduğunu aktaran Ertekin, "Çünkü KHK, olağanüstü hal (OHAL) başvuruları gibi ciddi problemlerle karşı karşıya kalındı, hukuki sorunlar yaşandı" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:
HDP davasına gelince, AYM'nin doğrudan kendi tartışmaları üzerinden bir karar verebileceği kanaatinde değilim. Ülkenin siyasi süreçleri, iktidarın ihtiyaçları tarafından belirlenecek olan bir karar alanı var ve yargı da bu günlük karar alanından bir tanesidir. Doğrusu kesin beklenir veya beklenmez diye bir şey söyleyemiyorum. Çok çabuk ve hızla değişebilen bir ülke ve mahkeme kararları var. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yöneticilerinin tahliye edilmesi, gözaltı ve tutuklanmalar arasında 24 saat bile geçmedi. Aynı şey Osman Kavala için de geçerli. Tahliye kararı verildi ama daha dışarı çıkmadan tekrar tutuklanma kararı çıktı. Benzer durum AYM için de geçerlidir. Dolayısıyla kararın verileceği döneme ve iktidarın o günkü analizlerine bakmak lazım. Dikkat edilmesi gereken yer siyasi güç ilişkileri ve o anda nereye meylettiğidir."
© The Independentturkish