Bilim Akademisi, Prof. Dr. Celal Şengör’ün, katıldığı bir televizyon programında söylediği "Tarihte Musa peygamber diye biri yok, İbrahim de hiç yaşamamış; bunların hepsi masal" sözleri nedeniyle hakkında soruşturma açılarak, ifade vermeye çağrılmasına tepki gösterdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bilim Akademisi Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, "Prof. Celal Şengör'ün katıldığı bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şikâyeti üzerine savcılıkça ifadeye çağrılmış olması akademik özgürlüklerin ve ifade özgürlüğünün nasıl yanlış anlaşıldığının ve ihlal edildiğinin çarpıcı bir yeni örneğidir" denildi.
"Prof. Şengör programda İbrahimi dinlerin kutsal kitaplarında anlatılan peygamberlerin ve olayların tarihi belgeleri olmadığını söylemiştir" denilen açıklamada şöyle devam edildi:
Prof. Şengör konuşmasında Prof. Fuad Köprülü'nün 'İlk Mutasavvıflar' kitabına ve orada adı geçen Yunus Emre ve Ahmed Yesevi'ye de atıfta bulunarak menkıbevi ve belgesel aktarımların ayırımını yapmaktadır. Kutsal kitaplarla ilgili tarihi belge ve kanıtların olmaması iman edenler açısından bir eksiklik veya imanın saygınlığı ile ilgili bir konu değildir. Tanımı icabı iman kanıt ve belge gerektirmez. Öte yandan dünya işleri ile ilgili akademik ve pratik değerlendirmelerin kanıt ve belgeler üzerine kurulu olması vazgeçilmez bir unsurdur. Kanıt ve belge araştırarak ilerleyen tarih ve arkeolojinin araştırma ve tartışma konuları arasında elbette dinler de vardır.
Kamuoyu önünde yapılan bir tartışmada belgelerin varlığı üzerine bir konuşmanın RTÜK tarafından cezaya uğratılması, Prof. Şengör’ün belge olmadığını söylemesi üzerine bir kamu kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şikayetçi olması ve bu konuda Prof. Şengör'ün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosuna ifade vermeye çağrılması ifade özgürlüğü ve akademik özgürlük açısından vahim ihlallerdir. Dini inançlarla ilgili belge, kanıt olmadığı iddiasının soruşturulması akla ve tabii ki demokrasi ve laikliğe aykırıdır. Belge ve kanıtlara ilişkin tartışmalar Rönesans, Aydınlanma ve modern demokrasinin gelişmesinden itibaren dini kurumların toplum hayatına müdahale alanı dışında kalmıştır. Laik olduğu iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti’nde bir kamu kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından şikâyet konusu yapılması kabul edilemez.
Independent Türkçe