İran İslam Cumhuriyeti'nin Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Tahran'da yaptığı görüşmede, Putin'e hitaben Ukrayna'ya karşı 'özel operasyonlar' başlatmak için 'zat-ı âlisinin önleyici amaçla insiyatif almasını' övmüştü.
Putin Ukrayna'yı işgal etmeseydi, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) Kırım'ın kontrolünü yeniden kazanmak için Rusya'ya karşı bir savaş başlatacağını iddia etmişti.
Bu ifadeler, daha sonra İran'ın resmi medyasından silinmiş olsa da söz konusu açıklamalar Tahran'daki karar alma mercilerinde İslam Cumhuriyeti'nin 'düşmanlarına' karşı bir saldırı başlatarak benzer bir stratejiyi benimsemesiyle ilgili tartışmalara yol açtı.
Bu görüşün destekçileri, Çin'in Tayvan'a karşı askeri güç gösterisi yapmasıyla daha da cesaret buldu.
Diğer yandan İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Fars Haber Ajansı, Tayvan'daki son çatışmanın ABD için 'tam bir aşağılanma' ile sonuçlandığını öne sürdü.
Ajans, "Çin, Washington'a bir yanlış adım daha atarsa ne ile karşılaşacağını gösterdi" ifadelerini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Buna göre, İran'ın Putin'i taklit etmesi ve 'düşman saldırmadan önce düşmana savaş açması' gerektiğine inananlar, İsrail'e karşı 'özel operasyonlar başlatma' çağrısında bulundular.
Hamaney, geçen haziran ayında 'Siyonist düşmana karşı Batı Şeria'da yeni bir cephe açılması gerektiğinden' söz etmişti.
Batı Şeria'da yeni bir cephe açmaya çalışmanın nedeni ise onlarca yıldır kullanılan diğer iki cephede -Gazze ve Lübnan- 'Siyonist devleti tasfiye etmekten' sorumlu Kudüs Gücü'nün yaşadığı zorluklar.
Gazze'de İran İslam Cumhuriyeti, Hamas Hareketi'ni ve Filistin İslami Cihat Örgütü'nü desteklemek için büyük yatırımlar yaptı.
Ancak Hamas her zaman Tahran'a tamamen bağımlı olmaktan ve Lübnan Hizbullahı kolunda olduğu gibi Kudüs Gücü'nün sadece bir vekiline dönüşmekten kaçınmaya çalıştı.
Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) Filistin kolu olarak Hamas, On iki İmamı tanıyan Şiiliğin (isnâ aşeriyye) Humeyni versiyonuyla akaidi farklılıklarını da vurguluyor.
İslami Cihat Örgütü ise İslamcı sıfatına rağmen, Tahran'daki kukla yöneticilerinin istediği her adımı atarak, Lübnan Hizbullahı'nı taklit etmeye her zaman hevesli olmuştur.
İslami Cihat Örgütü Gazze'de azınlık teşkil ediyor. Tahran'ın Batı Şeria'da bir üs kurmasına yardım etme çabası buradan kaynaklanıyor.
Bağdat'taki güvenilir kaynaklar, Kudüs Gücü'nün Batı Şeria'ya gönderilmek üzere Irak üzerinden Ürdün'e büyük miktarlarda silah ve nakit para 'taşıdığını' bildirdi.
Ürdün makamları, bu 'düşmanca faaliyetlerden' haberdar olduklarını belirttiler. Kral 2. Abdullah bizzat açıklama yaparak İran'a 'istikrarı sarsan faaliyetlerine son vermesi' çağrısında bulundu.
Filistin Yönetimi'nin, yani Fetih Hareketi'nin Batı Şeria'yı İsrail'e karşı bir operasyon üssü haline getirme çabalarına karşı çıkması pek olası değil.
Diğer yandan İran İslam Cumhuriyeti, merhum Yaser Arafat'ın Saddam Hüseyin'in İran işgalini desteklediği 1980'den beri Fetih Hareketi'ni 'düşman' olarak görüyor.
Bu, Filistin Yönetimi istenmeyen bir varlık olarak kalırken, Hamas ve İslami Cihat'a neden Tahran'da 'büyükelçilikler' verildiğini açıklıyor.
Şu an Tahran iki nedenden dolayı Lübnan cephesini yeniden harekete geçiremiyor:
Birincisi, Lübnan'ı kıtlığın eşiğine getiren kötüleşen ekonomik durumu.
İran 'Lübnan halkını beslemeye' söz vermişti ancak Ukrayna'dan tahıl ithalatı alınamaması nedeniyle kendisi de gıda kıtlığıyla karşı karşıya.
Bu ise verdiği sözü yerine getirememesine neden oldu. Bunun yerine Moskova'nın imasıyla birlikte şimdi Ukrayna tahılının Lübnan'a getirilmesine yardımcı olacağı umuduyla tüm gözler Türkiye'ye çevrilmiş durumda.
Hizbullah ve müttefiklerinin son Lübnan seçimlerinde yaşadığı gerileme, Kudüs Gücü'nün burada İsrail'e karşı başka bir cephe açma konusunda karşılaştığı zorlukların arkasındaki ikinci sebebi temsil ediyor.
Hamaney ve danışmanları halen Lübnan, Gazze ve Batı Şeria'dan İsrail'e 'füze atılması gerektiği' hakkında konuşuyorlar.
Hamaney'in görüşlerini ifade ettiğine inanılan Keyhan gazetesi, İsrail'in bin 500 füze saldırısıyla 'yok edilebileceğini' iddia ediyor.
Bu sırada Hizbullah, Hamas ve İslami Cihat Örgütü'nün bu sayının 100 katına sahip olduğu düşünülüyor.
Ancak Kudüs Gücü'nün yeni komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin Hizbullah, Hamas ve İslami Cihat Örgütü üzerinde selefi General Kasım Süleymani'nin sahip olduğu güç ve nüfuzu elde edemediğine dair işaretler var.
İsrail ile bu hafta yaşanan kısa çatışması sırasında İslami Cihat, Hamas ve Hizbullah'a kıyasla Tahran'a karşı tutumunu düzeltmeye çalıştı.
Ancak 'tam zafer' iddiası, Tahran'daki 'önleyici amaçla inisiyatif' savunucularını ikna etmedi.
'Önleyici amaçla inisiyatifin' destekçileri, üçlü bir ittifaktan söz ediyor. Buna göre İran İslam Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu, ABD ve müttefiklerini Avrasya, Doğu Avrupa ve Batı Pasifik'ten kovmak için güçlerini birleştirecekler. Bu da neredeyse bir asırlık 'ABD hegemonyasının' sonunu getirecek.
Fars Haber Ajansı, eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın danışmanı Zbigniew Brzezinski tarafından (Fars Haber Ajansı yanlışlıkla onu eski bir ABD Dışişleri Bakanı olarak tanımlıyor) böyle bir ittifakın ABD için 'en tehlikeli senaryo' olarak görüldüğüne dair haberlere işaret etti.
Brzezinski, 'Büyük Satranç Tahtası' kitabında Çin, Rusya ve İslam Cumhuriyeti'nin ideolojiye değil, genel olarak Batı'ya ve özellikle de ABD'ye 'düşmanlığa' dayalı bir ittifak oluşturabileceğini öne sürüyor.
Benzer bir fikir, Thomas Flichy liderliğindeki Fransız askeri uzmanlar tarafından 2014 yılında 'Çin, İran, Rusya... Yeni Bir Moğol İmparatorluğu' başlığı altında yayımlanan bir dizi makalede ortaya atıldı.
Buna göre böyle bir imparatorlukta Çin başı çekerken, İran ve Rusya'nın Ortadoğu ve Doğu Avrupa'da birbirine yakın bölgeleri kontrol etmesine izin verilecek.
'Yeni Moğol İmparatorluğu'nun nüfusu 1,7 milyar olacak. Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH) yaklaşık beşte birini temsil edecekler. Bu imparatorluk dünyanın en büyük ikinci askeri gücünü oluşturacak.
Böyle bir senaryoda Tayvan, Ukrayna ve İsrail'in artık 'hegemonik' ABD ve onun Avrupalı ve bölgesel müttefikleri için üs olarak kalmaması bekleniyor.
Üçü de çoğulcu demokrasi ve liberal kapitalizm modelleri sunarak Çin, Rusya ve İran'ın otoriter rejimine tehdit oluşturuyor.
Hamaney geçen ay Putin'i Ukrayna'yı işgal ettiği için övmüştü. Geçen hafta Çin'in İran Büyükelçisi Chang Hua, İran'ı Çin'i Tayvan üzerindeki 'egemenliğini savunarak' desteklediği için övdü.
Pekin, Moskova ve Tahran'daki bazı tehlikeli hayalperestlerin, Keyhan gazetesinin dediği gibi 'yozlaşmış ve çökmüş' bir dünya düzenini yok etmek için 'üç süper gücün' 'diğerlerinin' yani üçüncü dünya ülkelerinin yardımıyla bir araya geldiğine ilişkin hayali görüşe tutuldukları açık.
Bu hayali düşünce, yasaklı maddelerin kullanılmasının bir ürünü mü? Muhtemelen. Ancak sağduyulu olmak, imkânsız görülen bir şeye bile hazırlık yapılmasını gerektirir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu