Aralarında General Abdürraşid Dostum ve Gülbeddin Hikmetyar’ın da bulunduğu bir dizi Afgan siyasi liderin ve önde gelen isimlerin katıldığı Pakistan'ın başkenti İslamabad'da düzenlenen konferansın ardından Afgan Devlet Başkanı Eşref Gani, İslamabad'ı ziyaret etti.
Pakistan yönetimi, Gani’nin ülkeye ziyaretinin ardından topraklarındaki Afgan mültecilerinin bir yıl daha ülkede ikamet edebileceklerini açıkladı. Hükümet daha önceki açıklamalarında, mültecilerin Haziran sonunda ülke topraklarını terk etmelerini talep etmişti.
Pakistan İçişleri Bakanlığı’ndan Ziyaur Rahman, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu'nda (BMMYK) kayıtlı olan ve hala Pakistan topraklarında ikamet eden 1,4 milyon Afgan mültecinin ülkedeki ikamet sürelerinin bir yıl daha uzatıldığını açıkladı.
Bununla birlikte yaklaşık 800 bin kayıt dışı Afgan mülteci ekim ayının sonuna kadar ülkeden ayrılma talebiyle karşı karşıya kalacak.
Birleşmiş Milletler (BM) ile Afganistan ve Pakistan hükümetleri, 2004 yılında Afgan mültecilerin Pakistan’dan ülkelerine geri dönüşü için anlaşma yaptı.
Anlaşmada BM’nin de desteğiyle mültecilerin 2006 yılının sonunda gönüllü olarak ülkeden ayrılmaları öngörülmüştü. Ancak Afganistan’daki savaş koşulları ve çeşitli eyaletlerde kızışan savaşlar anlaşmanın uygulanmasını engelledi.
Bununla birlikte mültecilere veya ev sahibi Pakistan hükümetine yönelik maddi yardımların yetersizliği, hükümete göre büyük ekonomik ve güvenlik sorunlarına yol açtı.
Pakistan istihbaratı, bazı Afganlı mülteciyi ‘Pakistan güvenliğine karşı çalışan Afgan ve Hint istihbaratının yararına çalışmakla’ suçladı.
Afgan mültecilerin Pakistan'a geçişi, 1978 baharında Kabil'deki komünist darbeden sonra başladı. Afganistan’ın Aralık 1979’da Sovyetler tarafından işgal edilmesinin ardından mültecilerin sayısı daha da arttı.
Afganistan komünist güçleri ve Sovyet kuvvetleri, o zaman cihatçı grupları yakalamaya yönelik gerçekleştirdikleri operasyonlar kapsamında Afganistan'daki birçok köye baskınlar düzenledi.
1980’li yılların sonunda Pakistan’da resmi olarak kayıtlı bulunan Afgan mültecilerin sayısı yaklaşık 5,5 milyona ulaştı.
Bunun ardından radikal tarafların Kabil’de kontrolü ele geçirmesi ve o sıra Ahmed Şah Mesud güçleri ile Gülbeddin Hikmetyar güçleri arasında yaşanan savaş dolayısıyla yeni bir mülteci dalgası patlak verdi.
Birkaç yüz bin Afgan mültecisi resmi veya yasa dışı yollarla Pakistan vatandaşlığı elde etti ve gerek ticaret gerekse de diğer çalışmalarda başarılı oldular. Bu durum Pakistanlı milliyetçilerin, işsizliğin sürekli arttığı bir ülkenin iş dünyasında yaşanan rekabet nedeniyle söz konusu kişilere karşı olan öfkelerini arttırdı. Çoğu Pakistanlı, Afganlı mültecilerin kentlerdeki iş bulma imkanlarını sabote ettiklerini söylemeye başladı.
Birbirini izleyen Pakistan hükümetleri, Kabil hükümetine baskı yapmak ve Pakistan’ın geleneksel rakibi olan Hindistan’la yakın ilişkiler kurmasını engellemek için ülke toprakları üzerinden Hindistan ve Afganistan arasında ticaret yapılmasına izin vermedi.
Bu durum, her iki ülkenin İran Çabahar Limanı üzerinden ticari faaliyetlerini yürütme kararı almasına sebep oldu. Ancak bu ticaret, Pakistan toprakları üzerinden yapılan ticaretten daha fazla zaman alıyordu ve daha maliyetliydi.
Kabil, Pakistan’ı Afgan hükümetine ve NATO güçlerine karşı mücadele eden Taliban’ı desteklemekle suçlarken Pakistan, Afgan hükümetini ve istihbaratını, ülkenin batısında bulunan Belucistan eyaletinde faaliyet gösteren ayrılıkçı hareketleri desteklemek için Hindistan istihbaratlarıyla yakın işbirliği yapmakla suçluyor.
Şarku'l Avsat