Uçum'dan teğmenler değerlendirmesi: Sorun Mustafa Kemal'in askerleriyiz demek değil ısrarlı emre itaatsizlikten kaynaklanan disiplinsizlik

"Milli Orduya verilebilecek en şedit zarar disiplinsizlik virüsünü orduya bulaştırmaktır. Buna sebep olmak da disiplinsizliğe göz yummak da ihanete kapı açar"

Fotoğraf: X

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, TSK'dan ihraç edilen teğmenlere ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu.

Uçum X hesabından “Milli ordu göz bebeğimizdir” başlıklı yazısında, "Dört yüze yakın olduğu söylenen yeni mezun teğmen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedi. Bunların beşine ve disiplinsizlikle ilgili görülen üç sıralı amire ayırma cezası (ihraç) verildi. Gerçek buyken ayırma sebebi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıdır demek, kasti bir çarpıtma anlamına gelir. Eğer “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadesi, ayırma cezasının sebebi olsaydı dört yüze yakın yeni mezun teğmene soruşturma açılması ve hepsinin ihraç edilmesi gerekirdi. Demek ki sorun Mustafa Kemal’in askerleriyiz demek değil, ısrarlı emre itaatsizlikten kaynaklanan disiplinsizliktir" değerlendirmesini yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uçum yazısında şunları kaydetti:

Başkomutan Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları hiç tartışmasız kurucu liderimiz Atatürk'ün takipçisidir. Bu konu tartışmaya açılamaz. Dolayısıyla somut konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir, tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disiplin tüm sistemin esasıdır.

"Konu milli ordu"

Milli Savunma Bakanlığı ve TSK orduya ilişkin disiplin hukukunu tavizsiz uygulayamazsa büyük zaafa düşmüş olur. Milli Orduya verilebilecek en şedit zarar disiplinsizlik virüsünü orduya bulaştırmaktır. Buna sebep olmak da disiplinsizliğe göz yummak da ihanete kapı açar. Somut durumda eylemin askeri disiplin hukukuna aykırı olduğu yönünde genel bir eğilim oluştu. Askeri disipline aykırı eylem var ama yaptırım uygulanmamalı demek tam bir aymazlık olur. Hele konuya ‘gençlik hatası hoş görülmeli’ diye bakmak tamamen yanlıştır. Konu, Milli Ordudur. Konu, tavizsiz şekilde Milli Orduyu korumaktır. O zaman tartışılabilecek tek husus bu kusurlu eylem için uygulanan yaptırımın orantılı olup olmadığıdır. Yaptırım uygulanmalı ama uygulanan yaptırım ağırdır demek ise hukuki bir iddiadır. Bu durumda bu iddianın sahipleri bunu hukuken kanıtlamak zorundadır. Tabi ki gerekçeli karara göre hukuki tartışma olabilir. En azından askeri disiplin hukuku çerçevesinde yani doğru zeminde tartışma yapılabilir, bunun hukuken anlamı da olur. Hukuk sınırları içinde kaldığı sürece bu tartışma makul kabul edilir.

"Konu yine bütün hukuki yönleriyle ele alınır"

İdari yargı denetiminde konu yine bütün hukuki yönleriyle ele alınır. Hukuki süreçler bittiğinde herkesin kabul etmesi gereken nihai kararlar çıkar. Ancak o aşamadan sonra kusurlu eylemleri sebebiyle yaptırıma uğramış kişilerin durumu netleşir. Onlar da kendilerine bir yol çizer. Hal böyleyken tamamen önyargıyla ve kendi ajandaları üzerinden karara karşı çıkanlar işin somut hukukuyla, yaptırım uygulanmış kişilerin gerçek durumuyla hiç ilgilenmiyor, hatta onları istismar eden yaklaşımlar bile görülüyor. İlginç olan karara itiraz eden bazı çevreler örtük de olsa kararı hukuken kabul ettikleri izlenimi veriyor. Belki de bu nedenle konunun esasının tartışılmasından kaçınılıyor, kararın gerekçesi hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunuluyor. Dolayısıyla karara karşı çıkan bir çok çevrenin, kişinin veya muhalifin gerçek derdi askeri disiplin tartışması ve hukuk değildir. Tek dertleri bu olayı dar siyasi çıkarları için istismar etmektir. Konu Atatürk ve Milli Ordu olunca bu istismarın vebali çok büyük olur. Fetöcü çeteden, yerli ve yabancı darbeci yuvalardan arındırılmış Milli Orduyu herhangi bir istismara konu yapmak tam bir gaflet halidir. Ayrıca bazı siyasiler, siyasi analistler, yorumcular ve medyacılar dahil belli kesimler bu ihraç işlemini; geleceğe etkisi, milli ordu-millet ilişkisi, ordu-siyaset ilişkisi gibi kendilerine cazip gelen büyük konular (!) üzerinden tartışmaya meyilliler. Buna yeltenenler ciddi yanlış yapar, hatta niyetleri öyle olmasa bile kışkırtıcı durumuna düşer. Milli Ordu Türkiye’nin bağımsızlığının, milli gücünün ve anti-emperyalist mücadelesinin askeri güvencesidir. Milli Ordu Türkiye’nin geleceğinin temel teminatlarından biridir. Türkiye’nin Milli Ordusu küresel emperyalizme karşı mücadelede, Merkez Afro-Avrasya’nın ve dünya mazlumlarının umududur. İşin özü, göz bebeğimiz Milli Ordumuz titizlikle korunmalıdır.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU