Bir süredir sessiz sedasız bir kampanya yürüyor. Aslında sessiz sedasız olması kampanyayı yürütenlerin muradı değil elbette, onlar seslerini duyurmak istiyor.
Çünkü hayatlarında önemli bir dönüm olan cinsiyet uyum sürecinin sağlıklı yürümesi için bu kampanyanın, hem devletin ilgili birimleri hem de kamuoyu tarafından görülmesi onlar için önemli.
Kampanyanın adı "Hormona Erişim Kampanyası", kampanyayı başlatanlar ise cinsiyet değişimi sonrası uyum sürecinde, doktor kontrolünde hormon ilaçları alan trans bireyler.
Hem ekonomik kriz hem de devletin birtakım ilaç anlaşmalarına imza atma konusunda ağır davranması, pek çok trans bireyin bir insan hakkı olan sağlığa erişimine de engel oluşturmuş durumda.
Uluslararası insan hakları hukuku bakımından transların toplumsal yaşama katılması devletlerin üzerindeki bir pozitif yükümlülük.
Hormon terapi sürecindeki translar, hormona erişemediklerinde, uyum süreçleri tanınmadığında ve desteklenmediğinde eğitim hakkı, çalışma hakkı, sağlığa erişim hakkı ve barınma hakkı gibi bir dizi hak ihlali kategorisinin tam da göbeğinde duruyorlar.
Independent Türkçe olarak, "Hormona Erişim Kampanyası" yürütücülerinden Merih Beler ile, cinsiyet uyum sürecinde yaşanan zorluklar, hormon almanın bu süreçteki önemini ve taleplerini konuştuk.
"Bizim şu an önceliğimiz hormona erişmek"
Cinsiyet uyum süreci bir buçuk önce başlamış Merih Beler'in.
Beler, temmuz başında başlattıkları kampanyaya dair şu bilgileri paylaştı:
Aslında hormona erişim temel bir sağlık ihtiyacı, sağlığa erişme hakkı ve bunun ne kadar kötüye gittiğini görebiliyoruz. Sadece ilaçların bulunamaması üzerinden değil, bulunduğu takdirde bir sene içerisinde üç katına yakın zamlanması da, aslında erişim imkansızlığı doğuruyor. Bizim önceliğimiz şu an hormona erişmek, yani fiziksel olarak stokların gelmesi. Bu her sene aslında gündeme gelen bir konu.
"Hormona erişimin, sadece fiziksel sağlık değil, ruhsal boyutu da var"
Merih Beler, cinsiyet uyum süreciyle ilgili şunları söyledi:
Transların pek çoğu cinsiyet uyum sürecine başvurabiliyor. Belli başlı üniversite hastanelerinde, doktor takibinde hormonlar kullanıyoruz. Hem fiziksel olarak istediğimiz bazı değişimler için hem de işte devletin şart koştuğu uyum sürecinin temelleri için. Sadece fiziksel sağlık değil, ruhsal boyutu da var hormona erişimin.
"Ecza depolarında da hormonların kalmadı; anlaşmalar yenilenmiyor"
Peki, hormona erişemeyen kaç trans birey var?
Merih Beler, Türkiye'nin pek çok kentinde benzer sorunların yaşandığına dair bilgilere sahip olduklarını belirtti:
Bir anket yapmadık henüz ama pek çok ilden buna dair haberler alıyoruz. Bütün illerde sıkıntılar başladı, eskiden küçük illerde birazcık daha kolay bulunabiliyordu. İstanbul ve Ankara'da daha hızlı bittiğini biliyoruz ama sorduğumuz diğer illerdeki eczaneler ve ecza depolarında da hormonların kalmadığını görüyoruz. Yani bir stoklama söz konusu değil anlaşmalar yenilenmiyor. İmkanı olan arkadaşlarımız yurt dışından talep etmeye çalışıyor, ama o da büyük bir sıkıntı hem de büyük bir imkansızlık.
Temmuz ayında başlattıkları kampanyada henüz geride olduklarını söyleyen Beler, ancak adli yıl bitiminde ve Meclis açıldıktan sonra kampanya konusunda daha aktif bir çaba içine gireceklerini ifade etti.
Merih Beler'in, hormona erişimde, yaşanan genel ekonomik krizin etkisi olup olmadığını sorusuna yanıtı ise; "Kesinlikle var."
Hormona gelen zamlara dair bir tablo yayımladıklarını belirten Beler, "Çünkü bütün ilaçlar zaten zamlandı. Sadece 2022 yılı içerisinde üç kere zam geldi. Zaten geçtiğimiz yıla bakacak olursak da neredeyse çoğu hormon ilacı testesteron ve östrojen blokerlar da dahil iki üç katı kadar fiyatlandı" diye konuştu.
Beler, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mesela ben testesteron kullanıyorum, geçen sene 20-25 liraya aldığım hormon, şu anda 55-60 liraya çıkmış durumda. Ya da daha güçlü muadili olan hormon 1000 küsur liralara çıkmış durumda. Ve bunlar sadece iki-üç ay giden ilaçlar. Östrojen ilacı, bir trans kadının ayda en az iki kutu kullanması gereken bir ilaç, geçtiğimiz yıl 30 lirayken şu anda 120 lira. Dört katı fiyat demek oluyor bu. Bu insanların kendi bütçesinden ayıracakları parayı kestirememeleri söz konusu, tabii ilacı bulabilirsek.
"Yolda yürürken gördüğüm eczane artık benim için bir anlam ifade ediyor"
Peki ilacı nasıl arıyorlar, nerelerde soruyorlar?
Bu soruyu şu yüzden soruyorum, çünkü neredeyse her sokakta, her şehirde, her caddede karşılaştıkları eczaneye girip hormon sorduklarını anlattı:
Her gün eczaneleri arıyoruz. Günlük bir rutin haline geldi, bu translar için. Hadi bugün de buraya bakalım, diyoruz. Yolda yürürken gördüğüm eczane artık benim için bir anlam ifade ediyor. 'Buraya da mı sorsam' diyorum. Ben de, partnerim de uyum sürecindeyiz. O da trans kadın. İkimiz bu ilaçlara erişmeye çalışıyoruz, her gittiğimiz ilde, tatile gittiğimiz zaman, akraba ziyaretine gittiğimiz zaman, bir etkinliğe gittiğimiz zaman kenarda köşede eczane gördüğümüz zaman artık bu bizim günlük hayat rutini haline geldi. Girip soruyoruz; 'Bu var mı elinizde?' Tek tek ilaçları saymaya başlıyoruz. Ve çoğuunlukla 'Hayır' cevabını alıyoruz, eczaneler de bulamadıklarını söylüyorlar.
Hormona erişim konusunda en önemli engelin, hükümet ile ilaç şirketleri arasında fiyat uyuşmazlığı olduğunu anlatan Merih Beler, bu konuda önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor ve hormon ilaçlarını sadece transların kullanmadığının altını çizdi:
Bildiğim kadarıyla gönderici firma, hükümetin gönderdiği fiyat bandıyla uyuşmazlık yaşıyor ve hükümet bir şey yapmıyor. Şu anda zaten fiyatın bu kadar artmasının en önemli nedeni bu. Bir de tabi öncelik verilmemesi meselesi de var. Ancak hormon ilaçlarını sadece translar kullanmıyor, bunu herkes unutuyor. Yani bu ilaçlar zaten translar için üretilen ilaçlar değil. Ama uyum süreçlerinde yıllar boyunca doktorların gözetiminde kullanılan ilaçlar. Genelde testis ve prostat kanserlerinde testesteron blokerlar kullanılıyor. Ya da doğum kontrol ilaçları gibi, aynı şekilde östrojen ve progesteron gibi hormonlar da yumurtalıkların aktif hale getirilmesinde kullanılabiliyor.
Peki bir trans kadın ve bir trans erkek uyum süreçlerinde ne tür ilaçlar kullanmak durumunda ve bunun bir süresi var mı?
Merih Beler bu sürece dair de şu bilgileri verdi:
Aslında hormon terapisini ömür boyu sürdürüyoruz. Sadece şöyle farklılıklar var. Yani trans kadınların süreçlerinde devletin şart koştuğu bazı medikal durumlar var, vazektomi dediğimiz testislerin alınması gibi. Bu süreçte testesteron zaten önemli oranda düşmüş oluyor, sadece böbrek üstü bezlerindeki testeseron vücutta kalmış oluyor. Bu zaten her insanda olan bir miktar.
Bütün insanların böbreküstü bezleri bir yapısal sorunu yoksa ve başka bir testeseron kaynağı yoksa testesteron üretmeye devam eder. Bunun için bir testosteron bloker kullanmalarına gerek kalmıyor ameliyattan sonra. Ama östrojeni ömür boyu kullanmaya devam ediyorlar, çünkü vücudun ürettiği herhangi bir östrojen kaynağı yok ve bu dışarıdan alması gereken bir şey.
"Trans erkekler için testesteron ömür boyu kullanılması gereken bir şey" diyen Beler, "Böbreküstü bezlerindeki miktar minimum miktar olduğu için, vücudun istediği değişimi belli bir aralıkta tutmamız gerekiyor. Aslında endokronolojik açıdan da bu kıymetli. Zaten bütün bunlara doktor gözetiminde devam ediyoruz, bu yüzden altı ayda bir, senede bir kimlik süreci bittiyse bile doktora görünmekte fayda var diyoruz. Yani uyum sürecinde ameliyatlardan önce trans kadınlar hem bir bloker hem de bir östrojen kaynağı kullanırken, trans erkekler genelde tek bir hormon yani testosteron kullanıyorlar" şeklinde konuştu.
"Düşünün, ömür boyu kullanmanız gereken bir ilaç var ve siz bu ilacı bulamıyorsunuz, ne hissedersiniz?"
Beler, bu ilaçların yeterli dozda ve aralıklarda alınamaması durumunda da sıkıntılar yaşandığını dile getirdi:
Bir kere hayallerine kavuşmak isteyen bir trans kadının yaşadığı en önemli şey kaygı. Psikolojik olarak buna erişememek, bir şeylerden mahrum kalmayı getiriyor ve bunun ruhsal boyutu çok farklı ilerliyor. Düşünün ömür boyu kullanmanız gereken bir ilaç var ve siz bu ilacı bulamıyorsunuz, ne hissedersiniz?
Fiziksel olarak da o hormonlara ihtiyacımız var, çünkü endokrin takiplerimiz yapılıyor ve hormonlarımız yoyo gibi yükselip düşmediği için, bunu dışarıdan almak zorundayız. Sonuçta bu doktorların bize 'alın' dediği bir ilaç ve biliyorsunuz hormonlar insanları mental olarak da etkiliyor. Kadınların regl öncesi ya da menopoz döneminde yaşadıkları gibi.
Trans bireyler toplumda yaşadıkları ayrımcılık nedeniyle pek çok sektörde iş bulamıyor ve bu yüzden seks işçiliği yapmak zorunda kalıyor.
Bu durumda yurtdışından hormon ilaçları getirtmek bile başlı başına bir mesele.
Merih Beler; kendi aralarında hormon paylaşımı yaptıklarını, elinde fazla hormon ilaçları olanların diğerleriyle paylaştığını, ama bunun da geçici bir çözüm olduğunu ifade etti.
Ecza depolarının da hormon ilaçlarının ne zaman geleceğine dair bilgi sahibi olmadığını söyleyen Beler; hormona erişimin bir insan hakkı olduğunu belirterek, kamuoyundan kampanyalarına destek vermelerini istiyor:
Hormona erişim medikal bir konu olmanın ötesinde, aşağılayıcı muameleye maruz kalmamak ve sivil ölüme uğramamak için yürütülen toplumsal bir hareketin konusunu oluşturuyor. Bu yüzden hormona erişim mücadelesi politiktir ve hormona erişim bir insan hakkıdır!
© The Independentturkish