Biz, kadının gücünü vurguluyoruz, kadına şiddete karşı olduğumuzu haykırıyoruz. Aynı zamanda kadının haklarını da savunuyoruz. Kadın sadece evde olmamalı, eve hapsolmamalı; kadın her ortamda olmalı. Kadın dağda, Ağrı Dağı zirvesinde olabiliyorsa her alanda olabilir.
Bu sözler, her ne kadar dağcı olan Nurgül Kaya'nın dudaklarından dökülse de el ele, omuz omuza veren kadınların duygu ve düşüncelerini yansıtıyor.
Türkiye'nin dört bir yanından gelen 58 kadın, ülkenin en zorlu dağlarının zirvesinde "Kadına şiddete hayır" diye haykırdı.
3 zirve etkinliğine katılan kadınlar dünyada bir ilke imza attı
Doğubayazıt Nuh'un Gemisi Arama Kurtarma Derneği'nin (DNAK), 12 sivil toplum örgütü ile birlikte organize ettiği etkinliğe katılan kadınlar, Nemrut Krater Gölü, Süphan Dağı ve Ağrı Dağı zirveleri tırmanışı için bir araya geldi.
Kadın haklarına dikkat çekmek için 3 zirve etkinliğine katılan kadınlar, aynı zamanda bir ilke de imza attı. Zira dünyada ilk kez, 58 kadın bir araya gelerek dağ tırmanışı gerçekleştirdi.
Kadın kadına yurt olanların hikâyesi…
DNAK Derneği, 2022 yılını 'Ağrı Dağı Ücretsiz Tırmanış Yılı' ilan etti. Yaz sezonu boyunca ücretsiz iki farklı zirve etkinliği düzenleyen dernek, "3 Zirve, 100 Kadın" programıyla sezonun son zirve tırmanışını gerçekleştirdi.
Etkinliğe Türkiye'nin farklı illerinden 58 kadın katıldı. Kadınların, 9 Ekim Pazar günü başlayan zirve yolculuğu, bugün (19 Ekim) itibarıyla tamamladı.
DNAK Derneği'nin organize ettiği programa Independent Türkçe için katılarak, "kadınların sesine ses olabilmek için" dayanışma gösteren kadınların mücadelesine ortak oldum.
Bugün sizlere bu ortaklığı; "kadın kadına yurt" olanların zirve tırmanışı hikâyesini aktaracağım.
Öncelikle, Doğubayazıt Nuh'un Gemisi Arama Kurtarma Derneği Başkanı Ahmet Ertuğrul; namıdiğer "Paraşüt Ahmet"ten bahsetmem gerek. Zira bu iddialı organizasyonun mimarı "Paraşüt" ve ekibi.
"Paraşüt" namıyla tanınan Ahmet Ertuğrul ile profesyonel dağcı Mehmet Çeven, ekiplerindeki rehber eğitmenler ile birlikte, "Başaramazsınız", "Kadınlar, o üç zirveyi tamamlayamazlar" sözlerine aldırmadan, bu organizasyonu planladı.
Bu inançsızlık hali; o bildik "başaramazsınız" telkinleri, kadınların oldukça yakından tanıdığı bir ezber…
Nihayetinde kadınlar başarmaya; organizasyonun mimarı ekip de kadınlara inandı. Ve bu organizasyon başarıyla tamamlandı.
Her ne kadar 100 kadın hedefiyle başlayan programa 58 kadın katılım sağlasa da, başta da ifade ettiğimiz gibi, bu sayıda bir kadının katıldığı bir tırmanış organizasyonu, daha önce dünyada görülmüş değil… Bir ilk!
Van'ın Gevaş İlçesi'nde, Van Gölü kenarındaki Grand Deniz Kamp Alanı'nda buluşan kadınlar, kendilerini harika bir doğanın içinde buldu.
İlk gün kampını Gevaş'ta tamamlayan grup, ertesi sabah Nemrut Krater Gölü kamp alanına doğru yol aldı.
Elbette, Van Gölü kıyısında hatıra fotoğrafı çekilip, o sloganı attıktan sonra:
Kadına şiddete hayır!
İlk tırmanış rotası Nemrut Krater Gölü, Bitlis'in Tatvan, Ahlat ve Güroymak İlçeleri arasında bulunuyor.
Dünyanın ikinci, Türkiye'nin ise en büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü, adını milattan önce 2100'de yaşayan Babil Hükümdarı Nemrut'tan alıyor.
Sonbaharın etkisiyle yeşilden sarıya, sarıdan kırmızıya çalan ağaçlar, gölün manzarasını adeta bir tabloya çevirmişti.
Özellikle büyük şehirlerin görüntü ve gürültü kirliliğinden usananlar için, oldukça huzurlu bir ortamda bulunmak, tüm kadın katılımcıları mutlu etmiş görünüyordu.
Kamp alanı gölün kenarında kuruldu, çadırlar yerleştirildi.
DNAK Derneği organizasyon ekibi, mutfağını kurdu, yemekler yapıldı; semaver yakıldı, çaylar demlendi.
Derneğin aşçılarının, ev yemeklerini aratmayacak lezzette pişirdiği yemekler yendikten sonra, grup yakılan kamp ateşinin başında toplandı.
İlk zirve öncesi heyecanı her hâllerinden belli olan kadınlar ve rehber eğitmenler, gece yarısına dek şarkı ve türküler söyledi, halaylar çekti.
Gece saatlerinde -3 dereceyi bulan soğuğu kıran; herkesi ısıtan, yalnızca kamp ateşi değil, aynı zamanda birlik ve dayanışma ruhuydu.
Ertesi gün sabahın erken saatlerinde çadırlar toplandı ve grup ilk tırmanışı gerçekleştirmek için yeniden yola çıktı.
İlk zirve Nemrut Krater Gölü; Süphan ve Ağrı Dağlarına nazaran, daha kolay denilebilecek bir rotaydı.
2 bin 948 metre yüksekliğindeki Nemrut'a kadınlar 2 buçuk saatlik bir sürede tırmandı.
Burada özellikle belirtmek gerekir ki, tırmanış organizasyonuna katılan dağcı kadınlar olduğu gibi, yalnızca doğa sporlarıyla ilgilenenler ve yürüyüş dışında herhangi bir sportif faaliyete daha önce hiç katılmamış kadınlar da vardı.
Nemrut tırmanışı, gruptaki kadınların birçoğunun ilk zirvesiydi.
Belki de ilk zaferi…
Tırmanış, "Paraşüt Ahmet" ile rehber eğitmenlerin, tempoyu dengede tutması sayesinde görece kolay bir şekilde tamamlandı.
Ve grup ilk zirve haykırışını Nemrut'tan yaptı: 2 bin 948 rakımdan atılan slogan, adeta Nemrut Gölü'nde yankılandı:
Kadına şiddete hayır!
İlk zirveyi tamamlamanın gurur ve heyecanını üzerinde taşıyan grup, sıcağı sıcağına, henüz 24 saat dolamadan Süphan Dağı zirvesi için yeniden yollara koyuldu.
Van Gölü etrafında çizilen rota boyunca Bitlis'in Adilcevaz İlçesi sınırlarından Süphan Dağı'na araçlarla ulaşan grup, gece 02.00'de tırmanışa geçmek için kampa yerleşti.
Süphan Dağı, Nemrut kadar kolay bir tırmanış olmayacaktı...
"Paraşüt Ahmet", tırmanış ve rota hakkında gerekli teknik bilgileri verdikten sonra, bu zorlu zirve yolculuğu için tüm eğitmen ekip, grubu motive etti.
12 Ekim Çarşamba günü saatler 01.00'i gösterdiğinde kampta hummalı bir hazırlık başladı.
Gecenin o saatinde, yolculuk öncesi -3 derece soğuklukta sıcacık çorbalar içildi, çantaların son kontrolleri yapıldı, kumanyalar alındı.
Evet, DNAK Derneği'nin bu 3 zirve organizasyonunu ücretsiz düzenlediğini söylemiştik. Fakat bu ücretsiz faaliyetin kapsamı, düşündüğümüzden de geniş tutulmuştu.
Dernek, tırmanışlar için her bir kadının yanına alacağı kumanyalara kadar hazır etmişti. Ne yoktu ki o kumanyalarda; su, meyve suyu, meyve, bisküvi...
Bunları özellikle belirtmek gerekiyor, çünkü bu etkinlik, en ince detayına kadar özenle planlanmış bir organizasyondu. DNAK, katılımcıların her türlü ihityacını karşılayacak şekilde hazırlıklıydı.
Süphan Dağı tırmanışı hakikaten zorlu bir rotaydı fakat, özellikle ilk dağ tırmanışlarını (hacking) yapanlar için DNAK Derneği, Nemrut Krater Gölü zirvesi ile katılımcıların aklimatizasyonunu (yüksek irtifaya uyum) sağlamıştı.
Ve böylece ilk hacking deneyimini gerçekleştiren kadınlar dahi artık Süphan ve Ağrı Dağı zirveleri için hazırdı.
Ve saatler 02.00'yi gösterdiğinde artık tırmanış vaktiydi.
Nemrut'un ardından henüz 24 saat geçmeden, 5 saatlik uykudan sonra, zorlu Süphan Dağı tırmanışı başladı.
4 bin 58 metre yüksekliğindeki Süphan Dağı rotası; çarşak zemin dediğimiz, toprağın görünmediği ve her bir tarafın irili ufaklı taşlardan oluştuğu yamaç alanlar ile doluydu. Karlı zemin de cabası.
Ayrıca, karlı ve çarşak zemine ek olarak, özellikle 3 bin 500 metre yükseklikten sonra, yoğun kaya tırmanışları söz konusuydu.
Tırmanış süresince 4 kez 'bulunduğun yerde ayakta 1 dakika mola' ve bunlara ek olarak 2 kez de 10'ar dakikalık ihtiyaç molası verildi.
Verilen 10 dakikalık molalarda, kumanyalar ve termoslar sayesinde içilen sıcak çay ve kahveler ile tırmanış motivasyonu korundu.
"Kadının gücü bu. İsteyince yapamayacağımız hiçbir şeyin olmadığını kanıtladık"
Zorlu Süphan Dağı tırmanışını başarıyla tamamlayan kadınlar, isteyince neler başarabileceğini kanıtlamış oldu.
Zira etkinliğe katılan tüm kadınların ortak vurgusu da buydu: Kadın isteyince aşamayacağı engel yok.
İzmir Dokuz Eylül Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü'nden faaliyete katılan Nurgül Kaya, "Süphan Dağı'nı çıkmak her dağcının hayalidir. Krater gölü olması dolayısıyla, riskli olması dolayısıyla… Ve bütün kadınlar bunu başarıyla yaptı ve gurur duydum kadınlarla. Kadının gücü bu. İsteyince yapamayacağımız hiçbir şeyin olmadığını kanıtladık" dedi.
"Türkiye'nin dört bir yanından gelen kadın arkadaşlarımızla hemhal olduk"
"Hedefimize yöneldiğimizde karşımızda hiçbir gücün duramayacağını, bir arada olunca sorunlarla nasıl baş edeceğimizi öğrendik" diyen Kaya, sözlerine şunları ekledi:
Kadın olunca nasıl kenetlendiğimizi, soğukta üşüyünce semaverin etrafında nasıl kenetlendiğimizi, çayımızı, kahvemizi paylaşırken nasıl organize olduğumuzu öğrendik. Çok güzel şeyler paylaştık, çok mutlu olduk. Türkiye'nin dört bir yanından gelen kadın arkadaşlarımızla hemhal olduk. Enerjimizi birleştirdik, mutlu olduk, üşüyünce sarılmayı öğrendik; ısınınca mutlu olmayı, gülmeyi, kahkaha atmayı öğrendik… Bunlar harika şeyler. Böyle bir deneyimde olduğum için çok mutluyum. Bu organizasyonu yapan DENAK Derneği'ne çok teşekkür ediyorum. Dernek organizasyonundaki alt kademeden üst kademeye; çayımızı, kahvemizi, yemeğimizi yapan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
"Kadın isteyince gerçekten her şeyi yapabiliyormuş, bunu bir kere daha gördüm"
Dumlupınar Üniversitesi Dağcılık Topluluğu'ndan gelen Ayşen Öztürk de daha önce hiç tırmanış yapmamış kadınların bile bu faaliyete katılarak zirvelerini tamamlamasını takdir ettiğini ifade etti.
Öztürk, "Şu an daha önce hiç tırmanış yapmamış kadınlar bile burada. Tırmanış faaliyetinde tahminimden çok çok daha iyi bir performans çıkardılar. Bu kadarını ben de beklemiyordum açıkçası. Kondisyon olsun, daha önce herhangi bir faaliyete katılmayan kadınlar da vardı… Kadın isteyince gerçekten her şeyi yapabiliyormuş, bunu bir kere daha gördüm. Çok yorucuydu ama gerçekten çok başarılı bir şekilde tamamladık" diye konuştu.
"'Her şeyi de göğüslemeye hazırım' dedim. Ölümüne geldim"
Etkinliğe İzmir'den katılan Derya Yücel, özellikle yaş vurgusu yaptı. 1963 doğumlu olduğunu söyleyen Yücel, "Bunu özellikle belirtiyorum ki hiçbir şey için, yapmak istediğin şeyler için yaş önemli değil. 10 yıldır trekking (doğa yürüyüşü) yapıyorum. 57 yaşında bisiklet öğrendim, bisiklet gruplarına katıldım. Son üç yıldır emeklilik hayatı yaşıyorum ama kendimi keşfediyorum bu arada da" diye anlattı.
Kadın sorunları konusunda da duyarlı olduğunu vurgulayan Derya Yücel, "Erkeklerden en ufak bir farkımız yok. Onların yapabileceği her şeyi yapabiliriz. Bize öğretilen o bilgiler, o korkular… Biz onları yendiğimiz takdirde yapamayacağımız hiçbir şey yok. Ben korkusuzca yola çıktım Ve 'Her şeyi de göğüslemeye hazırım' dedim. Ölümüne geldim. Her şey de bizim. Geceler de sokaklar da dağlar da bayırlar da gökyüzü de her şey bizim" dedi.
"'Geceleri de sokakları da alanları da; yetmiyor, dağları da istiyoruz' dedik"
Kadının özgürlük alanına vurgu yapan emekli öğretmen Gül Yağıcı, "Bizim kadın aktivistlerin çok sevdiğim bir sloganı var: 'Geceleri de sokakları da alanları da; yetmiyor, dağları da istiyoruz dedik. Ve dağlardayız. Çok güzel bir şey. Yan yana gelerek, kadın kadınla dayanışarak, kadın kadına yurt olarak aslında başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Nemrut Dağı ve Süphan Dağı'nı 24 saat geçmeden, hiç ara vermeden tırmandıklarını vurgulayan Yağıcı, "Pek çok insanın fiziksel olarak 'Kadınlar yapamaz' diyeceği bir aktiviteyi pek çok kadın arkadaşımız da başarıyla tamamladı. Başarmak çok keyifli. El ele vererek, birbirimizle dayanışarak, inmek, çıkmak çok onur vericiydi" şeklinde konuştu.
15 yıldır Türkiye'de yaşayan Ukraynalı Helena da, "Kadın ve erkek arasında fark yok. Belki biz fiziksel olarak daha zayıfız ama bu, bize şiddet uygulamaya izin vermez ki… Çünkü diğer yandan biz duygusal yönden daha güçlüyüz. Herkesin, hem kadın hem de erkeğin zayıf ve güçlü noktası var. Ve biz birlik olmalıyız" dedi.
"Dilerim kadının sesine ses olmaya devam ederiz"
Hakkari'den etkinliğe katılan dağcı Gülizar Harmancı, "Dilerim ki en azından yaptığımız bu faaliyetlerle, bu projelerle kadının sesine ses olmaya devam ederiz. Her zaman önceliğimiz bu. Bir etkinlik olduğunda eğer amacına hitap ediyorsa ve amacını gerçekleştiriyorsa o zaman ne güzel o projelere. Dilerim böyle nice projeler olur ve nice nice kadınlar böyle projelerde seslerini duyurmaya devam ederler" şeklinde konuştu.
"'Paraşüt' olmazsa olmazımız"
Organizasyonun çok başarılı olduğunu ifade eden Harmancı, "Özellikle 'Paraşüt' (Ahmet Ertuğrul) olmazsa olmazımız. Onun çok çok emeği var. 'Paraşüt' ve onun ekibine çok teşekkür ediyoruz. İyi ki de bu etkinliğe katılmışım diyebiliyorum. Bu zirveleri yaptık, dilerim daha nice nice zirvelerimiz olur" dedi.
Süphan Dağı zirvesini tamamladıktan sonra Doğubayazıt'ta Noah's Ark Village Hoteli'nde dinlenmeye geçen kadınlar, İshak Paşa Sarayı ve Doğubayazıt'ı da gezdi.
Ve 14 Ekim Cuma günü üçüncü ve en zorlu Ağrı Dağı tırmanışı başladı.
Ağrı Dağı zirvesi zor olacaktı çünkü tırmanışın başladığı vakitlerde Ağrı'da yoğun kar yağışı görünüyordu.
Ağrı zirvesi için 3200 kampına ulaşan kadınlar, burada yoğun kar yağışı altında iki gün geçirdi.
16 Ekim Pazar günü 4200 kampına ulaşan grup, geceyi kampta geçirdikten sonra ertesi gün zirve tırmanışını sürdürse de yoğun kar yağışı ve sis nedeniyle görüş alanı kısıtlıydı.
4800 metreden sonra artık tamamen görüş alanı kaybolmuştu. Ahmet Ertuğrul ve ekibi, grubun sağlık ve emniyetini sağlamak amacıyla 4800'den sonra tırmanışı durdurma kararı aldı.
Ve organizasyon ekibi, grubun sağ salim tekrar 3200 kampına dönmesini sağladı.
Dün ise Ağı Dağı'ndan inen grup, Doğubayazıt'ta Noah's Ark Village Hotel'e ulaştı.
3 zirve etkinliğini değerlendirden Doğubayazıt Nuh'un Gemisi Arama Kurtarma Derneği Başkanı Ahmet Ertuğrul (Paraşüt Ahmet), "Kadınlarımız çok iyi performans gösterdi. Havva Anamız, Kibele Tanrıçamız, Nene Hatunlarımız ve günümüzün tüm kadınlarına teşekkür ederiz" dedi.
"Kadınlar bizim baş tacımız" diyen Paraşüt Ahmet, performanslarından dolayı her bir kadın katılımcıya teşekkür etti ve "İyi ki varsınız. Her zaman, her yer de 'Kadına şiddete hayır' demeye devam edeceğiz" diye konuştu.
© The Independentturkish