Tarih: 24 Mart 2021.
Saat: 21:50.
"Türkiye, 2022 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu'ndaki ilk maçında Burak Yılmaz'ın 3 golle yıldızlaştığı gecede Hollanda'yı 4-2 mağlup ederek turnuvaya harika bir başlangıç yaptı..."
Türkiye bu sözleri çok değil tam 1 yıl önce TRT ekranlarından duymanın mutluluğuyla doluydu.
3 gün sonra ise grubun en zorlu ikinci takımı Norveç'i deplasmanda 3-0 gibi net bir skorla yenmesi, hem ulusal hem de uluslararası basında büyük yankı bulmuş, "2002'nin dünya üçüncüsü Türkiye'nin 20 yıl sonra geri döndüğü" yorumlarının yapılmasına olanak sağlamıştı.
Aradan geçen 1 yılda Türk Milli Takımı'nın kadro yapısı belli isimler dışında aynı, teknik direktörü ise Şenol Güneş yerine Stefan Kuntz'du.
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda gösterdiği üstün performans ve son dakika geri dönüşleriyle adından söz ettiren, "Türkler takım otobüsüne binmeden maç bitmiş sayılmaz" tanımlamalarıyla hafızalara kazınan Türkiye, dün gece yine bu anlardan birine imza atmak üzereydi.
Dragao'da 50 binden fazla Portekizlinin önünde oynanan play-off yarı final maçının 83. dakikasına 2-1 geride giren ay-yıldızlılar, o dakikada Enes Ünal'ın topu dışarı attırarak takıma kazandırdığı penaltıyla bir kez daha tarihi bir geri dönüşe imza atmaya hazırlanıyordu.
Alman hakem Daniel Siebert'in VAR incelemesi sonrası beyaz noktayı göstermesi, sahadaki, kulübedeki, saha kenarında, tribünde ve ekranları başındaki herkesin heyecanını bir kat artırdı.
Kullandığı son 17 penaltıyı gole çevirerek önemli bir istatistiğe imza atan Burak Yılmaz'ın topun başına geçmesi ise işin tuzu biberi oldu.
Arada geçen 2 dakikada Türk tarafı umut, Portekiz tarafı ise stres içerisindeydi. Bu tablo 85. dakikada yerini Türkiye için hüzne, Portekiz adına ise sevince bıraktı.
Penaltı atışından yararlanamayan Burak Yılmaz, 1 yıl önceki performansıyla yaktığı Dünya Kupası ateşini, tam 1 yıl sonra istemeden de olsa söndürdü.
Burak penaltıyı dün gece kaçırdı ancak hem Burak Yılmaz hem de tüm Türk futbolseverler belki de o penaltıyı yüzlerce hatta binlerce kez tekrar atarak o anı hatırlayacak.
Öyle ki Burak Yılmaz dahi maçtan sonra "Bu penaltıyı ömrüm boyunca her gece uyumadan atacağım" diyerek olacakları özetledi.
Türkiye'nin 1 yıllık Dünya Kupası serüveninin özeti, 90 dakikayla açıklanmayacak elbette.
Futbol kamuoyu ise perde gerisinde yaşananlar ve yapılan hataları, bir ulusun Dünya Kupası özleminin 24 yıla çıkmasının nedenlerini sorguluyor.
2002'de Japonya-Güney Kore ortalığında düzenlenen organizasyonu dünya üçüncülüğüyle tamamlayan A Milli Takım, sonrasında 2006, 2010, 2014 ve 2018 Dünya Kupalarının ardından 2022'de Katar'da yapılması planlanan turnuvaya da katılamayarak bu özlemini 2026'ya bıraktı.
"Süper bir başlangıç, berbat bir final yaptık"
Türk futbolunun duayen isimlerinden Şansal Büyüka, A Milli Takım'ın başarısızlığını, bu durumu ortaya çıkaran nedenleri ve bundan sonra yapılması gerekenleri Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
Türkiye'nin Hollanda ve Norveç galibiyetleriyle eleme grubuna oldukça iyi bir başlangıç yaptığını hatırlatan Büyüka, "Süper bir başlangıç, berbat bir final yaptık. Norveç ve Hollanda gibi grupta iddialı olan ekipleri yendikten sonra kendi sahamızda grubun en sıradan üç takımıyla berabere kalıp 6 puan kaybettik. Bu 6 puan bizi grup birinciliğinden etti. Play-off'a kaldıktan sonra avuç içimizdeki gitme şansının Kaf Dağı'nın ardına kaçması gibi bir şeydi" dedi.
"Böyle bir takım nasıl oluyor da bu kadar kötü sonuç alıyor? Tartışılması gereken budur!"
A Milli Takım'ın çok kırılgan bir yapıya büründüğünü hissettiğini dile getiren Büyüka, takımdaki oyuncuların kaliteli olmasına karşın beklentilerin uzağında kalınmasının sorgulanması gerektiği görüşünde.
Büyüka'ya göre Türk toplumunun çok kırılgan bir yapısı var. Çünkü böyle bir kadronun ne yapıp edip kendi sahasındaki üç sıradan takıma bu puanları kaptırmaması gerekiyordu.
Hollanda'ya, Norveç'e kaybeden bir takım olsaydı bunu anlamanın daha kolay olacağını vurgulayan Büyükak, 'gücümüz yetmedi, gidemedik' denileceğini ama alınan neticenin farklı olduğunu söyledi.
"Güç yetmeme' meselesine de çok inanmıyorum. Avrupa'nın peşinde olduğu kaleci bizde" diyen spor yorumcusu, şunları kaydetti:
"Üç stoperin ikisi Premier Lig'de, biri İtalya'da oynuyor. Sağ bekiniz yıllardır Lille'de banko oynuyor. Orta sahaya geçiyorsunuz İtalya'nın en iyi orta saha adamı Hakan Çalhanoğlu bizde. Hollanda'nın en iyi orta sahası Orkun Kökçü bizde. Cengiz Ünder'le Marsilya, Fransa Ligi'ni sallıyor. Burak Yılmaz Fransa'da gece gündüz gol atıyor. Kerem'in de peşinde bütün Avrupa var. Böyle bir takım nasıl oluyor da bu kadar kötü sonuçlar alıyor? Tartışılması gereken budur! Makedonya gidip son Avrupa şampiyonu İtalya'yı eliyorsa bizlerin kriz yaşayan, Ronaldo'su dökülen, stoperleri dahil bir sürü eksiği olan Portekiz'i niye yenemiyoruz? Niye eleyemiyoruz? Bu kadar iyi oyunculardan kurulu bir takım nasıl oluyor da böyle kötü sonuçlar alıyor?"
"Kuntz'a inanamadım, biz bu futboldan gurur duyuyorsak yandık"
Türkiye Milli Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz'un müsabaka sonrası yaptığı açıklamaları eleştiren Büyüka, "Ayrıca Kuntz'a da inanamadım. İlk yarısını berbat, ikinci yarısını 'eh işte' diye oynadığımız maçta 'gurur duyuyorum' dedi. Ya gurur duyduğun maçta bizim bir gol, biri penaltı üç pozisyonumuz var. Portekiz'in 8 pozisyonu var. Uzatma dakikalarında bir gol yedik, bir topları da direkte patladı. Yani biz bu futboldan gurur duyuyorsak eyvah eyvah, yandık" diye konuştu.
"Gözüm kapalı Burak'a attırırım ama üslubu dışında vuruş yaptı"
Burak Yılmaz'ın kaçırdığı penaltı geceye damga vurdu. Spor kamuoyu ise penaltı konusunda ikiye bölündü.
Bir kesim Yılmaz'ın penaltı kullanmasını desteklerken diğer kesim ise farklı bir oyuncunun bu atışı yapması gerektiğini savundu.
Büyüka, Burak Yılmaz'ın kullandığı son 17 penaltının golle sonuçlandığını hatırlatarak, Gözü kapalı Burak Yılmaz'a attırırım. Burak Yılmaz son 17 penaltısını atmış. Benim hatırladığım kaçırdığı penaltı yok. Tamam Enes bu sene çok formda ama yakın zamanda bir penaltı kaçırdı milli takımda. Hep tartışılır bunlar. 'Hakan Çalhanoğlu bir vuruş pası atamaz mıydı' falan diye ama en doğrusu Burak Yılmaz'ın atmasıydı. Hem isabetli penaltı atması hem çok alışkın olması hem de bu tecrübede kritik dakikalarda penaltıları hep atıyor olması nedeniyle. Ama üslubunun çok dışında bir vuruş yaptı. Şunu düşünmemiz lazım: Son 15 yılda Türkiye'nin gol hamallığını Burak yaptı. Bu ülkede bu sistem varsa eğer 15 yılda ikinci bir Burak Yılmaz'ı neden yetiştiremedi?" değerlendirmesinde bulundu.
"Böyle devam ederse beşinciyi değil 15'inciyi de kaçırırız"
Türkiye'nin Dünya Kupası macerasının sona ermesinin medyada "Alkışlarla elendik, gururla elendik, canınız sağ olsun" manşetleriyle karşılanmasına da değinen Büyüka, "Yeniliyorsun, eleniyorsun. 'Şerefli mağlubiyetler' dönemine dönüyoruz. Medyanın bu yaklaşımını da çok kınıyorum açıkçası. Elenmişsin, gitmişsin, ne alkışı? Yok öyle bir şey" eleştirisini getirdi.
Türkiye'nin 2002 sonrasında 5. kez Dünya Kupası'na katılamamasıyla ilgili de yorum yapan Büyüka, "Doğru hiçbir şey yapmadığımız için kötü sonuçlar arka arkaya geliyor. Böyle devam ederse beşinciyi değil 15. Dünya Kupası'nı da kaçırırız" şeklinde görüş belirtti.
"O kadar önemli oyuncudan bir takım yaratamıyoruz, birbirimizi bulunca üzüm üzüme bakar misali kararıyoruz" Türkiye'nin son yıllarda futbolda hem kulüpler hem de milli takımlar bazında uluslararası arenada başarısız sonuçlar elde etmesiyle ilgili de konuşan Büyüka, şunları kaydetti: Türkiye'de skandal bir futbol sistemi var. Daha doğrusu yok! Hatır gönülle kurulan, siyasetin içinde olduğu yönetim kurulları, onun adamı, bunun adamı hukuk kurulları, tahkim kurulları... Kendini güncelleyemeyen teknik adamlarımız. Haftaya hakemle başlayıp hakemle bitiren televizyon programları, gazeteler. Bütün günahı hakeme yükleyen, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık sanan başkanlar, teknik direktörler. Sahte bir lig. Adam göğsüne darbe alıyor, rakip sarı kart görsün diye yüzünü tutup yatıyor. Saçı dağılan, jölesi bozulan yerde kıvranıyor. Dura kalka bir lig oynuyoruz. Baktığınızda bu ligden zaten milli takım çıkmaz. Milli Takım Avrupa'da oynayanlardan çıkıyor. Onda da o kadar önemli oyuncudan bir takım yaratamıyoruz. Niye yaratamıyoruz? Birlikte oynamayı beceremiyoruz. Bizim oyuncularımız oralarda yabancılarla beraber takım oyunu oynadıkları için başarılı oluyorlar. Ama milli takımda birbirimizi bulunca üzüm üzüme bakar misali kararıyoruz. Türkiye'den Avrupa'ya giden futbolcuların ilk işi 7-8 kilo vermek oluyor. Demek ki bizim hocalar da yeteri kadar hazırlayamıyor, yeteri kadar antrenman yaptıramıyorlar. |
"Ne doğru gidiyor ki futbol doğru gitsin? Ne ekersen onu biçiyorsun"
Büyüka, sözlerini şöyle tamamladı:
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Geçen gün Sadık Söztutan'ın demecini okudum. 'Yedi aydır maaş almadım' diyor. Kim bilir böyle kaç kulüp var Türkiye'de? Nereden tutsanız elinizde kalır. Bizim artık Avrupa'yla dünyayla aramızda uçurumlar var uçurumlar. Kulüp takımı olarak da milli takım olarak da... Ara ara Galatasaray'ın genlerinden doğan bir tepkiyle bazı iyi sonuçlar alıyor. Onun dışında hangi takımımız ne yapıyor? Bakın son 5 yıla. Hiçbir şeyimiz yok. Tepetaklak gidiyoruz. Süper Lig alıcı bulamıyor, alıcı! Türkiye'de füze hızıyla her fiyat arş-ı alaya çıktı. 350 milyonluk yayın ihalesine 150 milyon veren yok! Biz kendimizi kandırıyoruz kardeşim. Hala 3-1'lik yenilgiye, elenişe 'gurur duydum' diyen hocamız var başımızda. Böyle başa böyle tarak. Sırf Kuntz'u eleştirmiyorum. Dün geldi, bugün bunu eleştirmeyi çok doğru bulmuyorum ama anlayışımız bu. Neredeyse 'şerefli mağlubiyetler' dönemine gideceğiz. Radikal değişikliklere ihtiyaç var. Kesin, kimsenin gözünün yaşına bakmadan, kuralı sistemi olan, vaziyete göre bozulmayan... Biz bu ligi 23 takıma çıkardık ya. Şu futbol takviminde bir lig 23 takımla oynanır mı? Ben korkuyorum bu sezon sonunda 'küme düşenler kalsın' diyebilirler bu hakem rezaletlerinden sonra. Nereden baksan rezalet. Bu ülkede ne doğru gidiyor ki futbol doğru gitsin. Ne ekersen onu biçiyorsun.
© The Independentturkish