Yunanistan’da pazar günü gerçekleşen seçimlerin ardından tek başına iktidara gelen Yeni Demokrasi (ND) hükümetinin yeni Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın “Türkiye Doğu Akdeniz'in haylaz çocuğu gibi hareket etmeyi bırakıp modern ve ciddi bir oyuncu haline gelmelidir" şeklindeki açıklamasına Dışişleri Bakanlığı’ndan yanıt geldi.
“’Avrupa’nın şımarık çocuğu’ unvanı esasen Yunanistan’a aittir” ifadelerinin yer aldığı yazılı açıklamada Fatih gemisinin, Kıbrıs Adası’nın batısında, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Türkiye Petrolleri'ne 2009 ve 2012 yıllarında verdiği ruhsat sahaları içinde, Birleşmiş Milletler’in deklare ettiği kıta sahanlığı dâhilinde mayıs başında sondaj faaliyetlerine başladığı hatırlatıldı.
Yavuz sondaj gemisinin ise daha sonra Karpaz Yarımadası’na intikal ettiği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 2011 yılında Türkiye Petrolleri'ne verdiği ruhsat sahaları içinde Kıbrıs Türkleri adına faaliyetlerini sürdüreceği belirtildi.
“Ada'da sanki Kıbrıs Türkleri yokmuş gibi davranılması ibret verici bir durumdur” denilen açıklamanın tam metni şu şekilde:
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın verdiği bir mülakatta, ülkemizin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuka uygun olarak yürüttüğü faaliyetleriyle ilgili ifadelerini yadırgıyoruz. ‘Avrupa’nın şımarık çocuğu’ unvanı esasen Yunanistan’a aittir.
Avrupa’nın haylaz çocuğu ise, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Avrupa Birliği üyesi olan ve Yunanistan’la birlikte yıllardır Doğu Akdeniz’i istikrarsızlığa sürükleyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimidir.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde sözde Ada’nın tamamını temsil ederek, Avrupa Birliği üyesi olması, kendilerine Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını gasp etme hakkını vermez.
Bu anlayışla, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ve AB yetkilileri tarafından yapılan ve ülkemizin bu faaliyetlerini yasadışı olarak niteleyen açıklamaları da reddediyoruz.
Bu açıklamalarda, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortak kurucusu olan, ancak hakları 1963 yılından itibaren gasp edilen Kıbrıs Türklerinden hiç bahsedilmemesi ve Ada'da sanki Kıbrıs Türkleri yokmuş gibi davranılması ibret verici bir durumdur.
Avrupa Birliği de Rum-Yunan ikilisinin, Ada’nın eşit sahiplerinden Kıbrıs Türklerinin hakları üzerinden oynadığı oyuna ortak olarak bu hukuksuzluğun bir aktörü haline gelmiştir. Böylece Avrupa Birliği’nin, Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik müzakere süreçlerinde tarafsız bir arabulucu rolünü üstlenemeyeceği açıkça ortaya çıkmıştır.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendisinin kıta sahanlığı haklarını koruduğu gibi, Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türklerini hidrokarbon kaynakları konusunda gelir paylaşımı dâhil karar alma mekanizmalarına dahil etmediği ve haklarını garanti altına almadığı sürece, Ada’nın etrafında Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını da savunmaya devam edecektir.
Bu çerçevede, Yavuz sondaj gemimizin faaliyetlerinin yasal ve meşru dayanağını teşkil eden ruhsatları veren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamları tarafından yapılan açıklamaları da tamamıyla destekliyoruz.”
Yunanistan ne demişti?
2009’da Kostas Karamanlis hükümetinde Adalet Bakanlığı; Antonis Samaras liderliğindeki koalisyon hükümetinde ise 2014-2015 yılları arasında Savun Bakanlığı görevlerinde bulunan Nikos Dendias, seçimlerden bir hafta önce Euronews’a verdiği ve dün yayınlanan röportajında “"Türkiye, uzun zamandır kışkırtarak Yunanistan'ın tepkisini ölçüyor" ifadelerini kullandı.
"Gayrimeşru talepleri kabul etmeyecek ve komşumuzun mantık ve uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmesini bekleyeceğiz" diyen Dendias, "Türkiye'nin Kıbrıs'ın Münhasır Ekonomik Bölgesi'ndeki (MEB) hareketleri sizi endişelendiriyor mu?" sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi:
Kıbrıs'ın Münhasır Ekonomik Bölgesi Kıbrıs'a aittir. Dahası Türkiye Kıbrıs'ın AB üyesi, egemen bir ülke olduğunu göz önüne alarak hareket etmeli. Uluslararası hukuka aykırı davranmak Türkiye'ye bir şey kazandırmaz. Türkiye Doğu Akdeniz'in haylaz çocuğu gibi hareket etmeyi bırakıp modern ve ciddi bir oyuncu haline gelmelidir.
Independent Türkçe