Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü meselesinin toplumun yaralarından biri olduğunu belirtti.
"Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Değişmeyi ve öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı" diyen Kılıçdaroğlu, kılık kıyafetin siyasetin malzemesi yapılmaması gerektiğini ifade ederek bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları üzerine CHP, başörtü konusunda yasa teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) gündemine getirdi.
Bu konuda tüm taraflar görüşlerini dile getirdi. Öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi, "başörtüsünün çözüldüğünü" belirterek düzenlemeye gerek olmadığını savundu.
Hatta kendi mahallelerinde iktidar değişimi halinde muhafazakar kesimin kazanımlarının elden gideceğini ve başörtü yasağının tekrar başlayabileceğini savunan örtülü kadınlar dahi Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise tartışmayı DNA testine kadar taşıdı.
"Çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bugün merakla beklenen grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nun geçmişte yaptığı açıklama ve altına imza attığı belgeyi video ile göstererek, şunları söyledi:
Eğer dürüstsen, eğer samimiysen gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım. Arkadaşlarıma talimatı veriyorum. Çalışmaları süratle hazırlayacaklar önümüze getirecekler.
CHP'den de anında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a cevap geldi. Bu tartışmanın kolay kolay bitmeyeceği aşikar.
Zira bazı konuların siyasi malzeme olmaktan çıkartılması çok da kolay değil. Çünkü birileri bunu oy devşirmek için kullanıyor.
Kılıçdaroğlu geçmişte yapılanları inkar etmiyor. Hatta "bizim de geçmişte yanlışlarımız oldu" diyerek bunların tekrar edilmemesi gerektiğini sık sık dile getiriyor.
Peki rakipleri ya da karşıt görüşte olanlar itirazda bulunuyor da laik kesim Kemal Kılıçdaroğlu'na destek veriyor mu?
Soruya Eski CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter, eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile eski CHP yöneticisi ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş yanıtladı.
"AYM ve yüksek yargı kurumları kararlarına aykırı olmasıydı"
Bilindiği gibi eski CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter bir dönem İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı olarak görev yaptı.
Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile birlikte görev yaptıkları döneme 28 Şubat rüzgarı esiyordu.
Serter, başörtülü öğrencilerin örtülü bir şekilde okullara gelmemesi ve derslere o şekilde girmemesi için çok uğraş verdi.
Hatta "ikna odalarının" mucidi olarak hafızalara kazındı. Serter, katıldığı programlarda da başörtü yasağını hararetle savundu.
Konu ile ilgili olarak CHP'nin 2008 yılında türbanla ilgili yapılan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götürdüğünü hatırlatan Serter, "Götürme gerekçesi de türban ile ilgili yapılan değişikliği o güne kadar verilmiş olan AYM ve yüksek yargı kurumları kararlarına aykırı olmasıydı" dedi.
Başörtüsü yasağına karşı çıktıkları gerekçesiyle 2 siyasi partinin kapatıldığını "AKP" hakkında da kapatma davası açıldığını anımsatan Serter, "AKP de köşeden dönmüştü. Kapatılmaması da isabetli olmuştu" ifadelerini kullandı.
"Siyaset metası olarak kullanmaya teşebbüs etmiş midir?"
Bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra geriye dönüp bakıldığında "o gün AYM'ye teklifi götüren 3 grup başkanvekilinden birinin de Kemal Kılıçdaroğlu olduğu biliniyor zaten" diyen Prof. Dr. Serter şunları söyledi:
O zaman bu soruyu benim sormam gerekmez mi? Neden şimdi? Ortada bir türban sorunu yokken, yaşanmıyorken, herkes türbanlı olarak istediği her yere girip, istediği her mesleğin en tepe noktasına kadar yükselme fırsatı elde etmişken, toplumda türbanın siyaset aracı kılındığı söyleyen CHP lideri bunu yaparak türbanı yeniden bir siyaset metası olarak kullanmaya teşebbüs etmiş midir, etmemiş midir? Ben bunun değerlendirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
"Üzüntüyle karşılıyorum"
Türbanın bu defa açık bir şekilde Atatürk'ün partisinin eliyle serbest bırakılmak istendiğini ifade eden Prof. Dr. Nur Serter, "'Din siyasetten kesinlikle ayrılmalıdır, siyasetin aracı kılınmamalıdır" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinde, o partinin genel başkanı dini bir simgeyi siyaset aracı kılmakta bir beis görmemiştir. Ben üzüntüyle karşılıyorum. Bundan sonra AKP'den gelecek ataklar karşısında nasıl bir tavır sergileyeceklerini de merakla bekliyorum" diye konuştu.
"Metin yasallaşırsa kadınlar çarşafla bile kamuda çalışır"
Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da "türbanın" gündeme getirilmesine karşı çıkıyor.
Kadınları, bugün zaten kamuda her alanda türban takarak çalıştığını anımsatan Eminağaoğlu, metnin yasallaşmasının doğru olmadığı görüşünde.
"Bu metin yasalaşırsa, konu bir yasa metnine taşınmış olacak" diyen Eminağaoğlu, "Kadınlar, zorunlu kıyafetleri dışında, türban takabileceklerdir. Hatta içeriği belirsiz bu metne, kamu çalışma yaşamında kadınlar çarşaf bile giyseler kimse bu yasa gereği hayır diyemeyecektir" yorumunda bulundu.
Bugün Türkiye'de kadınların özgürlük sorunu olduğunu savunan Eminağaoğlu, "Kadınlar her alanda eşitliğin gereğine uygun olarak yer almamaktadır. Bugün kadın sanatçılar, sahneye çıkamaz hale gelmiştir. Bu uygulama ve aykırılıklar giderek artmaktadır" diye konuştu.
Çözümün bu gibi aykırılık taşıyan metinlerde olmadığını dile getiren Eminağaoğlu, "Tüm özgürlüklerin güvencesi olan laikliğin esas alınması ve laikliğe sahiplenilmesinden geçmektedir" ifadelerini kullandı.
"Kadınların özgürlüğü türbandan değil laiklikten geçmektedir"
Eminağaoğlu, İslam ülkelerinde örtülü bir şekilde varlıklarını sürdüren kadınlar özgürlüklerini yaşayamadıklarını iddia eden Eminağaoğlu, "Çünkü kadınların özgürlüğü türbandan değil, laiklikten geçmektedir" yorumunu yaptı.
Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, şunları kaydetti:
Kitle örgütleri, kadın örgütleri ve platformları, İstanbul Sözleşmesi konusunda suskun kalmayıp, duruşlarını ve görüşlerini açıkça ortaya koydular. Türkiye, aynı örgüt ve platformlardan başörtüsü ve türban konusundaki duruş ve görüşlerinin de ne olduğunu açıkça görmek ve duymak istiyor.
"Kılıçdaroğlu topu penaltı noktasına dikti, Erdoğan da gölü attı"
23. dönemde CHP Ankara Milletvekili olarak görev yapan Yılmaz Ateş ise Kılıçdaroğlu'nun hem siyaseten hem de stratejik olarak son derece yanlış bir açıklama yaptığını savundu.
Ateş'e göre Kemal Kılıçdaroğlu, bir anlamda tek başına sahaya çıktı, faul yaptı, topu penaltı noktasına dikti, kaleyi boşalttı ve Erdoğan da golü attı.
Yılmaz Ateş'e göre Türkiye'nin Ege, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Suriye gibi çok ciddi dış sorunları var. Rusya-Ukrayna arasında devam eden ve Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren sorunları var. Ayrıca ülkede müthiş bir yoksulluk, yolsuzluk, israf, sürekli artan enflasyon ve bunun altında inimi inim inleyen geniş bir halk kitlesi var. Bütün bu sorunlar dururken başörtüsü ile ilgili teklifte bulunmak doğru değil.
Ana muhalefet partisinin genel başkanının bu sorunları gündeme getirip, CHP'nin çözüm önerilerini sunması gerektiğine vurgu yapan Ateş, "Ancak AKP özel olarak uğraşsa gerçek gündemin üzerine böyle yapay, suni bir gündemi oturtamazdı. Şimdi bütün Türkiye kitlendi ve türban olayını konuşuyor. Oysa şu an böyle bir sorun yok, çözümlendi. Kılıçdaroğlu'nun göz göre göre bunu gündeme getirmesi bir siyasi intihardı ve bugünkü konuşmasında Erdoğan golü doksanda topu filelere attı" değerlendirmesinde bulundu.
"Böyle bir teklif için cesaret ve yüreğe ihtiyaç yok"
"Öyle görünüyor Türkiye yapay ve suni gündem ile uğraştırılarak, halkın gerçek sorunları ülkenin gündemine gelemeyecektir" diyen Ateş şunları kaydederek sözlerini tamamladı:
Bunun da sorumlusu Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Üzüntü verici bir durumdur. Kılıçdaroğlu olmayan bir sorunu gündeme getirirken, ‘cesareti, yüreği olan peşimden gelsin' dedi. Böyle bir teklif için ne cesarete ne de yüreğe ihtiyaç var. Ben, Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki günlerde Türkiye'nin bir diğer ciddi sorunu olan üniter devlet yapısını zedeleyici bir teklifle kamuoyunun karşısına gelmesi konusunda ciddi ciddi kuşku ve endişe duyuyorum.
© The Independentturkish