Serhat Karaaslan, Suçlular'ı anlattı: "Sinemada bir şey yapmak istiyorsanız topluma kayıtsız kalmamanız gerekiyor"

94. Akademi Ödülleri'nde En İyi Kısa Film kategorisinde son 15'e kalan Suçlular'ı yönetmen Serhat Karaaslan'la konuştuk

"Kız erkek artık karışık yurt dönemini biz kapattık. Ev olayına gelince. Aynı daireyi kız erkek paylaşım noktasında ciddi şikâyetler var. Siz kızınıza bunu hoşgörüyle karşılayabiliyor musunuz? Siz uygun buluyorsanız size hayırlı olsun. Eğer bir yasal düzenleme gerekiyorsa biz yasal düzenlemeyi yaparız."

- Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan - 5 Kasım 2013

"Boğaziçi'nde bahçede kızlar erkekler bir arada oturuyor. Ben burda yoldan çıkarım diye düşünüp İTÜ'yü tercih ettim."

- Dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım - 29 Ocak 2013

Hükümetin en üst perdesinden dile getirilen bu sözler Türkiye'de üniversite öğrencilerinin "kızlı-erkekli" yan yana gelmesini hakim bakışın nasıl gördüğünü özetler nitelikte. Ancak kadın ve erkek öğrencilerin yurtlarda, evlerde birlikte yaşamasını ya da bir başka mekanda birlikte vakit geçirmesini bir asayiş sorunu ya da "yoldan çıkarıcı" bir unsur olarak görmek ne tek bir parti ne de toplumun belli bir kesimiyle sınırlı. Zira bu, kendini farklı durumlarda türlü türlü biçimde gösteren hayli tartışmalı bir mesele. 

Yönetmen Serhat Karaaslan da böylesi zorlu bir konuyu ele alarak esasen büyük bir yükün altına giriyor. Ancak Deniz Altan ve Lorin Merhart'ın başrollerini paylaştığı Suçlular ince ince işlediği detaylarla toplumun ahlak değerlerine dair çarpıcı bir hikaye anlatıyor ve bence bu zorluğun altından ustalıkla kalkıyor. 

 

 

Dünya prömiyerini 2021 Sundance Film Festivali'nde yapan ve orada senaryosuyla Jüri Özel Ödülü'nü kazanan Suçlular şimdi de Oscar yolunda. 94. Akademi Ödülleri'nde En İyi Kısa Film kategorisinde 145 yapım arasından 15 filmlik kısa listeye kalan Suçlular, 8 Şubat'ta açıklanacak adaylar arasında yer almak için yarışıyor. 

 

 

Hem adaylık sürecine hem de filmin detaylarındaki tercihlere dair Serhat Karaaslan'a merak ettiklerimi sorarak ben de Suçlular'ın Oscar heyecanına ortak oluyorum. 

"Başında 'tebrikler' yazan e-postayı aldığımda anlamıştım"

Sundance'in yanı sıra South by Southwest (SXSW), San Diego, Seminci gibi yaklaşık 100 uluslararası festivalde gösterilen ve 40'a yakın ödüle layık görülen Suçlular, ciddi bir başarı elde ederek Oscar kapısını araladı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

22 Aralık'ta sevindirici haberi aldığında ilk olarak neler hissettiğini sorduğumda Karaaslan, "E-posta geldi ve başında 'tebrikler' yazıyordu. Daha e-postayı açamadan Fransa'dan yapımcı aradı. Birbirimize ne dediğimizi bilmediğimiz, heyecanla saçmaladığımız kısa bir konuşma yaptık" diyerek o an yaşadığı heyecanı ve şaşkınlığı anlatıyor. 

"Filmin parçası olan herkesle haberi sıcağı sıcağına paylaştım" diyen Karaaslan, Oscar'ın Suçlular'a duyulan ilgiyi gözle görülür biçimde artırdığını da doğruluyor. Her ne kadar aralık ayına kadar Suçlular heybesine birçok değerli başarıyı eklese de hem basın hem de izleyiciler o noktadan sonra daha fazla rağbet göstermeye başlamış. 

 

The Criminals 2.jpg
Serhat Karaaslan (sağda) Fransa, Romanya ve Türkiye ortak yapımı Suçlular'ın Kültür Bakanlığı destek fonuna uygun görülmediğini dile getiriyor (Serhat Karaaslan)

 

"Hiç beklemediğim kişiler beni aramaya başladı diyormuşum" diyerek espri yapan Karaaslan, Sundance sinema dünyasında daha saygın bir yere sahip olsa da Oscar'ın sadece Türkiye'de değil tüm dünyada daha popüler olmasının Suçlular'ın görünürlüğünü artırdığını dile getiriyor. 

Akademi Ödülleri'ndeki adaylık sürecinden de kısaca bahseden Karaaslan, ilk önce Oscar Yeterlilik Ödülü'nün alınması gerektiğini söylüyor. Bu kritere uyan filmleri Akademi üyelerinin izleyip oylamasının ardındansa 15 filmlik liste ortaya çıkıyor. Aynı sürecin bir kez daha tekrarlanmasıyla da 5 filmin yer aldığı adaylar nihai olarak belirleniyor. 

"Amerika'da bir PR şirketiyle çalışmaya başladık"

Bu zorlu yarışta şanslarının yüksek olup olmadığını sorduğumdaysa Karaaslan, "Bunu tahmin etmek çok zor" diyerek yanıt veriyor. Bu süreçte tanıtım çalışmaları büyük bir önem taşıyor ve oy kullanacak Akademi üyelerinin filmi izlemesini sağlamak adayların belirlenmesinde kritik bir role sahip. 

 

Suçlular.jpg
Serhat Karaaslan, 2015'te Cannes Film Festivali'nin yeni yönetmenleri sektörle buluşturan programı The Residence du Festival'e kabul almıştı (Bağımsız Sinema)

 

Suçlular'ın son 15'e kalmasının da esasen kendileri açısından şaşırtıcı olduğunu belirten Karaaslan adayların belirlenme sürecinde bir dizi çalışma yürüttüklerini şu ifadelerle aktarıyor:

Bu aşamada PR çalışmaları çok önemli. 15 filmin arasına girmemiz de sürpriz oldu çünkü İngilizce olmayan filmlerin şansının çok az olduğu söylenir. Diğer filmlere ve PR çalışmalarına bağlı. Bu süreçte filmin görünürlüğünü arttırmak ve Akademi üyeleri tarafından mümkün olduğunca çok izlenmesini sağlamak önemli. 

Karaaslan tam da bu nedenle, "Amerika’dan bir PR şirketiyle çalışmaya başladık" diyerek Suçlular'ın adaylardan biri olması için ellerinden geleni yaptıklarını belirtiyor. 

Oscar'da intihal tartışması: The Letter Room'un Görülmüştür'le dikkat çeken benzerliği

Serhat Karaaslan'ın adı Oscar'la ilk kez anılmıyor. Yönetmeni yakından takip edenler sürece aşina olsa da Karaaslan'ın ilk uzun metrajlı filmi Görülmüştür'ün geçen yıl En İyi Kısa Film dalında aday gösterilen The Letter Room'la benzerliğinin uzun süre konuşulduğunu belirtelim. 

Elvira Lind'in imzasını taşıyan The Letter Room'un, Görülmüştür'den masumane olmayan biçimde "esinlendiği" iddiası büyük yankı uyandırmıştı. 

 

Görülmüştür.jpg
Berkay Ateş'in başrolünde yer aldığı Görülmüştür, 54. Karlovy Vary Film Festivali'nde En İyi Film ödülüne layık görülmüştü (IMDb)

 

Tesadüf eseri bu kez aynı kategoride Karaaslan'ın yarışıyor olması dikkat çekici olsa da yönetmen bu meselenin peşini bıraktığını ve artık pek de konuşmak istemediğini söylüyor.

"Filmin başından itibaren korkuyu hissettirmeye çalıştık"

Oscar'a dair soru işaretlerini giderdikten sonra Suçlular'ın detaylarını konuşmaya geçiyoruz. 

suçlular afiş 1.jpg

Film, üniversite öğrencileri Nazlı ve Emre'nin bir geceyi birlikte geçirmek üzere otel odası aramasını konu alıyor. Hayatlarının henüz başında iki genç bir akşam yurttan kaçarak yola koyuluyor. Ancak hikaye ilerledikçe Nazlı ve Emre yavaş yavaş toplumun farklı katmanlarındaki duvarlarla karşılaşmaya başlıyor. Düşündüklerinden daha kalın olan bu duvarlar korku ve gerilim dozunun adım adım yükselmesiyle Nazlı ve Emre'nin etrafını çevreliyor. 

Suçlular, farklı teknikler kullanarak baştan itibaren izleyiciyi de bu gerilimin içine çekmeyi başarıyor. İki gencin ilk otele girdiği sekansta Cem Baza'nın canlandırdığı birinci otelci merdivenden inerken görülüyor. Kameranın aşağıdan çekim yapması ve Baza'nın karakterinin yalnızca ayaklarının gösterilmesi alttan alta otelcileri hiyerarşik olarak daha üst bir mertebeye koyarken bir yandan da ilk sahneden itibaren gergin bir atmosferin oluşmasını sağlıyor. 

Ayak detayının filmde önemli bir işlevi olduğunu belirten Karaaslan şu ifadeleri kullanıyor:

Film ortasından sonra bir korku filmine dönüyor ve ortadan itibaren filmin türünün değişiyor gibi olmaması için de en baştan bunu kurdum. İlk otelde sadece o ayak planı değil otelcinin yaklaşımı, oyunculuğuyla o sahnede alttan alta sessiz bir gerilim var. Filmin başından itibaren o korkuyu hissettirmeye çalıştık.

Otelcilerin Nazlı ve Emre'yi yetişkin olarak veya en azından bir müşteri gibi görmeyip onlara "çocuklar" diye ya da doğrudan isimleriyle hitap etmesi esasen kağıt üstünde reşit olan iki gencin bunu topluma bir türlü kabul ettirememesine de işaret ediyor. Nitekim filmin sonuna yaklaşırken ikinci otele gelen müşterilere Ercan Kesal'ın canlandırdığı ikinci otelcinin "efendim" diye hitap etmesi de bunu çarpıcı biçimde yansıtıyor. 

 

Suçlular Film 2.jpg
Suçlular'ın senaryosu gerçek bir olaydan esinlenerek hazırlandı (Serhat Karaaslan)

 

Karaaslan da benzer bir noktaya işaret ederek şunları söylüyor:

Bu gençler bu dünyayı henüz çok tanımıyor. Bu ülkede yaşıyorlar ama bu otelcilerin, zorbaların daha sonra seyircilerin de keşfedeceği şekilde namus bekçilerinin dünyasını çok tanımıyorlar. O yüzden biraz çocuksular. Gecenin sonunda bu dünyayı tanımaya başlıyorlar ve olgunlaşıyorlar.

Tabii gençlerin karşılaştığı baskı otelcilerle sınırlı kalmıyor. Film boyunca Nazlı'nın annesiyle konuşması hem izleyiciye hem de Nazlı'ya "aile" tehdidini sürekli olarak hatırlatıyor. 

"Toplumsal rolleri tersyüz etmek istedim"

Suçlular'da sadece Nazlı'nın ailesiyle konuştuğu sahneleri izlememizse toplumsal cinsiyet rollerinin hikayeye yedirilmesinde önemli bir işleve sahip. Ancak Karaaslan bir biçimde bunu göstermiş olsa da esasen bu rolleri değiştirmeye çalıştığını dile getiriyor:

Özellikle Anadolu'da küçük şehirlerde böyle bir durum yaşandığında erkek öne çıkar, o konuşur, pazarlık yapılacaksa yapar. Veya olumsuz bir durumla karşılaşıldığında yine erkek öne çıkar. Burada ben rolleri biraz tersyüz etmek istek istedim. Beklenenin tersi bir şey yapmak istedim.

Gerçekten de uzun süre "susan" Nazlı filmin sonunda yaşadığı ürkütücü deneyimle değişerek isyan eden ve ikilinin zorlu durumdan kurtulmasını sağlayan taraf oluyor. Her iki karakter de bu maceranın ardından dönüşse de film bir biçimde Nazlı'nın dönüşümünü daha görünür kılıyor. Karaaslan, "Eğer bu gençler için bir kurtuluş varsa bunun erkeğin kahramanlığıyla değil Nazlı'nın yapacağı bir şeyle oluşmasını istedim" diyerek filmin sonundaki ters köşeyi açıklıyor. 

 

suçlular 2.jpg
Suçlular, 40. İstanbul Film Festivali'nde En İyi Kısa Film dalında Altın Lale ödülünü aldı (Serhat Karaaslan)

 

Yönetmen böyle bir tercihin arkasında Görülmüştür'de Selma'nın "sessizliği" nedeniyle aldığı eleştirilerin de payı olduğunu ifade ediyor. Karaaslan, "Bu kadar çok eleştiri almasaydım bu kadın karakteri bu kadar öne çıkarır mıydım bilmiyorum" diye belirtiyor. 

"Hiçbir filmde ezan tesadüfen denk gelmez"

Filmde dikkat çeken bir başka detaysa Nazlı'nın bankta annesiyle konuştuğu sahnede yer alıyor. Nazlı'nın neden yurtta olmadığını açıklamaya çalıştığı sırada ezan okunmaya başlıyor. Otelciler üzerinden toplumun ahlak düzeni ve telefon konuşmasıyla aile faktörü hatırlatılırken din unsuru da bu şekilde filme eklenmiş gibi görünüyor. Bunun bilinçli bir tercih olup olmadığını sorduğumda Karaaslan şu ifadelerle yanıt veriyor:

Hiçbir filmde ezan tesadüfen denk gelmez. Şu an çekim olsa, ezan okunsa çekim durur ve ezan bittikten sonra kayda devam edilir. Tabii ki tesadüfen yakalanmış şeyler de oluyor ama bu tarz şeyler çok bilinçli ve üzerinde tartışılan şeyler.

suçlular afiş 2.jpg

Suçlular'ın sahnelerine dair sorduğum son soruysa Ercan Kesal'ın karakterinin işlettiği otelin adı oluyor. Ben her ne kadar "Otel Atasayan" ismini ataerkil yapıya bir atıf olarak düşünsem de Karaaslan senaryoda otelin adının "Otel Anadolu" olarak yazıldığını söylüyor. 

Tabii filmi izleyenler bu otelin nev-i şahsına münhasır bir karakter gibi ince ince işlendiğini fark etmiştir. Mekan olarak otelin kendisi de ahlakçı otelcilerle benzer şekilde Emre ve Nazlı'yı yutmaya hazır bekleyen bir işbirlikçi gibi tasvir ediliyor. Karaaslan, "otelin kendisinin de bir karaktere dönüşmesini istemiştim" diyerek bunu vurguluyor. Zira filmdeki gerilimin en önemli parçalarından biri mekanın da bu av-avcı kovalamacasına dahil olması. 

"Hiçbir şey yapamıyorsak kötülüğü görünür kılabiliriz"

Karaaslan önceki filmleri Bisiklet, Musa, Dondurma ve Görülmüştür'de de toplumsal konuları kendi perspektifinden anlatmasıyla tanınan bir yönetmen. Bu hikayeleri bir değişim umuduyla mı yazdığını yoksa yalnızca yaratıcı bir ilham olarak mı kullandığını sorduğumda Suçlular'ın senaryo aşamasında yaşadığı ilginç bir olaydan bahsediyor:

Suçlular'ı yazdıktan sonra fikirlerine çok güvendiğim bir yazar arkadaşıma götürdüm ve okuduktan sonra ilk tepkisi, 'Ya bu insanlar çok kötü, yaptıkları kötülükte bir sınır yok. Niye böyle bir şey yapmak istiyorsun' oldu. Ben de birkaç gün kara kara düşündüm. Tekrar konuştuğumuzda, 'Hiçbir şey yapamıyorsak bunu görünür kılabiliriz' dedim. Sinema gibi iddialı bir sanat dalında bir şey yapmak istiyorsanız içinde yaşadığınız topluma kayıtsız kalmamanız gerekiyor.

Ancak özellikle slogan atan, propagandif filmler yapmaktan kaçındığını belirten Karaaslan sinemaya dair anlayışınıysa Üç Renk üçlemesiyle bilinen Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieślowski'nin meşhur sözünü hatırlatarak özetliyor:

Sinema hiçbir şeyi değiştirmez ama insanların birçok şeyi anlamasını sağlar. Dünyayı değiştirecek olan filmler değil, o filmleri izleyen insanlardır.

Suçlular nereden izlenebilir?

Karaaslan halihazırda birkaç platformla Suçlular'ın gösterimi için görüşme halinde olduklarını ancak henüz kesin bir adresin belirlenmediğini söylüyor. Dolayısıyla çok uzun bir süre olmasa da filmi şu ana kadar izlememiş olup da görmek isteyenlerin bir miktar daha beklemesi gerekiyor.

 

The Criminals 3.jpg
Serhat Karaaslan sinemaya adım atarken kendisini en çok etkileyen yönetmenlerin başında Zeki Demirkubuz'un geldiğini söylüyor (Serhat Karaaslan)

 

Ancak bu süre zarfında yönetmenin önceki filmlerine göz atabilirsiniz. Karaaslan'ın ilk üç kısa filmi Bisiklet, Musa ve Dondurma, Mubi'den Görülmüştür ise Netflix'ten izlenebilir. 

Yönetmenin önerileri

Yakın zamanda izlediği, okuduğu ve beğendiği eserlerden de bahseden Karaaslan şu an Vigdis Hjorth'un Miras'ını okuduğunu ve Maggie Gyllenhaal'un ses getiren filmi Karanlık Kız'dan (The Lost Daughter) etkilendiğini dile getiriyor. 

 

Suçlular Film 3.jpg
Erdem Şenocak'ın canlandırdığı otel güvenlik görevlisi filmdeki korku atmosferi açısından kilit bir rol oynuyor (Serhat Karaaslan)

 

Her iki eseri de sinemaseverlere önerebileceğini söyleyen Karaaslan şu an üstünde çalıştığı bir proje olup olmadığını sorduğumdaysa sevindirici bir haber veriyor. Halihazırda uzun metrajlı bir filmin erken aşamasında olduğunu belirten Karaaslan senaryonun hazırlanması, finansmanın sağlanması gibi meseleler sebebiyle projenin iki üç yıl sürebileceğini söylüyor. 

Bu da yakın zamanda Karaaslan'dan çok daha fazla haber alacağımız anlamına geliyor. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU