Humeyni'nin ahbapları

Nitekim bunlar tali zararlardır: Humeyni'nin ahbaplarının gözünde Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan'dakiyle aynı olan ikincil zararlar!

Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Salman Rüşdi gibi kendisi ve düşünceleri unutulan esrarengiz bir yazar, Lübnan Hizbullahı'na mensup kiralık bir katilin saldırısına uğradıktan sonra tekrar gündeme geldi.

Humeyni, yazarın 'Şeytan'ın Ayetleri' kitabında Hz. Peygamber'e (sav) hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında ölüm fetvası vermişti.

Rüşdi bu dönemde öldürülebilirdi ki, Devrim Muhafızları veya Hizbullah için suikast düzenlemek zor değildi.

Ancak Gazze, Yemen ve Suriye'deki masumların kanıyla elleri lekelenen İran'ın, kendisini dini değerlerin bir savunucusu olarak lanse etmesi için bugün artık onu öldürme ihtiyacı kendini dayattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dünya çapında suikast, cinayet, kara para aklama, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi suçları işleyen iblisler, dünyanın zihninde ikiyüzlülüklerini pekiştiriyorlar ve zorbalıktan hiçbir şekilde çekinmeyen sokak çetelerine sahip olmakla birlikte toplantı masalarında resmi bir takım elbise içinde müzakere etmek gibi kendileri için genişçe bir başlık atıyorlar.

İran gibi bir ülkenin değişmesini ve normal bir devlet olmasını beklemek saçmadır.

Sihirli bir değnekle radikal rejimi mutedil bir hale getirilmeksizin ona güvenilemez.

Humeyni'nin Araplar arasındaki ahbapları sadece Lübnan'da Hizbullah içinde değil, Yemen, Irak, Suriye ve Gazze'de de bulunuyorlar ve Humeyni'nin fi tarihinde kalmış savaş doktrinine dayanıyorlar.


Geçtiğimiz ayın sonunda bir hafta içinde Gazze'deki İslami Cihad ile İsrail arasında çatışmalar patlak verdi.

Bu, her iki tarafça bilinçli olarak yürütülen bir süreçtir.

İsrail, kasımda yapılacak seçimlere hazırlanıyor ve savaş, Yair Lapid hükümetinin İsrail'in ulusal güvenliğini savunmak için kullandığı bir koz olacak.

İran'ın bugün Gazze'deki en güçlü müttefiki olan İslami Cihad, Tahran'daki liderliğinin emriyle İsrail'e balistik füzeler gönderiyor ve Siyonistlerle mücadelede kendini konumlandırıyor.

İsrail'le bir ortak olarak hareket etmeye başlayan Hamas hareketi ise İsrail içindeki Filistinliler için iş sözleşmeleri yapıyor ve sanki gerçeklikle bir arada yaşıyormuş gibi İsraillilerle olan geçen yılki savaşın sonucunu yeniden inşa etmeye çalışıyor.

Hamas'ın bu şekilde pragmatik bir tavırla hareket etmesi onu utandırdı ve ikiyüzlü görünmesine neden oldu.

Bu Hamas, Şeyh Yasin veya Abdülaziz er-Rantisi'nin Hamas'ı değil.


Hareketin lideri Halid Meşal, El Cezire haber kanalına çıkarak, Hamas'ın ana direniş olduğunu ve Tahran'a diğer gruplardan daha yakın olduğunu vurguladı.

Suudi Arabistan'ın 60 Filistinliyi tutukladığını, onlara işkence ettiğini ve suçsuz yere kovuşturduğunu iddia eden Meşal, "Şayet Filistinlilerin varlığını yük olarak görüyorsanız onları çıkarın. Onlardan ülkenizi terk etmelerini isteyin, fakat tutuklamayın" dedi.

Biz ona şöyle diyoruz:

Suudi Arabistan'da 450 bin Filistinli kamplarda değil toplumla bütünleşmiş olarak yaşıyor. Eğitim, ücretsiz tedavi ve çalışma hakları var. 1948'den beri kendilerini bir yük gibi hissetmediler!


Meşal, tutukluların casusluk suçu işlediklerini ve hesap vermekten kaçış olmadığını bildiği için Suudi yetkililerle tutuklular konusunu tartışmadı.

Bunu bir basın malzemesi olarak kullandı ve "İran'ın, Hamas'ın İsrail ve Suudi Arabistan'a karşı direnişini desteklediği" yönünde Rıza el-Melali'ye sempatik görüneceği bir mesaj gönderdi.
 


Her durumda Riyad'ın gereklerine göre hareket ettiği sabit bir denklemi vardır:

Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletine destek ve liderliğinin tavrı ne olursa olsun işgal altındaki Filistin halkına ekonomik desteğin devam etmesi.

Liderler uzun ya da kısa vadede değişir. Bu, kırk yıl çölde dolaştırarak cezalandırdığı İsrailoğulları için Allah'ın kullandığı kozmik bir yıldır.

Kırk sayısının hikmeti, bir neslin yok olduğu ve para ve güçten önce insanların iyiliğini düşünen yeni neslin ortaya çıktığı bir zaman dilimi olmasıdır.


Filistin Sağlık Bakanlığı'nın istatistiklerine göre, İslami Cihad ve Hamas arasındaki Tahran ile yakınlaşma rekabeti, 15'i çocuk 44 Filistinlinin ölümüyle sonuçlandı.

Gazze Şeridi'ni fiilen yöneten Halid Meşal çocukların ölümünü durduramadı. Zira Gazze ile İsrail arasındaki çatışma turları net bir senaryo ile açıldı; İslami Cihad ve Hamas'ın çıkarlarına göre değişen bir gündemi var, İsrail'in de öyle.

İki taraf, Kahire'nin ateşkes için müdahale edeceğinden, ardından savaşın duracağından ve payına düşeni alacağından emin.

Savaşan tarafların hiçbiri, çocukların ölümü ve ceset görüntüleriyle ilgilenmiyor.

Nitekim bunlar tali zararlardır: Humeyni'nin ahbaplarının gözünde Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan'dakiyle aynı olan ikincil zararlar!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU