T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkaracak olmasını eleştirdi ve “Vebal, sorumluluk ve çözüm, Altılı Masa’nın olduğu kadar HDP’nin de elinde. Elbette, otokratik bir Türkiye’yi, demokratik bir Türkiye’ye tercih etmiyorlarsa” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, bugünkü köşe yazısında HDP tarafından yapılan açıklamaları özetledi:
HDP Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkaracağını söyledi.
Gerçi daha sonra HDP Grup başkanvekilleri Saruhan Oruç ve Meral Danış Beştaş bu açıklamayı “bizimle müzakere edilirse ortak adayda elbette buluşmak isteriz” diye yumuşattılar.
Selahattin Demirtaş da yaptığı açıklamada “vebal muhalefette, sorumluluk muhalefette, çözüm de muhalefette” diyerek uzlaşmaya kapıyı açık bıraktı ama “yürü HDP, yolun açık olsun” demeyi de ihmal etmedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Ciddiye alınabilecek araştırmaların tümü gösteriyor ki önümüzdeki, Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda, AKP lideri ağzıyla kuş tutsa yüzde 40’ı geçemeyecek” diye devam eden Yılmaz, şunları yazdı:
Deyin ki araştırmalar 2 puan da yanılıyorlar, 38 – 42 aralığında bir oy alabilecek anlamına gelir.
Geriye kalıyor yüzde 58 – 62, ortalamasını alalım yüzde 60.
Normal şartlar altında küçük de olsa bir heyecan uyandırabilecek bir aday, onu rahatça yenebilir anlamına geliyor bu.
Ama Altılı Masa’nın ne yapacağı, nasıl bir aday seçeceği belli değil.
HDP adayı Selahattin Demirtaş geçen seçimde yüzde 8,4 oy almıştı.
Bu seçimde gösterecekleri aday kimdir bilmiyorum ancak Demirtaş kadar popüler ve lider karakterli olamayacağını, HDP dışındaki seçmenlerden oy alamayacağını varsayabiliriz.
Bu yüzde 9’u geçemeyecekleri anlamına gelir.
Geriye kalır yüzde 51.
Gerekli imzayı toplamayı başarırlarsa Muharrem İnce’nin, Doğu Perinçek’in, Mustafa Sarıgül’ün, Ümit Özdağ’ın da seçime katılacaklarını varsayarsak ilk turda hiçbir aday yüzde 50 + 1 oyu bulamaz.
Erdoğan’ın planı da zaten seçimi ikinci tura bırakmak ve arkasında kemikleşmiş durumda bulunan yüzde 40 oyun üzerine İslamcı muhafazakâr oylardan kayacak olanları da ekleyerek muhalefetin adayından bir oy fazla alarak yeniden seçilmek.
Bu şu demek:
Bir beş yıl daha bu otokratik rejim, baskısını arttırarak iş başında kalır.
Yargının bağımsızlığını, polisin tarafsızlığını filan artık temelli unutun demek.
Belki de bir daha hiçbir zaman normal seçim yapamayacak olmak demek.
Bunun sonuçlarını ve eziyeti Türkiye’de demokrasi isteyen her kesim yaşayacak ve onların içinde kuşkusuz ki HDP seçmeni de var.
Altılı Masa, Erdoğan’ın kendilerine çizdiği politika alanının dışına çıkabilecek cesarete sahip değil, bunu artık anladık.
Onun için HDP ile dirsek temasından bile kaçınıyorlar.
Belki Kemal Kılıçdaroğlu ile bir temasları varsa da diğer muhalefet liderleri özellikle de Meral Akşener buna yanaşmıyor.
Altılı Masa, bu süreçte birçok hata yapıyor ama konu Türkiye’de yeniden demokrasinin gelişmesini konuşabilir hale gelmek ve artık nefes alabilmek ise her halde onlardan başka seçenek de yok.
HDP, en azından belediye başkanlarının sorgusuz sualsiz görevden alınmayacakları, milletvekillerinin uyduruk suçlamalarla dokunulmazlıklarının kaldırılmayacağı, bütün meselelerin oturup insanca konuşulabildiği bir Türkiye istiyorsa, marifet Temel fıkrasındaki gibi “sen beni tanımıyorsan ben de seni tanımıyorum” demek değil.
Vebal, sorumluluk ve çözüm, Altılı Masa’nın olduğu kadar HDP’nin de elinde.
Elbette, otokratik bir Türkiye’yi, demokratik bir Türkiye’ye tercih etmiyorlarsa.
T24