Henüz 22 yaşındayken gözaltında gördüğü işkence sonucunda yaşamını yitirdi.
Öldürülmesinden 2 gün sonra ülkesinde protestolar başladı.
16 Eylül'de başlayan gösteriler, 2 ayı geride bıraktı.
Tahran yönetiminin gösterileri şiddetle bastırmaya çalışmasına rağmen sokak eylemleri sürüyor.
Sosyal medyada her gün onlarca görüntü paylaşılıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İran'ın farklı kentlerinde toplanan kalabalıklar, "diktatöre ölüm", "Kadın, yaşam ve özgürlük" sloganı atıyor.
Sadece Mahsa Amini değil, onun gibi başka genç kadınların da öldürüldüklerine yönelik haberleri geliyor.
Başlarını örtmedikleri, saçlarını keserek yönetimi protesto ettikleri için genç kadınlara güvenlik güçlerinin şiddeti artarken, bunları belgeleyen görüntüler, tıpkı Suriye iç savaşının ilk günlerinde olduğu gibi sosyal medyada yayılıyor.
İnsan hakları örgütleri ise hem gözaltına alınıp akıbeti bilinmeyen hem de hayattan kopartılanlara ilişkin raporlar yayımlıyor.
İranlı yetkililer ise protestoların "dış güç" ve "mihrak"lardan kaynaklandığını iddiasında.
Tahran, ülkelerini karıştıran dış mihrakların kim olduğuna gelince, birçok benzer ülkenin kullandığı argümanı tercih ediyor. Onlara göre karışıklığın müsebbibi, "Siyonistler" ve "hegemonik devletlerin adamları".
Peki gerçekten öyle mi?
Sadece İran değil, Ortadoğu'daki ülkeleri hangi devletler karıştırıyor?
Kriz ve kaos hep başka ülkelerden mi kaynaklanıyor? "Kötü niyetli emperyalistler" olmazsa, Ortadoğu'daki Müslüman ülkeler "güllük-gülistanlık" mı olacak?
"Son protestolarda dış güç söylemi tutmadı"
Bütün bunları, İran'ı çok iyi bilen iki uzmana sorduk.
Bu isimlerden biri Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Afacan.
Afacan'a göre İran'ın karışıklık nedeniyle başka ülkeleri sorumlu tutması yeni değil.
İran İslam Cumhuriyeti'nin temelinin "dış güç", "dış mihraklar" tezi üzerine kurulduğunu belirten Afacan, "Tahran yönetimi, İran'ın başına her gelen kötülüğün arkasında Siyonistler ve Amerikalıların olduğunu savundu" dedi.
Irak- İran arasındaki savaş başta olmak üzere pek çok olayın "dış güçlere" bağlanıldığını aktaran Afacan, "Sonraki bütün süreçte İran, başına gelenlerde dış güçlerin etkili olduğu söyledi. Buradaki önemli nokta şu: Son protestolarda dış güç söylemi tutmadı. Olay bütün çıplaklığıyla insanların gözünün önünde meydana geldi" diye konuştu.
"Bu söylem ideolojiden kaynaklanıyor"
Ülkedeki karışıklıktan yabancıları sorumlu tutma söyleminin ideolojik uygulamadan kaynaklandığını vurgulayan Afacan, şöyle devam etti:
Dış güç olarak İsrail'i, Siyonistleri hegemonik güçleri ve Amerika'yı gösteriyorlar. Bu suçlama ideolojik standarttan kaynaklanıyor. Bunun ideolojik İran'ın kafa yapısıyla alakalı olduğunu düşünüyorum."
"Peki İran'ın iddialarında hiç gerçeklik payı yok mu" sorusuna Afacan, "Burada iki şeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Her protestoda bu böyle. Bu olayları dış güçler mı çıkardı yoksa dış güçler bunu İran'ı karıştırmak için mi kullanıyorlar? Eğer ‘olayları dış güçler çıkardı' deniyorsa bu doğru değil. Buna dair hiçbir kanıt yok. Şayet, ‘dış güçler bunu kullanıyor' deniyorsa o zaman çok doğru" diye cevap verdi.
"İddianın temelinde sorumluluğu başkasına atma var"
Daha önce yaşanan protesto gösterilerinin de dış güçlerden kaynaklandığının ancak bunun tespit edilmediğini söyleyen Serhan Afacan, "Olaylarda ‘dış güçlerin parmaklarından' bahsetmenin herhangi bir gerçekliği yok" ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Serhan Afacan, dış güçlerin adres gösterilmesinin arka planında sorumluluktan kaçmanın olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu gerekçenin temelinde kesinlikle bu var. Bir şekilde kendilerini aklamak istiyorlar. ‘Küresel güçleri rahatsız ediyoruz. Onlar da bizden intikam alıyor' ifadesi aklamaya yöneliktir. Bunda hiç kuşku yok. Bir taraftan kendi tabanlarını da zinde tutmaya çalışıyor. Çünkü bir tarafta İran İslam Cumhuriyeti rejiminden hoşnut olmayan bir kesim varken diğer taraftan onun gitmesini istemeyen bir kesim de mevcut."
"Dış güç iddiası kesinlikle gerçeği yansıtmıyor"
Böyle savunmalar yapan tek ülke tabii ki İran değil.
Toplumsal olaylar sırasında benzer argümanları kullanan başka ülkeler de var.
Bunların başında Suriye, Mısır, Lübnan, İsrail ve Türkiye geliyor.
Fakat uzmanlara göre bu söylemi sistematik anlamda en belirgin olarak İran kullanıyor.
Bu görüş, İran Uzmanı Arif Keskin'e ait.
İran'daki eylemlere ilişkin günlerdir yorum yapıyor ve sosyal medya hesaplarından protestolara ilişkin görüntüler paylaşıyor.
Keskin'e göre ikinci ayına giren gösteriler bir süre daha devam edecek.
İran İslam Cumhuriyeti'nin "dış güçler", "yabancı ülkeler" ve "dış mihraklar" tezinin gerçeği yansıtmadığı görüşünü dile getiriyor Keskin.
"Düşman algısı, savunma mekanizmasının merkezini oluşturuyor"
Bazı İranlı yetkililerin, olayların sorumluluğunun içeriden kaynaklandığını düşündüklerini aktaran Keskin, bu isimlerin başında da eski İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin geldiğini söyledi.
"İran İslam Cumhuriyeti, dış güç iddiasını sürekli kullanıyor" diyen Keskin, İran'ın devlet siyasetinin "düşman algısı" üzerine kurulduğuna dikkati çekerek, "Düşman algısı, İran devletinin savunma mekanizmasının merkezini oluşturuyor. Devletin tüm argümanları buna göre kurgulanıyor" yorumunda bulundu.
Keskin'e göre, 1979'da yeni bir rejim kuranlar sürekli teyakkuzda. Çünkü yeni rejiminin sahiplerine göre, yönetimi yıkmak için ellerinden geleni yapan birileri var.
Keskin, bu görüşünü şöyle gerekçelendirdi:
"Biz her zaman tehdit ve tehlike altındayız. Düşman her zaman bize komplo kurar' düşüncesi yöneticilerde hakim. Bu düşünce onların ideolojisinin temelini teşkil ediyor. Bunu hayatın tüm alanına yayarak kullanıyorlar."
"Dış mihrak iddiası tamamıyla propaganda"
Ülkede hangi olayların dışarıdan hangilerinin ise içeriden kaynaklandığının tespiti konusunda İran'ın çok geniş imkanlara sahip olduğunu ifade eden Keskin, "Dış mihrak söylemi aslında tamamıyla bir propaganda makinası gibidir. Bununla birçok şeyin üstünü örtüyorlar. Bir defa, sorumluluğu kabul etmeme göstergesidir. İkincisi, zayıflığı ve başarısızlığı kabul etmemektir. Olay dış düşmana bağlandığında içerisinin çok iyi olduğu algısı oluşuyor. Fakat içeriden kaynaklandığı kabul edildiğinde sorumluluk üstlenilmiş olunuyor. Bu konuda İran'da 3 görüş var. Birinci grup, olayı tamamıyla dışarıya bağlıyor. İkinci grup, iç ve dış etkenin olduğunu savunuyor. Üçüncü görüşte olanlar ise ‘mutlaka içeriğiyle bağlantılıdır' diyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Dış mihrak söylemi yöneticilerin kendilerini kurtarma yöntemidir"
Arif Keskin'e göre protestolara katılanları yaşları göz önünde bulundurulduğunda gösterilerin dışarıyla değil, kesinlikle içerdeki sorunlarla bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.
"Sorumluluk konusunda neden dış güçler adres gösteriliyor" sorusuna Keskin şu cevabı verdi:
Adaletsiz bir düzen kurulmuş. İnsanların tüm demokratik hakları ellerinden alınmış. Özgürlük ve şeffaflık yok edilmiş. Bütün bilim adamları kaçıp gitmiş. Rejim başarısız olmuş. Onların başarısızlığı ve iş bilmezliği var. Ortadaki sorunun kaynağı o yöneticilerin kendileridir. Bunu başka yerde aramak gerekmiyor."
"Dış mihrak söylemi, iktidarı elinde tutma stratejisidir" diyen Arif Keskin, "Kendilerini kurtarma gerekçesidir. Başarılı olmadıkları halde başarılı gösterme taktiğidir. Sorumluluktan kaçmadır. Sorunları torunlarına bırakma girişimidir. Diğer taraftan da ‘o kadar güçlü, o kadar iyiyiz ki herkes bizi yıkmaya çalışıyor. Herkes bizi kıskanıyor' diyerek milliyetçi duyguları kışkırtma amacıdır" değerlendirmesinde bulundu.
"İran'da değişim başladı, önünü kesmek güç"
Keskin'e göre İran ne yaparsa yapsın protestolar sürecek. Gerekçesi de şu: İran rejimi haddinden fazla şiddet uyguladı ama gösterileri bitiremedi.
İran'ın birçok kentinde gösterilerin devam ettiğini, üniversiteli gençlerin ve esnafın da protestolara katıldığını aktaran Keskin, sözlerini şöyle noktaladı:
Rejim, şiddete rağmen gösterileri sona erdiremedi. Protestocular da rejimi devirebilecek bir güce kavuşamadı. Doğal olarak böyle bir denklem var. Bu denklem belli bir süre daha devam edecek. Zaman protestocuların lehine işliyor. Bugünkü İran, Mahsa Amini'nin öldürülmesinden önceki İran değil. ‘Amini öncesi ve sonrası' olmak üzere iki farklı İran var. İran'da değişim başladı. Önünü kesmek güç."
© The Independentturkish