PODCAST | Antik İsrail'de çıkıştan çöküşe: Paganistlik

Yaptığım çalışmalarla geçmişe ilişkin gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya çalışıyorum ama benim yanıtlayamadığım, karanlıkta kalmış birçok soru var

Tanrı tarafından seçilmiş insanlar olduklarına hiç şüphesiz inanan Antik İsrail halkı, tanrının onlara vadettiği topraklarda hayatta kalmak için verdikleri mücadele oldukça önemlidir.

Tanrının onların üzerindeki baskısına direnmek yerine kadir-i mutlakiyetçilikle tam itaat ettiklerini bilmekteyiz.

Çok kez Yahova'ya yapılan direniş ve ayaklanmalar olsa da gelenekçi Yahovacılar bu direnişleri kırmayı başarmışlardır.

"Vadedilen topraklar madem  bizler için hazırlandıysa Tanrı bize neden düşman gibi davranıyor?" gibi söylemlere de rastlamak mümkündür. 

Tanrının İsrail halkına olan cezalandırma yönetimi ve hemen öncesinde bitmek tükenmek bilmeyen öfkesi nedeniyle çok kez Antik İsrail halkı, tanrıyla ters düşmekten kaçamamışlardır.

Mısır iktidarı altında ağır şartlar altında yahut kölelikten çok daha öte davranışlara maruz kalan İbranilerin bu süre içerisinde pagan kültürü ile yakından ilişki içinde olmaaları onların "paganist" mi oldukları konusunda bizleri şüpheye düşerebilmektedirler.

Mısır'daki esaretten kurtulmanın tek çıkış yolunun Yahova için çalışmak, ona itaat etmek ve onu öfkeye sevk etmemekten ileri gelse de bu davranışların aksine tanrıyı öfke içinde görmek çok sık gördüğümüz bir durum halini alabiliyordu. 
 

 

Yahova tarafından seçilmiş halk olarak anılan İbrani halkı, bir bakıma tanrının yer yüzündeki "ajanları" olarak anılmalarına da neden olabiliyordu.

Tanrının insanlara öğreteceği gerçeklerle Mısır- İsrail arasında yaşanan çatışmadan nasıl başarı edeceğini Firavunlara göstermek gerekiyordu.

Tanrının amacı ebedi ve kutsalın kendisi olduğunu göstermek ve İsrail halkını kölelikten çıkarmaktı.
 

 

Buna karşılık Tanrı, tüm İbranilere kendisine tapınmalarını ve iman etmeleri noktasında bir anlaşmaya zorlamış oluyordu.  

Onları Mısır'dan çıkaranın Yahova olduğu görüşü Musa siyasetinin bir dönüm noktası olsa da, Mısır'dan çıkarılan halkın pagan geleneklerini de yanlarında getirmeleri tanrıyı bir kez daha öfkeye sürüklemişti.

Tanrının sesi tüm İsrail memleketi üzerinde şu sözlerlerle yankılanıyordu:

RAB Musa'ya, 'Aşağı in' dedi, 'Mısır'dan çıkardığın halkın baştan çıktı. Buyurduğum yoldan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaparak önünde tapındılar, kurban kestiler. 'Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran ilahınız budur!' dedi.

Çıkış 32 :7-14


Halkını kardeşi Harun'a emanet edip tanrıyla görüşmeye giden Musa, geri döndüğünde onların Mısır'dan çıkarken yanlarında getirdikleri altınları eritip bir buzağı yaparak tapındıklarına şahit oldu.

Çıkış hadisesi henüz yeni gerçekleşmişken İsrail halkının buzağı yapıp tapınması Yahova'yı öfkeye sürüklemişti ve Musa'ya şunları söyledi: 

'Bu halkın ne inatçı olduğunu biliyorum' dedi, 'Şimdi bana engel olma, bırak öfkem alevlensin, onları yok edeyim. Sonra seni büyük bir ulus yapacağım.'

Musa Tanrısı RAB'be yalvardı:

'Ya RAB, niçin kendi halkına karşı öfken alevlensin? Onları Mısır'dan büyük kudretinle, güçlü elinle çıkardın. Neden Mısırlılar,
'Tanrı kötü amaçla, dağlarda öldürmek, yeryüzünden silmek için onları Mısır'dan çıkardı' desinler? Öfkelenme, vazgeç halkına yapacağın kötülükten.Kulların İbrahim'i, İshak'ı, İsrail'i anımsa. Onlara kendi üzerine ant içtin, 'Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza dek onlara miras olacak' dedin.'

Böylece RAB halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.

Çıkış, 32: 9-10-11-12-13-14
 

 

Hali hazırda Tanrı'nın değişmez öfkesi İsrail halkını yok etmeye değin artasa da Musa'nın Tanrıyla yaptığı anlaşmas neticesinde dinebilmiştir.

Ulusların garip Tanrılarının egemenliği hakkında onlar, insanların öğrenmesi gereken gerçekleri açıklamakta yalnızca Tanrı'ya hizmet etmeyecekler, aynı zamanda amaçlarına engel olmaya karar vermek en büyük günah olurdu. 

Yasaların altında yatan temel sebebin aslında tanrının kutsallığı düşüncesinden başka bir şey değildir.

Bu yasalar için İsrail halkı belirleyici bir unsur olabilir ve hatta Tanrının politikalarının kurbanları olarak anılmaya pek müsaittirler.

Onlara göre Tanrı onlarla birlikte ve yine  onlarla birlikte  yaşıyordu bu nedenle temiz ve günahsız olmak bu yasalarının belki de en ağır kanunuydu. 
 

 

"Çünkü kutsal olan benim.."

Kutsal topraklar üzerinde, onun nezdinde ateşe tapınmamak yahut kutsal olmayan veya murdar olanın onun arkadaşlığına katılmasına izin vermeyen bir tanrıyla yaşamak İsrail halkının daha önce tapındığı tüm kutsalları reddetmesini öngörüyordu.

İsrail'in birlikte yaşadığı Paganist ulusların kendi icat ettiği dinlerin kutsallığı, Yahova tarafından kesin olarak reddediliyordu.  

İsrail halkının yeniden bu paganist uluslarla olan en ufak bir diyalogun bile, tanrı tarafından şiddetle karşılık bulacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkar.

Tanrı düşüncesi yahut kutsal tanrı düşüncesi hiç olmayacak kadar vardı. Dinsizler düşüncelerinin kutsallığını savundular, ve uygun inançla hayatlarının kirliliklerini tanrıların kendileri gibi olduğunu; tatmin olduğunu ve kendi günahkar arzuları gerçekten de kabul edilebilir bir davranış biçimi olarak yaşamayı savunuyorlardı. 
 

 

"Kutsal, her şeye egemen Yehova kutsaldır."  

Şimdi bu gerçeği İsrail halkına öğretin, eğer kendileri çevrelerindeki milletlerin alçaltıcı, kutsal olmayan uygulamalarına düşerlerse, başkalarını kutsallıktan uzaklaştırmayı başaramamakla kalmamalı, kafirlerin gözünde de ibadetle bağlantı kurun.

Paganist halkların başarısız olması için mücadele edin... Bu söylemler Yahovanın kutsallığının bir sözleri olarak kabul görse de, diğer yandan ne kadar da öfkeyle dolu olduğunun bir kanıtı olabilir. 

Diğer  milletlerin hakim inancının aksine İsrail, her ayrı halkın kendi tanrısına sahip olduğu egemenlik, yalnızca üzerinde bulunduğu topraklara kadar uzanır. İsrailoğullarına öğretilen doktrindi: Yahova'nın tüm dünyanın Rabbi olduğu…

Durum böyle olunca İsrail, üstünlük veya bağımsızlıkları için diğer uluslarla rekabet etmek zorunda kalırken özellikle kehanet edilen düşmanlarıyla mücadele eder.
 

 

Sadece ulus şiddetli bir tehditle tehdit edilmedi, başka tanrılar için Yehova'yı terk ederlerse cezalandırılacaklar ancak herhangi bir şekilde başka milletlerin paganlarına tapınmak idama giden yolu açıyordu.

İsrail'in uygulanacağı yasalarının olması oldukça muhtemeldir. Diğer milletlerden farklı olarak, esas olarak amaçlanan İsrail'in putperestleşmesine neden olacak şekilde putperestlerle böyle bir kaynaşmayı önlemektir.

Buna karşın Hakimler döneminin en belirgin özelliği İsrail'in paganistliğidir. 

Azap değneği en çok Yahova'yı reddettiği zaman ulusun üzerine ağır bastı ve İsrail'in Kutsalı'nı hor gördüler.

Peygamberler hangi işlerlerle meşgullerdi ki Yahova'nın kutsal olarak gördüğü halk, çeşitli azaplarla karşı karşıya geldi? İsrail'in irtidatına karşı; Peygamberlerin kınanması oldukça yaygındır. 

En büyük cezanın bir zina olduğu düşüncesi içerisine girilmiş, İsrail'de  sadakatsiz bir eş utanç kaynağı olarak görülüyordu.

İsrail, çevrelerindeki milletlerin putları için Yahova'yı terk ederlerse cezalandırılacakları ise en baştan bildirilmişti.

Yahova'nın üstünlüğünü korumaya başlayan İsrail halkı tüm pagan geleneklerini terk etti. İsrail başka şekillerde günah işledi, ama o en büyük günaha, putperestliğe bir daha düşmediler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU