Taliban hükümetinin kadınların eğitimini yasaklamakta direten Yüksek Öğretim Bakanı Muhammed Nedim'in meydan okumasına karşılık olarak hiç kimse Afganistan'a atom bombası atmayacak.
Büyük ihtimalle Afgan kadınları, rejimin topluma karşı ısrarlı savaşına tek başlarına karşı koyacaklar.
Örtünme kurallarına riayet etmemek ve üniversitelere mahremsiz gitmek, Muhammed Nedim'in Kabil'deki fiili otoritenin kararını haklı çıkarmak için sunduğu iki bahane.
Kararı "İslam hukukunu temsil etmiyor ve Kur'an-ı Kerim'in çağrısına aykırı" olarak değerlendiren Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib gibi İslami kurumların kınamalarına rağmen, Afgan bakan, "bize atom bombası atsalar bile" diyerek örgütünün pozisyonundan geri adım atmayacağını vurguladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Taliban'ın kızların üniversite eğitimi almalarına yönelik yasağını 'kuruluşların İslami kıyafet kurallarına uymamasına dair protestoların' olduğu bahanesiyle, kadınların yabancı sivil toplum kuruluşlarında çalışması yasağı takip etti.
Bu karar üç yabancı kuruluşu çalışmalarını askıya almaya sevk etti. Oysa bilindiği üzere Afganistan'ın yaşadığı feci ekonomik durum, dışlanmış gruplara gıda yardımları dağıtımı ve sağlık hizmetleri sunulması konusunda sivil toplum kuruluşlarının oynadığı rolün önemini pekiştiriyor.
Buna ilaveten hareket, kızlara orta öğretimi yasaklayarak, ilkokul düzeyinde eğitim almalarına izin vermekle yetinmişti.
Taliban kararlarının arka planındaki muğlaklık, üç nokta dikkate alındığında en azından kısmen ortadan kalkıyor.
Birincisi, ister dini ister laik olsun, diğer tüm ideolojik örgütler gibi Taliban da kendisi için ideal - erdemli - yeni toplum imajını oluşturmaya çabalıyor.
Bunu yaparken, ülkesinin toplumunu kendi imajı ve örneği üzerine inşa etmeye karar veren Doğu ve Batı'daki sayısız partinin izinden gidiyor.
İlk kez Kabil'e girdiği 1996'dan bu yana değişmeyen Taliban'ın toplumsal algısında kadına ev dışında yer yok. Hareketin bu algıyı kendi İslam yorumuna mı atfettiği, yoksa bunu hakim geleneksel ve aşiretçi örf ve değerlerden mi aldığı önemli değil.
Önemli olan, en başta bizzat Afganların direnişiyle karşılaşsa da, bunun zorla uygulanacağıdır. Dolayısıyla kadınların eğitimine engel olunmasının bilinçli bir toplum mühendisliği süreci kapsamında olduğunu söylemek abartılı olmaz.
İkinci nokta, Taliban'ın 20 yıl süren bir savaşta kazandığı zaferden sonra iktidara gelmesi durumu, örgütü, yabancı işgalcileri ve onların yerel müttefiklerini yerle bir eden bir tür devrimci meşruiyete dayanarak otoritesini kullanma hakkına sahip olduğuna inandırdı.
Dolayısıyla, hareketin bir yetkilisinin dediği gibi, özellikle Afgan köylerin Amerikan uçakları tarafından bombalanmasına aldırış etmeyen yabancılar başta olmak üzere, Taliban hiç kimsede kendisinden hesap sorma hakkı olmadığını düşünüyor.
Taliban, gündeminde herhangi bir seçim çağrısı yokken, Eşref Gani yönetiminin son günlerinde diğer Afgan güçlerinin temsilcileriyle yaptığı müzakerelerde göründüğü gibi, halk ve siyasi tabanını genişletmeyi pek umursamazken, tüm siyasi ve toplumsal maddeleriyle programını uygulamaya devam edecek.
İç Afgan meseleleri, Kabil ile ilişkilerini sürdüren ülkelerin öncelik listelerinde yer almıyorlar. Bu nedenle mevcut hükümet tarafından alınan kararlar konusunda herhangi bir hassasiyet göstermiyorlar.
Üçüncü noktaya gelince, bir kısmı Kabil'e kadar ulaşan eylemlerin yanı sıra Afganistan'ın dört bir yanında bombalı ve silahlı saldırılar düzenleyen IŞİD'in silahlı faaliyetindeki artış, Taliban'ı onunla rekabete sokuyor, iki örgütün tasavvurlarına göre dini emir ve yasakları yorumlama arenasında mümkün olduğu kadar daha fazla aşırılıkçılık sergilemesine yol açıyor.
Taliban liderliği içinde sertlik yanlıları ile ılımlılar arasında kız çocuklarının eğitimine yönelik icraatlar konusunda yaşanan anlaşmazlıklara ilişkin haberleri bu bağlamda anlamak mümkün.
Afgan kadınların bu rekabetin kurbanı olacağını söylemeye gerek yok, çünkü hangi kamptan olurlarsa olsunlar tüm aşırılık yanlıları için onlar kolay ve zayıf bir hedef.
Afganistan'da doğal olan çalışma ve eğitim haklarına sahip çıkan kadınların kahramanca direnişinin kaynağında, esasen, Afgan toplumunun, mevcut hükümetin biçimi ne olursa olsun, onlarca yıl süren savaşlar, işgaller ve yıkımla bitkin düştükten sonra, zincirlenmeyi, entegrasyonunu ve reformunu tamamlamasına yönelik engellemeleri reddetmesi yatıyor.
Bugün toplumu kurtarmak ve onu uzun süredir devam eden komadan çıkarıp uzun zamandır beklenen bir bilince kavuşturmak konusunda en büyük yük kadınlara düşüyor.
Bu, ülkenin tarihi ve yüzyıllardır her fırsatta başına gelen bir dizi felaket göz önüne alındığında çok zor bir görev.
Görünüşe göre Nil şairi Hafız İbrahim'in Doğu'da kadınların eğitiminin ihmal edilmesinin nedeni olarak gördüğü başarısızlık, birkaç yılda bir ismini, görünüşünü ve davetçilerinin unvanlarını değiştirerek görünmeye devam edecek.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia